Memleketin ekonomik halini, aşırı sıcakları, orman yangınlarını ve insanlık dramlarını dışarıda tutarsak - ki tutmazsak aklımızı oynatabiliriz - tamamen bencilce söyleyebilirim ki, Ağustos - çok şükür - çok güzel geçti.
Eşim Ağustos’un ilk 10 günü sırt çantası ve çadırıyla tek başına Norveç’e gitti. Böyle her sene bir 10 gün tek başına çıktığı ve bedensel anlamda kendini zorladığı, eve perişan ama mutlu geldiği tatilleri oluyor kendisinin. Kafasını boşaltıyor, topukları totosuna vura vura kaçtığı çocuklarını ve beni özlemiş oluyor falan. Hoş bir “aralık” oluyor, yalnız zaman geçirebilmek çok büyük bir lüks evli ve çocuklu hayatta..
Bu “aralık” bana ve çocuklara da çok iyi geldi. Yalnızken tam bir Akdenizli gibi yaşadım; rutinsiz, plansız, spontan ve tamamen anda kalarak. Kim arayıp buluşalım dediyse evet dedim, eşimin kuzeni ve eşimin liseden bir arkadaşıyla bile buluştum ki hep onlarla beni bağlayan tek unsur eşim sanıyordum..
Çocukların bir sürü arkadaşı gidip geldi - kimi yatılı - ben evde arkadaşlarımla şarap geceleri, kahvaltılar yaptım, bir danışanım seansı iptal edince iki çocuğu emrivaki babanneye yıkıp haftalık (Prensesten Mektuplar) uzuuuun yürüyüşümü bile yaptım.
Sadece gezmedim tabii. Evi de pürüpak ettim, çocukların eylülde başlayacak okullarına dair ihtiyaçlarını tamamladım, anlayacağın tamamen kendi kafama göre yönettim evimi ve çok ama çok iyiydim yahu! Çocuklar da bir sakin, bir söz dinler..!
Şahane bir haftaydı kısacası. Tabii herkes birbirini özlemiş, kavuşmamız da efsane oldu. Belki de işin sırrı budur; herkes kendi alanında, ara sıra bir araya geliniyor? :))
Biraraya geldikten 2 gün sonra yeniden ayrıldık. Bu defa ben çocuklarla ve annemlerle İzmir’de birkaç gün geçirdim, eşim de peşimizden geldi ve bir 15 gün de birlikte ailecek tatil yaptık. Denize güneşe kıpkırmızı domatese keçi peynirine sele zeytine miss gibi Girit mezelerine doyduk :)
💚💙
Bahçeden domates 🍅
Giritten meze 🫒
Son dört gün geçen sene oğlumla gidip çok keyif aldığım Bergama ve Dikili’ye kızım ve eşimle de gittik. Bir senede Türkiye nasıl değişebiliyor şaştım kaldım ama yine de güzeldi.
İşte Ağustos da böyle geçti, bitti. Bu ay sadece 1 hafta çalıştım 3 hafta yan gelip yattım (çok iyi geldi), baya güzel okudum (okuduklarımı goodreads’e ve bloğun sağına ekledim bak), yine hiç tv / netflix / youtube / blog dışı sosyal medya vs izlemedim (bu sanırım artık kalıcı olacak bende yaşasın), hiç vicdan falan yapmayıp çocukları direkt babalarına ve anane dedelerine yıktım ve kendime zaman ayırdım; bol bol yürüdüm, tek başıma deniz keyfi yaptım, okudum yazdım ohhh missss!
Aaa dur bak ne anlatıcam! Kızım şnorkelle dalarken denizden bir bileklik buldu. Sahilde neredeyse herkese sorduk, sahibini bulamadık. Öyle pahalı bir şey değil ama doğal taş, hoşumuza da gitti, kızım çok istedi sahip olmak. Ama ben haramdan aşırı korkarım, asla böyle şeyleri zimmete geçirmem. Bir iki defa hani yerde bulduğunda şans getirdiği söylenen 1 cent’ler vardır ya, inanayım dedim, yok, çok daha büyük ve değerli şeylerimi kaybettim. Asla almam yani bana ait olmayanı, buluntuyu direkt bulduğum yere bırakırım, çocuklara da böyle öğrettim.
Gel gör ki kerata çok güzel :)) Oturdum araştırdım, hatta biriki dindar ya da etik yönü ağır basan, adil arkadaşa danıştım, ederinden biraz fazlasını bir ihtiyaç sahibine bağışlarsan haram olmuyormuş. Minarenin kılıfı hazır anlayacağın :)) Hemen biz de bu şekilde davrandık, gördüğümüz bir ihtiyaç sahibini sevindirdik. Hattâ o gün içinde bir de karavanlı birileri yolda durup “susuz kaldık, hiç çeşme bulamadık, bahçenizden karavanımıza hortumla su alabilir miyiz?” diye sorunca, resmen hayır işi ayağıma geldi yahu diye düşündüm. Çok matrak değil mi ya bu karma işleri?! Vallahi garip bir sistem var hayatta..
İşte Ağustos böyleydi bizde. Güzel şeyler ne çabuk geçiyor.. Eylül ferahlık ve yepyeni, taze bir enerji getirsin hepimize inşallah!
Hamiş. Daha 10 gün Türkiye’deyim, bir iki güne Bursa’ya geçeceğim. Görüşmek istersen haber sal ;)
Ağustos sıcaktı, nemliydi ama bence de çok güzeldi, hep böyle olsun canım Ceren...
YanıtlaSilEylül hepimiz için daha da güzel olsun canım Leylâk Dalı’m. Daha doğrusu durumlar karmançorman bile olsa biz içinden güzeli ayıklayabilelim amin bin :)
SilAyy, hukukçuluğum tuttu! :))
YanıtlaSilBulunan malın sahibi bilinmiyorsa, sahibi ortaya çıkana dek o malı elinde tutan kişiyi malın zilyedi yapmaz, sahibi çıktığında malı geri vermesi gerekir. Bu duruma eski hukuktan bu yana lukata denir.
Ne var ki, denizde eşya bulmanın biraz farklı özel hükümleri vardır. Denizde bulunanın sahibini bilmek ve bulmak çok daha zordur, uzaklardan sürüklenmiş olabilir. O nedenle yeterli arama faaliyeti yapılmışsa, karada bulunan eşyadan daha kısa sürede malik olunabilir.
Eylül sağlıkla keyifle gelsin, mutlu anılar bıraksın. :)
Yaaa harikasın :)) Ben tamamen batıl olarak düşünmüştüm haram falan ama sen baya hukukî danışmanlık yaptın canım Ekmekçi’m :) Sağol varol 💕
SilMerhaba ben Ceren ne güzel olmuş sizin adınıza çok mutlu oldum❤️ ve teklif apayrı güzel İzmir de misiniz? Sevgiler
YanıtlaSilEvet İzmir dolaylarındayız :) Ama haftasonu Bursa’ya geçeceğiz inşallah.. Yine dönesim yok tabii özellikle eşim bu sabah montlu eldivenli bir foto yolladıktan sonra :,(
SilGüzel bir Ağustos olmuş, bileklik güzelmiş taşların ne olduğunu öğrendiniz mi? Taşıyanın enerjisine özel yapılmış olabilir, onun enerjisini taşıyabilir. Temizlik yapmalısın, tütsüle onu, sonra ya toprağa göm, ya akan bir dere suyunda yıka, ya da dolunayda şarj et ve bunu her dolunayda gerçekleştir.
YanıtlaSilPek ilgilenmedim aslında, aşağıda gece marketinde satılıyor benzerleri. Ona sorup dört katını verdim bir ihtiyaç sahibine :) Ben pek tütsü sevmem canımcım, pek inanmam da spirütüel şeylere.. Enerjiye inanırım ama pek anlamam o işlerden de. Bazen çok haklısın enerjisi uymuyor bazı takıların, kıyafetlerin hatta insanların bile. Hissediyorum hemen uzaklaşıyorum :) Bu zaten denizden çıktı, tuzlu su en iyi temizlik değil midir?
SilValla ben sıcağından mütevellit Ağustos'u pek sevmedim ama sen sevdiysen tamam. :)
YanıtlaSilYaşadığım yer Ağustos boyunca 15 derece olunca ;) bana sıcak çok iyi geldi..
SilBergama ve Dikili'den bahsederken bir yılda Türkiye nasıl değişebiliyor şaşırdım demişsiniz. Bu değerlendirmeniz hangi anlamda merak ettim. Olumlu yönde mi olumsuz yönde mi değişen?
YanıtlaSilDenizden kızınızın bulduğu bileklik için dini alimlerden! tavsiye almanız şaşırttı beni:) Şöyle dönüp kendime baktım, maneviyatın kırıntısı kalmamış bende:))
Kötü. Ekonomik anlamda herkes fırsatçı olmuş.. Zorluk yaşamalarını ve tabii tatil yerlerinde sadece turizmden kazanmalarını anlıyorum ama bu kadar da olmaz dediğim anlar çok oldu. Herkes birbirine kazık atma odaklı yaşamaya başlamış. Bir de 1 sene önce daha gülümseyen yüzler vardı şu an herkes hınç ve mutsuzluk dolu.. Mayıs’ta herşey kırıldı döküldü içimizde, en ufak kasabada bile hissediliyor artık umutsuzluk..
SilDini alimlerden almadım yahu, bir iki arkadaşıma sordum ne yapabilirim bu iş beni rahatsız ediyor nasıl vicdanım rahat kullanabilirim diye :))) dini alim dediğiniz arkadaşlarım yani :)))
Ben de espri olsun diye dini alim dedim zaten, biliyorum:)))
Sil:)))) sisli beyin yaşıyorum sanırım kusura bakmayın
SilÇok sevindim güzel geçmesine. Bileklik mevzusu da ayrı bir enteresan olmuş :) Deniz kum güneş,yalnızlık... kulağa ne hoş geliyor ve sana da iyi geldiği fotoğraftan belli sevgili Ceren.
YanıtlaSilKum yok :))) Minikli irili çakıl taşları var ki ben daha çok severim..
SilO zaman hoş gelmiş Eylül 🌺
YanıtlaSilBence de :) İçimiz kıpır kıpır mı evde yazar?
Silah bir de bergama'da buluşabilsek ne şahane olacaktı...ne diyelim, seneye belki :) umutsuz yaşanmıyor :)
YanıtlaSilÇok iyi olacaktı evet.. Aminnn sağlıkla keyifle buluşalım!
Sil"... hiç vicdan falan yapmayıp çocukları direkt babalarına ve anane dedelerine yıktım ve kendime zaman ayırdım; bol bol yürüdüm, tek başıma deniz keyfi yaptım, okudum yazdım ohhh missss!"
YanıtlaSilBen en çok bu kısmı sevdim ❤️
:) evet
Silmerhaba ben 2 ay sonrasından geliyorum
YanıtlaSilhem çift hem de birey olabilmek çok önemli, bir çok insan kafasındaki sonsuza kadar mutlu masalı yaratmaya çalışırken birey olduklarını unutuyor diyecektim ki şanslı olanın 20 yaşında ergen olabildiği türk kültüründe büyüdüğümü hatırladım :)
pfand şişeleri hariç bir şey bulursam ve değerliyse ben de asla yanımda götürmüyorum, eşyaların sahibinden aldığı manevi güce inanıyorum bu arada deistim evet lhdkdjdkj
Boşver 2 ayda pek bi numara olmadı zaten :)))
Sil