Etiketler
10 Şubat 2025 Pazartesi
Yaşat, sev, oku ve dinle.
20 Ağustos 2023 Pazar
Tanışalım mı baĞyan?
Yüreğimin İklimi Temmuz için güzel bir mim hazırlamıştı Handan da katılmıştı; kişisel sorular var, bu sayede insan kendini de daha iyi tanıyabilir. Bugün onu cevaplamak istedim - kendi tarzımda - :) Yorumlara en az 1 soruya yanıt vererek katılmak zorunludur :))
1. Kişiliğini tanımlar mısın?
Valla tanımlayamam çünkü kendisini tanıdığımı sandığım her an beni şaşırtıyor. Şükür kimseden "C., senden bunu asla beklemezdim" sözünü duymadım şu yaşıma dek, neysem oyum bak; saydam, güvenilir, merhametli ve samimiyim. Çevremdekilere iyi gelirim, kendimleyse çok didişirim.
2. Seni mutlu eden şeyler nelerdir?
Tamamı manevi :) Beni asla maddi şeylerle mutlu da edemezler, etkileyemezler de. Misal gelmeden önceki gün, yazar komşum "posta kutuna baaak" diye mesaj attı. İçinden bir taş çıktı. Daş yahu bildiğin daş :)) Üstüne "şans" yazmış keçeli kalemle ve altında bir not: "bu taşı sabah nehir kenarından sırf senin için seçtim, sana şans getirmesi için veriyorum" :) Vallahi pırlanta verse bu kadar etkileyemezdi sağolsun.. Sevgiyle anılmak ve samimi içten insan ilişkileri beni çok mutlu ediyor..
3. Bir anını paylaşır mısın?
"Senin anılar Seinfeld'e bölüm olur" diyor eşim bazen (seinfeld biz dinozorların zamanından enfes bir komedi dizisi ben de oradaki Elaine karakterine cismen ve ruhen benzeyen biriyim). Erkeklerin askerlik, kadınların hamilelik ve doğum hikayeleri asla bitmez derler :P Ay bilemedim ne anısı anlatayım benim her "an"ım dizilik vallahi....
En son olanı anlatayım dur. Bisikletle dörtyoldan geçerken ev ve araba anahtarlarımın olduğu, çanta içinden kolay bulayım diye koca koca aldığım anahtarlığımı yere düşürdüm, trafiği durdurmamak için devam ettim, bir sonraki kırmızı ışıkta karşıya geçer alırım dedim. Fakat bisikletli bir adam tüm trafiği durdurup benim anahtarı yoldan aldı ve bana "atıyorum yakala" diye bağırdı. Yakala dediği mesafe 12 metre falan 3 şeritli yol var aramızda :)) Ve daha ben tepki veremeden adam koca anahtarlığı fırlattı! Tüm trafik durmuş herkes bize bakıyor, nefesler tutulmuş. Film sahnesi gibi ve ben de tek elle yakaladım mı!!! Bir "wooooooow bravo” uğultusu geldi vallahi, bense her zamanki hallerimmiş, her atılanı böyle yakalarmışım gibi kasıla kasıla bisiklete döndüm, eteğimi böyle savuraraktan devam ettim yola :))) Bence hayatımın en "cool" anlarından biriydi yahu. Anahtarlık da bu; kafana gelse kafan yarılır, arabaya gelse camı kırar kaportayı göçertir valla Allah korudu :P
4. Ziyaret etmek istediğin yerler nereleridir?
Yolgezer olarak, 54 ülke gezdim ve insan bir noktadan sonra küreselleşmenin de etkisiyle hep aynı yeri geziyormuş, aynı insanlarla aynı konuları konuşuyormuş gibi hissediyor. Fakat defalarca gittiğim Kudüs'e bir de anne babam ve çocuklarımla birlikte gitmeyi çok istiyorum. Kudüs bence büyülü bir yer..
5. Ailen hakkında bir şeyler yazar mısın?
Anne babam muhteşem insanlar, maalesef kulak tavşan kulağı olunca, boynuz olarak onları geçememiş olmanın üzüntüsü içindeyim :) Annemle karakterimiz 180 derece terstir ve bence bu kadar sabırlı bir insan olmasa - Alman anası olsa misal - beni evlatlıktan çoktan reddederdi, çok çektirdim kadına tersliğimle, antisosyalliğimle, ukalalığımla. Fakat çocuklarım olunca eline düştüm :))) O zaman anaaaam anaaaam diye ağladım. Şimdi son 10 senedir ilişkimiz daha iyi sanırım, bunda benim uzakta olmamın da olumlu etkisi var. Babamsa çok bilgedir, hayatımda tanıdığım en çok konuda bilgisi ve fikri olan insanlardan biridir ama çok da şahane mizah anlayışı vardır.
Aile derken koca ve çocukları düşünmediğimi, anne babamı düşündüğümü şimdi fark ettim ha, çok enteresan :))))
6. Bekar ve mutlu mu evli ve mutlu mu?
Soruyu anlayamadım; ikisi de mutlu sonuçta, niye kurcalıyon hemşire.. Mutluysan takılma fazla.
7. Favori filmlerin neler?
Hımm zor yerden geldi. Ben pek film izleyen biri değilim ama defalarca izleyip bıkmadığım film sanırım "Lost in Translation" oldu. Ay çok bayılıyorum o en sonunda kulağa fısıldanan cümlenin ne olabileceğini düşünmeye :)) Bir de Vicky Christina Barcelona'yı çok sevmiştim. Türklerden de Zeki Demirkubuzun filmlerini seviyorum, masumiyet misal.. Rahatsız eden, karakterlerinin altı derin filmleri severim özetle.
8. Müziğin gücü hakkındaki düşüncen ve tercihlerin nelerdir?
Vallahi müziğin GÜCÜnden çok şikayetçiyim tercihim müziğin kulaklıkla dinlenmesinden yana :P Spotify hesabım burada, işte tercihim de onlar..
9. Mutluluk hakkında yazar mısın?
Yazarım, sen iste yeter ki :)) Bence mutluluk hava gibi, her yerde, göremiyorsun ama hissediyorsun. Bir de yokluğunda boğulacak gibi oluyorsun ya, o zaman anlıyorsun önemini.. Odaları ara sıra havalandırmalı yani yeni mutluluk edicileri belirlemeli ve hayata katmalı...
10. En iyi arkadaşların bu "en" olayını nasıl hak ettiler?
Hayatımda yediğim tüm naneleri, dipsiz kuyularımı ve içimi dışımı tersimi yüzümü bilen 2 kişim var. Burcuk ve Oğuz. Ben onlara "Ahretliklerim" diyorum. Sen "en"de diyebilirsin evet. Nasıl oldu, valla anlayamadım; mazoşist olabilirler mi ki? Beni çok pis eleştirirler, bazen "geri zekâlı mısın bilmiyorum ki" bile demişlikleri vardır ama asla yanımdan ayrılmadılar, düştüm tökezledim hep elimi tuttular, "çok yanlış davranıyorsun ama yanındayım" dediler yani dümdüz. Ondan bence... Gitmiyolar o'lm ya gitmiyolar :))))) Şaka şaka, Allahım ayırmasın... Onlar olmasa ben yaşayamam açık söyleyeyim.
11. Kardeşin hakkında ne anlatabilirsin?
Olmayan biri hakkında ne yazayım şimdi? Bir defasında 9 yaşında mıydık neydik, bir arkadaşım gelip sır verir gibi bana "biliyo musun kardeşim olcak" dediğinde öyle üzülmüştüm ki, sarılıp "üzülme, ben hep senin arkadaşınım" demiştim :)))) Vallahi yaptım bunu artık nasıl bir korku ve endişeyse bende kardeş mevzuu... Kızıma da acıyorum valla ama ona kardeş olsun diye değil, kendime bol çocuk olsun diye yaptım açık söyleyeyim, kabak onun başına patladı garibim....
12. Favori dizin hangisi?
Sağ dizim. Şaka şaka. Seinfeld komedide, dramda Breaking Bad, bilim kurguda love, death + robots.
13. Favori kitabın hangisidir? Neden?
Hay bari yazar diyeydin daha kolaydı ama ne bileyim öyle çok ki. Zamana göre de değişiyor.. Bu sıralar Clarissa Estes Kurtlarla Koşan Kadınlar'ı okudum misal (3 senedir okuyorum, sonunda bitti puh) daha önce birçok başarısız denemem olmuştu, aşırı sıkıcı, saçma sapan gelmişti ama şu an, son 6 aydır inanılmaz iyi geliyor bana. Kitaplar bence böyle, okuyan kişiye ve o kişinin yaşam dönemine göre değişiyor etkileri.
14. Stilini tanımlar mısın?
Modayı takip etmiyorum. Vücuduma yakışan bazı modeller ve renkler var, bunun farkındayım. Stilim hep aynı, saçım, makyajım da hep aynı :P Elbise çok severim ve çok giyerim. Topuklu sevmem ve zorunda olmadıkça giymem. İddialı görüntüsü olan bir kadın değilim. Sade ve doğalım sanırım. İçimdeki ışık yeter diyorum :))
15. Eğer kaçabilseydin nereye gitmek isterdin?
Şimdi mi hemen mi valla mı? Bavullar hazır! :)) Kaçabildikçe kaçıyorum ama çok uzağa gidemiyorum. Üstte de vardı bu soru sanki ya da ben nüans farkını anlayamadım ama Kudüs diyeyim yine.
16. Özlediğin biri var mı?
Var.
17. Kalbini kazanmanın yolları nelerdir?
Valla ilk anda oldu oldu, olmadı hiç zorlama :)) İlk enerjiye çok güveniyorum, hiç yanıltmadı. O nedenle olduğun gibi ol derim, olursa olur..
18. Kendinle ilgili 10 gerçek?
10 emir gibi oldu bu soru da yahu pek ciddi.. 10 tuhaf ve komik gerçek diyeyim mi? 1). Solak olup da sevmediğim kimse olmadı şu hayatta, tanıdığım tüm solakları seviyorum uleyn. 2). Gördüğün en az su içen insanım maalesef, bu huyumu değiştiremiyorum. Deve gibiyim tövbe. 3). Geceleri uyumadan önce çocuklarıma masal uyduruyorum. Her gece. Hiç hazırlanmadan anında ve doğaçlama. Sanki fena da değilim ha.. 4). Öğlen 12'den sonra çay, kahve, kola içmeyeyim, tüm gece uyuyamam ama hiç uyumadan tüm günü de kolayca geçiririm, şaşar kalırsın.. Sanırım anamla babamın doktorluktan nöbet tutma genleri geçmiş bana :P
5). Şekerli madde zulam var. Banyonun üst çekmecesinde havluların altında mutlaka bir çikolata ya da haribo ayıcık paketi saklıyorum. Çocuklardan ve kocamdan şşşt. 6). Bazen uyumadan önce kurduğum hayaller o kadar çetrefilli bir hal alıyor ki, sonu ne olacak diye heyecandan uykum kaçıyor. 7). Hah, 7 rakamını hiç sevmem, 7 ile asla bitirmem işimi, misal 7 zeytin yemem :) 7 numaralı şeylerden uzak dururum.. 8). Çok maymun iştahlıyımdır. Aşırı şevkle başlayıp hemen sıkılırım. 9). Assssla haram yemem, rüşvet veremem, 1 defa vermek zorunda kaldım, canımdan can gitti.. Hatır için de asla ters işler yapmam, aşırı hatta biraz fazla aşırı dürüstümdür.. 10). Felaket unutkanımdır, bu nedenle yalan söylemeyi birkaç sene önce tamamen bıraktım. Söylediğim yalanı unutuyorum ayol. Beyaz yalan bile söylemiyorum artık. Bazen gerekiyor kibarlık gereği diyeceksin, ben direkt susuyorum, konuyu değiştiriyorum, soruya soruyla karşılık veriyorum ama yalan söylemiyorum ;)
19. Kendini sabote ettiğin olur mu?
Of hem de nasıl. Saniyelik değişimler olur ruhumda.. Ama fark ediyorum ve fark edince de hemen şunu soruyorum kendime: "bu içinde konuşan şu an kimin sesi?" Kesinlikle çocukluktan birinin sesi geliyor bak dikkat edersen "yapamazsın edemezsin"ci baskıcı ve kendi de mutsuz birinin... Bunu farketmek iyi geliyor, azaldı..
20. Ritüellerin var mı?
29. Hangi hobileri denemek isterdin?
Bu sene duvar tırmanışına başlamayı istiyorum. Kıçımı kaldırabilirsem hahaha gerçek anlamıyla yani. Bu arada bir arkadaşımın sevgilisi "benim hobim sensin" demiş kıza, gülsem mi korksam mı bilemedim...
30. İdeal günün nasıl geçiyor?
Sabah errrrkenden kalkmışım, hemen evin önündeki çarşaf gibi denizde yıkamışım yüzümü, o derece yüzmüşüm doya doya. Eve gelmiş, keçi peynirli narrr gibi domatesli sele zeytinli simit ve çaylı mükellef bir kahvaltı yapmışım sonra yine denize bakan verandama geçmiş, bir sürahi naneli limonata alıp yanıma, yazmış, okumuş, düşünmüşüm. Öğlenden sonra bir arkadaşım aramış aynen şu cümleyi kurmuş "çayı koy geliyorum", ondan yarım saat sonra da elinde üzümlü kurabiyeler (kek de olur elmalı ya da havuçlu tarçınlı fındıklı falan yapıyosunuz ya hihi) gelmiş, çançançan çene etmişiz "yemeğe kal" demişim, bir iki meze hazırlamışım, yetmiş, terasta hafif bir esintiyle yıldızların altında oturmuş da oturmuşuz, hayatı çözmeye çalışmışız, elbette başaramamışız.. Sonra o evine gitmiş, ben kitabımı alıp yatağıma girmiş okurken uyuyakalmışım. Bence işte bu mükemmel bir gündür.
1 Ağustos 2023 Salı
Dikkat! Blog Adı Değişikliği - Bölüm 158.875 :))
Geçen ay yazmamak bana iyi geldi biliyor musun.. Yazarak ya da yürüyerek çözebilen biriyim sorunlarımı ama demek ki bazen kendi içine kapanıp, hiçbir şey yapmadan beklemek de iyi gelebiliyormuş...
Haftasonundan beri daha iyi hissediyorum, biraz toparladım kendimi. Çözülmesi gereken çok fazla sorun var, hâlâ tam bitmedi bu zor dönem ama, en azından tünelin ucundaki ışığı görebildim.. Hamdolsun....
O ışığı görünce tabii bir hayat enerjisi geliyor insana :) Blogla ilgili birkaç fikir zaten aklımdaydı nicedir, hazır enerji bulmuşken onları da uygulamaya karar verdim.
Bu okuduğun blog, benim taaaa 2008'de, Türkiye'den umudumu yeniden ve bu sefer tamamen kaybedip, pılımı pırtımı toplayıp Avustralya'ya taşındığımdan beri yazdığım ilk bloğumu silip, oradaki yazıların bazılarını da yanıma alıp, 2010'da "taşındığım" ikinci bloğum. Burayı açtıktan sonra, birçok blog daha açıp kapattım ama batmasına kıymadığım "Ana Gemim" her zaman bu blog oldu.
Buraya tam 13 senedir hem kişisel hayatımı yazdım, hem de hayallerimi, özlemlerimi, bunlardan çıkan ufak hikayemsi denemelerimi, varoluşsal krizlerimi.. Yaşamımdan kızıma ve oğluma bir şeyler kalacaksa, bu blogla kalsın istiyorum. İsmini de bu nedenle "Yaşamın Tortusu" olarak değiştirdim.
İkinci bloğum - ki onu çok sevdim diye buraya taşımaya kalktım ama ı-ıh olmadı - Günün Tortusu'nu Şubat ayında bıraktığım yerden yeniden hayata geri kazandırıp, oraya her gün o günden bana kalan keşifleri yani "beslendiğim şeyleri" yazacağım. Bazen ufak düşünce kırıntıları, bazen bir kitaptan okuduklarım, bazen görüp sevdiklerim, anlık ve duyusal ama beni besleyen her şey orada olacak. Kısacık kısacık...
Her sene Aralık ayında 10-15 yazı yazdığım ve o sene içinde neyi "çalıştıysam" ve neyi "biraz daha anladıysam" aktardığım proje 365 blog'umu ise "Yılın Tortusu" ismiyle yeniden düzenledim. Dediğim gibi, her Aralık bir sürpriz oluyor orada :) Geçen yıllarda kendime göre mutluluk, sevmek gibi varoluşsal kavramları masaya yatırmıştım, bakalım bu Aralık neyi çalışacağız? Zamanı gelince duyurusunu yaparım yine ama o blog da öyle yılda bir ay aktif bir blog işte...
Bir de son olarak, Prenses'ten Mektuplar var tabii. Onu büyük bir heyecanla, yepyeni ve bence şahane bir fikirle yeniden başlatıyorum bu ay.. Bir git bak derim, tam burada, Prenses kendini bir anlatsın sana :)
Neden tüm bu fikirleri tek bir bloğa toplamadın dersen; çünkü bence formatlar çok farklı ve her bloğun kimliği kendine özel.. Birleştirince olmadı, denedim, bir şeyler uymadı.. Karakterimin farklı yönleri, renkleri, farklı bloglarda olsun, daha doğru geldi bana... Takibi belki zor olabilir ama seven katlanır bence yahu :))
Blogların hepsinin sağ konsolunda "takip et" düğmesi var. İstediğini, formatı sana uyanı, sevdiğini, kafana göre takip edersin ya da etmezsin. Ben yorumcularımın tamamını takip ediyorum - takipçiler listesinde görünmeden maalesef, çünkü isim soyisim ve neredeyse ev adresi ve doğum kütüğü şeklinde apaçık görünen, bir türlü düzeltemediğim bir google kimliğim var :P Blog okumayı da yazmayı da çok seviyorum.. Ama kimseden bir geri takip, yorum beklentim yok bilirsin. Diyorum ya summer of love kafası bu bendeki, sayı değil gönül bağı..... :))
O zaman, haydi yolumuz açık olsun....
Drawing Artist: Togamin211 (because we all are the same.. thnx for letting me referring to your art.)
14 Şubat 2021 Pazar
Bu öykü nasıl bitiyor?
Umuyorum ki, şöyle:
Bembeyaz çarşaflar, fakat hastane beyazlığı değil. Ev huzuru. Dışarıda buhuru tüten bir Ağustos öğle sonrası, tül perdeler hafifçe dans ediyor. Sakince perdeleri izliyorum, gerisinde dalgası henüz dinmiş bir Ağustos denizinin varlığını duyumsayarak.
Öyle yaşlıyım ki Tanrım! Ellerim bir deri bir kemik, saçlarım upuzun, bembeyaz, pırıl pırıl, yastığın üstünden yanlara doğru dağılmış. Bedenim ufacık. Gözlerimse hâlâ dudaklarımdan çok önce gülmeye hazır.. İçeriyi zor duyduğum halde dışarıya kulak kesilmişim.
Torunlar bahçede top oynuyor. Küçük olan zeytin ağacına tırmanıyor; gülüşmeler duyuluyor uzaktan.. Öyle çok şey yaşamışım ki. Sevmişim, sevilmişim. Gülmüş güldürmüşüm. Bahçeyle uğraşmışım genelde. Bazen dalgın dalgın denize bakmışım. Biraz yazmışım, bolca okumuş, sıkça düşünmüşüm. Gençken düşündüklerime - hatırlıyorum, 40'lı yaşlarımda takıldığım bir nokta olmuştu yaşamımın anlamı hakkında - gülümsemişim. Naifliğime ama aynı zamanda enerjime, merâkıma, neşeme. Bir sürü insan biriktirmişim heybemde; güzel anılar, dostluklar, duygular paylaşmışım.
Hepsini değil ama, görmek istediğim kadarını görmüşüm dünyanın. Doymuşum. Anlamışım. Tanımışım. Hepsinin ve her şeyin aslında bir bütün olduğunu öğrenmişim. Tamamlanmışım.
Çocuklar ve torunlar büyütmüşüm. Evden uçuşlarını ve sonra ara sıra dizimin dibine dönüşlerini görmüşüm. Herkesi olduğu gibi kabul etmeyi, kimseyi değiştiremeyeceğimi anlamış, her birini aynı ama farklı sevebilmişim. Tanrım ne çok sevmişim..
Benim için ennn önemlilerin insanları sevmek, dünyayı görmek ve neşeyle yaptığım bir işin sonuçlarını alabilmek olduğunu anlamışım. Yaşam doyumu denen şeyin, huzur denen şeyin bu olduğunu fark etmişim.
Ve şimdi, artık alıp vereceğim hiç bir şey kalmamış defterimde. Eşitlenmişim. Daha fazlasının gerekmediğini, bu ömrün bana karar geldiğini, yettiğini hissetmişim. Ve işte bu sıcacık Ağustos öğleden sonrasında, bir kelebek gibi sessizce, uçuuuup gidivermişim......
Fotoğraflar: Bir gün satın almak ve sade, sakin, denize bakan bir taş eve dönüştürmek istediğim eski zeytinyağı fabrikasının kalıntıları / 3 yaşındaki ben :) koştur koştur huymuş demek ki bende / botanik bahçesinin güzeli..
..peki sizin öykünüz nasıl bitiyor?
19 Eylül 2020 Cumartesi
10 sene önceki ben'le bitmeyen kavgam
22 Ağustos 2020 Cumartesi
uçurumun hemen üstü
Peki olduğum yerden memnun muyum? Tek bir eksikle, evet.
sence gündüz..
Uçurumun hemen üstünde yaşamayı seçtiysen, dengeyi de öğrenmek zorundasın.
evet, zorundayım.
1 Ocak 2020 Çarşamba
Üç yıl sonra, merhaba!
Bu bloğa son yazımı Kasım 2016'da yazmışım, yani 3 senenin de üzerinde bir zaman önce. Peki neden yeniden ve neden bugün? Ve hatta neden ismimi "Kontrollü Çılgınlıklar" olarak değiştirdim?
Çünkü içimde önüne geçilemez bir yazma, ifade etme, kendimden geriye kelimelerin izini bırakma isteği var. 3 sene önce neden gittiysem, şimdi de o nedenle döndüm. İçimdeki 3 farklı kadın (anne / terapist / çılgın bayan C.) kâh birbiriyle savaş halinde, kâh birbirini tamamlama derdinde..
Beni bunca zaman sonra bu halimle kabul edecek misiniz bilmem sevgili okuyucularım. Göreceğiz.
Haydi o zaman daha fazla oyalanmayalım, hemen başlayalım.. Tekrar hoş bulduk!