Temmuz yine Temmuzluğunu yaptı. Zor bir aydı benim için.. Ayrıntıya girmek istemiyorum zaten kalbiniz de mideniz de kaldırmaz yazacaklarımı, Temmuz yordu beni ve olanlar hâlâ ara sıra kabuslarıma giriyor... Ama bloğumun aylık dökümüne Temmuz 2023'ten geriye kalan sadece güzel anları yazmak istiyorum.
Aklıma esti, özgürce dağlara tırmandım:
Bu ayın en güzel ânı, başımı alıp dağlara tırmandığım (bir tanecik de olsa) gündü.. İnsanın kafası dolu olunca bedensel yorgunluk öyle iyi geliyor ki.
Temmuz; yol kenarında biten minik dağ çileklerinin de mevsimiydi.. Buldukça toplayıp yedim.
Çalışabildiğim zaman, aslında iyi çalıştım:
Bu ay aslında süpervizörümle çok heyecanlı bir projeye başladık. Benim için LGBTQ+ danışmanlığı çok yeni bir alan, daha önce bu konuda destek verdiğim iki danışanım olmuştu sadece ve çok keyif aldığım, onlardan çok şey öğrendiğim, hayatta daha esnek durmama katkısı olan deneyimler olmuştu ikisi de. Süpervizörüm o dönemde çok yakın takip etmişti beni ve terapiler bittikten sonra da "sen bu konuda iyisin" demişti. Tabii o iyisin hemen bir projeye dönüştü :)
Bu kadının 76 yaşındaki enerjisine ve yaratıcılığına hayranım. İkimiz de kendimizi görüyoruz aslında birbirimizde; o gençliğinin heyecanını görüyor, bense hep onun gibi yaşlanmak istiyorum! Dolayısıyla, biraz "beklentileri karşılayamazsam" korkusuyla başladım projeye. Hazırlık süreci bir ayımızı aldı, Ağustos boyunca süpervizörüm torunlarıyla Fransa'da olacağı için online çalışacağız ama Eylül'den itibaren tam gaz başlayacağız projemize. Çooook heyecanlıyımmm.. Eğer aranızda LGBTQ+ birey (ya da yakını) olup "aslında biriyle konuşsam ne iyi olur.. ama maddi şartlar.." diyen varsa, projenin ilk 3 ayında tamamen gönüllü (ücretsiz) çalışıyor olacağım (çünkü anonim veri toplamamız gerekiyor), bu da ufak bir duyuru olsun :)
Süpervizörümle bir yürüyüşümüzde keşfedip,
Temmuz boyu ara sıra "ofis" olarak kullandığımız bank <3
Bu ay genelde evdeydim, bunaldıkça da kendime iş yaratıp durdum:
.. ama bu arada dünyanın en tatlı ev işini de yaptım sanki!
Fırsat buldukça okumayı başardım:
Bu ay çok az okuyabildim ama okuduklarım arasında bahsetmek istediğim yazar Siri Hustvedt. Kendisi en sevdiğim çağdaş yazar Paul Auster'ın eşi ve Auster bilirsin hayrandır karısına... Bu yaşıma dek aynı evden iki iyi yazar çıkmaz kafasıyla - şimdi anlıyorum ki sırf kıskançlıktan - okumadığıma yana yakıla ağlamak istediğim bir yazar oldu Hustvedt.. Türkçe'ye çevrilen çok az kitabı var ve çoğu "nadir kitap" olmuş ama bulursan kaçırma. "The shaking woman" (titreyen kadın) biraz daha nöropsikolojik bir otobiyografi olsa da, "Sevdiklerim" (what i loved) çok hoşuma gitti ve bazen de düşündürdü, bu iki yazar-sevgili'nin hangisi hangisinden daha çok etkilenmiş diye ;) hep Hustvedt etkilenmiştir Auster'dan derken, artık o kadar da emin değilim.....
gençliği <3 ne kadar da güzel ve ne kadar zeki!
Üç dört dakikalık aralar verdim hayata ve müzik dinledim:
Müzik dinlemek hep güzel ama birlikte dinlemek daha güzel.. Bu ay birkaç akşam, Elif'le anlaşıp aynı saatte dünyanın iki ucunda her işimizi bırakıp, birlikte müzik dinledik. Bazen o seçti bazen ben seçtim dinleyeceklerimizi ama çok keyif aldım bu "biz zamanı"ndan sevgili arkadaşımla :) Bazen insan gün içinde ne stres yaşarsa yaşasın, akşama iple çektiği bir 3-4 dakikanın umuduyla kendini sakinleştirebiliyor, evet evet Elif de benim "kaçışım" kesinlikle.. Bu ayın en sevdiğim şarkısı, elektro swing severler için gelsin:
Bu ay da böyle geçti bitti işte..
Ağustos ve Eylül'ün ilk haftası için Türkiye planlamıştık ama Temmuz'un getirdikleriyle önümü görmem zorlaştı, gelebilecek miyiz, gelsek planladığımız kadar kalabilecek miyiz hiç bilmiyorum.. Kısmet diyeyim. Gelebilirsem umarım umduğum gibi birkaç blog arkadaşımla görüşebilirim.. İyi geliyorsunuz hakikaten <3 İyi ki varsınız blog komşularım, arkadaşlarım...
Hepimize sağlıklı, şans, huzur ve neşe dolu bir Ağustos diliyorum!