Uçağım İzmir'den yavaş yavaş havalanırken, Ege denizinin hemen öte yanındaki kıtanın başlangıç noktasına takıldı gözlerim.. Uzun uzun karşı kıyıya baktım.
O kıyıda da tıpatıp aynı benim gibi hayatın asfalt yolunda yürürken kaybolmuş, kendini yapayalnız hisseden insanların olma ihtimalini düşündüm. Asfalttan çıkıp toprak yola girdiğimde, keçi yollarına saptığımda yaşadıklarımı düşündüm. Hayat da aynen böyle değil miydi işte? Upuzun bir yoldu hayat! Bu yolu asfalttan yani kalabalıkların peşinden, sınırları ve göstergesi belirlenmiş düzenli bir yoldan yürümek ya da keçi yollarına saparak, bata çıka yürümek senin tercihindi.
Ben en çok keçi yollarında, dikenlerin arasında yürürken yaşadığımı hissettim.. Hiçbir şey düşünmeden, sadece izleri takip ederken, o an orada ne karar alınması gerekiyorsa onu alarak, hislerimin, bilgi ve deneyimimin doğruluğunu umarak, kendime güvenerek.. Buraya girsem ne olur, o mu olur bu mu olur demeden, asfalttan çıkıp keçi yoluna girsem, çizik içinde kalsam, çamura ve tere bulansam, amaaağn bugün de dışardan yiyiversinler desem, evi mok götürsün aç kendine bir "Lost in Translation" diyebilsem :) Tüm bunları yapsam ve her bi'şeylere yetişemiyorum diye vicdan azabı duymasam! Neyse..
Yollarda evet şeytanlarımla savaştım ve melekler beni korudu ama peki ya gerçekler? Dönüp dolaşıp geleceğim kürkçü dükkanındaki mutsuzluğum meselâ? Yaklaşan kış.. Sorumlulukların ve kendim dışındaki insanların planları programlarına koşturuşum.. İki çocuk boğaz boğaza kavga ederken "anı yaşa, bugünler bir daha geri gelmeyecek" diyenlere aslında küfretmek isterken "peki, deneyeyim" deyişim?
Yani diyorum ki, şimdi yürürken her şey güzel. Peki yürüyemezken? İçim bulanmaya başladı. İşte dönüyordum. Bu ruh halim kaç gün devam edebilecekti? Yine aynı rutine, aynı sorunlara, aynı çıkmazlara dönüyordum işte..
Fakat tam o an çok ilginç bir şey oldu blogcuğum ve ben işte o an bu yolun beni sonsuza dek değiştirdiğini anladım! Bu kısırdöngüye girmedi gönlüm, birden durdurdu düşünceleri ve dedi ki: başka türlü bir ben olarak dönüyorum eve. Aynı sorumlulukları yine gerçekleştireceğim ama sonuca değil aldığım keyfe odaklanacağım. Kışın soğuğuna değil, mandalinanın kokusuna, yün atkının yumuşaklığına, kar tanelerini dilimle yakalamaya :) Kavga eden çocuklar elbet olacaktı ama ben kavga etmeyen kardeşlerin anormalliğine odaklanacaktım, çünkü o daha tehlikeli bir durumdu :) Kendimde hak görerek koşmaya, yürümeye, köpüklü banyolara, Lost in Translation izlemeye çıkacaktım. Kendi isteklerimi herkesin ihtiyaçlarının gerisine atan bendim, böyle bir talep yoktu belki de? Kendimi vazgeçilmez, her işi yüklenmiş ve ben olmasam dünya durur sanan yine bendim. Al işte 1 hafta yoktum ve dünya gayet güzel devam etmişti. Hattâ daha bile güzel?! :))
Vay be blogcuğum.
Hemen oturdum bir plan yaptım ve haftanın bir gününü tamamen kendime ayırabilmenin bir yolunu bulmaya karar verdim. Gerekirse babanneyi bile (!) arayacaktım. Fakat haftada bir gün sabah 8'de çocukları okullarına bıraktığım gibi çıkacak, akşam hava kararırken de geri dönecektim. Tam gün yürüyecektim blogcuğum, doğanın içinde, tekbaşıma, aklıma ne eserse.. Bunu rutin olarak yapmaya karar verdim!
Çünkü şu bir gerçek ki, bu yol bana şunu öğretti: ben yürürken, yazarken ve severken yaşıyorum. Ben buyum, bu üç şeyden besleniyorum. Bunca yıl kendimi besinsiz bırakmış, vücudumu iflasın eşiğine getirmişim. Yaşamımı seveceğim, kendimi seveceğim, bol bol yürüyeceğim ve deneyimlerimi de yazacağım. Evet. Son kararım budur :)
.
Bu yolda benimle yürüdüğünüz ve okuyup yorum yazdığınız desteklediğiniz için çok teşekkür ederim. Pek uzattım ama yazmaya, bu yaşadıklarımdan bir iz bırakmaya ihtiyacım vardı. Umarım bu yol sizin içinizde de bazı kapıları açmıştır! Şimdi rutine - ama odaklanarak, hissederek, deneyimleyerek - devam! Oyuna devam :)
Bu hafta benim bedenim de kendi içinde bir şeylerle savaşıp durdu sanki. Her gün bir yerim arızalandı ama ertesi güne geçti gitti. İyileşmeyi gerçekten istemek gerek diye düşündüm çünkü tüm hafta tüm gücümle kalan son zerrelerden kurtulup iyileşmek istedim. Bugün açan güneşle birlikte içim de açıldı. Uyandığım andan beri şarkı söyleyip dans ediyorum. Kışmış soğukmuş vız gelip tırs gidecek, nasılsa göz açıp kapatana dek yine bahar gelecek :) Sıcak şarapla samimiyetimi arttırıp her fırsatta battaniye altında sevdiğim filmleri izleyerek ve sevdiğim blogları okuyarak geçireceğim :)
YanıtlaSilNe güzelmiş :) Evet herkes kendine ne iyi geliyorsa onu daha sık yapmaya çalışmalı..
SilSenden mi ilham aldım bilmiyorum ama ben de yürümeye başladım, sonrasında canım biraz yansa da iyi geliyor. Dün de çıktım mesela ve düşündüğümden fazla bile yürüdüm, çok özlemişim.
YanıtlaSilCerencim ne diyeyim, güzel gönlün ne istiyorsa gerçek olsun, sevgiyle kucaklıyorum...
İnan o kadar çok duydum ki, seni okuduktan sonra yürümeye başladım inanılmaz iyi geldi diyen en az 10 kişi oldu ve bu beni inanılmaz mutlu ediyor.. <3
SilÇok güzel bir iş başardın, hayallerini başaran insanları severim..
YanıtlaSilşimdi sırada ikinci hayalim yani urla'ya taşınmak. bakalım hayırlısıysa başarayım inşallah..
SilAlkış:)
YanıtlaSilOkur için de çok zevkli, ve besleyici bir yolculuktu. Yürümek şu dünyadaki en büyük keyiflerden biridir der, başka da bir şey demem:)
Teşekkürler:)
Öyle gerçekten.. Çok sevgiler :)
Silvallahi kendim yürüyor gibi mutlu oldum ben de, bir de kız kardeşim yürüyor gibi de endişelendim ama herşey iyi gitti bin şükür. enerji ve mutluluk dolu bir yıl olsun dilerim :)
YanıtlaSilÇoook teşekkürler, hepimize!
SilHeyecanla izlediğim bir yolculuk oldu. Senin için bir eşiğin atlanmış olması en hoş tarafı. Kim bilir kimlere ne ilhamlar verdin? Belki şimdi değil, zaman içinde daha çok görülecek etkisi. Haydi devam! :)
YanıtlaSilEvet! Gerçekten zaman içinde daha da oturacak sanırım, hissediyorum..
SilBence tam da size göre bir karar olmuş. Döndüğünde nasıl hissedeceksin diye merak ediyordum açıkçası. Bence sana çok iyi gelecek. :)
YanıtlaSilBen de ne kadar gidecek merak ediyorum ;)
SilSanırım ülke olarak icinde bulundugumuz sartlar psikolojimizi yiprattu bu da beden sağlığımızı ama yürümek her şeye iyi gelir
YanıtlaSilÜlke olarak psikolojimizin çok bozuk olduğunu düşünüyorum ben de maalesef :( İçinde bulunduğumuz zulüm devam ettikçe aklımızı bir şeylerle oyalamak gerekiyor, bunun için de en iyisi bedensel bir uğraş içine girmek sanırım.
SilYollar, yolculuklar bunun için var sanırım. İdrak edebilene hatırlatılan birçok şey... Daha nice aydınlatan, rahatlatan yolların olsun Ceren. Sevgiler...
YanıtlaSilGerçekten öyle. Görmeye anlamaya hazır olmak lazım yoksa pat pat yürü gel.. Çok teşekkürler sevgili Klio <3
SilGeçen sene ablamın vefatından sonra yürümeyi bırakmıştım. senin yolundan sonra bir haftadır işten eve yürüyorum. hafta sonu yürümelerime de başladım. teşekkürler Hülya
YanıtlaSilSevgili Hülya, bu yorum beni çok mutlu etti...
Sil'Kendi isteklerimi her şeyin gerisine atan benim, üstelik kimsenin böyle bir talebi yokken'... Bir süredir beynimde dolanan düşünce bu. Evet aynen böyle, peki neden yenemiyorum kendimi yanlış olduğunu bile bile? O ilk kıvılcımı nereden alacağımı mı bilemiyorum? Döndüğünde bunu yazmaya devam edersen çok mutlu olacağım.;) Sevgiler...
YanıtlaSilSevdiğin ve sadece kendin için yaptığın bir şeyi hakkın olarak görerek yapmaya başlamak oldu benim için o kıvılcım.. Devam ettirmek çok daha zor, mesela dün hakikaten mesleki anlamda çok zorlandığım bir gündü, vaka analizi grubumdan meslekdaşım ve buradaki en yakın arkadaşım N.'nin danışanı intihara kalkışacağını söyledi onun için acil eylem, zorla yatış vs ayarladık N. panik oldu tüm süreci ben yönetmek zorunda kaldım vs. ve kendi kendime dedim ki neden bu mesleği yapıyorum, boynumuz kıldan ince.. Eve perişan döndüm, çocuklar ayrı alem, yemek yok, eşim işle ilgili bunalıyor. Ay birden geldiler. Aynı tas aynı hamam.. Ama garip bir şekilde mızmızlanmadan günü geçirdim, bitince de sadece kendim için sevdiğim bir bardak şarabımı aldım yatağıma girdim blog yazdım. Bugün çalılık yola girdim ama yarın köy yolundan devam ederim dedim.. Ve ediyorum, bugün çok güzel bir gün :) Ne olur sen de kendine sadece kendin için bir şeyler yapmaya ve bunu hak ettiğine inanmaya çalış çok iyi geliyor insana...
SilCanım Ceren, her yazından bir aydınlanma oluyor. Her yazında bir şeylerin farkına varış.
YanıtlaSil''Kışın soğuğuna değil, mandalinanın kokusuna, yün atkının yumuşaklığına, kar tanelerini dilimle yakalamaya :)''
bu cümleyi yazdım ajandama. O kadar üzülüyordum ki havaların soğumasına kışın sinsi sinsi yaklaşmasına.
yürümek ve yazmak konusunda o kadar haklısın ki. Bende içimin boşaldığını yahut daha da dolduğunu hissediyorum yürürken yazarken. Birde deniz kenarında vakit geçirmek bu üçü ciğerlerime dolan dumanla baş edebilmem konusunda yardımcı oluyor.
Yolun güzelliklerle yeni keşfedişlerle dolsun
Hiç üzülme, bak ben de üzülüyordum, çok üşüyen ve kış depresyonuna meyilli biriyim ben. Bir de 8 ay sürüyor kış bu coğrafyada, bıktırıyor hakikaten. Ama kaçış yoksa, zevk almaya bakacağız :))) Çok tatlı bereler eldivenler alıp, çeşit çeşit çay deneyerek, en battal boyundan termos ya da kürklüsünden bir kedi, anneci bir evlat ya da fazla dokunmatik bir sevgili falan alıp kucağımıza koyarak :) Bende yöntem çok, sen daraldıkça yaz ben sıradan söylerim sana.. Sen de bulduğun yöntemleri bana yaz, siz gençsiniz daha yaratıcısınız :) Hep birlikte çıkalım kış mutsuzluğundan!
SilVe mutlu son :)
YanıtlaSilBaşardığın harika bir şeydi, daha zorlarını da başaracağına eminim Ceren.
Sağol Handancığım. Bence de başarırım ben, yaparım :)
SilYazınızı ve yorumları okuyunca benzer duygular içinde olduğumuzu düşündüm . Sanıyorum blog sayfalarının güzelliğinin sihiri de burada.
YanıtlaSilYürümek öyle iyi gelir ki bana bu sayede 12 kilo verdim en kısa sürede yazacağım bunları da sevgiler 😍💖
Hoş geldiniz :)
SilBugün birçok yazınızı okudum hatta öğleden sonra yalnızdım, büyük zamanımı bloğunuzda dolaşarak geçirdim, çok hoşuma gitti, merakla bekleyeceğim..
Çok teşekkür ederim ben de sizi sayfama eklemeyi beceremedim ama bir şekilde halledeceğim yine de bir sekilde buluyorum okumanın yolunu .👍😍 Sevgiler💖
SilBen blogger’ın sol menüsündeki okuma listesine ekliyorum blogları ama anonim olduğum için (nedense google isim soyisim aile kütüğü herşeyi açık veriyor, sadece c. olarak kaydetmeyi başaramadım) blog takipçileri arasında görülmüyorum. Ama tüm yazılar geliyor feedime..
SilBen evlilik- arkadaşlar- iş üçlemesinde bile kendime vakit ayıramamaktan şikayetçiyken üzerine iki çocukla devam etmek zor olmalı. Çocuk konusu çevremde de şahit olduğum için gözümü korkutmuyor desem yalan söylemiş olurum :)
YanıtlaSilİyi tarafı dediğiniz şeyler kendini avutma değil, var olanın diğer yönü ve kesinlikle mantıklılar. Kardeş kavgaları, sorumluluklar onlar büyüdükçe azalacak durumlar. Her şey güzel gönlünüzce olsun! :)
Haydi inşallah diyeyim :) Geçen Pazartesi eşim eve geldi, bir çalışanına "ee nasılsın bakalım, haftasonu ne yaptın" demiş. Kız da ona "hiçbir şey" demiş. Eşim "nasıl yani?" demiş. Kızın cevabı "alışveriş yaptım sonra aldıklarımı yiyerek film izledim. Bu kadar!" :)))) Eşim eve geldiğinde "error vermiş" haldeydi, kendisine 17 sene önceki bekar hallerimizi anımsatmam gerekti, zor hatırladı..
Sil