21 Ağustos 2022 Pazar

33: Türkiyeeee

Haftabaşı bir test daha yapıp, “eeeeh yeter artık beni Türk doktorlarına emanet ediverin gariii” diye uçağa atlayıp canım memleketime geldim. Alkışlar alkışlar! Valla asla gelemeyeceğim falan sanmaya başlamıştım. 

40 senedir aynı manzaradan vaz geçememek :)

Fakat uçaktan komik bir ayrıntı; yine yan sırada oturan yaşlı amcadan uçak inişe geçince bir aferin aldım :)) Bu çok oluyor, neredeyse her sefer ya yaşlı bir teyze ya da amca bana dönüp çocuklarımla ilgili bir şeyler için beni tebrik ediyor. Ne iyi ilgileniyormuşum, ne özenliymişim falan. Sanırım elimizde tablet telefon falan olmadan seyahat edebildiğimiz için ilginç geliyoruz insanlara :)) Yoksa bi’ numara yok, gayet klasik küçük çocuk darlamaları, atarlı Türk anası, telefonu alıp keyfine bakan baba falan bizde de mevcut.

Fakat şimdi yalan yok, böyle bir iltifat aldığım her sefer de inanılmaz mutlu oluyorum, genelde gözlerim doluyor, içimi ulvî duygular sarıyor. Yabancı birinden alınan bir iltifat insana ne iyi geliyor.. İlginç değil mi? Yabancı birinin iltifatı ve çok yakın birinin eleştirisi; bu ikisi birbirinin tam zıttı iki uca taşıyabiliyor insan psikolojisini.. Çok ilginç!

Neyse sonuçta geldik. Kısmetse dört hafta buradayız. 

Dakika bir gol bir, çöp kenarından el kadar kedicik

Memleketimin havası, güneşi hemen fark etti tabii. Sağda solda bazen uyuyakalıyorum ama çok şükür toparladım, iyiyim. Denize de girdim sonunda daha ne olsun.. Geçen yılki gibi saatlerce yürüyemiyorum, uzun uzun yüzemiyorum ama dur bakalım, açılırım inşallah..

Çok çabuk yorulduğum için bahçede çalışmayınca, hafif ev işi ve yemek dışında bir görevim de olmayınca, kalan tüm vaktimi spotify’daki podcastleri dinleyerek ve okuyarak geçirdim bu hafta. Hastalık sırasında bu mümkün değildi çünkü baş ağrısından gözümü bile açamıyordum. Özlemişim.

Sazak Rum Köyü’ne gittim hemen ☀️

Karl Ove Knausgaard’ın 6 ciltlik kavgam’ını okudum, 490 sayfanın 250 sayfası boyunca ev temizleme mi anlatılır yahu?! Merak etmiştim neden bu kadar sattığını, bitirdim, inanın daha da merak ediyorum! Diğer 5 cildi okumayı düşünmüyorum. İnsan bir yaştan sonra “çok fazla güzel kitap ve çok az zamanım var” psikolojisine giriyor.. Hayır Paul Auster yazsa meselâ 6 cilt okurum ama yahu adam hem çok başarılı bir yazar değil hem de daha 60 bile yok, bu kadar genç yaşta neyi çözdün de neyin otobiyografisini yazıyorsun?! Sanırım o da benim gibi yazarak düşünen, yazmaya başlayınca duramayanlardan. Ay içim gerildi, kim bilir ben de bu blogda nasıl geriyorumdur milleti diye düşünmedim değil :)) Bir de email yazıp “daha sık yaz” diyorsunuz ayolcuğum. Sizi gidi mazoşistler sizi.. 

Bahçeden üzüm 🍇 

Podcast olarak da Mirgün Cabas ve Can Kozanoğlu’nun Nereden Başlasam’ına kafayı taktım. Konular muhteşem, konuklar uzman, sohbet çok keyifli ve kendi konfor ve ilgi alanım dışında, çok fazla yeni şey öğreniyorum. En baştan sona dinlemekte olduğum bu podcasti aşırı tavsiye ederim, her şeyiyle 5 yıldızlı bir podcast.

Spotify hesabımı da yeniledim, listeleri biçtim kestim yeniden topladım falan, onları da severek dinliyorum tavsiye ederim ;)

Haftanın bu aon gününde de Kösedere Üzüm festivali’ne gittim. Birkaç atölyeye katıldım, üzüm tattım, şarap ve pekmez satın aldım. Güzellik yarışmasına (saat 16’da en güzel üzüm, saat 17’de üzüm güzeli yarışmaları vardı) çok güldüm ama köyün kızları da güzeldi doğrusu. Türk kadınında böyle değişik işveli bir güzellik var, saf naif değil de böyle latin kadınları gibi farkındalığı olan dişil bir güzellik. Avrupalı kadınlarda yok o, daha soğuklar. Bir dönem onlara özenip böyle boş boş balık gibi bakan iki lafı bir araya getiremeyen sıfır beden kadınları güzel diye etiketliyorduk toplumca ama o moda sanırım (şükür) geçmiş, insan özünden utanmamalı, aslında yüzyıllardır gelen, kadından kadına geçen bir güç var o özde..

Tatilin ilk haftası böyle geçti. Bu kasabada yazmaya çok elverişli bir ortam var, tortuya yansıyor zaten ama bakalım becerebilirsem haftalık yazılarla burada da karşınızda olmaya çalışacağım. Herkese güzel bir hafta dilerim!

38 yorum:

  1. Hoşgeldiiiiiin, ne iyi ettin de geldin, kucakladım say...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçen geceki seri mailleşmemiz nasıl iyi geldi anlatamam ve çok güldüm, hâlâ da gülüyorum 😂 iyi ki varsınız Leylakcığım ❤️

      Sil
    2. Ay biraraya gelsek dağıtırız ortalığı, ahahaha :)

      Sil
    3. Hem nasıl :)))))) o potansiyel ikimizde de var anlaşıldı!

      Sil
  2. tekrar hoş geldin şekerim :) "Yabancı birinin iltifatı ve çok yakın birinin eleştirisi" konusunda ne kadar haklısın. Sanırım yabancı birinin bizi hoş tutmak gibi bir misyonu olmaması iltifatın doğruluğuna inanmamızı sağlıyor. yakınımızın eleştirisi niye batıyor peki? "beni anlaması, yanımda olması gerekirdi" gibi bir düşünce nedeniyle mi? bilmem ki :)

    mirgün cabas ve can kozanoğlu benim de aklımda ama bir türlü başlayamadım. ne çok okunacak kitap, izlenecek film, dinlenecek podcast var ayol. bana bu hayat yetmiyor, bakın diyeyim!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya sorma hayat nasıl bana yazdığımı yalattı gördün mü! Daha geçenlerde bu konuda tam tersi düşündüğümü yazmıştım, yakınların böyle hissettiriyorsa onları uzağına al falan diyordum.. Hayat hep böyle yapar bana, hep iki taraftan da bakmamı sağlar.. Şanslıyım :)
      O podcast harika kesinlikle dinlenmeli ;)

      Sil
    2. Şulemin ifadesi bana da yakın geldi. Ben de yakınlarımın eleştirilerine neredeyse "isyan" denecek tepkiler veririm. :)
      Bir arkadaşım dün plajda otururken bir İngiliz anne ile Türk annenin çocuklarına davranışı, deniz kenarında kumda oturma ve oynama konusundaki farklıları anlatıyordu.
      Senin takdir gören tavırlarının karşılığı, ruhu bizden davranışı ecnebi tavırların nedeniyle olsa gerek diye düşündüm. :)

      Sil
    3. Tam çözemedim valla.. Tek gördüğüm Türkiye’de kural ve sınırlar diye bir konsept yok. Mesela ben 2 yaşımdan 42 yaşıma dek yani 40 senedir ailem tarafından “ceren hayır dediyse hayırdır asla evet demez artık” diye eleştirildim! :)) Eleştirilmeye de devam ediyorum. Esnek değilmişim :))))) Çocuklara da hayır dediğimde belki ya da evet ama sonra anlamına gelmiyor vah zavallılar.. Ne katı anneyim bi görsen…..

      Sil
  3. Türkiye'nin güneşi çok acayip değil mi? İnsanı sarıp sarmalıyor. Daha ayağımı bastığımda cildimde bir karıncalanma, diriliyorum resmen.

    Knausgaard'ın 6 cildini de okudum ben. 6. kitapta ilk beş kitabı nasıl yazdığını da anlatıyor. Yalan Rüzgârı gibi, bitmiyor. Üstüne bir de boşandı, yeni yayıncısıyla birlikte, Londra'da yaşıyor. İlginç bir arkadaş.

    Sen daha sık yaz tabii! İyi tatiller!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha evet ama o dirilme dediğin şey sanırım hayatta kalma içgüdüsü, gözünü sürekli açık tutup her yerden her an gelebilecek tehlikelere karşı uyanık olman gerekiyor ya :)))) Ondan dinçleşiyor insan.
      Nasıl ya gerçekten mi okudun?! O zaman resmen adam babasına dönüşmüş adım adım desene.. O kadar kaçınmaya, o kadar ben babam olmayacağım ondan üatün bişeyim ben’e rağmen……
      3 de çocuk yapmış, ben de işte yazar adam yazar kadınla oluyor başka türlüsü mümkün değil diye düşünmüştüm :))) direkt yayıncıyla kaçmış ha!
      Fakat şu var; adam durmayı bilmiyor. Makul sınırları yok hep gittiği son noktaya götüren bir karakteri var belli. 300 sayfa ev temizleyen, içmeye başlayınca duramayan, yazmaya başlayınca susamayan yani dürtüsel kontrol bozukluğu olan bir adam, çok belli. Anlıyorum da keratayı çünkü bende de var o.. Ama ı-ıh 6 kitap okuyamayacağım :)) Hayat kısa.

      Sil
    2. Yazar dedikodusu da olur onun da bir gideri var😉

      Sil
  4. Hoş gelmişsin sevgili Ceren bol dinlen yazı yaz gez sen beceriklisin güzel iltifatları hak ediyorsun. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  5. Hoşgeldin, vallahi çok sevindim memleket topraklarına ayak basabildiğine. :) İyi tatiller olsun.

    YanıtlaSil
  6. hoşgeldin keyifli tatiller dilerim. Podcastleri dikkate alacağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş bulduk :) Aslında dinlediğim podcast’leri yazmıştım bir ara, o yazıyı bir güncellemek lazım.. Üşenmezsem yapayım.

      Sil
  7. Öncelikle hoş geldiniz ve tekrar geçmiş olun:) Güzel, bol yürümeli, bol gezmeli keyifli bir tatil diliyorum:)

    YanıtlaSil
  8. Sen Türkiyeye gelince senin adına içimi bir sevinç kaplıyor. Kendimi annenin yerine koyuyorum çünkü. Tadını çıkar annene nazlan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Ben değil de torunlar artık.. Ama ben de çocuklaşıyorum tuhaf tuhaf huylarım hortluyor, huysuz ergenler gibi davranıyorum sonra da üzülüyorum.

      Sil
  9. Memleket havası, suyu, dağı, taşı, köyü, denizi iyi gelmiş :)
    Oh pek de güzel olmuş <3 Artıkça artsın keyfin, sağlığın, mutluluğun :) Kocaman sarılıp kocaman öpüyorum <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet! Gerçekten iyi geldi.. Bir iki gün denize de girebildim ama galiba bozacakmış bu akşam hava.. Kısmet.

      Sil
  10. Yaz diyenlere bakma manzaranın havanın tadını çıkar,mirgün Cabas dinlemiştim ama atlamış olabilirim bir daha bakayım.Enerjini toplarsan beklerim seni ve aileni

    YanıtlaSil
  11. Hoş geldin C'ciğim, şükür kavuşturana <3

    YanıtlaSil
  12. Kösedere Üzüm Festivali ilgimi çekti, açtım haberlerine baktım :) Atölyelerine dahi katılmakla ne iyi yapmışsın. Üzüm, şarap pekmez... Şahane!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. On yıldır yapılıyor ama pandemi nedeniyle ara verilmişti. Fakat bir tek ben maskeliydim :,( Uzaylı gibi hissettim kendimi ama cesaret de edemedim o kalabalıkta..

      Sil
    2. Ben de halâ maske kullanıyorum. İsteyen istediğini düşünsün modundayım:)

      Sil
  13. Karl Ove bende okudum Kavgam ilk okuduğum. Çocukluk Adasını okudum sonrasında Karanlıkta Dans. Böylesine kalın kitapların bir çırpıda bu kadar çok kişinin okumasının nedeni insanı en yalın haliyle anlatmaktan çekinmemesi. Her insan kendinden bir şeyler buluyor, kendi dile getirmediklerini okuyunca şaşırıyor ve merak edip devam ediyor. zihnimi yormadan okuduğumu hatırlıyorum. ama hangisiydi kitaplardan şimdi tam çıkaramayacağım, son okuduğumda öğretmenlik yıllarını anlatırken bir erkek olarak güdülerinin esiri olarak yaşadıklarını yazması beni rahatsız etti. yok artık erkek hocalara da kızımızı emanet edemeyeceğiz mi diye düşündüm ki yine burada karl ova aslında herkes tarafından bilineni yazıyordu. ne yazık ki erkek gözüyle denen şey gerçek ve ben bunu okuyup da konuya dahil olmak istemedim. ee ne yapayım böyle de muhafazakar bir yanım var.
    yine de 3 tane karl ove okumuşum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kitapta da var öyle bir paragraf yine 15-16 yaşlarındaki bir kızla ilgili bir fantazisi üzerine. O benim de dikkatimi çekti ve rahatsız etti ama asıl ben onu biraz ırkçı buluyorum zaten kitabın adı da biliyorsun.. Hitlerin otobiyografisi.. Ben sevmedim ve yazar olarak kaliteli de bulmadım. Başka kitabını okuyacağımı sanmıyorum.. :/

      Sil
  14. Ahhh o podcastin yeni bölümleri gelmiyor bayadır ama :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 10 10 hazırlayıp yapıyorlar ya.. Yani 10 kayıt alıp sonra tek tek yayınlıyorlar onlar, o nedenle boşlukları oluyor. :) sabırla beklemeye devam

      Sil