30 Nisan 2022 Cumartesi

15 - 16 - 17: Nisan sonu

Nisan'ın ikinci ve üçüncü haftası boyunca cennet gibi bir yerde, Seyşeller’deydim. Yaza ait kokular, seslerle kuşanmış halde doğanın tam kalbinde olmak, düşünmemiz gereken, planlamamız ya da yapmamız gereken hiçbir şeyin ve hattâ corona endişesinin bile olmaması.. Ah o sakinlik.. Zamanın yavaşlaması hissi.. Hem dinlendik, hem de eve dönüşte hepimizi ayrı ayrı bekleyen projeler için bol bol enerji topladık. 

Aldım kitabımı, yayıldım kumsallara.. Yanımda şu tuğla vardı:

Ne olur ne olmaz, yetmez metmez diye de Çılgın Palmiyeler’i almıştım - ki pişman oldum, Faulkner'in bu kitabını hiç sevmedim ben! İkisi de bitince, kaldığımız evin önceki misafirleri tarafından kitaplığa bırakılmış Maggie O’Farrell’dan “Hamnet”i okudum. Açıkçası hiç duymadığım bir yazar fakat ödülleri varmış. Ayrıca kitap Shakespeare’in Hamlet’ine gönderme yapan ilginç bir roman, beğendim. 2022’de çıkardığı The Marriage Portrait’i de alacağım sanırım.

Kitap okumadığım zamanlarda ise doğayı izledim, dinledim, bu sakinliği, yavaşlığı, zorunda olmama halini doya doya içime çektim.

İnsan kendi kendine doyunca, daha bir mutlu ve dengeli hissediyor. Hayat her zaman tatil değil, hattâ bak 3 senedir çıktığımız ilk tatil bu, hayat hakikaten bazen bitch.. Pandemi, ekonomik kriz, yorgunluk, yetişememeler, özlemler, umutsuzluklar belki güzel anlardan daha büyük yer işgal ediyor. Ama güzel bir anı yakaladıysak da onun keyfine varmalıyız. Doya doya yaşamalı, o anla tüm depolarımızı doldurmalıyız ki, yine hayatın bitch'likleri başlayınca "geçecek.." diyecek gücü, umudu bulalım. Ben bunu kendimle başbaşa kalabildiğimde hissediyorum en çok ve enerji toplayıp, çocuklarıma, günlük hayatıma geri dönebiliyorum. 

Dönüş yoluna düşerken..

Yani geri dönebiliyorum dedim ama hakikaten dönüş tam bir efsaneydi. Seyşellerden gelen uçağımız İstanbul HL'ye indi ama aktarma uçağımız Sabiha HL'den kalkacak! Ve biliyorsunuz bu iki havalimanı arasında bir İstanbul var :))) Pazar trafiğiyle, 5 saatlik uyku sonrası "sınırda" çocuklarla ve sırt çantaları ve yazlık giysilerle hem de.. 

Bizimkiler havaist otobüsünde horul horul uyurken, ben İstanbul trafiğinde 2 saat süren yolculukla tüm şehri, martıları, boğazı, iki tane de erguvan ağacını gördüm ya, ooooh mis, memleket.. 2 saat de sürse, tamamı trafikte de geçse, en azından gördüm. Bence o iki erguvan için o perişanlığa değdi. 

yokluğumda açan nergislerim ve turuncu lâlelerim karşıladı beni <3

Nisan’ın bu son haftası; 32 dereceden 12 dereceye geri alışmak, bolca da koşturmak, yetişememek, yetememekle geçse de, itiraf edeyim, piller tam dolu olunca insana koymuyor bu yoğunluk.. İyice dinlenebildiysen, çalışmak çok güzel geliyor dönüşte.

Ukraynalı ergen kızlarla proje başladı. Tahminimden çok daha iyi İngilizce ve çarpat Almanca konuşuyorlar. Bizim zorluk ve yokluktan, savaştan bi’haber çocuklarımızın yanında çok olgun, esnek ve uyumlular. Boş bir kazan gibiler her biri, içine ne koysan almaya hazırlar. Bu kişilikteki gençlerle çalışmak muhteşem bir şey, beni çok doyuruyor ama bir yandan da daha da vereyim, elimden gelenin fazlasını yapayım diye kamçılıyor.

Tatil dönüşü montla, biraz uykusuzlukla ama umutla devam..

Bu aylık da bu kadar. Herkese iyi bayramlar! Ve yaşasın Mayıs; ayların ennnn güzeli, hep güzellikler, neşe, barış, huzur ve sağlıkla gelsin hepimize!

*

Zihnin arka sokakları'nın şalanjıyla bitirelim Nisan'ı da:

Şalanj 15. Hangi duygunu daha iyi kontrol etmek isterdin? 

Buna sanırım herkes öfke diyecektir ama valla ben tüm duygularımı kontrol edebilmeyi isterdim çünkü hakikaten kontrolsüzler :)) Sevincimi, üzüntümü, heyecanımı, özellikle de coşkumu, hepsini sonuna dek götürüyorum; gri rengin olmadığı bir dünyada yaşar gibiyim! Aslında düşündüm de, sanırım öfke benim tek kontrol edebildiğim duygum olabilir çünkü kolay öfkelenmem, öfkem anlıktır, kin hiç tutamam, ertesi saat sorsan niye öfkelendiğimi, hatırlayamam.. Bu da pek kötü bir huy değil zannımca ;) 

Şalanj 16. Hangi fotoğraflar senin üstünde derin bir etki bırakıyor?

Fotoğraf sanatına genel olarak meraklıyım fakat özellikle beni yakalayan tür, siyah beyaz portreler. Uzun uzun bakabilir, üzerine yazılar yazabilirim, arada günlükte yapıyorum zaten. Dijital fotoğrafçılık çağında değil de, 1920-1995 arası çekilmiş siyah beyaz portre fotoğrafları özellikle içime işliyor.. Fotoğraf sanatı, yeteneği bence en güzel siyah beyaz portlerde, ışık ve gölge oyunlarında gösteriyor.. 

René Burri, Türkiye 1957

Şalanj 17. Şu günlerde size ilham kaynağı olan şey ne?

Soruyu anlamadım yahu. Ne için ilham olan? Zihin'den kopya çekeyim diye baktım, o da güzel yazmış ama tam anlamadım yani ne ilhamı.. Blog yazmak içinse, deneyimler elbette. Yaşamadan yazamam. Yaşamaya devam edebilmek içinse, sıradan küçük incelikler. Tanımadığım insanlardan gelen güzellikler ya da sevdiklerimin bana ufacık bir sevgi cümlesi, konuşmadan bir bakışla söyledikleri, ufak ve tamamı manevi şeyler.. Başka türlü bir ilhamsa, yani işimde projede vs tıkanıp kaldım, o zaman ne yaparımsa soru, çıkar koşarım genelde fiziksel aktivite iyi gelir. Ama "şu günler"eyse vurgu, yani şu sıralar içimi hop hop ettiren şeyse, o zaman elbette bahar dalları.. Doğanın yeniden renklenmiş olması.

Böyle yani. Oldu mu acaba? İnşallah olmuştur.

23 yorum:

  1. Yalnız kızın senin tam bir kopyan, 1. ve 4. fotoğrafta o kadar belirgin ki bu. Koca yazıda bula bula onu mu buldun diye sorma, dikkatimi çekecek kadar belirginmiş demek ki:) Bu gezi sanırım okur-lar-a da iyi geldi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En yakın arkadaşım kızımı zaten "küçük c." diye seviyor ve diyor ki, senle oynarken sanki annenin çocukluğuyla yeniden oynuyormuşum gibi oluyorum :)) Kendimi kopyaladım hihi

      Sil
  2. Ne güzel bir tatil olmuş Cerencim, sefanız olsun, içinize sinsin, daha niceleri olsun. Bohçacı teyze dualarımı sevdin umarım :)))) Bazı anlar insana ne kadar iyi geliyor ve yıllarca unutulmuyor. 10 yılı vardır, İstanbul'da, önceden görüştüğüm iki lise arkadaşımla birlikte ilk kez görüşeceğim bir lise arkadaşımızla Anadolu Kavağı'nda buluşmuştuk. Bir balık lokantasında saatler süren yemek ve sohbet o kadar mutlu etmişti ki beni bir an kafamı gökyüzüne kaldırıp içimden "Bugün için teşekkür ederim Allahım" demiştim. Hala o duygu içimdedir. Keşke bunlardan çok fazla biriktirebilsek, itici güç oluyor insana sonrasında.
    Fotoğraflarınız, gülen yüzleriniz harika, kocaman bir maşallah bırakıp kaçıyorum...

    YanıtlaSil
  3. O kadar güzel olmuş ki ❤️❤️❤️ fotoğraflar harika, tatil harika, tatilin insana nasıl iyi geldiğiyle ilgili yazıklar harika ve tam isabet! İlham konusuna gelince, güneşli günler başlı başına ilham kaynağı! Koşmak için, yazmak için, yaşamak için 🤗 Sonra deniz, bahar, bloglara, kitaplar, sevdiğim insanlar... Her biri yaşamak ve mutlu olmak ilham oluyor bana :)

    (2.kez yazdım çünkü ilk yorum gitmedi galiba. Geldiyse sana bunu silebilirsin:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah işte Zihnin Arka Sokakları'nın demek istediğini sen anlamışsın kediciğim.

      Sil
  4. Güzel bir tatil geçirmişsiniz. İsatanbul kısmı burnumu sızlattı gözlerim yaşardı, yıllar varki bende gidemiyorum. Birlikteliğiniz, sevginiz, gezileriniz daim olsun. Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İstanbul'u değil de, gençliğimin geçtiği İstanbul'u özlüyorum.. Yoksa yaşanacak bir şehir değil, çok karışık, gürültülü, kalabalık geliyor bana. Ama sonra, böyle pencere ardından ya da vapur kenarından bakınca şehre, insanın içi böyle kıpır kıpır oluyor, ah diyor şu insanlar hanımefendiler beyefendiler gibi davransa şu şehre, dünyanın ennnn güzel şehri olacak ya.. Hele şimdi Mayıs; İstanbul'un en güzel ayı! Ah bir haftasonu olsun gelmeyi ne isterdim....

      Sil
  5. Selam Ceren güzel mutlu aile. Bizim torunlarda kavga çok ediyor. ben kızınca bana kızıyorlar ama birbirlerine tekme tokat giriyorlar. Kavga konusu topumla neden oynuyorsun. bana kaş göz ediyorsun. Dikmen Vadi' sine götürdüm. Piknik yaptık. Küçük torun gittik dondurma döndük dondurma evde annesi almış buzluk dolu onu sevmiyormuş ağzını acıtıyormuş. Beraber limonlu yaptık. Bizim dolapta dondurma var. içinde süt oranı en az olan dondurma nedense çok cazip geliyor. Ben davranışları ile ilgili artı eksi yapıyorum kızım yanlış yapıyorsun dedi. Küçük torun ama ben hoşlanıyorum. Nasıl davranacağımı bilmiyorum. Büyük torun diyor ki sen kızmadığın için böyle. Ya gezmekten mutlu olmaları lazım mutlu olmuşlardır. herhalde alışkanlık. Biz beş kardeştik. Birbirimizle kavga etmezdik. Benim kızımda küçükken oğlumla didişirlerdi. Güzel bir tatil insana iyi geliyor mutluluk fotolara yansımış. Şimdi büyüterek bakayım. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok kavga edenlerin arası büyüyünce daha yakın oluyormuş diye bir araştırma sonucu okudum, inanmak istiyorum.. Tabii birbirlerini öldürmeden büyüyebilirlerse :))) Ben de eşim de tek çocuğuz, bazen kavgayı şaşkınlıktan ayıramıyoruz bile, kal geliyor bize...

      Sil
  6. Tatil deyince aklıma gelen ilk şey tüm haberleşme cihazlarının bir kenara bırakıldığı ve zamanın unutulduğu zaman/mekandır.
    Bundan mütevellit ailecek yaşadığınız bu tatil gerçekten tam tatil olmuş :) İki kardeşin kapı önündeki fotoğrafı öyle değerli ki, bence yıllar sonra o kareye bakıp o anda neler saklı olduğunu daha iyi hatırlayacaklar.
    Tüm aile harikasınız <3 <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte o nedenle senin podcast'i de dinleyemedim, sabahları dinliyorum 5'er 5'er, ama daha bir 12 bölüm gerideyim :)
      O fotoğrafı ben de çok sevdim, amin inşallah..

      Sil
  7. Ne güzel bir tatil olmuş sizin için, darısı bizim başımıza:)

    YanıtlaSil
  8. Çocukların arası yakın olunca küçükken çekişmeleri çok oluyor, ilerideki yıllarda ise arkadaşlıklarının tadına doyum olmuyor. Az kaldı, diyelim. :))
    Oğlanın dişlerini fare yemiş! Çok tatlı olmuş. Sadece oğlan değil, kız da çok tatlı, ayrıca tatil hepinize yaramış, yüzünüz ışıldamış. Böyle güzel tatilleriniz hep olsun, keyfiniz daim olsun C.ciğim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canım, hastalandılar hava değişiminden :( ya ne zaman foto koysam böyle oluyor, sinir oldum sildim ben de fotoları!

      Sil
    2. Bak işte, gel de internet nazarına inanma şimdi! :(
      Değildir nazar değildir, yol yorgunluğu hava değişimidir sebep. Çok geçmiş olsun kuzulara. Öpüyorum. :)

      Sil
    3. Belki de denk gelmiştir yani dönüş yolculuğundan olmuşlardır hasta ya da sadece olacağı vardır, olmuştur. Üzme kendini foto koydun diye. Ben de foto koyunca kayınvaldem kızar hemen. "Kaldır o fotoları, nazar değecek!" der ama nazar değer diye diye de yaşanmaz ki hep. Tez zamanda iyileşip koşup oynasınlar ❤️

      Sil
    4. F. da hasta, e ona da nazar değmedi heralde :))) Kocaman adam. Hatta yanyana onları yatırdım, yemeklerini ilaçlarını sularını da yanlarına verdim ben işe bile gittim bugün :) İyi geldi.

      Sil
  9. Bırakın yıllık izni, günlük izin bile kullanmanın güç olduğu bir iş yoğunluğu ve temposuna sahip olan benim için imrenilesi bir tatil. İmrendim. Kızınız size çok benziyor. Bazen diyorum ki bugün hayata boyun eğiyorsam bu herşeyin en güzeline layık olan çocukların yüzündeki gülümsemenin hatrınadır. Çocuklar olmasa dünya çekilmezdi. Selamlar Germen ülkesine.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, bazen çok yoğun ağır bir tempo içine giriyor insan. Umarım yaz aylarında kendinize zaman ayırırsınız, dinlenmek çok önemli..

      Sil
  10. Gülüşünüzden beri nasıl dinlendiğiniz ve dinginliğiniz. Sizin gibi insanlar sayesinde bazı insanlar ilham buluyor asıl...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. <3 çok teşekkür ederim bu motivasyon için! evde 3 hasta var bu hafta, seyşeller bir sene geride kaldı gibi gibi :))

      Sil