Ve son olarak, bu ayın en tatlı sürpriziyle bitirmek istiyorum. Bu tatlılar bir arkadaşımla kahve içmeye çıktığımızda, anayolda karşımıza çıktı. Tam bir cümbüş! :)) Resmen hayatın sürpriz mutlulukları! Sizlerle de paylaşmak istedim..
28 Mayıs 2022 Cumartesi
19-20-21: Mayıs sen ne tatlıydın..
13 Mayıs 2022 Cuma
Internet unutmaz!
Dün oğlumla yaşadığımız sokağın google maps'teki görüntüsünü incelerken, oğlum evi "street view"den görmek istedi ve ben de programı açıp tam evin önüne gelecek şekilde ayarladım ve incelemesi için ona verdim. Kurcalarken kurcalarken, birden "anne bu kim?" diye bir soru sordu.. Ve ekranda iyice büyüttüğü bu görüntüyü elime verdi:
Önce anlamadım, street view ne de olsa net değil. Fakat karanlıkta zor seçilen beyaz ev elbiseli - belki gecelikli - beyaz saçlı bir kadının, bir bahçeyi suladığını siz de görebiliyorsunuz değil mi? Ha işte o bahçe bizim bahçe!!!
Biraz küçülttüğümde ekranı, bu fotoğrafla karşılaştım:
Bu bizim evimiz ve bahçe de bizim bahçemiz! Fakat "street view"deki bu görüntü yaklaşık 5 sene öncesine ait. Öndeki ağacımız hâlâ durduğu için, onu tanıdım ve çok şaşırdım! Bu görüntü bizim evimizden önce bu arazide olan üçgen çatılı yaşlı bir eve, yemyeşil bir bahçeye ve evet, bu evin eski sahibine ait!
Bu yaşlı bir kadın ve belli ki yemyeşil bahçesini sulamaktan zevk alan, muhteşem bir kadın..... Sadece 5 sene önce, bir yaz akşamı google'ın street view'ini çeken araba önünden geçerken, bu kadın keyifle, belki zorlanarak, belki dizi beli ağrıyarak, belki eski yıllarını düşünerek, cennet bahçesini suluyormuş.. İçim buruk buruk oldu; ne o ev, ne o bahçe, ne o kadın var artık geride...... Oysa şu değil miydi hayat:
Oysa o ağaçların hiçbiri kalmamış :( Üstelik sadece 5 senede..
Ama biz varız... Biz gelmişiz..
Eşim ve çocuklar "bizim evdeki hayalet buymuş, kameraya yakalandı!" diye dalga geçseler de, ben severim böyle sürprizlerini hayatın. Sevgiyle baktım yaşlı kadının fotoğrafına ve dedim ki "Ara sıra ziyaret edebilirsin bizi, ben de elimden geleni yapmaya çalışıyorum bahçe konusunda, senin kadar olmasam da henüz, deniyorum yemyeşil, çiçeklerle dolu bir bahçe yaratmak için en baştan.. O ağaçları ben bilsem hiç kestirir miydim, asla! Ama olmuş bir defa.. Senin geleceği düşünerek suladıkların kesilmiş, yok edilmiş ve bu çok acı.. Ama deniyorum, yeniden yemyeşil olacak bu bahçe inan bana.. Eminim hissediyorsundur.. Umarım mutlu oluyorsundur.."
Bu da ön bahçemin geçen yazki hali.. Bu sene inanıyorum daha da yeşillenecek.
Ne bileyim.. Evin benden önceki sakiniyle aramda bir bağ olmasına, bir bahçe olmasına, çok sevindim. Buraya da yazıp, o güzel kadının bize kalan son fotoğrafını koyup, bu bağın kalıcı olmasını istedim..
Bu arada siz de ben ve oğlum gibi google images'a, street view'e falan meraklıysanız ve yaşadığınız yerleri tepeden veya kameradan görmekten hoşlanıyorsanız, bu da o görüntüleri çeken aracın fotoğrafı :)) Dün yanımdan geçerken, ben de onu çektim. Eeee, eden bulur sevgili kamera!
10 Mayıs 2022 Salı
Şişman Teyze'nin aşkı
Zamanın hatırlayabildiğim ennn eski noktalarından birine gittim bugün ve orada, bundan belki 30 sene önce ölmüş bir kadının daha dünmüş gibi hatırladığım görüntüsüyle karşılaştım.
Çok yaşlı, çok şişman, çok tuhaf ve üç yaşındaki bir kız çocuğu için de çok korkutucu bir kadındı “Şişman Teyze”. Asıl adını hatırlayamıyorum. Yan komşumuzdu.
O yıllarda doktorlar ev ziyaretine gittikleri için, bu kadıncağızın da sürekli ya tansiyonu ya şekeri, genelde ikisi birden yükseldiği için, annemi sürekli çağırırdı. Annem bazen yanına beni de alırdı. Aslında pek hoşlanmadığım, düpedüz korktuğum ama kibarlığı beni büyüleyen bu tuhaf ve etkileyici kadını, karışık duygularla, çıt çıkarmadan, yerimden kıpırdamadan, ağzıma verilen dev akide şekerini bir yanağımdan öbür yanağıma takır tukur döndüre döndüre izlemekten keyif alırdım.
Şişman teyzeler aslında iki taneydi. Benim korktuğum yaşlı şişman teyze ve ona bakan, biraz daha genç şişman teyze. Yaşlı şişman teyze, bembeyaz upuzun saçlarını tepede topuz yapar ve şişmanlığı ve yaşlılığı nedeniyle yataktan kalkamaz, bembeyaz dantel ve el oyası işlemeli dev yatağın tam ortasında otururdu. Çok zengin, çok görmüş geçirmiş, hiç evlenmemiş bir kadındı. Çok şişmandı ama çok.. Ve yemeyi, ikramı, sohbeti - çok az konuşarak, fakat dikkatle dinlemeyi çok severdi. Sanırım ben onu nasıl çocukça bir merakla izliyorsam, o da beni yıllardır çocuk görmemiş yaşlı bir kadının merakıyla izlerdi..
Ona bakan daha genç ve daha az şişman teyze ise, yıllar içinde yardımcıdan çok öz kızı gibi olmuş, yirmi dört saat ve yedi gün, yıllarca bu kadının yanından ayrılmamış ve elbet o da hiç evlenmemişti. Şişman (ve çok zengin) kadınları beğenen tuhaf tipler çıkardı elbette ara sıra, ve bu iki kadının penceresi önünde nağralar atan, bıyıklarını burup duran külhanbeyi kılıklı tuhaf yağız bir balıkçıya dair bazı hikâyeler de hatırlıyorum (özellikle mercan çıktıysa o gün Mudanya’dan, aman yarabbi, mahalle inlerdi) ama onları bir başka zamana bırakalım..
Bu iki kadın, öyle yaşayıp giderken, birgün Ankara’dan teyzem geldi.
Teyzem ama o yıllarda Türkân Şoray’ın ikiz kardeşi, o gözler, o saçlar, o eda.. Hâlâ da güzeldir ama o yıllarda afetti. Bir de hoşsohbet, genç güzel hikâyesi bol ve kahkahası şen bir kadın. Tabii ki teyzem gelince, annem, bu ziyaretlere eşlikçi olarak, benim gibi bir köşeye büzülüp dehşet içinde takır tukur akide şekeri yalayıp duran bir çocuk yerine, elbet teyzemi götürdü. Aman allahım; o ne sohbet o ne muhabbet, kahkahalar sokaklara taşar, gencecik albenili teyzem tüm marifetini, tüm edasını, bu yapayalnız iki kadını neşelendirmeye, sohbete dökünceeeee, olan oluuuur.
Çok yaşlı ve çok şişman teyze, teyzemi o kadar sever, öyle sever ki; eskilerin işte tüm naifliği tüm güzelliği tüm doğallığıyla dayanamaz ve der ki “ben size.. aşık oldum!”
Ahhhhhhh.
Belki benim çocuk dimağımda aşkın tarifi ilk defa o anda vuku buldu, çünkü bugün 43 yaşımda, ben o yaşlı ve şişman teyzenin "aşık oldum.." derken tam olarak ne demek istediğini, ne hissettiğini çok ama çok iyi anlıyorum. Ve bazı insanlara aynen o şişman teyze gibi aşık oluyorum ben.. Sadece insanlara da değil üstelik, bazen bir buket çiçeğe, bazen bir ağacın nehre inmiş dalına, bazen bir buluta da. Hayır hayır sevmek değil bu, bambaşka, çok daha derin bir coşku. Evet, Aşk..
Bu öyle güzel bir his, insanı hayata bağlayan, hayatı güzelleştiren bir his ki; ara sıra, teyzeme aşkını dile getiren o yaşlı kadına içimden teşekkür ediyorum.. Bana bu duyguyu bir kelimeye giydirme fırsatını bunca küçük yaşımda sunduğu için.
Özellikle de böyle Mayıs gecelerinde..