24 Haziran 2025 Salı

İkide bir - 15

Kum Çocuk'un yazısından çıktım yola, o da buradan okumuş. Özetle; günün cümlesi şu: "Aşkı meşk etmeyenler, maksudlarına kavuşamazlar."

Korkma konumuz aşk değil, o işe girersek çıkamayız :)) Konumuz meşk; yani gayret, sebat, uğraşmak, çalışmak, talim etmek.. Bir kıvılcım (ya da aşk) ile başlayan "kor fikir"in, meşk ile işlenmesi. En tatlı dönemi, belki de "acemiliği" bu işlerin.. Kıvılcım kor, umut ve hayâller taze, insana "her şey mümkün.." hissi veren duygular uçuş uçuş... Turgut Uyar'dan şahane bir alıntı var yazıda: "Halbuki acemilik. Efendimiz acemilik. Bir taş alacaksınız. Yontmaya başlayacaksınız. Şekillenmeye yüz tutmuşken atacaksınız elinizden. Bir başka taş. Bir başka daha. Sonunda bir yığın yarım yamalak biçimler bırakacaksınız. Belki başkaları sever, tamamlar. Ama her taşa sarılırken gücünüz, aşkınız, korkunuz yenidir, tazedir. Başaramamak endişesinin zevkiyle çalışacaksınız." (Korkulu Ustalık).

Bu paragraf benim için çok özel, çünkü hayatta bir sürü yarım yamalak taşım var ve bunlara baktıkça bir "sıkıntı" duyuyorum: tamamlanmamışlık, başarısızlık, bunaltı. Oysa üstad haklı; hayat tam olarak bu! Acemilikler.. Yarım kalmalar.. Başarısızlıklar..

Doğru fakat; üstad da tam alışamamış ki şöyle devam etmiş: "Durduğum yerde kalmaktan korkuyorum."

İşte kilit cümle bu: tüm bunların sonunda bir arpa boyu gelişememe riski. Herşeyi boşa çeviren. Hayatı boşa çeviren.. Boş eden. Hiç eden. Anlamsız eden. 

*

Bundan beş altı yıl önce, "Denize Bakan Ev"i yazıyordum. Hâlâ en sevdiğim evimdir, artık bomboş ve kapalı bir ev olsa da.. O bloğu bana yazdıran, aslında bir süre de birlikte yazma keyfi yaşadığım bir başka blogtu, çok hoş bir etkileşim ve iletişim vardı aramızda ve iki blog birbirini çok güzel tamamlıyordu, bir süre için.. Sonra o arkadaşla yollarımız ayrıldı, türlü nedenler ama en nihayetinde "meşk"i kaybettiğimiz için. Zor dönemlerdi; corona ve evlere tıkılmamız bir yanda, benim küçük çocuklarla, onun özel hayat sorunlarıyla cebelleşmesi bir yanda.. Zorlandık ve meşk etmedik yeterince. Böyle olunca aşk ya da daha geniş anlamıyla bir işi başlatan o "kıvılcım" da sönüyor tabii. 

Günün birinde yeniden yanar mı bilmem, ben kendi adıma sanırım yenildim, inancımı yitirdim. Karşı tarafı bilemem.. 

O günlerde güzel geribildirimler alıyorduk "bir tenis maçı izler gibiyim" demişti bizi bilen bir dost, keyifli okumalar sunuyorduk. Ben kendimi geliştirdiğimi düşünüyordum yazın dünyamda, onu da girdiği tek düzelikten kurtarmıştı bu uğraş. Şimdi düşünüyorum da, aslında pek de kurtaramamış... Uyar'ın dediği noktada kalmışız ikimiz de. Birlikte de, ayrı da, gelişememişiz. Bu üzücü.

*

Ama dedim ya; aşk (ya da daha geniş anlamıyla: pişmanlıklar) değil bu yazının konusu. Konumuz: meşk, ceht. Yani eğitim, çalışma, çabalama, uğraşma, gayret, emek.. 

Bir şeyler yapmalı..... Kesinlikle birşeyler yapmalı ama ne? Gidip sahilden, dere yataklarından, yollardan küçük beyaz taşları toplamakla başlamalı, belki de.... En baştan başlamalı..


Hamiş. Bu benim yazdığım son "ikide bir" yazısı olacak. Neslihan başta olmak üzere, katılan herkese, yorumlarla beni zenginleştiren sizlere de özellikle teşekkür ederim, büyük keyif aldım. Bu noktadan sonra, bakalım "küçük beyaz taşlar"la yeniden başlayabilecek miyim ;) Göreceğiz...

17 yorum:

  1. Turgut Uyar'dan yaptığın alıntıya bayıldım. benim için zamanlaması da müthiş oldu!

    YanıtlaSil
  2. Şule gibi Turgut Uyar'ın cümleleri beni de çok etkiledi. Amatör ruh, acemilik, ustalıktan ziyade çıraklık daha zevkli, daha heyecan verici.
    Bilmiyordum o bloğunu, keşke denk gelseymişim o zamanlara. Diğer blogla eş zamanlı postlarınızı okumaya. Her şey vaktine esir Ceren, demek ki o demlerin süresi de o kadarmış, herkes alacağını almış ve çekilmiş belki de..
    Ne güzel yazmışsın yine, meşke gayretle, hayatı güzelce yaşamaya niyetle devam öyleyse..

    YanıtlaSil
  3. Canım C, pek güzel oldu, hele seninki katmerli oldu. Her yazına yorum yazamadım, bu aralar biraz sağlık sorunlarım var, kafam dağınık ama bu yazılar çok iyi geldi. Beyaz taşları alıp karanfil gibi elden ele yapalım ve buraları ıssız bırakmayalım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de oğlum hasta, Antalya’dan hasta döndü, toparlıyor derken bugün yine ateş ağrı.. Eve doktor istedik.. Keyfim benim de yok ama o nedenle de iyi geldi bu yazılar :) Akıl dağıtıyoruz işte..
      Size de geçmişler olsun ve evet küçük beyaz taşlarla devam :)

      Sil
  4. Günün cümlesine bayıldım. Üzerine düşünmelik. Meşk etme çabası, hevesi daim olsun.

    YanıtlaSil
  5. "Cancağızım" derim bazen sevdiklerime. Ta içinden gelen, ama biraz da durumdan yakınma içeren bir sözcüktür bana göre. Sana öyle seslenmek istedim yazını gecenin bu saatinde okuyunca. Gencecik, 3 çocuk sahibi olgun bir anne'nin bildiğine eminim. Ancak klavyem bilmiyor ki hemen altını kırmızıyla çizdi.
    Haklı olduğuma inanmışsam, inatlaşmadan "Neden" diyorum 4 yaşındaki çocuklar gibi.
    Katılmayı çok istediği halde, geç duyduğu için katılamayan-hatta son günlerde yorumlara bile yanıt veremeyen-korkulu bir çırak, kendini halâ ""Korkulu usta "olarak nitelendiren blog dostuna, iki kelam etmek ister; Ben de küçük beyaz taşlar taş toplamak istiyorum Canım Toplayabilir miyim, ne dersin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle en güzellerini de siz görür toplarsınız:)

      Sil
  6. Benimde yarım kalanlarım çoktur, kendimi yererim bu konuda ama bir diğer yandan bitişlerden kaçıyor belki insan sonlardan, varışa değil yolculuğa bak derler ya ben eminimki aldığımız yol boyunca illa ki kendimize bir şeyler katıyor gelişiyor bir hayat dersi en miniğinden de olsa alıyoruz heybeye o heybedeki taşların inşaa ettiği şey her daim görünür olmak zorunda değildir belki de..oğlunuza tez şifalar çarçabuk ayaklansın keyifle ..Bu sona gelirkende ben sizlerden çok şey kattım kendime iyi insanların çokluğunu gücümüzü varolun..Sizlerle bu seride yazmak şifalı geldi bana iyi ki katıldım katıldık ikide birledik nice buluşmalara dilerim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben yeni farkettim, subtrackt’i anlamaya çalışıyorum :) Annenize şifalar dilerim

      Sil
  7. Seni Denize Bakan Ev ile tanımıştım, deniz gibi güzeldi orası. Belki yine varırsın bir gün.
    Katıldığın için ben de sana teşekkür ederim. Belki de bu serilerle o küçük beyaz taşları toplamaya ve acemiliği işlemeye başlamışızdır, herkese iyi geldiğine göre, kimbilir..
    Güzel bir yaz olsun. Hasat vakti yine toplayacağım takım adayı. :)

    YanıtlaSil
  8. Denize Bakan Ev i okumak isterdim çok. Ama google da çıkmıyor. Kapattınız mı

    YanıtlaSil
  9. O bloğu okuyamadım ve üzüldüm şuan:(

    YanıtlaSil