Yazımı okurken benimle aynı keyfi almak için lütfen aşağıdaki play düğmesine basın ve hoparlörünüzün sesini iyice açın:
Haşarı komedyen, laf cambazı, kült filmlerin unutulmaz yönetmeni ve sevgili nevrotik kişilik Woody Allen'ı kanlı canlı görme fırsatı geçti elime! Yarın gece Münih Gasteig Filarmoni Sahnesi'nde bu zat-ı şahanenin kendisi gözlerimi ve hüzünlü/oynak klarneti de kulaklarımı şenlendirecek. Son dakikada bulunan biletlerin madden bütçede bir hasar yaratmaması da, bu güzel tesadüfün keyfini iyice arttırdı. Hatırlıyorum da, İstanbul'da 2010'da Woody ve New Orleans Jazz Band konserinin biletleri sadece cepleri değil tüm haneyi yakar vaziyetteydi ve buna rağmen satışa çıktıktan 6 saat sonra tükenmişti. Kültür başkentinden manzaralar diyip geçmiştik ama içimize de oturmuştu.
Yeni şehrimde, daimi olarak yaşadığım kültürel aktiviteleri kovalama hali beni oldukça yorsa da, elimi sallasam müzeye ve konsere çarpma durumundan son derece memnunum. Avustralya'da bunun özlemini çok çekmiş, nerdeyse İstanbul'daki hiphop partilerini bile özler hale gelmiştim. Münih'te huzura kavuştum.. Bizde bir AKM salonu vardır bu çapta, cuma akşam ya da kotla gidebildiğiniz cumartesi sabahı klasik müzik keyfi yaşarsınız. Onda da tüm etrafınız yaşlılarla çevrilidir, ağır rutubetli ve kasvetli bir ortamda nedense genellikle tercih edilen Rus bestekarların eserleri içinizi daraltır. Şu yanda gördüğünüz Gasteig Filarmoni Salonu'nun güzelliğine bakar mısınız? Burda dolu bunlardan, oh be.. Ait olduğum yerimi buldum mu nedir?!
Woody'ye dönersek.. Çok keyif alıyorum bu adamı takip etmekten. Kara mizahın (ya da bence çok daha uygun bir tabir olan Amerika'daki yahudilerin dediği gibi "yahudi mizahı"nın) harika örnekleri olan filmlerine kahkahalarla gülmekte ve toplumun ahlak yargılarını habire habire sarsma huyuna hasta olmaktayım! Çocuk yaştan beri klarnet çaldığı halde, tipik Woody kendine güvensizliği içinde "insanların para verip de beni dinlemeye gelmesini hiç anlayamıyorum" yorumu, bence Wild Man Blues albümünü almak için yeterli bir neden. Oldukça keyifli bir albüm. Baharın yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladığı, sarı çiçeklerin açtığı ve kuşların cıvıldadığı şu günlerde, pencerenizi sonuna kadar açıp güzel bir kitap ya da dergi eşliğinde koltuğunuza gömülüp dinleyebileceğiniz neşeli ve hüzünlü, tipik bir New Orleans Jazz albümü işte, daha ne diyeyim?
İple çekiyorum yarın akşamı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder