Yazı odasına yolculuk (*Paul Auster - "Yazı odasında yolculuklar"dan esinlenerek)
"Kadın onun çalışma odasına her girdiğinde, soluksuz kalırdı. Odanın sessizliğine, Cihangir'in tüm o curcunasına karşıt, odanın durgun ve sakin havasına, istisnasız her sefer hayran kalırdı. Tüm duvarlarda binlerce kitap, birkaç özel basım, bazı kıymetli ve ciltli kalın kitaplar.. Bir köşede adamın kendi elinden çıkmış kitaplar, aralarında bazı fotoğraflar - çoğu kadının dünyaya gelişinden çok öncesine, masalsı zamanlara ait.. Mobilyalar açık renk, bembeyaz divanın üstüne atılmış bebek mavisi bir yastık, adam yazarken ve kadın kitaplıktan rastgele çekip aldığı bir kitabı okurken uyuyakaldığında, adamın usulca üzerine örtüverdiği renkli, yumuşak, örgü bir battaniye. Bir de yandığında soluk sarı bir ışık yayan, beyaz bir abajur.. Yerde iki yörük kilimi. Açık kahverengi parke üzerinde kadın yaz kış çıplak ayak olmak ister, adamsa evin hiçbir yerinde ayakkabılarını çıkarmaz. Kadın arada takılır ona, "bıraksam, yatağa bile ayakkabıyla gideceksin" derdi..
Adamın yazı masası cevizdend;, antik ve 70'lerin sade, yuvarlak tasarımına uygun, pencerenin tam önündeki köşede dururdu. Adam yazarken tüm odaya - ve kadına - arkasını dönerdi. Genelde bilgisayar ekranına, bazen de pencereden dışarıya dalar giderdi. Kadın adamı çalışırken izlemeye doyamazdı.
Sonra birşeyler oldu. Adam gitti. Dönülemeyen bir yere. Kadın uzun süre özledi adamı. Bugün şu anda bile özlemeye devam ediyor.. Keşke okuyabilse, dönebilse diyor.. Faydasız."
*
Ölümünden sonra, kızkardeşi aldı bir çok kitabını. Bu kitaplıktan iki kitap benim kitaplığımda, biri onun elinden ve ilk sayfasında bana özel küçücük bir dize var. Benim için çok değerli.. Diğeri ise onun bana satır satır okuduğu Lhosa'nın Masalcı'sı. Lhosa'nın başka kitabı yoktur kitaplığımda; alamadım....
Kitap biriktirmeye ise çok önce başlamıştım. Hattâ daha onunla tanışmadan, onun kitaplarından ikisini katmıştım kitaplığıma.. Kitaplığımı karıştırırken görünce şaşırmıştı, çocuk gibi pırıldamıştı yemyeşil gözleri... Her yazar gibi o da, geçmişte yazdığı tüm kitapları için tuhaf bir utanç duyar, "bu kitabım yeterince iyi değil" derdi.. Hep gelecekteki o müthiş kitabı hayâl ederdi.
Şimdiki kitaplığım küçük, ancak 300-400 kitabım var ama son 15 senede 7 ülke değiştirdiğim düşünülürse, bavul ticaretiyle ancak en değerlilerimi getirebildim şimdiki evime. Ve Türkçe kitap bulmanın zorluğu, beni de e-kitap'a itti.... Bu arada okuyan arkadaşlara bir sorum var, ben hep Amazon'dan satın alıyorum kitapları (İngilizce), siz özellikle Türkçe için hangi siteleri kullanıyorsunuz, 50Gb'lık kitap indirdiğinden bahseden bir arkadaş vardı meselâ tanesine 8-15euro bayıldığım kitapları düşününce, sanırım ben (beleş) bir şeyleri kaçırıyorum :) Bu fakire n'olur bir el verin....
evin tam şu saniyedeki hali :))
Of girişi çok uzun tuttum, kusura bakmayın. Leylak Dalı'nın özel sorularına gelince:
1). Kitaplığınızın temelleri ne zaman atıldı? İlk kitaplığınız mı, yoksa yıllar içinde yeni kitaplıklar mı oluşturdunuz?
Çocukluğumda çok geniş bir kitaplığım vardı ama sağolsun annemin yüreği kitaplıktan daha geniştir, hepsini dağıttı. Düşündükçe ağlamak istiyorum çünkü şu an antika sayılan çizgi romanlardan, şu an Benim'den "ırk ve cinsiyet ayrımcılığı yapmış" sayıldığını öğrendiğim Enid Blyton klasiklerine, şahane kitaplarım vardı. Şimdiki kitaplığımı bilinçli olarak 1994 yazında oluşturmaya başladım çünkü o yaz benim ilk defa gerçek anlamda "edebiyat"la tanıştığım yazdı. Fakat dediğim gibi, araya ülkeler girince, kitaplığım değişti, azaldı, bazen kayboldu, yeniden oluştu vs.
2). Kitaplığınızdaki en eski kitap hangisi, fotoğrafını da koyabilirsiniz.
Videosunu koyayım :) 1971 baskısı Eski Ahit. İbranice ve İngilizce. Çok değer verdiğim bir büyüğümüzün kişisel arşivinden hediyesidir.
Bir de Altın Kalem Klasikler'inden Dostoyevski'nin Kumarbaz'ı var; dili sanırım 1965-70'ler gibi ama kitabın hiç bir yerine basım tarihini koymamışlar, o nedenle emin olamadım, belki aslında en eski kitabım, aslında en sevdiğim yazarıma aitmiş?
3). Kitaplığınıza ilave ettiğiniz en son kitap hangisi?
Utanarak yazıyorum: Sait Faik Abasıyanık, Seçme Hikâyeler. Bugüne dek okumadığım için....
4). Kitaplığınızda bir başkasından alıp iade etmediğiniz kitaplar var mı?
Hmm. Zor soru. Sadece, çok sevdiğim bir adam bana "Cemal Süreya - 13 günün mektupları"nı vermişti, sonra beni sevmemeye başlayınca, bende kaldı, sayılır mı?
5). Kitaplığınızdan bir başkasının isteyip geri getirmediği kitap?
Hatırlamıyorum, bir dönem çok kitap ödünç verirdim, hiçbiri gelmedi. Ben de artık hiç vermiyorum!
6). Kitaplık düzeniniz neye göredir; yazar adı mı, yayınevi, zaman mı, rastgele mi?
Bu çok acaip. Tam kişiliğimi yansıtıyor kitaplığım. A'dan sanırım G'ye dek yazar soyadına göre sıralı, çünkü "artık bu evde bir süre kalıcıyız" diyip, şevkle başlamıştım sıralamaya. Sonra tipik ben, sıkıldım bu işten, afakanlar bastı ve proje G'den itibaren yarım kaldı. Fakat, yine de aynı yazara ait kitaplar bir arada ve "değer sırası" var yani en üstteki sırada en sevdiklerim, orta sırada değerliler, altlara ve yanlara doğru daha az gözdelerim. Yahu resmen "tiyatro sahne oturma düzeni" yapmışım kategori A, B, C ve balkon hahaha şu an yazarken fark ettim.
7). İmzalı kitaplara önem verir misiniz?
Bu şimdi komik bir hikâye. Rahmetli Küçük İskender'in bir imza gününe babamla gittik, babam da yakışıklı adamdır :) Küçük İskender sadece imzayı çakmazdı, kişiye özel bir dize yazıverirdi. Artık ne anladıysa, bir babama bir bana bakıp öyle bir dize yazmıştı ki (tam hatırlayamıyorum ama tamamen iki anlamlı ve sonu: "pantolonu penguenin ağzında, yani; AŞK!" diye biten :)) Evet tahmin ettiğiniz anlamda tabii. rahmetli nükteli adamdı fakat babam yanımda, ben yerin dibinde. O da benim hayatta bir yazar / şair kişisinden son imza isteyişim oldu tabii. O iş yaş arkadaşlar :))
Yıllar sonra, İskender'le "gerçekten" tanışma imkânım oldu ve kendisine anlattım. Tabii ki dizeyi hatırlayamadı ama yorumu ".içlik yapmışım" oldu :) Ah be İskender.... Çok zamansız bir kayıpsın sen de (herkes gibi....)
8). Açık düzen mi camekânlı kitaplık mı?
Tabii ki açık hatta tüm eve yayılmış, özellikle yatak başında Pisa kulesi şeklini almış kitaplıklar severim.. Fakat ilk defa kapalı bir kitaplığa da ba-yıl-dım: Fermina Daza'nın evindekine!
9). Kitaplığınızdaki en değer verdiğiniz kitap ya da kitaplar hangileridir?
Aslında hepsi, çünkü bu evimdeki diğer daha geniş kitaplıktan "seçmece" olarak ülkeler arası taşındıkları için, hepsi benim en değerlim. Ama özellikle Paul Auster'larım en üst rafta ve en ortada duruyorsa...? :))
10). Henüz okumadığınız kitaplar için ayrı bir yer var mı?
Yok. Çünkü yazar isimlerine göre duruyorlar, arada elimi atınca "aaaa okumamışım" ya da "ohooo okuyalı 12 sene olmuş, gel sen bi yamacıma bebek" yapıyorum, keyifle..
11). Oyuncuk: Kitaplıkta en başta en sağdan yaşınıznı sayısında duran kitap?
Hahaha Umberto'cuğum Eco'cuğum: "Yorum ve aşırı yorum" :D
Sağolsun Leylak Dalı, gerçekten çok keyif aldım :) İzin verirse bir soru da ben kendimden eklemek istiyorum. Hayalinizdeki kitaplık nasıl? İşte benimki tam olarak bu (ama koltuklar açık renk olsun lütfen) Ya kısmet..... :))