Üçü de birbirinden farklı görünen ama temelde kendi canını alma fiiline giden üç intihar eylemi, üstelik haklarında yazılıp çizilen ya da kendi haklarında yazıp çizdikleri dışında tanımadığımız üç insan hakkında hepimizin bir duygusu, bir görüşü, bir "illa ki söylemem lazım"ı var. Neden? Çünkü medya bize bunu yaptırıyor; üzerinde düşüneceğimiz gündemler yaratıyor, bozuyor, bizi ellerimizden tutup "düşünmeye" ve "hissetmeye" götürüyor. Yaşasın medya. Öyle mi gerçekten?
İntihar haber yapıldığında, bunun sonuçları yıkıcı olur. İntihar haberleri ayrıntılı ve görüntülü olarak medyada yer aldığında, ölen kişi içselleştirilir. Bazen kahramanlaştırılır, bazen yerin dibine sokulur. Ölen kişinin tüm bunlara yanıt verme olasılığı olmadığından ailesi, sevdikleri okların ucuna getirilir. Suçlu aranır, suçlu bulunur, yasama, yürütme, yargı bir arada halledilir. Bir de ona hayranlık duyan "kopya kediler" türer peşinden. Ona özenip, ben de böyle hissediyorum yahu diye düşünen, o yaptı kahraman oldu, ben de deneyeyim diyen insanlar.. İntiharlar haber yapıldıkça, toplumda takip eden intihar sayısı artar. Bu nedenle Türk Psikoloji Derneği şurada iyi bir bildiri yayınlamış, medyada intiharın "kullanılmaması" konusunda, uzman klinik psikolog olarak ben de aynen katılıyorum. Bu sansür değildir, Türkiye dışındaki bir çok ülkede intihar medya haberi olarak kullanıl(a)maz.
Tanımadığımız insanların depresyon, anksiyete, kişilik bozuklukları, psiko-patolojik hastalıklar, yoğun stres ya da psiko-sosyal sorunlarına vakıf olmadan, onları "katil" ya da "korkak" ya da "sempatik zavallı" ve "cesaretli ve buhranlı entel" olarak görmek ve yaftalamak, medyanın bizi getirdiği nokta bu. Oysa intihar "romantik" bir buhran değildir, bir hastalık sonucunda gerçekleştirilen hastalıklı bir eylemdir. Tıp ve psikoloji biliminin bunca geliştiği bir dönemde, artık depresyon, anksiyete, kişilik sorunları ve fizyollojik sorunların tedavisi vardır, tedavi sürecinde ve sonrasında bu hastalıklarla mücadelede intihar oranları düşmektedir. Nasıl grip olan bir kişiye vitamin al, bağışıklığını güçlendir, şunu bunu yap gibi öneriler veriyor ve onu "iyileştirmeye" çalışıyorsak, psikolojik hastalığı olan kişiye de aynı bakışla, yaftalamadan bakabilmeli ve ihtiyacı olan hizmeti almasını önermeli / sağlamalıyız. Medya'daki intiharlara acımakla, empati kurmakla, şakşaklamakla değil, sosyo-psikolojik, fizyo-patolojik temellere dayalı psikolojik sorunları ve intiharı da hastalık olarak görmeyi başarabilmeli, yargılamadan yaftalamadan ama ciddiye alarak ve mücadele ederek önüne geçmeye çalışmalıyız.
İntihar sempati yaratılacak ya da yargısız infazlarda bulunulacak bir medya olayı değildir.