31 Aralık 2022 Cumartesi

52: Son hafta, bilanço ve hedefler

Noel sonrası, yılbaşı öncesi tüm Batı dünyasında tatil olan yılın son haftasının anlamsız boşluğunda, tek umudum biraz dinlenebilmek ve şöööyle bir geçtiğimiz yıla bakmak, ölçüp biçmek ve geleceğe dair bazı hayaller kurmak, planlar yapmaktı.. 

Onun yerine hasta bakmaya devam ettim :)) 

Ne biçim virüsse 15 gündür oğlanın mide krampları, kızın öksürüğü dinmedi yahu. Bu nedenle yılın son haftası da neredeyse tamamen evde geçti. Öksürük arası monopoly, kusmuk arası elişleri yaptık. Gerikalan zamanlarda saklambaç oynadık (çünkü iyi saklanabilirsem emaillerimi kontrol edebiliyor hatta kitap bile okuyabiliyorum, streetsmart anneden çömezlere tavsiyeler).

Evlat ayrımı yapmamak lazım dostlar. Hafta boyu kızdan öcümü monopoly'yle çıkardığım kadar, oğlanı da elektrikli matkapla tehdit ettim. Bunun bir tahta atölyesi var odasında. Bildiğin çivi çakma, testereyle kesme ve matkapla delme işleri yapıyor. Hakkını yemeyeyim, 6 yaşında bir velet için fena işler de yapmıyor:

Fakat "eline çekiç alan her şeyi çivi olarak görür" sözünü doğrularcasına, bazen de tutup "topuz" falan yapıyor hani şu ucu üç çivili savaş aleti olan topuz!!! Sanatçı mı olacak psikopat mı karar veremedi zaar...

dünyada küçük oğlan çocuklarından daha acaip ve anlaşılamaz çok az şey var bence..

Yine evde oğlanın kızı el yapımı topuzuyla kovaladığı bir sabah "yok bunlar iyice cozuttu, enerjilerini atmaları için bi ormana götüreyim, tutarsa Hansel ve Gretel, tutmazsa da bi yürür eve döneriz artık" dedim. Eve tam kadro ve bol oksijen almış vaziyette geri döndük fakat gecesine öksürükten uyuyamadık, burnumuzdan geldi. 

Bir sabah ben kimse uyanmadan evden kaçıp, tek başıma evin az ötesindeki ormana gittim. Kayboldum falan şehrin göbeğinde, değişik mantarlarla karşılaşıp heyecanlar yaşadım (40 yaşından sonra yaşanılacak heyecan anca bu oluyor sevgili gençler).

Bir gün de yine kimse uyanmadan evden kaçmayı başaran eşim kayağa gitti, ben onun bu inovatif kaçışına sinir oldum. Sonra "yahu adam aslında ne yapıyor, sadece yaşamın keyfini çıkartıyor, beni tutmuyor ya?" diye aslında ona değil kendi basiretsizliğime sinir olduğumu keşfettim.

koca yükselirken, ben de ona yükseldim :P

Kayağa gidemedim ama bir gece en yakın kız arkadaşımla akşam yemeğine çıktım. Bu mekan ödüllü Vietnam mutfağı nedeniyle aşırı popüler, normalde yer bulunmuyor ama şansımıza bir masa boşluk vardı. Süslendik püslendik gittik. Fakat daha içeri girmemle pişman oldum.. Ay dipdibe koymuşlar masaları, iki masa arası döt geçmiyor ancak 20cm boşluk! Sanırım pandemideki zararı sürümden çıkartma kafası. 

üç adet ödüllü su böceği yemek için çekilen cefa..?!

Neyse zorum zorum masaların arasından totomuzu geçire geçire, bardak çanaklara çarpa çarpa oturduk. Odun gibi katı, dimdik, donuk Alman hatunlar arasında iki Akdenizli hemen dikkat çekiyoruz tabii :)) Beş dakika geçmedi, yan masamıza iki adam geldi, onlar da totolarını zorum zorum geçirip 20cm yanımızdaki rezerve masalarına oturdular. Ay ama dipdibeyiz, dirseğim adamın kaburgalarına batacak, çatalımı sallasam gözüne saplanacak mesafedeyiz. Sanırsın dördümüz yemeğe çıkmışız, sinir oldum! Sanırım benim normalde zaten bir hayli mesafeli olan ayarlarım pandemi sonrası iyice uzamış, bu yakınlıklar bana paranoya olarak döndü, eve döndükten sonra bir daha da evden çıkmadım.

İşte öyle böyle bu hafta da geçti, bitti. Yıl geçti bitti hattâ.. O zaman ne zamanı?

bilançocular hazır mıııı?

Haydi o zaman - Yılın Bilançosu:

Yılın sonunda blogtaki 52 haftayı film şeridi gibi gözümün önünden hızla geçirirken, şunu çok net gördüm: Son bir senede ne kadar verimli çalıştığımı, dostlarıma ve kendime zaman ayırabildiğimi, çocuklarıma candan sarılabildiğimi, hissedebildiğimi, görebildiğimi, fark edebildiğimi gördüm bu özellikle derinleşmekten kaçındığım "sığ" yazılarda.. Yaşıyorum, dedim hakikaten.. Dolu dolu yaşıyorum. İşte bu da kendi kendime kanıtım!

Özellikle bu sene, yaşam boyu arayıp durduğum derin anlamın, aslında ufacık deneyimler ve ilk elden hissedebildiğim basit duygulardan geldiğini fark ettim. Ve bu benim için çok öğretici, değerli bir gözlem oldu!

Hayatı karıştıran, arapsaçına çeviren, zorlaştıran kendimiziz.. Hiç dışımızda bahane aramayalım!

Peki ya hanimiş cillop gibi 2023 Blog Hedeflerim:

Canım artık günce şeklinde haftalık aylık yazılar yazmak istemiyor çünkü Almanya'da her şey çok rutin, 2022'de ne yaptıysam 2023'te de hafta hafta aynı şeyleri yapacağıma eminim. Kendimi tekrar etmemek için "haftalık döküm"e burada son veriyorum.

Mesleğimden de yazmak istemiyorum, çünkü aç instagram'ı elini sallasan klinik psikolog görüşüne çarpıyor, hem hepsi de en doğrusunu biliyor.. Ailemi ve çocuklarımı da yazmak ters geliyor artık çünkü büyüdüler ve kendi özel hayatları, bireysel gizlilik hakları var. Koca zaten herkeste aynı, Almanı da bir a dostlar :)) E hobilerim ilgilerim keşiflerim düşüncelerim Tortu'da zaten..

Geriye ne kaldı? Hiç.. Şeytan diyor çek kapıyı çık git.

Ama kaç yıllık bloğa kıyamıyorum ve yazmak benim terapim, her türlü meselemi yazarak anlamaya ve çözmeye alışkın olduğum için, yazmadan duramam da.. 

Tortuya devam edeceğim çünkü çok keyif alıyorum ama burayı biraz "bu ânı mutlaka not etmeliyim, unutmamalıyım" dediğim çok daha özel ve nadir anlara ayırmaya karar verdim. Bir de eskiden yaptığım gibi ufak hikayelerimi eklemeyi düşündüm. Bakalım yapabilecek miyim :) Yapamazsam da sağlık olsun.. 

2022'yi, bu yılın benim için ennnn güzel ânına dair son bir fotoğrafla kapatıyorum:


Hepimize sağlık, iç huzur, neşe ve şans dolu, 
güzel geçecek, yüzümüzü güldürecek bir 2023 diliyorum 
<3 
Mutlu Yıllar!

25 Aralık 2022 Pazar

51: Dönüşüm hak'kat'ten muhteşem oldu

Yılın sondan ikinci haftasının resimli fotoroman şeklindeki kısa özeti: 

+20 derecelik Türkiye'den -10 derecelik Münih'e dönmek 
ve aradaki 30 derece farkından,
 fiziksel ve psikolojik olarak cortlamak


üstelik evde de iki hasta çocuk bulmak ve hafta boyunca çalışamamak, 
sürekli evde kusmuk temizlemek, tüm kocakarı ilaçlarını sırayla deneyerek 
öksürük dindirmeye çalışmak
bu süreçte kocanın sürekli işte hatta noel eğlencelerinde olmasına uyuz olmak,
dünyanın neresinde olursak olalım biz kadınların özellikle anne rolünü de üstlenmişsek 
hep aynı çıkmaz sokağa varışımızı düşünmek,


bir evlilik ve iki çocuk uğruna çok sevdiğim kariyerimi geri plana atmış ve atıyor olmanın içhesabını yapıp depresyona girmek.. 
evli olmayan arkadaşlarıma "sakın evlenmeyin" temalı yılbaşı kartları atmak.. 


sonra ayaküstü konuştuğum komşum C.'ye 
"burada ne yaptığımı bile bilmiyorum.." diye mızırdanır ve ağlaşırken, 
onun bana "çocuk büyütüyorsun.." demesi ve sıcacık gülümsemesi. 
ertesi gün de elime karakalemle çizilmiş bu kartı tutuşturması.. 
içinde "sen çok iyi bir annesin" yazıyor olması, 
bunu bir yabancıdan duymanın duygusallığı..


"çayın iyileştiremeyeceği hiçbir şey yoktur!" mottosuyla kendimi tedavi etmek,
dışarıda şekeri ve ücreti fazla kaçmış chai-latteleri içip durmak yerine 
evde yapmak, enfes olması, bağımlısı olmak.. (Tarif burada)


tüm bu hengâmede yine de bir umut noelde herkesin sağlıklı 
ve hediye bekler vaziyette olacağını hayal etmek ve 
bitmeyen noel hazırlıklarına girişmek


çocukların hediyelerini açarkenki heyecanlarını izlerken kendi çocukluğuma gitmek.. 
Alman çocukları sadece doğumgünü ve noelde hediye alırlar, 
yılda iki defa yani ve yılın başka günlerinde oyuncak / hediye almayacaklarını bilirler
o nedenle de çok özeldir noel çocuklar için :)


Bu sene aldığım en tatlış noel kartıyla (L/M kardeşler gururla sunar) duygulanıp,
"yok yok kariyeri iyi ki ikinci sıraya attım" diye düşünmek,
tamamen kendi emeğimle yetiştirdiğim meyvelerin gururla keyfini çıkartmak


bayılıyorum bu "dürüm" şeklindeki oturuşa :))
noelin ertesi günü (bugün) saatlerce ve günlerce sürmesi umulan, 
uyuyup uyanıp devam edilmesi planlanan oyunlar sayesinde 
bu tatil haftasında biraz kendime zaman ayırabilmeyi ve dinlenebilmeyi ummak..... 


çünkü gece bitip de makyajı temizleyince,
 gözlerimden belli yorgunluğum ;)

17 Aralık 2022 Cumartesi

50: Ameliyat ve refakat

Anneciğim ameliyat oldu! Bana da yayın yasağı koydu :) O nedenle kimselere diyemedim bu hafta onun yanında olmak için Türkiye'de olduğumu. Neyse çok şükür ameliyat başarılı geçti, maşallah durumu da iyi. İnşallah birkaç ay içinde diğer dizini de olabilirse, bu yaz torunların peşinde ağaçlara tırmanır, trampolinlerde zıplar :P Yok vallahi ağrısız yürüsün, duacıyız..

Bir hafta boyunca onunla hastanede olunca hem Şehir Hastanesi'ne, hem hasta ve yakınlarına, hem de doktorların dünyasına dair çok güzel gözlemlerim oldu ama malum yayın yasağı :) Kısaca yazayım: hastalar müzmin mutsuz, doktorlar çok yorgun ve sinirli, Şehir Hastanesi çok modern, Almanya'ya falan on basar ama çocuk kliniği karşısı oyuncakçı, yanık ünitesi karşısı kuaför neyin kafası hiç anlayamadım.. 

Hastanede yanımda çocuk ve ergen Albert Camus (İlk Adam) vardı, kulağımda da "Deniz Göktaş'a ayıracak vaktim" :)) Güzel podcast ismi dostum.. Anneciğime çok yardımım olmadı tabii ameliyat ve refakat sürecinde ama en azından bedenen ve ruhen oradaydım. Bir su verdim, iki ter sildim, bir iki gereksiz espri yaptım, gelene çikolata kolonya ikram ettim.. 

Bir ara refakatçiliği Alman çoban köpekliğiyle karıştırmış ve "kapıdan girene hırlamış" olabilirim ama beni ipleyen pek olmadı. Normalde ziyaretçi yasak, kartla falan girilebiliyor içeri ama bizimkiler doktor malumunuz, doktorlar da kast sistemi, tüm sosyal ilişkileri doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarıyla olunca, "ben doktorum, bana kilit vurulamaĞz" diyen geldi, diyen geldi.. Odada aynı anda 20 kişi falan olduk ama hepsi doktor, ben ne diyem, kime çemkirem? Bi' bildikleri vardır dedim, kolonya çikolata tuttum oturdum, ney'dem....

Neyse öyle böyle, annem sohbet muhabbet taburcu oldu, eve çıktı. Şimdi fizik tedavisi evde devam ediyor. Ben de çok şükür gözüm arkada kalmaksızın kendi evime dönmek üzere simitçi'de çay içerek uçak bekliyor ve sizlere yazıyorum :) 

45TL'lik çay. 

Dudak uçuklatan fiyat demişken, kartlarınızı Bursa'da yazıp postaladım, umarım elinize geçerler.. 

Yazmak demişken de, Proje 365 Blog'a 2021 Mart'ından beri düşünüp düşünüp durduğum, hattâ sevgili Kaplan Diary ve Kuyruksuz Kedi'yle de her fırsatta arapsaçı edercesine tartıştığımız ;) "sevmek" konusunu da sonunda toparlayıp yazdım. Benim hoşuma gitti, belki seversiniz bir bakın isterseniz. 14 kısa yazının ilki bu linke tıklanarak okunabilir. Yoruma açık değil ama elbette buradan yazabilirsiniz fikirlerinizi..

Ha bir de.. Ben gelmeden önce, tamamı erkek olan akvaryumda birer hafta arayla iki bebek kiraz karides bulduk, şaşkınız. Sanırım yenilediğimiz filtreyle yumurta olarak geldiler ve filtrede doğup büyüdüler. Filtreyi açıp çıkarttık, diğer balıklara yem etmemek için de küveze aldım, acaba bizimkiler bakabildi mi, başka yavrular da var mı, onu düşünüyorum :) Eve dönmeyi iple çekiyorum yani.. Haydi çayımdan son yudumu da aldım, artık inşallah Münih'te görüşürüz!

Bu haftalık da böyle... Son iki hafta haydi bakalım ha gayret! 

10 Aralık 2022 Cumartesi

48 - 49: Aralık, şıkır şıkır!

Noele ve bir hafta sonrasında da yeni yıla geri sayım başladı. Aralık, son iki seneyi saymazsak, bu diyarlarda şıkır şıkır olur. Bu sene de ayrı bir pırıltılı, çünkü Noel Pazarları 2019'dan bu yana ilk defa açıldı ve biz iki senedir yapamadıklarımızı çok özlemişiz.. Herkes, genç yaşlı çoluk çocuk minicik bebecikler bile, buz gibi havaya inat, dışarda!

yılbaşına hazırlanan sümbül soğanları,
küresel ısınmayla biraz erkenciler sanki?

Henüz ciddi bir kar yok fakat eksili derecelere düşen kuru hava insanın ciğerlerini yakıyor. Kat kat giyinip erkenden inen akşamlarda noel pazarlarına gitmek, Glühwein (sıcak şarap) içmek, krep ya da baharatlı kekleri, kurabiye ve zencefilli Lebkuchen'leri atıştırmak, elişi satan tahta kulübelerden ufak tefek bir şeyler almak ve buz gibi havada canlı müzik dinlemek gerçekten büyük keyif. 

Aralık bizim ailecek bir sürü elişi yaptığımız, bol bol bahçede ateş yakıp sıcak şeyler içerek buz gibi göğe baktığımız, çocukların noel hediyelerini planlayıp hayaller kurdukları bir ay :) 

1 Aralık'ta birbirimize yaptığımız / aldığımız "noel takvimlerini" açmaya başlarız. Her sabah ufak bir hediye; çay, çikolata, oyuncak da olabilir, kozmetik ya da yenilebilecek birşeyler de. Ya da kendiniz hazırlayabilirsiniz, ufak paketlere sevdiklerinize ufak mektuplar, notlar yazabilirsiniz. Bazen yoga takvimleri oluyor ya da farkındalık egzersizleri, yani aklınıza ne gelirse.. Her güne ufak bir mutluluk :)

Her Pazar biri yakılan dört mumlu bir mumluk vardır, onu da biz her sene çocuklarımla hazırlıyoruz. Çok keyifli oluyor, ortaya çok sanatsal bir şey çıkmıyor tabii ama en azından biz yapmış, satın almamış oluyoruz.


bu sene kemerleri sıktık, tek mum :)) 

Sonra Aralık ortasına doğru artık çam ağacımızı alıyoruz. Burada gerçek çam kesiliyor, sadece bu amaçla domates gibi tarlalara dikilip yetiştirilen çamlar var. Mis gibi kokuyor ve plastik ağaçtan daha çevreciymiş. Ben yine de kesilen her ağaç için her sene dört ağaç fidesi diktiriyorum (böyle sosyal projeler var, vicdanımızı yıkamak adına). Ağacımız aldığımız gün süslenir ama dışarıda durur, geceleri bahçede pırıl pırıl ışıklarıyla noel haftasını bekler.. Noelde eve alırız, ev mis gibi çam kokar.. 

kesip paketlenen çam ağacı <3

Ayın 5'ini 6'sına bağlayan gece Aziz Nikolaus Yortusu'dur. Aslında noelle alakası olmasa da, Nikolaus, Noel Baba diye anılır. O gece pabuçlarımızı kapının dışına koyar, Nikolaus'a elma, mandalina ve ceviz bırakırız. Sabah bir de bakarız, pabuçlarımızın içi çikolatayla dolmuş! ;) Ben çevremizdeki evlerdeki komşu çocuklara da yapıyorum (komşu çocuklardan ikisi 20'lerinde, birlikte yaşayan üniversiteli gençler hihihi, olsun çocuğum olacak yaştalar sonuçta!) 

yılbaşı renkleri, kokuları, tatları

Komşuları ve arkadaşlarımızı sık sık bahçede sıcak şarapla ağırlarız biz, bu sene Christian ve sevgilisi Sylvia benim özel misafirlerimdi.. Christian benim yaklaşık bir senedir mektuplaştığım karşı komşum. Pandemi sürecinde komşularla çok kaynaştık ama onun yeri ayrı. O da bir "yazan adam", doktorluğu bırakıp yazar olmuş, üç dilden çevirmen ve kitapları olan bir şair.. 

Şairin “şair” hediyesi, bana..

Çeşit çeşit kanepeler ve sıcak şarap hazırladım, onlar da elleri boş gelmemişler, hele çocuklara kocaman paketler geldi (L. bir ara "sen noel baba mısın?" diye sordu Christian'a) bahçede kocaman bir ateş yaktık, kitaplardan, yazmaktan, dünya ve insan hallerinden konuşarak çok güzel bir gece geçirdik..

Tarifler için link

Sevgilisi Sylvia ile benim eşim de normal insanlar gibi politika ekonomi spor falan konuşup, bizimle dalga geçip durdular; obsesif yazma sevdamızdan, mahalledeki herkesle selamlaşıp kaynaşma halimizden, sonu arada bir kaybolmakla biten uzun yürüyüşlerimizden.. Christian sanki benim 60 yaşındaki erkek ikizim gibi :)))) 

Ertesi sabah mutfak camımı tıklatıp elime bir mektup tutuşturdu... "Siz dördünüz cennetten bir lütufsunuz, yeni sene için tek bir dileğim var, umarım hayat boyu arkadaş kalırız" demiş :) Ay umarım!

Sadece komşular ve arkadaşlar değil, yılın bu zamanı tanımadığımız insanlara küçük incelikler yapmanın da tam zamanı.. Biz her sene ayakkabı kutularını kap kağıdıyla kaplar, içine ufak hediyeler ve iyi niyetler içeren bir kart koyar, şehrin yaşlılar evlerine, dezavantajlı semtlerindeki çocuklara götürürüz. Bu bence çok güzel bir âdet..

İşte Aralığın ilk yarısı geçti bile.. Noele 2, yeni yıla 3 hafta kaldı!

Siz neler yaptınız / yapmayı planlıyorsunuz şıkır şıkır Aralık ve yeniyıl için? Var mıdır adetleriniz, özel yemekleriniz, çiçekleriniz, süslü kurabiyeleriniz? Kart yazdığınız, hediyeleştiğiniz komşularınız, dostlarınız? Planladığınız sürprizleriniz, ufak incelikleriniz?