6 Mart 2022 Pazar

8 - 9: Türkiye!

İki haftalık Türkiye "nefes tatili"m sona erdi, bugün döndüm kürkçü dükkânıma. Dünya hızla krize ve bilinmezliğe doğru yol alırken, kendi kişisel gündemimi yazmayı tuhaf buluyorum ama bunca zamandır öyle çok umutsuzluk içindeyiz ki, sanki yaşamda güzel şeylerin olduğunu da unuttuk ve bunu da ruhum kaldırmıyor artık.. Önce pandemi sonra ekonomik kriz sonra savaş derken battıkça batıyoruz, umutsuzluğun dibi yok resmen.. Bu nedenle güzel şeyleri yazmak farz. Kimseyi değil, en başta kendimi ikna etmek için.. Neye mi; tabii ki "devam etmeye"..

YİNE ÇOK YÜRÜDÜM:

Türkiye'ye her gelişim benim için bir tür terapi oluyor. En son Kasım'da 1 hafta tek başıma gelip uzun uzun Mimas'ta yürümüştüm, Bursa'ya uğramadan da dönmüştüm. Bu sefer sadece Bursa'da olmak istedim. Oğlumla ikimiz anaokulunu ve işi kırıp, kızımla babasını Münih'te bırakıp kaçtık Türkiye'ye. Oğlan tabii 5 senelik fanî hayatında ilk defa tek çocuk olmanın tüm keyfini çıkarttı anane ve dedeyle.

meraklı "hans", "helga"sız keyiflerde..

Ben de uzun uzun yürüdüm şehrin kuzey yakasındaki zeytin ağaçları arasındaki patikalarda. Attığım her adımda kış uykumdan uyandığımı, hımbıllığımdan ve huzursuzluğumdan silkindiğimi hissettim. Öyle ki, Türkiye'nin havası mı, suyu mu, denizimin mavisi mi çimenin yeşili mi bilmem, resmen fabrika ayarlarıma dönmüş gibi hissediyorum.Yanlış ellerde yönetildiği için çok yanlış işler olup bitse de, insanımız başıboş ve güvensiz ortamda bir bunalım içinde de olsa; ülkemiz cennet, vallahi cennet.. 

her sabah yaptığım yürüyüşten bir kesit..

15 gün boyunca bol bol yürüdüm; utangaç bahar güneşine, şakır şakır yağmura hattâ bir sabah yağan sulu sepkene bile aldırmadım. Tam 182.000 adım atışım :) Neredeyse Kasım'dakine yaklaşmış. Ama bu sefer sadece yürümek yerine, özlediğim ne varsa onları da yaptım. 

ÇAY ÜSTÜNE ÇAY İÇTİM:

Denize bakan bir cafe'de oturup çay üstüne çay içmek, hele yanına kitabını alıp.. Bu cafelerin çok geniş kahvaltıları da oluyor ama benim sevdiğim her şey şu alttaki fotoğraftakinden ibaret olunca, bu geniş kahvaltılar pek benlik olmuyor. 

mutluluk, bu kadarcık bir şey işte..

Peynirin köşesini kesip kalp yapan benim elbet :)) Fakat son zamanlarda önüme o kadar çok kalp çıktı ki, bazen "ben de seni seviyorum!" diyesim geliyor bu tür şakaları pek seven tanrıya. Şu son iki haftada önüme çıkanlara bakın Allahaşkına!

instagram aç, buncağızları ko! diyorlar ama ı-ıh, 
sosyal medya kullanmama inadıma devam..

İNANILMAZ SEVİNDİM:

Canım Leylak Dalı'm bu pandemide hem de iki defa risk aldı benim için, içim hop hop etti çok mahcup oldum ama elime aldığımda bana yolladığı iki kitabı beşer gün arayla, aaaaah dedim, yahu bu blog nasıl bir ortamdır, görmeden konuşmadan seviyorsun insanları kayıp aile bireylerin gibi.. İlki benim "memleketim"de geçtiği için, ikincisi ise yazarından özel imzalı olduğu için, çok değerliler, gerçekten çok teşekkür ederim! Bu arada Leylak'cığımın güzel sesinden kitapları, yazarları ve araya serpiştirilen ufak tefek anılarını ara sıra kahkahalar atarak, arada hüzünlenerek dinlemek için de buraya tık tık. (22.Bölüm).


SOHBETE DOYAMADIM:

Joe'mla ben ne zaman Türkiye'ye gelsem sık sık buluşup hasret gideriyoruz, bu sefer Ekmekçi Kız da katıldı bize, daha doğrusu ben onlara katıldım demeliyim zira onlar birer İstanbul Hanımefendisi, ben de ağzı açık limonata delisi :)) Sohbetlere doyamadık, bir dahaki sefere umarım ekibin diğer üyeleri bir araya gelebilir ve ben de umarım katılabilirim, yine yeniden ve her zaman: yaşasın blog dostlukları!


Bu güzellikler dışında, aslında uzun uzun düşünüp bazı konularda önemli kararlar verdim. Bunları başka bir yazıda ele almak istiyorum, ayın psikoloji yazısını da bu konuda hazırlamayı umuyorum. 

İşte son iki haftam da böyle geçti. Okuduklarımı, dinlediklerimi, gece pijamalarımla katıldığım bir semineri, ve zeytin ağaçları içindeki şu yıkık evi satın alma hayallerimi yazamadım uzatmamak adına ama bu kadarıyla bile dolu dolu ve enerji depoladığım bir 15 gün oldu gerçekten... Ah memleketim ah..

satarlar mı dersin?

27 yorum:

  1. Dönmüşsün. Güzel keyifli geçmiş. Inşallah yaza buluşuruz. Ben 18 temmuz 28 temmuz arası Burhaniye Ali Ağa ( 21 düğün var. Foça'da) . Sonra Selçuk sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamam çok isterim, Foça'da olduğun zaman ben de Karaburun'da olabilirim diye umuyorum ama asıl planım seni ve teyzemi görmek için özel olarak bir haftasonu "kışlık mekanınıza" damlamak ;)
      Nasıl geçti bienal? :)

      Sil
  2. Güzel geçti Watsaptan yazdım. Çarşamba yayınlanacak sana link atarım.

    YanıtlaSil
  3. ne iyi yaptın gelmekle, yine gel :) ve ne güzel yaptınız buluşmakla. ben de varmışım gibi mutlu oldum vallahi :) yokluğumu da fotoğraf üzerinde küçük oynamalarla gidermeye çalıştım zaten, biliyorsun :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) bayıldım o fotoğraf hilesine ben! umarım gerçeğini de yaparız..

      Sil
  4. Görüşmemiş olabiliriz (görüştüklerimin çoğundan ne hayır gördüm ki de diyebilirim, burayı kastetmiyorum tabii :) ama insan bazı şeyleri kalbinde hissediyor. Buralardan tanıyıp görüştüğüm, canıma sokmak istediğim insanlar var, çoğu da sen yaşlarda ama ben onlardan daha küçük hissediyorum kendimi çoğu zaman. Tuhaf bir şekilde yaşımı hissetmiyorum-moralimin çok bozuk olduğu zamanlar dışında-oysa sabah telefonda "mamanne" diyen biri bile var :)O kitapları sana yollamak için Ukrayna'da, bombardıman altında postaneye ulaşmaya çalışmadım, abartmayalım. Evin dibinde, kızlar beni tanıyor ve tenha zamanları seçiyorum, hiç beis yok. Sen mutlu olduysan, ben iki kat mutlu oldum. Dilerim bir gün Ekmekçim ve Joe ile yaptığın o buluşmayı tam kadro yaparız, hatta kardeşimi de getiririm. Duy bizi evren :)) Koccaman sarıldım, o evi alırsan bahçesine bir de leylak dikeriz :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok mutlu oldum hem de.. Zamanlama da çok iyiydi, özellikle Mehmet Bey'in geldiği gün yürüye yürüye bile atamadığım bir sıkıntı içindeydim, çok iyi geldi..
      O evi değil ama - anlatırım - ciddi bir projem var, büyük ve yabani bir arsa içinde tek katlı kutu gibi bir evcik bakıyorum. Yani şimdilik nereler olabilir diye araştırıyorum fakat bu fikir bile beni çok motive ediyor, umuyorum yani gerçek olacak birkaç sene içinde.. Leylak olursa, tutarsa yani, elbette :))

      Sil
  5. Alırsın orayı sen, kesin ve net! :)

    Canım C.ciğim, iyi ki bu defa buluşabildik. Harikaydı. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Etrafı çok geniş tam istediğim gibi bir yer aslında, çok da sapada ve yıkık dökük :) Bir sorsam mı?

      Sil
  6. Bir sonraki ziyarette İzmit'e de bekleriz:) Türkiye'nin doğa turizmi konusunda önde gelen şehirlerindendir ve çok beğeneceğinize emin olduğum yürüyüş yolları var:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eminim! Çok iyi olur gerçekten, hattâ eşim ne zaman Uludağ’ın eteklerine gelsek homurdanıp duruyor bu kadar potansiyel varken neden işaretli yürüyüş parkurları yok / az diye.. Birdahaki gelişimizde size danışacağım mutlaka!

      Sil
  7. Satsalar ne güzel olur ama :) Kendine iyi gelen şeyleri biliyor olman ne güzel. Bazılarımız hala arayışta :) Kalpler ise harika :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok seviyorum önüme çıkan kalpleri :) İyi gelen şeyleri biliyorum ama çok çabuk sıkılan bir yapım var, o nedenle sürekli yenilemek gerekiyor.. Arayış iyidir, insanı zinde tutar ama bulduklarını not etmek lazım :)

      Sil
  8. Yazın! Bence bu dönem susması gerekenler bizler değiliz, başkaları. Ukrayna yazımda özellikle şarkı koymadım. Doğru bulmuyorum. Ama normal yazılarıma devam ediyorum. Bir şekilde yaşam sürmek zorunda ve bu kadarcık yazı bile insana iyi geliyor :) Kalp dolu haftalar olsun :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim, insan bazen tam da bunu duymak istiyor.

      Sil
  9. baya kalmışsın yarasın!oğlanı arada şehzadem diye sev kültür çalkalanması yaşasın:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay sorma zavallı hayatının kültür şokunu yaşadı bu gelişinde. KBB uzmanına götürdüm kulağı tıkanıp duruyordu bir aydır. Doktor bunu kucağına aldı öptü falan, bilgisayarda burnunun kulağının içini gösterdi, şekerler falan verdi. Vallahi babannesinin 5 senede göstermediği fiziksel sevgiyi Türk doktordan gördü çocuk :))) Afalladık hepimiz.
      Almanya’da olsa o doktor kesin şikayet edilir ama ben adama taptım resmen! İnsanî ilgi başka bir şey yahu (kulak tıkanıklığı da şak diye geçti bu sevilip öpülme deneyimi sonrası)

      Sil
    2. öpücüklü koklamalı,okuyup üfleyen anneanne dede nefesi gibi alternatif tedavi yöntemleri her zaman favorim olmuştur:)oğlanın fotosunu görünce bende de poposundan ısırma hissi oluştu ne yalan söyleyeyim onun üstüne yazdım yorumu.Hasbelkader ben bu çocukla karşılaşsam poposunu ısırmaya kalksam yaşayacağı şeyi tahmin edemedim.Çalkalanmaya orada geldim:))yirim yirim diye kovalardım herhalde

      Sil
    3. onun dışı alman içi gayet türk, sever mıncırılmayı, yapabilirsin yani :)))

      Sil
  10. "Meraklı Hans ile Helga'sız keyiflerde..." :))) Süperdi :) Gelişinin iyi gelmesine çok sevindim <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))) aynen öyleydi
      Son gün bile diyordu “helga” gelmesin özlemedim diye.. Ah gardaşlııııııh..

      Sil
    2. "Kardeş kardeşin ne olduğunu ne... istermiş" der eskiler :))) Doktor macerası da çok iyiymiş :)) Hep diyorum çocuklar hasta olmasın, o mızıldamayı dinlemek yerine biz olalım hasta daha kolay :p Geçmesine çok sevindim kulak ağrısının :)

      Sil
  11. İki hafta ne çabuk geçmiştir değil mi? Ama dolu dolu geçmiş
    ne iyi. Bursa zaten çok güzel bir şehir. içinde ki binlerce orantısız eve, kalabalıklığa karşı tarihi, maneviyatı yüksek, doğal güzelliği mükemmel bir şehir . İlçeleri de çok güzel ama keşke bu kadar
    kalabalık olmasa. Tekrar geldiğinde uzun kalsan, bizim bu taraflara da gelsen ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz en sakin yerindeyiz.. Aslında çok yakınız, çok isterim! <3 O güzel okulunuza da uğrasam keşke...

      Sil