Bir haftadır "hayatın geldiği nokta", "hayâller ve gerçekler" diye yazıp duruyorum da... Derdim aslında bu hatun:
Tanıştırayım; C. Filipinler, 2009. Bu akşam bu hatuna özellikle uyuz oldum çünkü o böyle havalarda "uçuşurken", 10 sene sonraki ben bozulan çamaşır makinasının içi kirli su dolu kapağını açıp içinden kıyafetlerimi kurtarmaya çalışıyorum, aynı zamanda biri hasta iki ufak çocuğun kavgasını ayırmaya, eşime de "neden her şeyi bırakıp canımın onunla bahçede karşılıklı birer bira içmek, öpüşüp koklaşmak istemediğini" anlatmaya çalışıyorum. Çünkü hiçbir şeye yetişemiyorum ve canım sadece başımı alıp - mümkünse tek başıma - gitmek istiyor. Bilirsiniz böyle günler oluyor hepimize....
Sonra - tamamen rastlantı ya da yukarıdaki şakacı güçlerin bir oyunu olarak - eşimin profesyonel fotoğrafçı olan kuzeni whatsapp'tan şunu yollayıveriyor:
Tanıştırayım; C. Münih. 2019.
Ve ben bu hatuna bakıyorum, bakıyorum, bakıyoruuuum.. ve gülümseyiveriyorum çünkü aynaya baktığımda aslında gördüğüm tam olarak bu hatun.
Bir haftadır içim içimi yiyordu; 10 sene önceki ben ile şimdiki ben'in ortak hiç bir noktası yok, kendimi nasıl bir kısırdöngüye kaptırdım, aklım neredeydi, ben neden bu gri ülkedeyim, neden her iş bana bakıyor diye sürekli bir mızırdanma halindeydim. Tabii buna bozulan makina ile bozulan öhöm hastalanan çocuğun da etkisi olmuştur mutlaka. Ve tabii güneşli ve rahat memleketimden gri, işlerin beni beklediği, somurtuk şehrime taze taze dönmüş olmanın ağrılı adaptasyon süreci. Ama yani pes dedim kendime. Allahaşkına ne farkın var? İçindeki öz hiç değişmedi, şartlar değişiyor, değişmek zorunda ve hayat "gezelim görelim" değil. Sorumlulukların var, zorunlulukların var ama şu iki fotoğrafa bak, özünde aynısın.
Bilmiyorum sevgili bloggercıklarım. Bilmiyorum. Bazen diyorum "hayâllerimi unuttum", "bir çok şeyi F. ve çocuklar için kabullendim ve öteledim ya da vazgeçtim". Doğrudur. Ama çok da değişmedim sanki ya. Bakıyorum aynı kolayca gülümseyen yüz, yaşama karşı aynı hafif ve olumlu bakış, ufak şeyleri, andaki güzellikleri yakalamayı bilen kalp. Tamam biraz fazla kolay demoralize oluyorum ama bu da duygularım olduğu için. Duygularımı göstermeyi sevdiğim, saklayamadığım, sevdiğime "seni seviyorum" demekten korkmadığım için.. Yani çok da değişmedim ben; belki biraz daha yorgunum, biraz daha üşengeçim 10 yıl önceye oranla ama içdünyamda bir daralma olmadı..
Terapist olmaya karar verdiğimde, geçmişimle barışmam gerektiğini biliyordum ve büyük ölçüde barıştım korkmuş çocukluğumla, güvensiz ergenliğimle, tutkulu ilk gençliğimle.. Sonra sıra geleceğimle el sıkışmaya geldi; yaşlılığımı planlamaya, yaşlılığıma layık bir hayat kurgulamaya.. Onun üzerinde de çalışıyorum. Ama bu 10 sene önceki benle bir türlü barışamıyordum. Onun yoluyla şimdiki yürüdüğüm yolun tamamen zıt kutuplar olduğuna takılıyor, biraz kıskançlık ve özlem duyuyordum ona. Ama bugün şunu fark ettim: Onunla ben, hâlâ aynı kişiyiz, "biz", aslında hiç değişmedik ki.....
O zaman bu şarkı bize gelsin. Haydi hep birlikte: What am I?
ya bu yeni arayüze de gıcığım. şu üstteki video görünmüyor mu???
Önceden hayallerini, hatta hayal bile etmediği güzel anları yaşayan herkes, gün gelip hayatı durağanlığa büründüğünde ne yazık ki bunları düşünmeden edemiyor. Hareketliyken hareketsiz kalmayı, sorumluluğu yokken sorumlu olmayı bir şekilde öğretiyor hayat. Hepsi biziz ve her koşulda mutlu olmak zorundayız. Hayat seçimlerimiz ve vazgeçişlerimizden ibaret gibi.
YanıtlaSilAslında hayatı “durağan” veya “rutin” diye tanımlayan da yine kendimizken....
SilYazıdan bağımsız bir şey eklemek istiyorum. Bazen yazdığınız yazılara ulaşamıyorum; listemde görünüyor fakat tıkladığımda.. Birkaç merak ettiğim yazı oldu ama ne devamını okuabildim ne de yorum bırakabildim :/
YanıtlaSilAy o benim huzursuz ruhumun sansürüne takılıyor. Kusura bakmayın. Birden "şimdi ne anlamı var ki bunu yazmanın" krizi gelince, silebiliyorum. Silinince listede görünüyor ama ulaşılamıyor, bu da blogger'ın suçu :)
SilPeki. Ben de çok yapıyorum :D Ama yine de sormak istedim :) Belki teknik hatadır diye şeyettiydim.
SilO değil de ne oldu bizim sitar krizi? :D
SilKonu değiştirmece dikkat yönlendirmece :P
SilHenüz bebeğim doğmadı ama bu ara ben de aynı kafalardayım. Eski ben nasıldı, şimdiki daha mı bağımlı oldu, ne değişti, neden değişti? Ve daha bir sürü soru... Henüz mızmızlığımı giderecek cevaplara ulaşamadım maalesef :(
YanıtlaSil:) Ohooooo eyvah. Daha yolun başındasınız. Sağlıkla kavuşun, milat olacak hepimize olduğu gibi :)
SilHayatın ne getirdiğini yahut bizi nerelere götüreceğini bilemiyoruz. Hepimiz hayatın bize getirdiği bu şartlara farklı şekillerde ama kendi özümüze orantılı olarak uymaya çalışıyoruz hepsi bu. Küçük şeylerden mutlu oluyorum demişsin ya, 2040'ta da her nerede ve ne şartlarda olacaksan yine sen küçük şeylerden mutlu olmayı bileceksin :)
YanıtlaSilÇok haklısın! <3
SilDemek 2040 :D Hadi inşallah!
Boşver.. Herkes kitap yazıyorsa, kitap yazmamak en güzeli :)
YanıtlaSilHem belli mi olur, bir gün birden oturur ve yıllardır yazamadığın kadar, birden, yazıverirsin.
ona ilerdeki seni anlatsan ne derdi ki acaba :) inanır mıydııı :) şok mu olurduuu :) senden kaçar mıydıııı :)
YanıtlaSilTopukları fotosuna vura vura hem de :)
Silİkisinin de gideri var hem evlenmelik hem eğlenmelik,makinayı yaptırınca bahçeye çık:P
YanıtlaSilAhahahah sen bana kötü bişi dedin. Evet evet bişi dedin :))))
SilYarın makina yanında ne dediği zor anlaşılır bir bavyeralı teknisyenle beraber geliyor, halledebilirsek çıkacağım söz ve sana adayacağım bir bahçe postu!
Gideri varmış peeeeh :)))))
Kötü olan "ekmek arası gideri var"sözüdür.Gideri var değil.Almanya da unutuyorsunuz bu ağızları😕
Silçevir kazı yanmasın. baktım "ekmek arası her türlü gider" yalan dünya diye bir dizideki lafmış (hiç izlemedim ama sanırım gülse birsel'in dizisi, kesin tonton bir vatandaş vardır, her şeyi ekmek arası görüyordur, gülseciğimizin çünkü "beden algısı" prototipleri biraz... neyse) başka da bu lafa dair internette bilgi yok :D Ama sağol, sabah aynaya bakıp "kızım giderin var, tahtalıköye" dedim ve kahkahalarla güldüm. F.de boşuna demiyor "jokere bağladın" diye...
Sililtifat konusunda pek iyi değilim.bu her türlü giderin var sözünü yüzüne söylesem muhakkak yanağını sıkıştırırdım sen o anki sıcaklığı ve sesimdeki enerjiyi anlardın.eminim lafı hiç duymamış olsan bile kendini iyi hissederdin.ekran soğukluğu bunlar.Daş gibisin yazsam yanlış anlaşılmaya müsait gibi geldi ondan didim:)
SilBiz birbirimizi anladık hem de yanlış anlamadık bence 😬 işte tam öyle anlamıştım ben de zaten. Ekran soğukluğu bazı insanlara vız.
SilDün neredeydik bugün nerede? Yarın kimbilir nerede? Yaşadıkların ne güzel. Çocuklar büyüyecek sen o günlere hatırlarken keşke büyümeseydiler diyeceksin. On dakika sonra torunları uyandıracağım. Şimdi mutfağa girip onlar için pankek hazırlayayım. Sadece pandemi bitsin sohbetli masalar gelsin istiyorum. Sevgiler.
YanıtlaSilAmiiiiin. Vallahi öyle olsun istiyorum benim de dileğim o. Ben mutlu bir yaşlı olacağım söz! :)
SilEllerinize sağlık, hani mozaik kakaolu vanilyalı olan değil mi? Şahane olmuş!
Yok krep adı değişmiş pankek olmuş. Pişirmesini Ege öğretti. Bir yumurta ben göz kararı yapıyor um. Un, süt kabartma tozu tuz. İyice çırpıyorsun. İçine birkaç damla sıvı yağ. Yağsız kızdırılmış tavada pişiriyorsun. Bazen küçük bazen tava büyüklüğü şeklinde yapıyoruz. Afiyet olsun.
SilAaaaa krep evet ben de almancasını kullana kullana unutmuşum. Biz onu bir de ıspanak kavurma üstüne hafif kaşarla böyle dürüyoruz, şahane oluyor. Ama çocukların en çok sevdiği şekli elma püresiyle :) biraz da tarçın offf yine yemek için yaşadığım bir gün galiba :)))
SilBazı günler hepimize oluyor bu... Üst üste geliyor, bunaltıyor. Ama geçici olduğunu düşünüp rahatlamak lazım :)
YanıtlaSilSizi tanımasam da hala aynı ruhu taşıdığınıza inancım tam. Hala kendinize vakit ayırıyor, bisiklet sürüyor, eski neşenizi koruyorsunuz. Bu arada fotoğraflar harika, çok güzel ve enerji dolusunuz :)
Ay teşekkür ederim, pazar keyfi oldu bu tam :) <3
Sil