9 Eylül 2020 Çarşamba

Karışık saç, karışık kafa.

Batı yakasının delisi döndüüü! Evet evime döndüm. Lakin bedenen eve döndüğüm halde ruhen bambaşka bir yerde olduğumu sizden saklamayacağım. Sevgili dostlar, Münih'te hava 12 derece ve grinin 40 tonuyla karışık yağmurumsu bir şey çiseliyor. Sabahları en beteri; The Mist filmini anımsatan bir sis içinde uyanıyoruz. Üstelik yazlık keten ayakkabılarım su çekiyor, uzun kollu hırkamla dâhi üşüyorum, ev evlikten çıkmış, çamaşır makinesi bozulmuş ve çocukların ayakları 1,5'ar numara büyümüş. Ve ben tüm bu hengâmenin tam ortasında, an itibarıyla DAVşanlara karşı oturmuş kuruyemiş yemekte ve bira içmekteyim.


Neden? Çünkü evde kahve de bitmiş ve yaklaşmakta olan "teker teker gelin uleyn" atağını kahvesiz ya da alkolsüz geçirmem zor. Dönem dönem uzun yollar tepenler ya da büyükşehir-yazlık arası mekik dokuyan şen emekliler bu ruh halini iyi bilir; uzun süre ayrı kalınan evi döndüğünde bıraktığın şekilde bulamamak diye bir durum var. "Yaz Bekârı" olarak evde sorumlu bıraktığın sanatçı kısmısı da totoyu iyice yaymış, tam 1 ay boyunca evde donla dolanıp legolarıyla oynamak dışında pek bir iş yapmamışsa.. O evi afedersiniz mok götürmektedir. Üstelik muhterem biriktirdiği 5 posta çamaşırı tam ben gelmeden 1 gün önce bir panikle hatırlayıp, hepsini aynı anda yıkamaya kalkınca makineyi de bozmuş. Benim geldiğim sabaha bırakılan temizlik hadisesinden hiç bahsetmek dahi istemiyorum. Ya da İngiliz kraliyet bahçesi gibi bıraktığım bahçemin allahın dağına dönmüş olmasından.. Boyu 2 metreye yaklaşan bir ot yükselmiş arşa doğru ki, insan gözlerini kısıp dikkatlice bakınca onun bir ayçiçeği olduğunu ve güneş görebilse çiçeğe durduğunu dahi görebilir!

Velhasıl ben bu hengâmeye saçlarım fönlü geldim.


Evet. Her yaz kızıla dönen saçlarımı "terapist biraz ciddi ve olgun görünmeli" diyerek kahverengine boyatıyorum yoksa çiller ve kızıl saçlarla bir Pippi Uzunçorap karakteri gibi çalışamam takdir edersiniz.. Ah bu saçlarım.. Koca Alman olduğundan sarışın sevmez. Danışanlar kızıl istemez. Kahveye talim.. Tabi; doğal iyidir.

Saçlarım, yazdıklarım ve kafam çok karışık farkındayım. Defalarca “D’ror Yikra” dinliyorum bu günlerde. Defalarca. Bazen on, yirmi, otuz defa üstüste. Aklım bir yerde, kalbim bir yerde, bedenim bir başka yerde..


Her sene olur bana böyle Türkiye dönüşlerinde. Gittikçe adım adım depresyona girer "beni bu memlekete sen getirdin" diye kocaya çemkirir, sonunda da "ev nerede zaten?" diye düşünüp, zırıl zırıl ağlayıp açılırım. Genellikle Eylül ayı benim için "yeni yıl başlangıcı" gibi olur ve beraberinde de yeni yıl açılımları ishaline tutulurum. Yani şunu da yapacağım, bunu da yapacağım, planlar, yeni girişimler.. Bu sene Corona nedeniyle bu planlar sekteye uğradı biraz. Fakat evi düzene sokup, bahçeyi kışa hazırlayıp, çocukları bugün açılan okullarına tıkıp (evet Münih'te okullar Salı günü açılır çünkü Almanlara kimse "yahu yapmayın etmeyin, salı sallanır" dememiş?!), haftaya işime geri dönüyorum.

Resmen Corona yokmuş gibi bir açılış yaptık ama haydi hayırlısı.... Bana öyle geliyor ki 2 hafta sonra kapanır bu okullar yine ama "ağzımı hayrı aç"ayım, belki de bu kış korkulan olmaz, rakamlar ciddi seviyelere fırlamaz ve hayat yavaş yavaş rayına girer.. Almanya Türkiye'den biraz daha rahat, açık havada maske zorunluluğu yok meselâ. Fakat insanlar da mesafeye Türkiye'den daha çok önem veriyor (zaten mesafelilerdi, şahtı şahbaz oldu durumu). Fakat havaalanına gelen kayınvalidem boş bulunup beni şap diye öptü! Çözülemeyen olaylar dizisine bir yeni halka..

Fönlü saçlarımla geldim ama 3. gün o fönlü saçlar yıkanınca karışık saç / karışık kafa gerçeğine geri döndüm diyordum. Evet. Of yapılacak çok iş var.... Biram ve kuruyemişim de bitti... O zaman haydi bana müsaade....... Ama gitmeden, biraz gülümseyelim. Tam 35 sene önce bugün, minik Ceren'in günlüğünden bir sayfa sunuyorum size (pek farklı bir gün geçirdiğim de söylenemez ya....)


9.9.20: bugün de çiçeklerimi sulayacağım, iş için biraz evrak işim var onları halledeceğim, yine saat 13 gibi anca kahvaltıma zaman bulacağım, şanslıysam kitabıma devam edeceğim, gece de netflix. :)))

27 yorum:

  1. Tatlı tatlı gezmenin acı acı çalışması kısmına hoşgeldiin:)sağlık olsun. sen işten korkma iş senden korksun derdi annem.Korksunlar cerenden bekleyen tüm serkeş işler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya işi de özledim vallahi, hem de çok özledim. Temizce giyinmeyi, elime koca bir kup kahve almayı, "hoş geldiniz" demeyi danışanlarıma... Vallahi çok özledim. İnşallah kaldığımız yerden devam haftaya.
      Ama beni geren ev işleri de değil de, bizim bey biraz "toplayıcı biriktirici". Ay annesi 4 sene önce beyin süt dişlerini elime tutuşturduğunda anlamalıydım bunun ırsiiii olduğunu ama uyanmamışım o an demek ki. Şimdi nereye elimi atsam ordan bi battal boy çöp çıkar bana bıraksa. Üstelik biz "minimalist"iz sanıyordum ben! Dönemsel minimalizm krizime de denk geldi de ondan daraldım. Yine açtım vallahi D'ror Yikrayı ay soldan soldan geliyorlar..... İbranice "freedom" (özgürlük) anlamına geliyor ya of offff.

      Sil
  2. Tatil dönüşleri adaptasyon süreci benim de uzar genelde:)
    Saçlar güzel olmuş, güle güle kullan, ev işlerinde de kolaylıklar diliyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler :) Benim bir delirme noktam oluyor, ona daha gelmedim, o geçince kuzu gibi oluyorum. Herkes o noktaya kitlendi, tetikte şimdi :))))

      Sil
  3. Ceren aynı ben bir tek hava durumu hariç. İki çocuk evin bir aylık tozu valizler. Daha dün ben bu evi temizlemedim mi? Ev havada. Beş yaşındaki torunu nasıl oyalayabilirim. Ama benim işim yok. Ev işi alışveriş, yemek dlşında. Dışarıda Corona var. Sürekli aynı haberler. Ruh sağlığını korumak bedeni korumak. Dün gece sekizde çocukları dolaştırayım dedim. Her yer kalabalık. Park görünce oyuncaklar, spor aletleri dokunuyorlar. Emanet çocuklar. Stres içinde eve döndüm. Ege'nin internette dersi var. Neyse sorumluluğunu biliyor. Vaktinde derse oturuyor. Delirme saatleri var. O saati geçirirse iyi. Galiba evlerin içi çıfıt çarşısı. Karışık daima bir çıkış yolu vardır. Sana kolay gelsin. En iyisi sonbahar fotoğrafı çekip mutlu olmak. Çiçekler dikmek. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vallahi annemle babam torunları hem özlüyorlar hem de 5 günden sonraki her saniye hissediyorum “kafam tuttu vallahi” halini :))) O nedenle size Allah kolaylık versin diyorum.
      Delirme saati 4,5-7 arası mı??? Öyleyse ona ingilizcede cadı saatleri diyorlar. Tam alacakaranlık öncesi iyice tepe yapıyor :)))) sanırım açlık şekeriyle falan alakalıymış.. Ben 3’te önlerine hemen bi meyve kuruyemiş yoğurt sürüyorum biraz toparlıyor ama şeker verirsem tam tersi iyice coşuyorlar :)))) bilmem sizde nasıl öyle mi

      Sil
    2. Selam evet o saatler kendileri acıkıyor benden istiyorlar "anne anne meyve saati" diye.Yinede deneyeyim önerini. Şimdi salondaki koltukları ev yaptılar iki kardeş olmaları iyi salon havada ama en azından oyun kurup oynuyorlar.sevgiler.

      Sil
  4. Ay tam mır mır okurken bir anda fönlü saçlar ahhahhhahha :D Bak "tam böcek/yarım böcek" prensibini uyguluyorum: ya fönsüz gelmiş olsaydın?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahahahah
      Ya o yarım böcek tam böcek prensibini hayata yaymamız lazım - yoksa akıl sağlığı nanay olacak az kaldı

      Sil
  5. Ah ah her sene en az bir kere Antalya-Ankara arası birkaç aylık gidiş gelişler yapan ben öyle iyi anlıyorum ki seni. Her gidiş dönüşte ya bir elektrikli alet bozulur, ya böcek istila eder, ya balkonlar kuş pisliğinden görünmez hale gelir. Hele evde birini bıraktıysan of ki of, bir de onun pisliğini temizlersin. Bir de eve alışma aşaması var bunun, elektrik düğmeleri karışır, buzdolabı için balkona gidiir, dolap kapakları yanlış açılır, odalar karıştırılır, aa bu tabak benim miydi denir vs vs.
    Yine de eve dönmek güzeldir. Sağlıklı, keyifli günler diliyorum canım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha evet ya çok haklısınız, bu böyle miydi yahu eminim böyleydi nasıl unuttum böyle olmadığını... bende de çok oluyor. Hatta su ısıtıcıyı yeni almıştım kırmızı diye hatırlıyorum yeşil almışım şaşırdım! Ayyyy şimdi bunu yazarken oğlum çekmeceden makas bulup halıyı kesmiş!!!! Çocuklar unutmuyor!!!

      Sil
  6. hehe, vallahi o kadar kıkırdadım ki okurken, eve dönüş :)

    YanıtlaSil
  7. Saçlar şahane olmuş, kahvesi çok tatlı ♥

    Eve dönüş biraz can sıkıcı haklısın, kısa süreli tatillerden sonra bile bazen kafayı yiyorum ben. Kolay gelsin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler :) çocuklar küçükken her tatil dönüşü 15 gün alıyordu alışmaları. En azından o dönem geçti şükür ama benimki baki kaldı

      Sil
  8. Kafami sallaya sallaya (emme basma tulumba gibi) okuyordum ki fönlü saça geldim ve hahahahahahahahah.
    Fönlü saç, bira ve kuruyemiş çok harika bir üçlü. Deneyeceğim.
    Ben de eve dönünce kokuyu yabancılarım. Türkiye'de evin kokusu hemen sarmalar beni. Halbuki buraya döndüğümde her seferinde ilk gelişimmiş gibi 1-2 gün ne biçim kokuyor bu ev diye şaşırıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla benim kendi kendime süslenme ve köpüklü şarap içme huyum vardı (tuhaf tuhaf huylar...) ama kendi kendime bira kuruyemiş huyum yeni çıktı (niyeyse bira kuruyemiş benim kafamda sosyal bir hadiseydi..) iyiymiş ama belki devam edebilirim :)))
      Koku ilginçmiş! Doğru her ülkenin, şehrin ve evin kendine göre bir kokusu oluyor

      Sil
  9. İyi ki de fönlü gelmişsin, bence "fönlü saç modu" diye bir şey var ki, insana pek iyi geliyor. Dizi çıkmış eşofmanla bile o fön insanı bakımlı hissettiriyor. Bir iki gün o seni yüksek tutar. Sonrası Allah kerim Ceren, en güzelini yapıyorsun şu an. Benim için de çek bi fırt ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özellikle benim gibi yılda 1 fön çektirme lüksün varsa! LAman kuaförler vallahi boyadıkları saçı yıkıyor ama taramıyor bile!!! Vallahi! Eline tarağı ve kurutma makinasını veren mi ararsın, ıslak saçla topuz yapıp gittim evime kaç defa (evde yine yıkadım valla boya aktı yine!) Ay nefret ediyorum Alman kuaförlerden... Cağnım Türk kuaförleri!

      Sil
  10. Ne kadar eğlenceli anlatıyorsunuz, gülümsemem yazınızı bitirene kadar yüzümde asılı kaldı:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vallahi eğleniyorum ben de :))) Yaşarken "bunu yazayım ya, bunu unutmayayım" diyorum :))

      Sil
  11. Ayyy İzmir'de yaşarken İstanbul'da annemde kaldığım on günden sonra eve gelmelerimi hatırladım, tam bir kâbussss :/ Buzdolabında boş tencereler, evyede kurumuş bulaşıklar, dökülmemiş kültablaları, şanslıysam bir süpürge gezdirilmiş, ev evlikten çıkmış. Sanırsın çocuklarla o durmuş, ben tek gezmişim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :D Hah işte tam o manzara. Yaz bekârı! Grrrrr!

      Sil
  12. Ben tatil sonrası müthiş bir enerji ve dinçlikle işe başlıyorum. Derken ilerleyen günlerde çöküyorum. O yüzden hafta sonları 4 gün olmalı benim bünye ful 5 iş gününü kaldırmıyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya akdenizliyiz hepimiz aynı. Bir de son yazındaki gibi sanki madalya verecekler ekstra çırpınana! Peh.

      Sil
  13. Eş olmadan gidilen seyahatlerin dönüşünde yaşananlar o kadar tanıdık ki istemsizce güldüm:) Çocukların ayaklarının 1.5 numara büyümesi ne hoş bir ayrıntı:) Kolay gelsin diyorum ve sonbahara zımba gibi bir giriş diliyorum. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkürler :) burnuma kadar aileye batmış haldeyim bu günlerde, kendimi kaybettim, bulursam aynen niyetim o!

      Sil