23 Ocak 2022 Pazar

3: Zorluklara rağmen

Kötü bir haftaydı. Zordu, ağırdı, bitmeyecek gibiydi. Hiçbir şey yazmadan es geçeyim diye düşünüyordum ama sonra.. Böyle haftalar da var hayatımızda, iyisi ve kötüsüyle, olduğu gibi kabul etmeli..

Mızırdanmayacağım. Çünkü bugün mükemmeldi ve tüm haftanın ağır ruh halini sildi süpürdü. Sabah en sevdiğim müzikler eşliğinde 15.000 adım attım (hafta boyu evden çıkamamıştım, hareket edememek duygusal durumumu çok etkiliyor), simitçi açılmıştı burada yeni, tazecik çıtır simit aldım! Çay ikram ettiler Türkçe konuşuyorum diye, nasıl güzel kekremsi tadı vardı.. 

Öğlen çorba kazanının başındaydım son 5 haftadır yaptığım gibi.. Çok üşürken, bu denli ısınmak muhteşem bir duyguydu yine. Bazen, işi gücü tamamen bırakıp sadece gönüllü çalışasım geliyor. Para çünkü beni hiçbir zaman etkilemedi, mevkî de, statü de. Ama insanlarla birebir ilişkide olduğumda ya da insanlık adına ufacık ama benim olan bir zafer kazandığımda, ne bileyim; tamamlanmış ve anlamlanmış hissediyorum.. Birini doyurmak, fiziksel ya da psikolojik bir açlığı dindirmek yani, büyük anlamı olan bir şey benim için. Ama kıçım dondu yine, yalan yok :)

Eve gelip kaynar bir duş alıp çakma çay içtim (demliksizliğim devam ediyor). Sonra masaya oturup Deniz’in yarım kalmış hikâyelerinden birini daha bitirdim, bu hafta içi bir defa daha okuyup, düzeltip yollarım. Beni mutlu etti yazmak.. İçim dolup dolup taşıyor bazen. Kadın hikâyeleriyle.. Yazacağım evet. Çıkaracağım içimden..

İkindi vakti, meyve hazırladım çocuklara. Babamı düşündüm; her kış tv başında onun cerrah ellerinden ustalıkla kesilmiş, dilimlenmiş meyveleri yiyişimi.. Bazen insan seni seviyorum diyemez de, elma yer misin der, mandalina soyar mısın bana der.. Öyledir; babalar bilir, söylemene gerek yoktur bazen. Sen de kendi kızına, oğluna soyarsın. Sen de öyle bilirsin işte aranızdaki bağın kelimesiz gücünü….. Böyledir bazı şeyler.

Sonra, bisikletle parka gittik çoluk çocuk. Onlar ağaçlara tırmanırken ben çok üşüdüm yine. İki çocukla gittiğim parktan eve üç çocukla döndüm :) Onlar oynarken, ben de ağır ağır, az biraz Ergülen okudum, Üzgün Kediler Gazeli. Sevdiğim her şeye yaptığım gibi, çok ağırdan aldım.. Adeta ters adımlarla okudum.. Haftaya da kalsın istedim..

Öyleydi işte bugün. İdil gibi derdi, Eskiden Terzi.. Idyllic.. Ne muhteşem bir sıfat ve isim..

Hafta kötüydü ama görüyorsun işte, gün mükemmeldi. O nedenle, unutmamalı; bir anda değişebilir her şey. Kötüye de; ama iyiye de. 

Umudunu asla kaybetmemeli insan..

Şalanjı haftaya bırakıyorum Zihin Bey bilir beni, ses etmez, biliyorum.. 

Bu hafta böyleydi……

27 yorum:

  1. Selam şirine evden bir türlü çıkamayan ben kar için çıktım fotoğraf çektim. Dimdüm hızımı alamadım. Biraz daha foto uğruna düştüm. Başımın arkası hala şiş baş parmağım morardı. Sonra kendime kızdım. Ne iyi yapmışsın yürüyüş evsizlere çorba. Simitçinin açılmasına sevindim. Afiyet olsun.Birine meyve soymak sevginin bir şekilde yolu. Ne güzel. Bizim evde annem soyardı.Sevgiyle kal.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yolladığın o güzel fotoğraflardan sonra mu düştün yoksa ya? :( çok geçmiş olsun!
      Ankara’nın patinaj yaptıran kaldırımlarını iyi bilirim yüksek lisanstan :/ değişmemiş galiba..

      Sil
    2. Evet apartmanın güllerini çekeyim derken kapı önünde. Hata benim ne işin var.

      Sil
    3. Aman dikkat.. Çok çok geçmiş olsun!

      Sil
  2. sisli fotoğraflar ayrı güzel, bu hafta benim için de tuhaftı yapmak istediklerime başlayamaddım bile

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kötüydü. Bu hafta hedeflere doğru yola çıkalım inşallah :)

      Sil
  3. Dün akşam tipi hızını artırınca evsizleri düşündüm, acaba bizde de böyle gönüllü çorba pişirip dağıtan yerler var mı? Vardır umarım, çalışıyordur.Çünkü medyada evsiz hayvanlara evsiz insanlardan daha çok yer verilip konu ediliyor, ne yazık.
    İnsanlarla birbir ilişkili işlerde çalışmak evet çok zevkli , bende öyle bir işte çalıştım yıllarca. Bir müddet sonra baya ağırlaşabiliyor.
    Ben de çocuklara meyve soymaya bayılırım, kazık kadar oldular hala benim meyve soyup götürmemi beklerle eve geldiklerinde:) Çocuklar için olduğu kadar analar içinde aynı keyif./babaları bilemeyeceğim/
    Her hafta mükemmel olsaydı iyi olurdu , belki de olmazdı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım vardır :( hatta Türkiye'de o işler çok daha kolay çünkü buada o kadar çok formalite vardı ki, sürekli test oluyoruz, kurallar, bildiriler, hakikaten canımız çıktı izni alana dek.
      Meyve işte, bir çeşir sevgi alma verme yöntemi <3
      Haklısın olmazdı ama hani diyorum fiftififti :))

      Sil
  4. Bazen kötü geçen tüm haftanın içimde tek bir an oluyor, her şeye rağmen yine de şükrettiğim. O anları vakumlayıp saklamak istiyorum, ihtiyacım olunca açıp hatırlamak için :) Bizim evde meyveyi Evrim soyuyor, yalnız dilimleri görmelisin, dev yiyecek gibi :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben saklıyorum, bildiğin defter tuttum, yazıyorum bugün şu oldu, bu oldu :) çok iyi geliyor.

      Sil
  5. Al işte.Seni sevmem için başka bir sebeb daha.
    İdiller gazeli.Daha önceki bloglarımda paylaşmıştım.
    Gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
    gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak

    Sen bir şehir olmalısın ya da nar
    belki Granada, belki eylül, belki kırmızı

    Gövden ruhunun yaz gecesi mi ne
    çok idil, çok deniz, çok rüzgar

    Çocukluğun tutmuş da yine aşık olmuşsun
    sanki bana, sanki ah, sanki olur a

    Aşk bile dolduramaz bazı aşıkların yerini
    diye övgü, diye sana, diye haziran

    Heves uykudaysa ruh çıplak gezer
    gazel bundan, keder bundan, sır bundan

    Gözlerin şehirden yeni ayrılmış
    gibi dolu, gibi ürkek, gibi konuşkan

    Hadi git yeni şehirler yık kalbimize bu aşktan"


    Zor zamanlar çoktur.Bazen kaburgaların kırılmış olur.Ama geçer gider.

    Yaz be kadın.Denize yazmaya başlamışsın.Dinecek sancıların.Kabuğunu atınca ,yeniden şekillendiğinde hayatın bambaşka bir evreye geçecek.İçin biraz soğuyacak ama daha gerçek olacak.

    Tövbe estağfurullah sabah sabah neler yazıyorum acaba.

    Canım Benim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haydar Ergülen'le tanışmam 1995 yazı. O zaman 16 yaşımdayım, şiirden anlamam. Hoş hâlâ anlamıyorum :) Çok sevdiğim bir arkadaşım vardı, Cenk, o yaz boyu beni şiir konusunda eğitmek istedi ve tam 40 mektup yazdı bana. Tabii ben anlamını anlamayacak yaştaydım, ben de ona 4 mektup yazıp onda da havadan sudan okuduklarımdan ve en beteri de hoşlandığım çocuktan bahsettim hep :)) O 40 şair arasında ama Haydar Ergülen'i sevdim en çok. 1996'dan beri ara sıra söyleşilerine katılırım, böyle yazan bir adamın şiirlerini kendi okuyuşu çok enteresandır bilirsin :) Şaşırırsın. Seversin..
      Son yıllarda çok ünlendi, iyi de oldu hakediyor. Ama o benim için hep "Eskiden Terzi", hep 40 Şiir ve 1.
      Ay uzun yaşasın inşallah ve hep yazsın :)

      Sil
    2. Ben "eskiden terziyi " bilmiyordum.Sayende okumuş oldum.Bizim edebiyatçı çocuklar elime sıkıştırıp vermişlerdi " üzgünler kediler gazeli"ni.Sonrasında arayıp sormuşlardı.en çok hangisi diye "idiller gazeli " demiştim .sonrasını bilmiyorum:)
      Ben yazar ve şairlerle reelde sıkı fıkı olmayı sevmiyorum.Birkaç kez denedim.Lakin onları sevmemekten korktum.Vazgeçtim sonrasında sadece kitaplarını sevip kitaplarına dokundum.

      Velhasıl sıkıntılı insanım ben:)

      Sil
    3. Çok haklısın, doğru bir yaklaşım :) Çünkü sanatçı ayrı, sanatı ayrı, çok haklısın....

      Sil
  6. Çocukken babam bize portakal suyu sıkardı, tören gibiydi, halen aklımda. Biraz büyüdüğümden beri, ailenin meyve soyucusu benim. Şimdilerde çocuklar eve geldikçe önlerine meyveleri yığınla bıraksam bile, benim soymamı sıkmamı tercih ediyorlar. Bir çeşit kendi kendini yaratmış kader diyebiliriz; sevdiklerini meyve ile beslemek! :))

    Bazı haftalar diğerlerinden daha zor olabiliyor, o da bitiyor nihayetinde. ;)
    Bu arada o kuş seslerine bayıldım, açıp açıp dinliyorum. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay benim babam "posasıyla ye daha sağlıklı" derdi, asla sıkmazdı :)))
      Sevdin mi? :) ben de çok sevdim! Ah vakti zamanında uzak doğuda bir tatilimizde 30dk gün doğuşu orman sesi kaydetmiştim ama nasıl, belgesel gibi. M. bebekti daha, eve dönünce arada açıp dinleterek uyutuyordum. Nerede acaba o kayıt, bulabilirsem yollayayım :) terapi gibi....

      Sil
    2. Babalarının ellerinin portakal koktuğu şanslı çocuklar.❤

      Sil
  7. Barış Bıçakçı'nın bir sözünü not ettim demin Ceren. '' Bunca acıya rağmen hala hayatta olduğumuza göre ya üçkağıtçıyız ya da umudumuz var '' diyor.
    Umut olmalı am hep tükeniyoruz da. sıkıntılı günlerimdeyim ben de, çok önemli bir şey yok, elle tutulan bir şey de yok ama bir iç sıkıntısı. ne yapsan fayda etmeyen.. ama bu da geçecek tabi ki diyorum ve bekliyorum şu sıralar.
    gönüllülük konusunda aynı hisler içindeyim. şu emekliliğe az kaldı dayan diyorum kendime. yoksa hem çalışıp hem sürüp giden bir oluşumda olamıyorum ne yazık ki. artık o kadar enerjim yok. ama çalışmıyor olsam her gün belli saatlerde kalk işe git gel, sonra evde domestik bir anne ol çok yorucu. bakıyorum çalışan bir çok kadın evde salmış, ben de o da yok. öyle yapamam, elimden gelmez çünkü. ee bu da yıpratıcı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben üçkağıtçı olabilirim:/

      Sil
    2. ben üçkağıtçıyım da.
      yani kendimi kandırıyorum.. oynuyorum, gerçeklik içinde bir baka gerçeklik yaratarak hayatta kalmaya çalışıyorum. başka yolunu bulamadım....
      geçecek elbette, yukarıya güveniyoruz, bekliyoruz...
      ben de senin gibiyim her kulvarda aynı anda yüzmek ve kendimle olan yarışı kazanmak için çabalıyorum.. bu suya atladıysan bu yarışı (kendinle de olsa) kazanacaksın kafası.. zor....

      Sil
    3. ters papuçlar ben yazana dek sen daha erken davranmışsın, ancak gördüm yayınladım :)

      Sil
  8. haydar ergülen'in her kitabı özeldir benim için ama "idilikler"i okumadıysan mutlaka öneririm. hem tam da idil gibi demişken :)
    ve evet, umutsuz yaşanmıyor :)

    YanıtlaSil
  9. Babaların o sevgisini başka şekilde dile getirişi yok mu. Benim ki de (buralarda son zamanlarda havalar buz) ev terliklerimi değiştirip duruyor. En sonunda neden iki de bir de bana bu terlikleri getiriyorsun dedim. "e onların önü açık ayakların üşür hava çok soğuk" dedi. Cevap veremedim inan. Bu da onun kendince seni seviyorum kızım demesiydi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaaaa çok tatlı, Allah uzun ömürler versin, sağlıkla..

      Sil
  10. Bazen düşünüyorum gün mü mükemmel oluyor bizim ruh halimiz ( hata beyin kimyamız) mı onu öyle hissetmemizi sağlıyor. (Gerçekten abuk olaylarla dolu günlerden bahsetmiyorum tabi)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle bizim kimyamız.
      dün mesela sabah bir email aldım özellikle okumadım ki 3 saatlik otoban yolunda düşünüp durmayayım, inanılmaz güzel geçti günüm bu sayede. sonra tüm işleri bitirdim, kahvemi aldım, derin bir nefes aldım ve maili ancak "tamam hazırım" dediğim anda açtım.. iyi yapmışım :)

      Sil