25 Nisan 2025 Cuma

45 Dakika Yazıları - 4

Kızımın törenlerle eve teşrifine 45dk var, o zaman haydi silmeden, düzeltmeden, bilinçakışı..

Canım blogcuğum, çok utanıyorum. Biri masamın üzerinde, diğeri bilgisayarımın ekranında açık vaziyette duran üç adet mektubum varken cevaplanacak, onlara değil buraya yazıyorum ve boş boş yazıyorum. Oysa 3 tane birbirinden güzel mektup arkadaşım oldu birkaç aydır ve ben hepsine özel olarak, birbirinden tamamen farklı ruh ve içerikte mektuplar yazmaya başladım. Fakat gel gör ki, bu ayakta, tıkandım kaldım. Oturuyorum, elime kalemi alıyorum (evet bir de el yazısıyla yazıyorum), gerisi gelmiyor.....

Biraz sürecek sanırım bu. Çünkü aklım çok dağınık ve kırk tilki, kırkının da kuyruğu birbirine değmiyor... Bahar da bir yandan...... 

Şimdi sevgili blogcuğum, bir çocuk psikiyatri randevusu almaya kalktık, Kasım ortasına ancak yer bulabildik. Bu çok basit ve rutin bir kontrol halbuki, dil gelişimiyle ilgili (disleksinin bir türü) bir sorunumuz var oğlumda, okulda sınavlarda 3. sınıftan itibaren biraz daha fazla zaman tanınması ya da ek destek alabilmesi için bunun raporlanması gerekiyor. Yani Allah gerçek psikiyatrik sorunlarla uğraşan ebeveynlere güç ve sabır versin, bir randevu için 7 ay beklememeli hiçbir çocuk bence..... Biraz araştırınca gördüm ki, hanımefendi ve beyefendi haftanın 3 günü sabah 9-12 arası çalışıyor, diğer zamanlar kapalı. Tabii ki randevular 7 aya sarkar.. Fakat meslek de benzer olduğu için tahmin edebiliyorum, günde 4-5 saatten fazlasını "gaffa galdırmıyor" gerçekten, hele bir de çocuklarla çalışıyorsan.. Suçlu aramıyorum ama 7 ay da gözümde büyüyor. Düşünsene, çocuğunda hiperaktivite olsa ve bunun teşhisini koymak bile 7 ay sonrasına sarkıyor olsa, 7 ay o çocuk için çok değerli bir zaman ve boşa gidiyor.... 

Bunun bir nedeni daha var aslında. Son yıllarda bir "aşırı teşhis" sorunu var psikolojide. Eskiden psikiyatrik ve psikolojik sorun ve hastalıklar "ya vardır ya yoktur"du, yani bir çocuk ya otistikti ya da değildi mesela. Bu son düzenlemelerle, sorun ve hastalıklar "skala üzerinde bir derece"ye dönüştü ve bu da aslında herkese kolayca bir "teşhis" konulabilmesine neden oldu. Misal bundan 15 sene önce hiperaktivite tavan yapmıştı, neredeyse her çocuk hiperaktifti ve bu çocukların çoğu açık söyleyeyim boş yere ilaç kullandı :( 

Son yıllarda da Otizm spektrumda olmayan çocuk yok mesela, maşallah hepsi otizmin bir derecesine sahip ve hatta çocuğa otizm teşhisi koyan doktorlar yeni bir huy edindiler, "ananı babanı da al getir" diyorlar! Vallahi, çevremde çocuğuyla birlikte 40 yaşından sonra otistik olduğunu öğrenen öyle çok insan var ki şaşırırsın. Açık söyleyeyim, şimdi gelseniz önüme sıralansanız ve ben de biraz sistemi kullanmayı bilen uyanık biriysem, yemin ediyorum 1 taneniz bile "normal" çıkmazsınız, hepinize verecek bir etiketim, bir "teşhisim" kesin bulunur. İstesem, kitabına da uydururum ve hepinizi terapiye bağlarım hahahaha. Ve yapan var, yemin ederim tek derdi cebi olan öyle çok "uzman" var ki.....

İşte bu duruma ben çok aşırı sinir oluyorum ve çok karşıyım. Çocukları, ergenleri ve hatta yetişkinleri "high functioning ADHD" (yüksek işlevli) ya da "Hafif Otizmli" ya da "neurodiverse" diye etiketlemeye çok çok çok karşıyım. Biraz mesleği sömürme, paragözlük gibi geliyor bu işler bana. Zaten "yüksek işlevli" ise o hayatla bir şekilde başa çıkabiliyordur, senin vermen gereken destek onun kendini "tuhaf" görmesini engellemek ve onu sosyal beceriler anlamında, kendiyle barışık yaşayabilme anlamında desteklemen.. Ama yok, ille ilaçlar denenecek, ille tuhaf tuhaf terapiler denenecek, hep bir "sen farklısın ve biz seni normalleştireceğiz" kafası!

Ha diyebilirsin ki, ama ben çocuğumda bir tuhaflık olduğunu hep hissettim ve biri bana "evet çocuğun hafif otistik" dediğinde ohhh şükür sonunda bir etiketimiz var ve bir tedavi alacağız hissinin rahatlığını duydum, eyvallah. Haklı olabilirsin, tabii "tedavi" işe yarıyorsa gerçekten.... Ama gözlemim şu an toplumun %95'i "neurodiverse" ilan edilmiş vaziyette ve bunların çok azı hakikaten tedavisinden mutlu. Geri kalanlar: etiketimizi göğsümüze taktık, oturuyoruz....... 

Bilmiyorum blogcuğum. Hepimizin bir yerlerde eksiği gediği var, "normal" kelimesi zaten artık anlamını yitirdi bu hakikat-ötesi çağda.... Biz hâlâ neyi "normalleştirmeye" uğraşıyoruz bilmiyorum...

Bazı şeyler anormallikleriyle güzeldir hem. Bu anormallik içinde bir denge bulabilmek de, işin, yani yaşamak işinin, sanatıdır. 

Belki de gereken sadece rahat bırakmaktır, herkesi aynı kalıba sokmaya çalışmamak ve insanlara da "sen farklısın" hissi vermemek? Ama işte insan beyni henüz o noktada değil, maalesef herşeyi "kategorize ederek" anlayabilen bir nörosistemimiz var. Kategorize edemediklerimiz, etiketleyemediklerimiz, sınıflandıramadıklarımız korkutuyor bizi..... Nedir bu korkunun altında yatan asıl korku acaba, işte bunu bir anlayabilsek....... 

Biiiip 45 dakikanız dolmuştur :)

18 yorum:

  1. İnsanlar robot değil ki tek tip olsun değil mi? Ama bir taraftan da toplu yaşam içinde birbirlerine zarar vermeden yaşamak için bir standartta da olmaları lazım. Şimdi dediğin gibi derece derece otistik var. Sınıflarımıza gelen her otistik çok farklı. Bazen o kadar zorlayıcı ve kural tanımaz oluyorlar ki diğer çocukları bırakıyoruz tüm enerjimizle onlarla uğraşıyoruz. Sadece bir saatte değil. Devlet okullarında 5 saat özellerde tüm gün. Dediğin gibi çocuklarla uğraşmak çok zor ve yıpratıcı. Aralıksız ve molasız biz öğretmenlerin verimli çalışması içinde grupta bir düzen ve kurallı yaşam oturtmak şart. Kalıplara sokmaya çalıştığımız noktalar da bu olabiliyor.
    Of konu tam uzun uzun tartışmalık aslında.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. e tartışalım :) bu blog yazılarını niye yazıyoruz...
      ya şöyle, şimdi eskiden misal otizm daha "ya var ya yok" idi ve işte göz teması kurmuyor o zaman hafif otizmi var falan gibi saçmalıklar yoktu. Dolayısıyla çocuk otizmli olduğu için zaten özel eğitime gidiyordu ve çok yerinde ve doğru bir karar olarak bir de yarım gün ya da haftanın belli günleri okula kaynaştırma eğitimine geliyordu. Fakat şimdi işler karıştı, etrafta o kadar çok "hafif otizmli" var ki, gerçekten özen gösterilmesi gereken çocuklar bence ihtiyaçları kadar destek alamıyorlar ve aslında biraz sanatla, sosyal destekle açılabilecek çocuklar da gereksizce hem damgalanıyor hem de saçma sapan kurslara eğitimlere gidiyor. Sonuçta bu eğitimleri de robot vermiyor insan gücü lazım para lazım, bunu devletin ya da bireysel kurumların ve sigortaların karşılaması çok zor..
      Bir de aile kolaya kaçıyor gibi geliyor bana Buket. Çocuğum hafif otizmli o nedenle böyle davranışları var diyor ve hop topu okula atıyor, sen ilgilen diyor. Öyle olur mu, asıl görev ebeveynde. Bak benim kızım bebekken duyusal işlemleme bozukluğu teşhisi almıştı ki bu da otizm spektrumudur, ama ben ne yaptım, aşırı bir program uyguladım evde ve meyvesini de aldım. Okul dönemine dek çocukta hiçbir belirti kalmamıştı ve şimdi en popüler çocuklardan biri okulda... Şimdi oğlumda benzer bir problem yaşıyoruz, dil gelişiminde bazı sorunlar var ve biz bunu 3 dille büyümesine bağlamıştık ama meğerse nörolojikmiş. Evet geç kaldık ama ben sadece devlete okula bırakmayıp kendim de uğraşıyorum ki biliyorsun Almancayı ben 35 yaşımdan sonra öğrenmeye kalktım.. Yani olay kesinlikle ebeveynde ve sonra okulda..
      Ama tabii bu dediğim yukarıda yazıda bahsettiğim "gri alanlar" için geçerli. Zaten otizm teşhisi alan bir çocuk istediğin kadar evde egzersiz yaptır, özel eğitime ihtiyaç duyacaktır ve bu da okul öğretmeninin görevi değil, bu özel eğitim öğretmeninin görevi. Kızımın da oğlumun da sınıfında dediğin gibi kaynaştırma öğrencileri var, biri asperger sendromlu (yüksek işlevli otizm) diğeri de bir başka gelişim sorunu bilmiyorum tam nedir ama ikisinin de sınıf öğretmeni yanında "yardımcı öğretmen" var ve özel eğitim uzmanı bunlar. Sizin işiniz değil bu ve açıkcası yararlı olacakken iyice zararlı da olabilir bu tür kaynaştırmalar bence... Çocuk streslendikçe davranış problemleri artacaktır ve davranış problemi arttıkça sizin ilginiz ona kayacak, diğer çocuklar tepki verecek, iş çok bambaşka bir yere gidecek....
      Bizim ülkenin en büyük problemi çocuğun davranış problemlerini "akıllı, herkesten farklı" sanmaları. Bak oğlum bir türk çocukla 1 haftadır kampa gidiyor, dün gösteri vardı. Herkes sırasında duruyor bu türk çocuk aklısıra açıkgöz ya, geçti en öne, resmen onun şovunu izledik! Anası babası da aferin ya akıllım benim hemen geçtin öne falan diyorlar! Yahu çocukta kurallara uyamama sorunu var, ne aferini ne akıllısı :))))) Ay delirecem çocuk değil de velilerle uğraşmak ömür törpüsü resmen.... Allah kolaylık versin size.

      Sil
    2. Bizde kaynaştırma olayı tam bir garabete dönüştü. Tanısı olmayan ama gerçekten özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar da ayrı bir sorun, tanısı olan bazı çocuklar çok daha az efor istiyor bazen. Tanı evresi de sorunlu kısaca. Özel eğitim ise ayrı muamma. Sırf norm fazlası diye özellikle sınıf öğretmenleri, özel eğitim sınıfları açılarak %25 fazla ek ders alarak görevlendirme ile çalışıyor ki, bu öğretmenler de az mevcutlu sınıfları bütçeye yük diye birlestirilince açıkta kaldı çoğunlukla. Konu eğitim olunca, çözüm değil sorun konuşup yazıyoruz burada maalesef. Aile de, öğretmen de, idare de, hepsinden öte ve hepsinin sorumlusu sistem de sorunlu özel eğitim ve kaynaştırmada.

      Sil
    3. Maalesef..
      Çözüm ne olabilir bilmiyorum….

      Sil
    4. Şimdi okuyabildim yazdıklarını Ceren. Yazdıklarına çok katılıyorum. Diğer arkadaşa da katılıyorum. Eğitimde hep sorunlar üzerinden gidiyoruz. Bizde anasınıflarında RAM dan öğrenci raporuyla geliyor. Tam zamanlı yazıyor mesela raporunda. Aslında tam gün kalabilecek çocuk olmuyor çoğunlukla. Bizlerin yardımcı öğretmeni bırak, yardımcı hizmetli dahi yok. WC ye bile çocukları sınıfta kaderlerine bırakıp gidiyoruz. tüm sorumluluk bize ait üstelik..

      Sil
  2. Benim de uzerine asiri dusundugum konular bunlar, bana "neurodiverse" olmak dogal geliyor artik, fazla programlanmis olmak, hemen icinde oldugun kabin sekline girmek, ezberlemek uzere ogrenmek, butun hucrelerinle belli bir dalga boyunun icinde hissetmek, dusunmek ve tepki vermek , sıkıcı geliyor. Ama insanligin cogunun bu otomatik programlama ile hareket ettigini de idrak edebiliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. E yoksa kaos toplumuna dönebiliriz. Tabii ki "farklı düşünmek" bir artı ama "farklı davranmak" ne kadar artı, tartışılır bence...

      Sil
  3. Merhaba ben Ceren, keşke bu konuları böyle bir eğitim gibi ama aynı zamanda dost ortamı gibi de yapıp karşılıklı konuşabilsek tartışabilsek fikir alış verişinde bulunabilsek🙏😒 son zamanlarda büyüklere depresan çocuklara da farklı ilaçlar veriliyor fazla sayıda bu kadar mı kötüyüz diye düşünüyorum ben de🙄 dikkat eksikliği hiperaktifite davranış bozukluğu tüm velilerin dilinde ve özellikle özel okul öğretmenleri sınıfın yarısını dr yönlendirdi. İşin içinde olmadığımdan ve bilemediğimden tabi ki uzmanlara güvenmek istiyorum ama işte aklımda hep bir ama var😔 sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorun tanı koymada.. Tanı leblebi gibi konmaya başladı DSM-5 ile birlikte. Ben çok üzülüyorum birilerinin ekmeğine yağ sürülecek diye öyle boşu boşuna ilaç kullanımı, gereksiz terapi adı altında uygulamalar oluyor ki, sonunda insanlar “ben terapiye inanmıyorum”a varıyorlar ve haklılar yani.. Eskiden kasaptan mı aldın ehliyeti denirdi, aynen bu alanda da durum tamamen kasap..

      Sil
  4. Oğluma pisikiyatrın verdiği raporu kabul etmedi üniversitesi, illa devlet kurumundan heyet raporu alınacakmış! o kadar sinirliyim ki anlatamam, develt kurumundan heyet raporu demek %20 engelli raporu demek. alt tarafı 8 saat yerine 16 saat devamsızlık hakkı tanıyacaklar, bu neyin kafası anlamadım inan!
    Öte taraftan otizmli olan evimizin küçümeni beye de üniversitede zerrece destek yok ki onun engeli çok daha yüksek ve ömür boyu heyet raporlu tabii. bizim eğitim sistemimizde bir acayiplik olduğu kesin!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada da benzer Şuleciğim.. Ufacık bir rapor için 6 ay bekleniliyor ve haklısın bir de sicil denen saçmalık var, bilmiyorum böyle etiketlemek bana ters ama etiketlenmeyince hizmet alınmıyor demek ki.. Hizmet hizmet olsa dediğin gibi……
      Bak çocuğumda disleksinin bir türü var, inan 2 sene olacak tamamen bizim zorlamamızla işliyor sistem, ne öğretmeni ne doktoru bize yol gösteremedi çünkü çocuk gri alanda, var da diyemiyorlar yok da diyemiyorlar. Böyle olunca tanı konmayınca tedavi de mümkün olmuyor, ben internetten araştırıp evde uyguluyorum ama nereye kadar yetişebilirim bilmiyorum.
      Eskiden bu çocuklara “akıllı ama tembel” deniyordu, “dikkatini vermiyor hayal kuruyor” deniyordu (bana da sürekli denirdi mesela) ve bir şekilde biz yolumuzu bulduk çünkü %100 normal yok ki! Ama şimdi insan çocuğu destek alsın olabileceği en iyi yere gelsin istiyor tabii anne baba olarak. Ama o destek nedir bilemeyince, tam bir karadelik….
      Of çok zor bu işler yani çocuğun varsa derdin bitmiyor her yaş ayrı bir challenge vallahi

      Sil
  5. “Adsız” yorumcuya:
    Yorumunuzu yayınlamadım çünkü yanlış bilgiler içeriyordu. Şuradan bilgilerinizi yenileyebilirsiniz: https://www.abtaba.com/blog/mild-autism
    Basit bir dille, anlaşılabilecek şekilde yazıldığı için bu yazıyı ekledim, uzmanların tabii ki daha detaylı yazılarını da bulabilirsiniz ararsanız.
    20 senelik psikoloğa da “bilgileriniz yanlış ve geçersiz” derken biraz araştırıp yazmanızı öneririm, yoksa böyle oluyor işte :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zahmet edip, abrakadabra isimli siteden link verdiğiniz için teşekkür ederim. Hemen aydınlanmaya gidiyorum.

      Sil
    2. :))) Allahım battıkça batıyorsun. Abrakadabra dediğin abtaba. Keşke önce okumayı öğrenme sitesinin linkini verseymişim, seviyen buymuş yazık ya..
      Seni senden korumak için bundan sonraki saldırılarını yayınlamayacağım. Yazık sana ya :)))

      Sil
  6. Bilgehan'a bir milyon ilaç içirmek yerine onun gibi dikkat dağınıklığı olanlara özel bir okul olsaydı eminim çok daha işimize yarardı. Bu çocuk diğerleri gibi olmayacak, ilaçlarla bir yerlere varmaya çalışmak tam bir fiyasko.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ailelere sorulmuyor ki gerçekten sizce neye ihtiyaç var ya da ne olsaydı diye.. Uzmanlar pek uzman! Bu konuda kesinlikle çocuk aile öğretmen doktor terapist ve özel eğitimci birlikte çalışmalı….

      Sil
  7. Benim bu konulardaki düşüncem çocuğu diğerlerinden üstün ya da eksik psikolojisine sokmamak gerektiği yönünde. Her bireyin farklı konularda ilgi ve yeteneğinin olduğunu, bu farklılıkların hayatlarımızı zenginleştirdiğini; üstün yetenekli ya da disleksili, hiperaktif vb. her etiketin, çocuğun sıradan bir çocuk olma hakkını elinden aldığına inanıyorum. Pınar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 👏👏👏 Koca yazıda demek istediğimi kısacık paragrafta çok güzel özetlemişsin Pınar!

      Sil