18 Ekim 2020 Pazar

Sushi, sake ve bir takım 4 haneli rakamlar

Vallahi peşinen söyleyeyim; ancak kırk yılın başı köpüklü beyaz şarap içen biri olarak, dört bardak sakeyi devirmiş halde, çakırkeyfin bir tık üstünde yazıyorum bu yazıyı, o nedenle sürç-ü lisan edeceksem peşin peşin affola. Üstelik tek kabahatim de o değil; göstere göstere yeme içme işleri ve sağ elin yaptığını sol eli bırak, dış kapının mandalının gözüne sokmalar falan hiç benlik işler değil ama.. Ama! Bunu yazmazsam ayıp bence, çünkü çok güzel bir işe imza attık. Attım yani, fikir benden çıktı, hazırlıklar benden, sonuç tabii "takım ruhu". 

Bir süredir gönüllü bazda işler yapıyorum. Çok keyifli olduğu kadar psikososyal hatta fiziksel sağlığa da etkisi büyük ama buyrun yazılmışı var şimdi o konuya girmeyeyim. Bu gönüllü işlerin bazıları "para toplamak" oluyor ve projeler yarışıyor. Şimdi benim çevremde parası bol olan ama nedense eli pek açık olmayan (para bollaştıkça el açıklığı azalıyor belki de?) bazı insanlar var - isimleri lazım değil :) Bu insanlar - şen dullar diyelim - 6 kişiler ve kocalarının cenazeleri dışında ayda yılda bir biraraya geliyorlar. Her biraraya gelişleri ayrı bir olay oluyor çünkü lüks lüks yerlerde (misal Fransa'da bir şatoda) buluşup saçma sapan istakoz yeme işleri, bizler gibi köpüklü şarap değil Champagne (r) içmeler, butler'larına ufak bir arabacık hediye etmeler falan gibi abesle iştigâl işler içine giriyorlar. 

Şimdi burada bu kadınları 70+ yaşlarında sosyalizm, hak hukuk adalet ve eşit haklar gibi fikirlerle tanıştırmak beni aşar sevgili blogger'cıklarım çünkü bazı şeyler "böyle gelmiiiiş, böyle gidecek". Fakat işte "farkındalık" arttırmak, paralarının "bol kaçan" kısmını anlamlı işlere harcatmak gibi uğraşlar içindeyim. Bazen de hızımı alamayıp kendi eşitlikçi geçmişimi anlatmaya başlıyorum ki gözlerinde bir nevi Jean d'arc gibi ışıldadığımı sanarken "ay C.ciğim neden banka havalesiyle halletmedin" gibi elitist sorularla yıkılıyorum. Ama vazgeçmiyorum. Baya yol katettim ve şimdi anlatacağım hikâye de (konuya bir girebilirsem) bunun kanıtı.

Gönüllü çalıştığım kuruluş bizden "yaratıcı projeler" istedi çünkü banka havalesi gerçekten ruhsuz bir yardım yöntemi (bakın "az giyilmiş temiz kıyafetleri vermek" ve "köy çocuklarına atkı örmek" demedim bile..). Ben de "zengine zenginliğini hissettireceğn ki gaza gelip keseyi açsın" mottosuyla yola çıkıp, bizim şen dullara bodoslama daldım. 

Benim Japon bir arkadaşım var ve bu kızcağız bana ne zamandır "gel sushi saralım, sake içelim" diyip duruyordu. Onu aradım dedim ki "6 adet şen dulum var, onlara evde ufak bir bağış partisi düşünüyorum, malzemeleri ben alırsam bize sushi yapmayı öğretir misin?". Bağış yapacağımız yeri sordu, anlatınca hoşuna gitti ve "tamam malzemeler benden" dedi. Neyse uzun ve kök söktürücü uğraşlarla şen dulların, benim ve sushi ustamızın ajandalarında ortak bir gün belirlendi ve bu öğlen "sushili ve sakeli bağış partisi"ni sonunda gerçekleştirdik!


Aman ne güzeldi. Nasıl eğlendik. Önce şen dullar böyle benim kafam kadar pırlanta yüzüklerini falan çıkardılar, fönlü saçlarını topladılar, benim gözaltına sürmeye kıyamadığım el kremlerini yıkayıp temizlediler falan :)) Sonra sushi sarmalar, wasabi yapmalar, hazır alınan (o nedenle pörsük pörsük çıkmış fotoğrafta) zencefil turşusu vs. hazırlandı. Bir yandan sarıyoruz, bozuk saran sake içiyor derken tabii kikirdemeler kahkahalara dönüştü. 6'sı 70+ 8 kadın bir araya gelip bir de içince tabii konu erkeklere döndü, 1960-70'lerin son derece "free" ortamında yapılanlar falan derkeeeen vallahi ufkum açıldı :))) Son olarak hazırladığımız sushilerin "yenebilir" şekilde olanlarını bir tabağa koyup süsledik, ben birkaç fotoğraf çektim gönüllü merkezimizin yıllık aktivite sergisi için ve sushilere dalmadan önce aklıma ufak bir fikir geldi. 


Fotoğrafta gördüğünüz resimli kartların her birinin arkasına şen dullarımızın isimlerini yazdım ve herkese birer tane verdim. Dedim ki "bu kağıdın üzerindeki isim hakkında düşündüklerinizi birkaç cümle ile yazın ve altına da projemize ne kadar bağışlaması gerektiğini düşündüğünüzü yazın, eğer bu kişi bunu kabul ederse o rakamın altına imzasını atsın, etmezse de üstünü çizip kendi belirlediği rakamı yazsın ve öyle imzalasın". Biliyorum çok riskli bir fikirdi bu ama işe yaradı! Kimse o rakamın altına düşmediği gibi, iki kişi üstünü çizip az bile yazmışsın diyip rakamı yükseltti!

Ve sonuçta 6 kadından projeye 4 haneli (euro olarak düşünelim) bir rakam geldi ki, bunu inanın ben bile beklemiyordum. Sanırım evden banka yoluyla havale et desen bu rakamı tutturamazdık. Biraz "sosyal baskı" biraz "gösterme isteği" :) Hin miyim biraz..... Ama sonuca bakalım biz.... 

kendini dansederek kutlayan ben, temsili :))

Dediğim gibi, bu post biraz yediğini içtiğini yaptığını gösterme postu oldu ama yapılanın değil de fikrin paylaşılması olarak düşünüyorum ve bilmiyorum belki de aramızda toplandığımızda oynayabiliriz bu oyunu? Belki bu kadınlar gibi kafam kadar pırlantalarımızı çıkarmayız, belki sushi yerine kısır yaparız, belki 4 haneli değil 3 haneli rakam olur ama hem keyifli bir gün olur hem de "birlikten güç doğar"; belki bir kız çocuğu okuturuz, belki bir oğlan çocuğunun babasının eskimiş ceketini yenilemiş oluruz.. yani bir banka havalesinden belki bir adım daha kişisel bir şey olur... Hem biz güzel vakit geçirmiş oluruz, hem de bu vaktin karşılığı güzelleşir. Ev hanımlarının altın günü gibi ama altını kendinize almayıp ihtiyacı olan birine verdiğinizi düşünün :) Daha güzel değil mi???? 

İlk fotoğraf: Clayton Robbins unsplash, Kimonolu fotoğraf: Eea Ikeea unsplash, diğerleri benim :)

23 yorum:

  1. Sevgili Ceren güzel fikir sonuçları güzel. Yararlı işler olunca daha da güzel. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. C. korkulur senden! :D :D :D Sarhoş sarhoş bağış yapmamalıyım ortamlarda diyeceğim, aldığım ders bu ahahahhahha.
    Ama 4 haneli rakam diyorsun, hem de Euro olarak, bravo!
    Sonuca bayıldım ama senin organizasyon ve fikirlerini hayata geçirme yeteneğine daha da çok hayran kaldım inan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahahaha sana yapmam canım, bunlar şen dullar. sana sake ve sushi bedava öğrendim nasılsa :D
      ya aslında benden iyi organizatör event manager falan olmaz mıymış :D

      Sil
  3. Gız Helga kefenin cebi yok desen kefen yok,ay benim ayık halim Leyla zerhoş çok tehlikeli olurum zaar😄Topla örolari,Bi dahakine yaprak sarın olmazsa😂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlasa Helga sararım da, anlamaz :D
      kefen moda oluyor burada biliyor musun!!! Zengin ve ekolojik tipler "ay bir ürün var, öldüğünde onun içine sarıldığın zaman mikroorganizmalar seni doğaya karıştırıyormuş" diye tabut yerine kefen modası başlattılar! Şaka gibi.....

      Sil
  4. Ba-yıl-dım! Fikrine, uygulamana, sushilere, sakeye... her şeye! En çok da senin mutluluğuna :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. mebla da geçmiş hesaba şimdi mesaj geldi sözlerini tutmuşlar hihihih

      Sil
  5. Güzel bir sonuç olmuş gerçekten aklına emeğine sağlık canım benim 😊sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. Daha az önce sake içsek, iyi sake nereden alınır diye düşünüyordum :) Afiyet olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ay bana sake demeyin, başım çatlıyor 2 gündür.
      japon arkadaş varsa evinde mutlaka oluyor :D

      Sil
  7. İyi ki bahsetmişsin, esin kaynağı olur :)

    YanıtlaSil
  8. Harikasınız ! Hin demeyelim ama cin fikirli diyebiliriz size :)
    Bayıldım !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hihih hin valla hin, planlama uygulama aklım böyle şeylere çalışıyor

      Sil
  9. yaa süper bir fikir ve bu yalnızca sana ait olabilirdi zaten!
    fikir olup uygulamak da ayrı bir beceri. hep dünyanın acımasızlığından, haksız paylaşımdan, evrensel sevgiden hep bahsederiz bazen bağışlar yaparız kurumlara vicdanımızı rahatlatmak için ama gerçekten nokta atışlarından uzak dururuz çünkü zor gelir vb. tabi ki yaptığın yardımı veren eli diğeri görmeyecek ama güzel örnek yolları hep paylaşılmalı. sonuçta birbirinizle takva da yarışın diyen bir dinin mensubuyuz. canım ceren, iyi ki varsın!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. değil mi.. o nasıl oluyor acaba yani hem duyurmadan gizlice ama hem de örnek olacak şekilde, ne kadar ince bir sanat değil mi? hele aktif içinde yer alıyorsan çok şey öğreniyorsun... sanki sen verirken aslında kazanan oluyorsun

      Sil
  10. Fikir şahane, ortam şahane, sonuç da şahane! Daha ne olsun?:) Yürekten tebrik ediyorum Ceren.

    YanıtlaSil
  11. yeme içme kısmı çok hoştuu çok da eğlenceli :) yardımlar türkiye için mi başka ülkelerdeki çocuklara mıııı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu seferki hastanenin ihtiyacı içindi, buradaydı ama genelde hep yurtdışı oluyor yardımlar. Almanya'nın çok ihtiyacı yok gibi geliyor bana, ırk dil din ayırmadan yapmak lazım sonuçta insan her yerde insan, ihtiyaç her yerde ihtiyaç.
      Fakat sen böyle diyince şunu fark ettim, ben kişisel yardımlarımı hep türkiye'ye yapıyorum, nedeni orada güvendiğim bir elçim var, ulaştığını biliyorum ihtiyaç giderdiğine emin oluyorum, sonuçta bu işten rant sağlayan çok pis bir düzenek de var... İyi niyetin kötüye kullanımı çok sinir bozucu bir şey. Duygularla niyet edip akılla hareket edilmesi gereken bir konu bu.

      Sil