25 Ekim 2021 Pazartesi

Bazen.. uzun uzun yazası gelir insanın.

Bazen ona bir şeyler yazarsın, 
Yazar silersin, yazar silersin.
O hiçbirini okumamış olur,
Ama sen hepsini söylemiş olursun.*

.

Bazı insanlar var. Elif meselâ. Onlarla birlikteyken, daha ziyade kendimi tanıyorum. Sınırlarımı ya da sınırsızlıklarımı. Beni gerçekten neyin mutlu ettiğini, neyin korkuttuğunu, neyin çok üzdüğünü öğreniyorum. Bir türlü kıramadığım kısırdöngülerime, en başta neden sahip olduğumu keşfediyorum. Bazen, canımı çok yakan bir süreçten, yıkık dökük, topallaya aksaya çıktıktan sonra, biraz üstümü başımı düzeltip, tozlarımı silkeleyip, kanayan yaralarımı da sardıktan biraz sonra; aslında hayat yolunda ne büyük bir adım attığımı fark ediyorum. Kendimi anlamak yolunda.. Çünkü bir süredir hayatı anlamakla kendimi anlamanın aynı şeyler olduğunu düşünmeye başladım.

Elif'in doğum günü. 40 yaşına giriyor. Olmayan kardeşim gibi, candan kutlamak isterdim onu. Hadi inatçı keçi, demek, yetmez mi artık demek, kaldığımız yerden demek. Bir abla gibi. Ama demiyorum. Diyemiyorum. Çünkü onun "benden uzak dur!" sinyalini aldım, hem de anladım onu, hak verdim. Kabul ettim. Ama dış kapının mandalının bile doğum gününü kutlarken, kardeş gibi gördüğüm birinin doğum gününü, yokmuşçasına.. İçim sızlıyor. Keşke sıradan insanlar olmayı başarabilseydik diyorum böyle anlarda. Yüzeysel paylaşımlar, fazla yakınına sokulmadan, merak etmeden, umursamadan. Uzaktan verilen selamlar. Keşke biz de herkes gibi olabilseydik.... Ayda yılda bir görüşen. Ama en azından kopmayan.

Sonra buna gülüyorum. Senle ben söz konusuyken, bu mümkün mü..?

*

Uzaktan da olsa, sesim sana ulaşmasa da, ben yazmak istedim. Yazıp yazıp silmek. 

Doğum günün kutlu olsun kardeşim.. Nice mutlu yılların olsun.

* Dörtlük: Murathan Mungan.