Seçim sonuçlarından sonra yazamadım, içimden gelmedi. Zaten bir önceki seçimde yazdığımı yazmıştım burada, hepsi hala geçerli. Özetle; "Bir adam varoştan çıkıp Türkiye'ye "başkan" oluyorsa, ya bu adam gerçekten hırslı, ne istediğini bilen, başarılı bir adamdır ya da bu kadar bariz bir akılsızı bu derece başa getiren ve bundan hiç gocunmayan sistem ve halk çökmüştür. Sırf koltuğundan olmamak için barajı geçen partiye kendi derin devletinden çıkardığı çamuru atıp, onu karalayan ve erken seçime gidip istediği koltuğu yine kendi alacak olan bu adamı "anamı kim alırsa babam odur" diye bağrımıza basmaya devam.." diyor ve sevgili Oğuz Atay'ın Oyunlarla Yaşayanlar'ından (teee 1975 imzalı oluşuna da dikkatinizi çekerek) şu paragrafı ekliyorum: "Ey zavallı milletim dinle! Su anda hepimiz burada seni kurtarmak için toplanmış bulunuyoruz. Çünkü ey milletim, senin hakkında az gelişmiştir, geri kalmıştır gibi söylentiler dolaşıyor. Ey sevgili milletim! Neden böyle yapıyorsun? Neden az gelişiyorsun? Niçin bizden geri kalıyorsun? Bizler bu kadar çok gelişirken geri kaldığın için utanmıyor musun? Hiç düşünmüyor musun ki, sen neden geri kalıyorsun diye düşünmek yüzünden, biz de istediğimiz kadar ilerleyemiyoruz. Bu milletin hali ne olacak diye hayatı kendimize zehir ediyoruz."
Özetle; biz aydın geçinenler, milleti hakikaten anlamamış olmalıyız ki bugün bu durumda buluyoruz kendimizi. Dolayısıyla artık silkelenmek ve gerçeklerle yüzleşmek, değiştiremeyeceğimizi kabullenmek zamanı. Bu yazı benim memleket meseleleri hakkında yazdığım son yazı olacak çünkü ben artık memleketi kurtarmak yerine kendimi kurtarmaya niyetliyim. Kendimi kurtarmak derken de; kendimi geliştirmek, kendimi eğitime, güzeli araştırmaya, yaratmaya, yaymaya adamak, kendi yaşamımı doğru, dürüst yaşamak ve çocuğuma da etik anlayışı, merhamet ve özgürlük, eşitlik, iç ve dış denge gibi konuları öğretmek ile ilgili olacağım. Türkiye nereye gidecek bilmiyorum; belki yıkılacak ve küllerinden daha iyi bir tohum çıkaracak, belki de bu şekilde birey olamadan, çocuk toplumda yine bir "tek adam" arama, kurtarıcı arama, yani "baba arama" anlayışıyla devam edecek.. Yaşayarak göreceğiz..
Gelecekte ülkemiz çocuk ve gençlerinin de daha rahat nefes alabilmeleri için yazmaya devam lütfen. Umut tükenirse geriye ne kalır?
YanıtlaSilSevgiyle...
Ben de sizin gibi düşünüyordum ama artık öyle düşünmüyorum, dediğim gibi, sadece ülkeye değil artık insanlığa odaklı ya da belki de tam tersi sadece kendime odaklı yaşayacağım. Kimseyi değilse de kendimi, kendi yaşamımı değiştirebilir, güzelleştirebilir ve bu blogda da bunun hakkında yazabilirsem belki 2-3 kişiyi de kendi safıma çekebilirim. Daha samimi sanki bu küçük ölçekli plan.. Sevgiler.
Sil