31 Ocak 2024 Çarşamba

Ocak: Deli Ocak

Bu ay çenem çok düşüktü, bloğa bir sürü yazı yazdım (sonra nasılsa silerim diye içimi döküm durdum), şimdi de ayın son günü gelmiş, rapor vermeye kalkıyorum :) Bu ay böyle oluversin artık, umarım benden ve saçma sapan maceralarımdan bıkmamışsınızdır.. Bu ay biraz zorlandım, çeneme (klavyeme) vurdu diyelim...

Aslında hepsi 1'er hafta süren 3 farklı hastalığı ve sonuncuda eve gelen tam teşekküllü iki ambulans ve 6 doktoru saymazsak; yılın ilk ayı oldukça olaysız, sakin ve huzurlu geçti :)) Hattâ almaya başladığım demir takviyesi ve Mojo Listem’in verdiği aktif yaşam motivasyonu sayesinde "bir ben var bende, benden içeri" diyecek kadar kendime zıt, yani rahat, çal oynasın vur patlasın, sal gitsin'ciydim, ki beni tanıyanlar bilir, gayet kurallı, rijit ve obsesif bir rutinim vardır.. :)) Eh biraz da olmak zorunda, tek başıma her işin altından başka nasıl kalkayım, değil mi?

Ama 2024'te sorumluluk ve görevler kadar keyif ve neşe de olacak hayatımda dedim, çünkü son yıllarda eskisi gibi neşeli ve hafif biri olmayı adım adım unutuyorum sanki.. Yaşlanıyorum blog, huysuz ve katı bir yaşlı olmak istemiyorsam, bu gidişata keskin ve net bir son vermem lazım!


Bu gidişatı kırmak için, bunca hastalık ve Frankenştayn sendromuna rağmen yine de Mojo Listem'i unutmadım ve baya bir çabaladım: 

- Çok aktiftim. İki defa kayağa, bir defa donan göl üzerinde buz patenine, iki defa "salı yürüyüşleri" dediğim uzuuuun yürüyüşlerime çıktım, 4 defa yoga yaptım ve bir defa da spa ve saunaya gittim. Ama bazı bedensel sorunlar yaşadığım bir dönemdeyim, fazla da zorlamadım açıkcası; şu kuralı uyguladım: sadece içinden yapmak geliyorsa, yap! 




 - Çok okudum. 12 kitap okudum (bakınız sağ menüdeki okuma listem ve goodreads yorumlarım) ve 3 kitabı da dinledim (Osman Balcıgil - İstanbullu Hikâyeler, Mahir Ünsal Eriş - Gaip ve Acaip). Philosophy in an Hour (Paul Strathern) serisinden de Schopenhauer ve Sokrates'i dinledim. Aşırı derecede öneriyorum, belki felsefe anlamında çok yeni bir şeyler öğretmiyor ama özellikle "hayatı" bölümünü öyle keyifli anlatıyor ki, kahkaha attırıyor insana, muhteşem bir seri! Alchibiates'in her tür numarayı deneyip, bir türlü "hain emellerine" ulaşamaması ve halkın "bu adam bu kadar yakışıklı ve genç birine bile gönlünü kaptırmadıysa, üstün bir insan olmalı" fikrine nail oldukları bölümde "koptuğum", ölmeden önceki gece yazdığı yazıda açıkladığı ruh / beden ilişkisinde "aydınlandığım" Sokrates bölümünü aşağıya ekliyorum:


- Hindistan hayali kurdum: Çocuklarla James May izlemeyi seviyorum (aslında Top Gear ekibinden benim şahsi favorim huysuz Jeremy, çiftliğini izle derim! ama James çok tatlı, çok naif, çok eski tip bir adam ve çocuklarım onu ve basit espri tarzını çok seviyorlar). James daha önce Japonya ve İtalya'yı da gezdi ama bu sezon Hindistan'a gidince, çocuklarla birlikte izledik. Eşimle yıllar önce 2,5 ay Hindistan'da seyahat etmiştik ve çocukların biraz büyümesini bekliyoruz çünkü mutlaka onları da götürmek istiyoruz (ama oğlumun elleri her yerde ve sonra da sürekli ağzında - neden bu kadar hasta olduğuna şaşmamalı..). Tahmin ettiğim gibi çocuklar Hindistan'a bayıldılar. :) 1-2 seneye şu el-ağız olayını çözebilirsek bence ailecek de gideriz biz.


Sevdiğim birine upuzun bir mektup yazdım: Hayat gailesi nedeniyle üç haftadır görüşemediğim, konuşamadığım komşuma yazdım bu ay ve zarfa da mini mini laleler çizdim, Cevap gecikmedi: "çok sevindim, günüm ışıldadı" yazmış.... Bu da beni neşelendirdi! Her ay sevdiğim birine bir mektup yazmak istiyorum artık, gerçek bir kağıt ve mavi bir tükenmez kalemle...


- Tam dozunda bir sosyaldim. Ayın tek sosyal aktivitesi, ay başı buluştuğum ve hoş bir sohbetle 1,5 şişe savignon'u diplediğimiz 3 tatlı kadınla yaptığım biraz da sürpriz buluşmaydı.. Bu kadınların birinde kaldım o gece, dingin sohbeti öyle iyi geldi ki... Tek sosyalliğim buydu evet ama doyurdu.. 2024 kararlarımdan biri de saraylı kayınvalidemi halka indirmek ve torunlarına biraz ilgi göstermeye zorlamaktı.. Zorladım vallahi, çocukların da edepli zamanına mı denk geldi nedir, sonuç şahane oldu, bu sayede bir gece de eşimle yemeğe çıkmış oldum işte..


Tam dozunda bir asosyaldim: Bu ay "beni aramayıp sormayana gönül koymayacağım ama ben de artık tekrar tekrar aramayacağım, isterse ve özlerse, o arar sorar" tekniğini uyguladım ve aylardır görüşemediğim 2 arkadaşımla, yine görüşemedim :)) Ama tuhaftır, gerçek bir mesafe ya da olumsuz duygular da hissetmiyorum, sadece demek ki henüz yeterince özleşmemişiz diyorum sakince.. Zaten arkadaşlıklar böyle değil midir, araya uzun aralıklar da girse, bir araya geldiğimizde o sıcaklık devam ediyorsa, verilen aranın önemi yoktur.. Eskiden daha sık "o aramasa da ben arayayım" diyordum ama baktım ben arasam da bazı ilişkiler yine tıkanıyor, belki belli bir mesafe istiyor, şimdilerde ben de bu mesafeyle barışık yaşamayı öğreniyorum. 

bence de en güzeli.

- Mojo listemden No 87: Komik bir küfür öğrendim. Her ay 1 ayıpçı atasözü ya da küfür öğrenmeyi planlıyorum çünkü ben be o ke bile diyemeyen bir asilzadeyim maalesef. 45 yaşıma dek kibar geldim, yeminimi bozuyorum uleyn! Kötü kız olucam artık, bakıyorum kötülere bi'şeycik olmuyor!!! Söyliim mi (kibarcasını): Hıyarım var diyene tuzlukla koşmak :))) 

artık kötüyüm ben; 
simli melek dövmesiyle olduğu kadar :P

- Mojo listemden No 99: Yeni bir gazoz türü denedim. Aloeveralı gazoz. Efsaneydi!

Ben bu ay bunları başardım, ki hiç de fena değil bence. Olacak olacak :) 12 ay içinde benden çok daha dengeli, daha az rijit, daha esnek, daha neşeli bir ben çıkacak! Ah bir de şu hastalık üstüne hastalık dönemini bir atlatsak........! Amin amin! Hepimize sağlıklı, neşeli ve güzel sürprizlerle dolu bir Şubat diliyorum. Kışın çoğu gitti azı kaldı, haydi blog arkadaşlarım, birlikte dayanacağız :)))

34 yorum:

  1. Ya ne güzel bana da son dileğe çok amin demek kalıyor:)

    YanıtlaSil
  2. Bitmeyen Ocak yapmışlar 😁 fotoğraflar çok güzel,ben hiç kaynadım küçükken buz pateni yapan kızlara Tv'de bakmaya doyamazdım.ne şanslısın dolu dolu yaşamışsın 45seneyi,arada hayatı kaçırıyorum diyince sen ben bi hoş oluyorum🙃

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tv'de buz pateni izlemek bizim nesil Türk insanının huyu değil mi? Ben de çok izlerdim :)
      Sorun tam olarak orda zaten; bak 30 yaşıma kadar şahane yaşadım dolu dolu ve çok çizgi dışı. Sonra evlilik Almanya çocuklar ve ipin ucu kaçtı :/ Sorunum tam olarak bu, aynı anda iki yaşam tarzı olmuyor.. Şimdiki hayatımla geçmiş hayatım arasında bir bağlantı bulabilsem rahatlayacağım..

      Sil
    2. Öyle bir hayatı yaşarken bu hayata geçmene sebep olan motivasyonunu bulursak, senin bağlantıyı da buluruz bence 😄😄😄

      Sil
    3. AKP seçmeni entelektüeller gibi cevap vereyim: kandırıldım :))) Bizim beyle 5 ülkede yaşadıktan sonra dedi ki "gel bir de Münihi deneyelim", ben ne bileyim 2 sene duracağız gideceğiz sandım yine.. Yok ya onu suçlamıyorum, tamamen kendi hatam; evlenip yerleşik düzene geçtim, hayat bitti. Gerçek bu.

      Sil
  3. Yaşamın tortusunda yepyeni bir yılın ilk ayı eskidi bile değil mi sevgili Ceren? Ama neden "Deli Ocak" ? Bu yılı biz de hastalıklarla karşıladık. Sağlıksız Ocak desem de ayların ne suçu var diye düşünmekten de kendimi alamıyorum. Mayıs'a dört ay kalmış, ne güzel... Aylara yeni adlar takacak olsak coşkulu Mayıs derdim. Belki de yeniden canlanma diye küçük notlar alırdım. Sanırım cümlemin yanına iki kır papatyası da iliştirirdim. Kitapların arasında kurutulmuş çiçekler bile canlıdır fikrimce.
    Bu yılın Şubat'ı 29 gün çekiyor biliyorsun tabii. Upuzun mektuplar olmasa da bu yılın uzun Şubatında bembeyaz bir kâğıda masmavi boyalı kalemlerle kısacık notlar yazabilirim belki. Ben turkuaz mavisini çok severim. Küçük mutluluklar taşır uzak diyarlara kuş kanatlarında...

    "Söz bitse de yazı kalır." deyişinin değerini çok iyi bilen çok uzaklardaki bir dosta...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) Mayıs ahhhh gelmek bilmez, sonra da koşarak geçer gider....
      Yazın tabii, ben şunu keşfettim. İnsan mektubu aslında karşısındakine yazmıyor, kendisi için yazıyor. Ben çok keyif alıyorum mektup yazmaktan, bu sene her ay sevdiğim birini kurban seçip ona uzun bir mektup yazacağım :) İlki beni çok mutlu etti, karşımdakini de. Tavsiye ederim.
      Biliyor musunuz bu aylık raporları da tam o nedenle yazıyorum; söz uçuyor yazı kalıyor gerçekten, yıl sonunda tek tek okuyup aaa evet bu da olmuştu, şuraya gitmiş çok sevmiştim falan diyip yeni fikirler oluşturuyorum. Çok iyi geliyor bana...
      Hastalıklar umarım artık peşimizi bırakır (cümleten), çok sevgilerimle!

      Sil
  4. Çok dolu dolu güzel geçmiş Ocak. Okurken keyif aldırdı, demek ki şubata sevgiyle girilebilir 🌺🥰

    YanıtlaSil
  5. Yaşasın! James May'in Hindistan gezisi mi çıkmış? Hazır televizyon aldık madem, ilk iş onu izlemek olsun. :))
    Bu ay uzundu ve zor geçti şekerim, şahidiz hep birlikte. Yine de arada sürpriz filan da olabildiyse, sonuç olarak iyidir demeli. :)
    Kucaklıyorum. <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Japonya ve İtalya'dan sonra evet Hindistan da yayında :)) Ve bence en iyisi!
      Bu ay çok uzun geçti..... Gerçekten! Uzun ve ağır bir taşıt gibiydi...

      Sil
  6. Hastalık harici güzel bir, diğer aylar daha güzel geçsin.

    YanıtlaSil
  7. Selam senden haber almak çok güzel. Sevgili Ceren seni tebrik ediyorum. listeyi gerçekleştiriyorsun. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deniyorum.. Bırakırsam dünyanın duracağından ve beni yutacağından korkuyorum.

      Sil
  8. mojo listene bayılmıştım zaten, yaptıklarına ayrı bayıldım ve "acaba ben de mi yapsam böyle bir şey" dedim :) ocak ne kadar yoğun geçmiş böyle. ama toplamda güzelmiş bence. şubat sağlıkla, mutlulukla ve mojo listene bir çok tik atarak geçsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yap Şulecimmmm, acaip motive ediyor insanı, ama 115 madde yapma hahaha yapmak değil de listede arayıp bulmak zor oluyor, her aya 3 hedef deseymişim iyiymiş ama o da çok kısıtlar gibi geldi..

      Sil
  9. Her şey harika ama ben en çok bir ayda 12 kitap bitirmene alkış alkış alkış diyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hem de biri 850 sayfalık Suç ve Ceza :)) ben de çok mutluyum. Bu ay Tezer Özlü külliyatını bitirmek ve biraz da onun bahsettiklerine odaklanmak istedim.. Şubat'a Murathan Mungan ile girdim bakalım ne olacak...

      Sil
  10. Merhaba ben Ceren, özel olmayacaksa sormak isterim Günün tortusunu yorumlara neden kapalı tutuyorsunuz☺️ bugün yazınızı okuyunca evet okuyorum ama okuduğumu iletemiyorum ki dedim kendi kendime sonra size sormak istedim🥰 sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba adaşım :) Yok özel değil. Şöyle, o blog yorum içerebilecek ya da sosyal yazılardan oluşmuyor bence; ufak ufak o günden bana kalan, o günün tortusu.. O nedenle yoruma açmayı düşünmüyorum.
      Sadece 70-80 tıklama alıyor ki o format için bence çok bile. Okuduğunu bildiğim çok sevdiğim insanlar var fakat geçen gün takip ettiğim bir yazar ufak bir alıntı yapmış, çok hoşuma gitti, aaa dedim ya tesadüf oldu ya da bu yazar beni okuyor :)) Aaa okuyorsa, ne heyecanlandım birden... Öyle yazıverdim gitti. O gün zor bir gündü, o heyecan bana çok iyi geldi... Günün tortusu da o oluverdi işte.
      Yoruma açmayı düşünmüyorum, bura açık yoruma, yeterli bence :) Çok sevgiler

      Sil
    2. Siz nasıl uygun görüyorsanız❤️ ama bilin ki severek okunuyorsunuz her iki bloğunuzda da sevgiler ben Ceren🥰

      Sil
    3. Size yazdığım cevabı spam kutumda buldum.. Çok pardon, çok anlamsız bir durum....

      Sil
  11. Arka plandaki hastalıklarla bile bunları yaptıysan önümüzdeki aylarda neler olacak heyecanla bekliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vallahi bu gece hiç plansız çok sevgili bir arkadaşa davetli gidiyorum, hem de rakı ve meze için! Vallahi dileğim gerçek oldu (hoş benimki meze yapıp arkadaşları toplamaktı ama arkadaş benden de tezcanlı çıktı, böylesi daha bile iyi oldu hihihihi) yani ay böyle başladıysa, bence nice güzel sürprize gebe olabilir (bu ay olumlama deniyorum görüyorsun, huysuz ve olumsuz iyice battım çünkü, bir de bunu deneyeceğim).

      Sil
  12. Ne kadar da dolu dolu yaşamışsınız. Hayran olmamak elde değil:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle geldi değil mi, ben buraya yazmasam "bomboş geçti yine bu ay ve de hayat" psikolojisine giriyorum (çünkü hafızam çok berbat) böyle yazınca, aa yaşamışım yahu diyorum :) İyi geliyor. Bir de yıl sonunda hepsini tek tek okuyorum, sonra özet olarak kendi defterime yazıyorum o yılın demirbaş olaylarını ve böyle böyle birkaç senedir kişisel gelişimimi ilerleme / gerileme / yerinde sayma anlamında daha net görebiliyorum; o çok hoşuma gidiyor..

      Sil
    2. Hastalıklara rağmen güzel geçmiş bir ay, belli. Hindistan'da 2,5 ay. Ne güzel. Mezun olduğumdan beri en uzun tatilim iki hafta. Onun da bir haftası bayram tatiliydi ve bir kez gerçekleşti. Ne çok kitap okumuşsun. Buna da şapka çıkardım. Ben ayda birkaç kitap okuyabiliyorum epeydir. Yorgunluktan galiba. Dikkatimi toplamakta zorlanmak mı, zamansızlık mı, emin değilim. Hep bir bahane var, arayana. Uzun mektuplardan birine talibim. Matbu olması şart değil :)

      Sil
    3. Ben 1 sene aldım hayattan yüksek lisansı bitirince Tuğba, sırt çantamı attım sırtıma ;) başka türlü olmazdı...
      Uzun mektuplarımdan biri de mutlaka sana evet <3

      Sil
  13. Dolu dolu bir ay. Sizin performansınıza yetişmek çok zor. Hem çok sayıda kitap, hem farklı aktiviteler... Üstelik sağlık sorunlarının üstesinden gelmeniz müthiş. Mojo listenize de göz gezdirdim. Enerjinizin kaynağını keşfetmişsiniz. Ailecek sağlığınız, mutluluğunuz, neşeniz daim olsun:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Komşum bana “arı” adını taktı, yok ben boş oturamıyorum doğrusu. Ama hafızam da balık hafızası, nedense yazmazsam ay sonunda hiçbir şey yapmamışım hissi kalıyor. Ondan yazıyorum yoksa bu blog diğerinin yanında biraz ikinci plana düştü, farkındayım.
      Güzel dileklerinize amin diyorum!

      Sil
  14. Hadi ayın yarısı geldi, daha biriktirme de yaz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pek keyfim yok Handan, biraz ara verip kendi içime dönmek istiyorum..

      Sil