Önceki postta yerim dardı, yazamadım, vallahi çenelemeye geldim, azıcık hayâl kuralım mı beraber?
Benim bir hayâlim vardı hatırlıyor musunuz? Karavanla dünyayı gezecektik bir sene boyunca ve iki küçük çocukla. Gezginlik kısmı tamamdı, minikleri Uzak Doğu’dan Karayipler’e sürekli yollarda büyüttük zaten, sorunsuz gezginler olduklarını bize kanıtladılar ama karavan kısmında deneyimsizdik.. Her biri en az 4-5 gün süren üç denemeden sonra, ben bu işin hiiiiiiç benlik olmadığına karar verdim :))
Tıpkı bir zamanlar ciddi şekilde planladığım ve eğitimlerini almaya başladığım “teknede yaşama” hayalimin, yakın arkadaşlarımın yaşadıkları ve sonradan dünya turuna da çıktıkları teknenin onlara “yaşattıkları”nı görünceye dek sürmüş olması gibi.
Kabul ediyorum ben rahatıma düşkünüm ve hmm biraz da bencilim :)) Daha doğrusu bencil değilim de, istediğimde sadece bana ait, diğerlerinden uzak ve tek başıma, yalnız kalabileceğim bir alana sahip olmak benim için şart. Çünkü an geliyor vallahi kendi doğurduğum çocuktan kaçacak yer arıyorum.. Ama alan dediysem, yani nohut oda, bakla sofa.. Öyle katlar yatlar değil, ufacık bir bahçe, minicik taş bir ev.
Bir süredir instagramdan minik ev fikirleri, sade akdeniz yaşamı ayrıntıları falan biriktirir oldum. En çok da şu tarz küçük evler hoşuma gidiyordu:
Altta ufak bir yaşam alanı, minik bir mutfak ve banyo, kenarda merdiven ve üstte ufak bir uyku alanı.
Yetmez mi? Yeter! Önüne de ufacık bir bahçe, akşam sefaları, renkli çiçekler, belki minik bir sebze bahçesi, kompost alanı, iki ağaç arası bir hamak, belki etraftan gizli bir bahçe duşu ;) Bir de insanlardan biraz uzak olsa, doğayla içiçe..
Ben bunları düşüne durayım, eşim çok mantıklı bir öneride bulundu, “havaalanına en çok 2 saat olsun da, Münih’ten sıkıldıkça haftasonları kaçarsın” dedi.. Çocuklar büyüdükçe daha da uzun sürelerle kalırsın.. Öyle bakınıyordum işte bizim Mudanya’yla Karaburun’un köylerine. Ay geçen hafta karşıma şu çıkmasın:
Dut ağaçları önünde, minicik bir arsa, ufacık bir göz ev. Köydeki tüm evler böyle taş Rum evi.. Hepsi yıkılmış, toplasan 5 hane yaşıyor, onlar da eminim kışın ilçeye gider. Evin önündeki manzara şu:
Bomboş! Tatlı bir rüzgâr ilerideki denizin tuzlu kokusunu getiriyor, ağaçlar hışır hışır, sessizlik tarifsiz.
Sonra içine baktım:
Aman tanrım! Aynen yukarıdaki minik evin tarzı değil mi?! Şaka gibi.. Aynısı! Üstelik dahası, eski evlerin tuvaleti biliyorsunuz dışarda olurmuş, hani açık hava duşu diyorduk :)))) Buyrun:
Fiyat da aslında uygundu. Hele bahçedeki dut ağaçlarına içim gitti içim.. Peki neden cesaret edemedin derseniz, hemen arkasında iki üç yıkıntı ev daha var ve onlara nasıl insanlar gelir bilemedim.. Hani diyorum ki sevgili blogcular, benim komşuluğum iyidir bakın :))) Topluca alalım mı? Blog köyü kurarız hep birlikte imece usulü yaşar gideriz. Blog yazacağımıza sabah kahvesine buluşur sohbet ederiz :))) Ay bu yaştan sonra gözlerimize yazık valla minicik ekrana baka baka yaşlandık.. Ciddiyim bakın, var mı aramızda çılgın yatırımcılar? :))))
Neyse yani özetle evet komşuluk olayından çekindim uzun lafın kısası, dibimde birileri hem de huysuz birileri olma olasılığı hoşuma gitmedi..
Ama bence bu deneyim gözümü açtı, bence ben daha dikkatli ve niyetli bakabilirim bu işlere bundan sonra.. Kim bilir belki karşıma aynen böyle bir minik ev çıkar, yine yazarım buraya, bu sefer oldu! diye :) Haydi hayırlısı..
Müstakbel komşunuz :))
ay ben çok isterim seninle komşu olmak vallahi :) bu "tinyhouse"lar beni de çekiyor ama sonra "üzerime üzerime mi gelir acaba" diyorum. ben sanırım yaşlandıkça daha rahatına düşkün bir insan oldum, daha geniş bir ev, veranda, büyük mutfak falan istiyorum. ey evren, duy sesimi! C.ciğime küçük bir sessiz sakin ev, bana da biraz genişçe bir ev ver, mümkünse yakın olsun birbirine :)
YanıtlaSilHihihihi amiiiin demekten başka ne diyeyim :)
Sil:) Hahahaha ne çok güldüm ya benim de komşuluğum iyidir, sıkıldıkça da çocukları bir oraya bir buraya paslarız daaa... Fiyattan haber verin siz. :D
YanıtlaSil:)) Bölge biraz pahalandı ama Salman civarında fiyatlar hâlâ çok uygun..
SilTam bir önceki yazıda ki evin içi böyle miymiş yazacaktım, örnek ev olduğunu anladım... Sonra "aaa aslında içleri çok benziyormuş" yazacaktım, onu da yazmışsınız:) Çekincenizde de sonuna kadar haklısınız, insan sessiz, sakin, huzurlu bir ortam arıyor olsa da çok da ıssız olmaması gerekiyor bu tarz yelerin:) Ama yine de çok güzelmiş...
YanıtlaSilİri ve eğitimli bir köpekle ıssızlık aslında sorun değil ama benim asıl korkum kalabalıkların etrafıma akın etmesi.. Bölge çok patlamış bu sene insanlar basmış bizim kasabayı.. Böyle giderse 3-5 sene sonra yaşanmaz hale gelir diye korkuyorum :(
SilHayali bile cok güzel. Benden de iyi komsu olur bu arada:))
YanıtlaSil:) bence de!
SilHeyecanına ortağım, orada gibi hissettim okurken, çocukluktaki dede evi, ışıksızlık ve mum eşliğinde gitmek zorunda kalınan ev dışındaki tuvalet geldi gözümün önüne... Bir de eskiden evin kapısını açık bırak git bir şey olmaz rahatlığı vardı. Şimdilerde hırlısı var hırızı var durumları işte. Hayali güzel ama:)
YanıtlaSilBi sır vereyim, bizim evin kapısı hep açık üstünde anahtar :))) Bayılıyorum o duyguya!
SilBazen ben de sakin bir yerde ev konusunda hayaller kuruyorum. Bir noktada "yakınlarında olan insanlar önemli" deyip endişeye kapılıyorum. Yazını okuyup fotoğraflara bakarken de aynı şekilde düşündüm ve yemin ederim "Bunu asla yoruma yazmam. Herkes senin gibi detaycı mı? Heves baltalayan mı olmak istiyorsun?" dedim kendi kendime:))) Satırlar ilerledikçe aynı şeyleri senden de okudum ve bu kez güldüm:) Yalnız fikrin çok güzel sevgili Ceren. Tam şu an o tip bir yatırıma uygun olsaydık inan atlardım. Bizim için birkaç sene daha var:) Kısmet...
YanıtlaSilDilerim gönlüne göre olsun her şey.
Blogger köyü fikrini düşünelim derim ben ;)
SilYaklaşık bir seneden fazla bir süre bahsettiğiniz yaşamı deneyimledik. Çok güzeldi, kaynak suları, ağaçlar, sincaplar, kuşlar, taş ev, köpekler, tavuklar... Bir adım öteye geçip bir de restoran işlettik, harikaydı. Dışarıdan gelenler gıpta ediyor, gençler bizim yaşadığımız gibi bir hayat düşlediklerini anlatıyorlardı. Sonra belki insanlarla uğraşmaktan (çalışanlarla) belki işlerin (yaşımıza göre) yoğunluğundan ama en önemlisi eşimin rahatsızlığı (ayaklarından, belinden) sebebiyle ve şehir kalabalığını, canlılığını! özlemesinden dolayı bırakmak zorunda kaldık. Belli bir süre sonra insan hevesini alıp bıkıyor mu emin değilim. Sizin için hayırlısı ne ise o olsun. Ayrıca karavan planınızın suya düşmesine üzüldüm:)
YanıtlaSilBen hiç üzülmedim :))) Korkunçtu zira.
SilHaklı olabilirsiniz o “kültürü özledim” hissini biz Avustralya Perth’te yaşarken hissetmiştik, Avrupa’ya dönmemize neden de o histi. Sanki birşeyleri kaçırıyoruz, hayatı kaçırıyoruz hissi gelmişti bize. Ama şimdi farklı düşünüyorum özellikle pandemide. Sonra daha kendi içime kapandım, daha sessiz sakin doğaya bağlı bir yaşama alıştım ve sever oldum.. Babam da “ilerde dizlerin cortlayınca o dağ tepelerinde kendine lanet okuyabilirsin” diyordu bu sabah! Ama o zaman da satar şehre dönerim canım, hayat neyse ki bitmeyen seçimlerle dolu :)
Çok hoş, çok güzel bir taş evmiş. Her şey güzel gönlünüze göre olsun. Sevgiler…
YanıtlaSilTeşekkür ederim Persephone ❤️
SilEvi merak edip emlak sitesinde buldum. Türk lirası olarak uçuk, euro olarak makul sanki ya da ben fakirim :) ;);)
YanıtlaSilAslında bölge ortalamasının oldukça altında ama metrekareye bakınca genel olarak pahalı bence de. Euroyla karşılaştırılırsa dediğin doğru ama son 2 senedir açık söyleyeyim Türkiye’de maaş/alım gücü karşılaştırmasına baktığımda Almanya’nın iki hatta üç katı fiyatlar! Almanya’da yaşam daha ucuz maalesef :((( ay girmeyelim bu konuya fena oluyorum.
SilSevgili Ceren,
YanıtlaSilAynı eve biz de baktık ve aynı sebeple caydık. Nihayetinde ucuz da değil. Satması zor mutlu olmazsak. Ama senin gibi bir komşum olacaksa bir daha düşünürüm.
İyi de.. siz kimsiniz? :))))
SilHepsini al yazın kiraya verirsin bize 😄çok takılma huysuz muysuz komşu iyi olur ıssız yerde.olmadı seneye iki katına satarsın öyle bir mülkü.fiyat konusunda yorum yapmıyorum dediğin gibi sizde ki alım gücü olsa şahsen ben bunlardan Akdeniz ile Karadeniz'de de birer tane alırım💙
YanıtlaSilAhaha sen beni niye zengin sandın ayol? Nerdeeeee.. Gönlüm zengin o başka :))
SilIssızdan değil komşudan korkuyorum yalan yok çünkü kötü komşu ev sattırır hakikaten.. Issızda ne sorun olacak? Evi açık yaparsın bakarlar bi donun var başka bi şeyin yok, tecavüzcü sorunu olabilir onu da eğitimli ve iri iki üç köpekle halledersin gibime geliyor. Geri kalan sorunlar: gece korkmak ı ıh kocaman kadınım, domuzlar hmm belki elektrikli tel alman tipi, başka? Sıkılmak, e kindleda 1000 kitap, belki bi roman da ben yazarım hahaha moda oldu nasılsa.. Başka? Aklıma gelmiyor.. :)
Blog komününü :))) Aslında bu ebatta bir arazı olsa bu evlerin maliyet çok yükek değildir. Belli mi olur bir iki derken entel köy olur :) Bunu yapan ustayı bulmak lazım.
YanıtlaSilUsta bizim çok yakın tanıdık:) 30 senelik ustamız
SilCeren, e mail göndermeyi başaramıyordum kaç gündür, gönderdim ama hata da verdi yine, ulaştı mı bilmiyorum. Yorum da gönderemiyordum sana, umarım bu ulaşır. Sevgiler
YanıtlaSilYok gelmemiş Ecehan, istersen emal adresini bırak ben sana ulaşmaya çalışayım?
SilHayalinde ki ev tam bizim yaptığımız! Sadece taş değil. Ben de taş ya da ahşap olmasını çok isterdim ama maliyet çok çıktı hesaplayınca. hatta biz üçgen ahşap eve de çok baktık ama hem metrekaresi küçük hem de loft katında açık yatak odası olayını iyice düşününce bana göre olmayacağını anladım. Çünkü aşağıda mutfak ve tüm koku, duman yukarıda. sonra şimdi yaptırdığımız 45 mt kare ev planladık. hiç olmazsa iki odası var. açık mutfağı da hiç sevmem ama bu kadar küçük olunca ev, mecbur kaldık. Ama ceren benim arsanın üst tarafında ki yerler satılık. 300,400,500 metre kareler var ve metrekaresi 2binmiş. ben de komşun :)
YanıtlaSilyürüyerek şehre iniyorsun ama 5 yıla kalmaz dolar buralarda. olsun başka yere gideriz. sabiha gökçene de yeni köprüden 40 dakika. ne dersin :)
Şahane fikir! :) şimdi sana özel mesaj yazacağım instagramdan.
SilBen ailesiz yani tek başıma düşündüğüm için loftta ufak bi yatak kenarında bir de kütüphane yeter bana :)) doğmamış çocuğa don biçmeler peh peh peh
Hayal etmek güzel, sizinkisi neredeyse gerçeğe dönüşmek üzere. Bu daha da güzel:)
YanıtlaSilNeredeyse = birkaç senesi var daha :)) Ama evet ben de zaten işin en çok hayal etme kısmını seviyorum
SilHayalindeki gibi bir yer bulmanda nasıl denk gelmiş yalnız. Ev seni çağırıyor yada çağırmış sanki :)
YanıtlaSilHâlâ aklımda biliyor musun, önündeki dut ağaçlarına vuruldum.. Kısmet.
Sil25ten sonra benim hayaller de ufaktan böyle olmaya başladı :) yalnızlığa alışan insan illa yalnız kalabileceği, kafa dinleyebileceği bir ortam arıyor, en kötü haliyle harika bir yatırım bence. hayırlı olsun, umarım her şey istediğin gibi olur.
YanıtlaSilteşekkür ederim ama bursa köylerini görünce.. yarın bir yazı geliyor :P
Sil