Ülkemizin içinde bulunduğu durum o kadar olumsuz, üzücü ve umut kırıcı ki, bloglara bakıyorum, birçoğumuz "artık yazacak söz bulamıyorum, bir süre yazmayacağım" demiş, sessizliğe bürünmüş. Oysa bence bizim yapmamız gereken asıl bu zamanda yazmak, yazmak ve yazmak! Çünkü bazımız meydanlarda protesto eder, bazılarımızsa yazarak, çizerek, sanatla, mizahla, edebiyatla. Herkesin gücü ayrıdır; kimi yumruk kaldırır havaya, kimi kalem indirir kağıda. Bırakmamalıyız. Özellikle de bu dönemde.
İnsanlarımızda öyle bir potansiyel var ki, bu enerjiyi ben hiçbir millette görmedim. Ama aynı zamanda bu potansiyeli boşa harcadığımızı, açıp da içeriye girebileceğimiz binlerce kapı varken boş boş yatıp göbek kaşıdığımızı da gördüm. Bunu, tembellikmi, üşengeçlik mi, kendine güvenememek mi, bu neyse bunu anlayamıyorum ben.
Oysa çok çabuk provakasyonlara da gelen, birden öfkeyle kalkıp zararla oturan da bir milletiz. Yapmamız gereken sakince, düşünerek, değerlendirerek adımlar atmak. Ve kendimize, değiştirme gücümüze, daha güzel günler göreceğimize güvenmek. İyiler her zaman kazanır çünkü!
Olaylar çok ciddi boyutta ve işin mizahını yakalayabilmek çok zor, biliyorum. Fakat mizahın gücü, sanatın ve edebiyatın gücü hafife alınmamalı. Bir karikatür İslam alemini nasıl karıştırdı hatırlayın, Occupy Wall Street sırasında biber gazı sıkan polis'in çeşitli versiyonlardaki grafik karikatürlerinin etkisini hatırlayın. İnsan belleği balık belleği gibi, gündem değiştiği anda ölen, öldürülen unutuluveriyor. Ama sanatla, mizahla yakalanan "öz nokta" çok uzun yıllar belleklerde yer ediyor. Çünkü düşünmeye sevk ediyor, sadece baakıp geçmeye değil.
Yazmalı, daha çok yazmalı. Çizmeli, sanata, mizaha dökmeli. Ve olumluya odaklanmalı. İşte bunun tam zamanı!
Tam da bunu söylüyor,eli kalem tutan yazmalı;
YanıtlaSilKüçük Prens’in ölümü,Doğan hızlan
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=25997184&yazarid=4
Aklın yolu bir işte..
Sil