Heston Blumenthal diye bir zat var. Acaip bir adam. Çirkin, huysuz, gıcık, mükemmelliyetçi, takıntılı ama mutfakta bir deha. Bir multi-milyoner, dünyanın en iyi restorantlarından biri olan The Fat Duck'ın sahibi. Keyfine göre, her hafta değişik bir tema seçip birşeyler pişiriyor, hazırlananlar akıllara durgunluk verir derecede garip ve/fakat bir o kadar da ağız sulandırıcı.
Heston's Feast isimli programın en keyifle izlediğim temalarından biri "Viktoria Dönemi" oldu. Yanda gördüğünüz bu şirine ötesi pembiş içecek, hiç de tahmin ettiğiniz gibi çilekli süt falan değil. Sıkı durun: kimyasal nedenlerle birbirine karışmayan yoğunluklarda tam 6 farklı tad var bu pembe şirinenin içinde, yani içtikçe tadı değişen bir karışım bu. O nedenle de, adı kitaba uygun olarak: "Alice Harikalar Diyarında". Ağzınıza gelen tadlar da son derece deli/manyak; sırasıyla toffee tadı, üzerine yağ sürülmüş sıcak ekmek tadı, hindi tadı, vişneli tart tadı, ananas ve vanilyalı krema tadı!!! Nasıl olur, böğğk demeyin, içenler hayran kaldılar..
Ardından, "yenilebilir bahçe" denen bir salata düzenlemesi geldi ki, o noktada Heston beni benden aldı zaten. Adam resmen mini bir bahçe yapmış, kahverengi topraktan üzerindeki otsal karışımlara ve böceklere dek herşey yenilebiliyor ve yine tekrar ediyorum, böğğk değil, yiyenler "enfes bu" diyerek parmak yaladılar! O dakikada karar verdim, benim de yenilebilir bir bahçem olmalı..
Evim eve yeni yeni benzemeye başladı, dolayısıyla bahçe projemi ancak bugün hayata geçirebildim. Gittim bir nane, bir kekik, bir maydanoz, bir fesleğen, bir biberiye ve bir de keklik otu (oregano) fidesi aldım. Bunları beyaz bir saksıya diktim, mutfağın sabah güneşi gören penceresine koydum. Nasıl güzel oldular, mis gibi kokuyorlar, yemyeşil görünüyorlar ve ihtiyacım olduğunda üstlerinden azıcık azıcık kesip yemekleri şenlendireceğim! Harika birşey insanın yenilebilir bir bahçesinin olması. Üstelik hem yenilebilir, hem de yenilenebilir ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder