28 Temmuz 2022 Perşembe

Hikâyeli fincanlar

Buraneros'un bu yazısını okuyunca..... E artık yazmayanın arkasından terlik fırlatsınlar ve tam üst bacağının çıplak etine denk gelsin, e mi!

Bu porselen çay / sütlü nescafe /sıcak süt fincanları ananeciğimden bana yadigâr. Şu an annemin Bursa'daki evinde, benim canavarların biraz büyümesini bekliyorlar. 

Doğrudur, ben ananemin bana, ufacık bir çocuğa hiç düşünmeden kullanmam için veriverdiği bu incecik porselen fincanları kendi çocuklarıma vermedim, veremedim. Çünkü kırılacağından korktum. Ananem korkmamış mıydı yoksa "çocuğun keyifle, hayâllerle dolu bir şekilde sütünü içmesinin" çok daha önemli olduğunu düşünmüş ve "ne olacak canım, kırılırsa da cana geleceğine mala gelsin" deyip geçivermiş miydi.. Oysa ona da kendi anneciğinden yadigârdı ve çok değerliydi elbette.. Büyük ihtimal benim beslenme değerimi fincanın değerinden daha fazla gördü ama ben fincanın değerini çocukların süt keyfinden çok daha önemli görüyorum.. Tuhaf.... 

Fakat bu fincanlarda benim çocukluğum var. Önceleri 6 tanelermiş, sanırım ya kırıldılar ya ananemin üç kızına ikişer ikişer dağıtıldılar bilmiyorum, teyzelerime sormam lazım.. 6 tanesine birden sahip olma hırsım asla yok, 2'sinin bile bir gün elime geçecek ve "benim" olacak olma ihtimali bana büyüleyici geliyor.. İnanılmaz geliyor.. Hakettiğimden çok daha büyük bir hediye gibi geliyor.. Çünkü o fincanlarda benim çocukluğum var.

Paris Caddesi'ndeki evin upuzuuuun balkonunda ufacık sandalyeme otururdum, ananem önüme bu fincanla yoğurt verirdi, bir tek o fincanla yerdim yoğurdumu, o kurbağaya dair binlerce hikâye dinleyerek.. Bu hikâyeleri ben kızımla oğluma aktardım - fincansız ve yoğurtsuz - anlık uydurmasyon masallar, aynen bana yapıldığı gibi.. Ve günün birinde belki - inşallah - ben de kendi kızıma aktaracağım (çünkü aynen Buraneros gibi bizim ailede de bu değerler kız evlada verilir..)

Öyle işte... Yitip giden tüm ananelerimizin, dedelerimizin, ninelerimizin ardından, bir çay demlesek, sütlü kahve hazırlasak.. Ben kızımı karşıma alıp (oğlana güvenemem henüz) birer bardak köpüklü sıcak süt içsem.. Buraneros Ekmekçi Kız'ın ya da sevgili Parıldayan Çiçek'in o güzel tarifleriyle bir likör işine girişse.. Olunca - bayram olsun olmasın ne fark eder - bir kadehi sevdiği birine ikram edip içse, üstüne de bir yazı yazsa :) Olmaz mı? Hem ne güzel olur......

30 yorum:

  1. Mekanları cennnet olsun. Güzel anılarımız var elimizde. Şükür. Sevgiler…

    YanıtlaSil
  2. Şimdi gördüm yorumunu ve koştum geldim, veee fena tetikledindim, evet sütlü kahve ve fincanları, şimdi onların peşlerindeyim. Bir de kadehler var eğer hâlâ sağ iseler. Valla bizdeki kızlar ekstra şanslı ve avantajlı ve kıymetli çünkü sayıca çok azlar. Sevgili Okul Arkadaşımın eline su dökemem ben, Reyhan şerbeti ve likör güzellemesi bekleriz kendisinden ve Dağlar Kızı Reyhan türküsü söyleriz belki okurken, kimbilir:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi ister misin bir yazı ve bir bardak / sürahi / şekerlik de ondan gelsin! Şahane olmaz mı.. Olmadı bir çeşmi bülbül bak onları da unutmamalı..
      Eşyaya bağlılık diyor bazıları ama hayır bu bence eşya üzerinden hatıralara bağlılık, özlem, saygı..

      Sil
  3. Yazıyı okuyunca hemen ben de kendi fincanlarımın hikayesini yazmak istedim :) Ama bugün üst üste 2 post yayınladığım için üzülerek gelecek günlere bırakıyorum. Çok heyecanlandım, acaba ne yazacağım :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay ne olur yazın! Çok sevinerek okuruz, merakla bekleriz :)

      Sil
  4. fincanlara bayıldım! hep seninle ve sonrasında da kızınla yaşasınlar, eşlik eden anılarıyla beraber.
    bende de anneannemden kalan bir kahve fincanı var, ondan geriye kalan iki fincanı ablamla paylaşmıştık zamanında. o kadar değerli ki benim için de, en kıymetli fincan takımlarına değişmem çağrıştırdığı tüm güzellikleri...

    YanıtlaSil
  5. Fincanlar ayrı şahane, yazı ayrı, yorumlar ayrı. Haydi bir yazı etkinliği başlatalım; Hikayeli Fincanlar. Herkes eteğindekini döksün. Ben birazdan başlıyorum. (Fincan şart değil hikayesi olan bir tabak, bardak vs de olabilir)

    YanıtlaSil
  6. Dedoşumu bayramdan iki hafta önce kaybettik… Vestiyerin üzerinde sıralı kasketlerinden birini alıp geldim memleketten dönerken, kendi evimin girişine üst rafa koydum göreceğim şekilde. Gelip gidip bakıyorum. Neşeli sesi kulağıma geliyor, çocukluğum içimden coşuyor, bazen de gözlerimden yuvarlanıyor. Kırılması da mümkün değil ama evdekilerin kafasına koymasına müsade etmedim, edemiyorum.

    Mızmız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Mızmız.... Mekanı cennet olsun, sabır dilerim.. <3

      Sil
  7. Benim bebeklikten kalma porselen mama takımım var, galiba bir iki parçası kırılmış, şimdi elimde üç boy tabak var.
    Yarın gün ışığında fotoğrafını çeker, anneme ayrıntısını sorar yazarım.
    O zaman porselen ve cam dışında başka malzeme yoktu ki, kullanılmasın! Benim çocukların mama takımları kaliteli (!) melamindi mesela, şimdiki aklım olsa yanına bile yanaşmazdım onların. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru yaaa, resmen ananem senin ağzından konuştu vallahi o da aynı şeyi derdi "eeee, hanım, başka malzeme mi vardı!" :)) Kulaklarımda çınladı inan sesi, sayende..
      Melamin burada hâlâ var ve itiraf edeyim ben çok seviyorum :P sanki oyuncak evcilik tabak çanak seti gibi geliyor bana, üstünde de hep çocuksu resimler! melamin mikrodalgaya sokulmadığı sürece sağlıklı deniyor bu arada.. ama bilemedim, ben de kullanmıyorum, porselenciyim ben de ama kalın kaba porselenler :))) çocuklar büyüsün öyle değiştireceğim!

      Sil
  8. Ne kadar da güzeller, bir fincan manyağı olarak hem görünüşüne hem de maneviyatına bayldım. Benim ananemden kalan böyle andaçlarım yok ama uzun bir müddet bizde kaldığı için ben liseden gelince çay demlediğim ve beraber içtiğimiz beş çaylarının çok anısı var. :) Anımsadım güzel oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni ananem büyüttü, sonra ilk yüksek lisansımı onun evinde kalarak yaptım, bir ara ilk taşındığım sene (yaş 18) o benimle kalıp istanbul’a “alıştı” birkaç ay.. Keşke bu evimi de görseydi diyorum ama bu evimde ananemden öyle çok eşyam var ki, sanki görüyor gibime geliyor..

      Sil
  9. Nasıl da güzel fincanlar <3 Değerli olmalarının bir sebebi de anneannenin sana olan büyük sevgisinin izlerini taşıyor bence <3 Benim de anneannemden kalan çok sevdiğim kahve fincanlarım var. Hatta o fincanlar yüzünden "Aman canım bi' fincan bizden daha değerli değil ya!" diyen kayınvalidem ile kavga etmişliğim de var :))) Ben de yazayım bir ara hikayelerini :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seni tanıyorsam değerli! demişsindir :))))

      Sil
    2. Evet :)) "Fincanlar kırılabilir, boyaları çıkabilir. Geri dönüşü olmaz. Yani o fincanlar keyif için kahve içilemeyecek kadar değerliler benim için." dedim :)

      Sil
    3. Ya işte ben de biraz o noktada düşüncelere dalıyorum. Yani eşyaya öyle bir anlam yüklüyoruz ki, keyfini çıkartacağımıza müzelik gibi saklıyoruz (ben de kullanamıyorum kırılacak diye korkudan) ve bence bu çok yanlış.. Keyfimizce kullanmalıyız aslında kırılırsa da hatıralar da kırılmayacak ya.. Ama yapabiliyor muyum, hayır! Ama bu yaz M’le içicem valla karşılıklı süt!

      Sil
  10. Bu aralar böyle fincanlara merak saldım. Geçenlerde kendime bir tane aldım ama henüz elime geçmedi. Gidip böyle porselen fincanlara bakıp ,kendime almak. Günlük çayımı onlarla içip, baktıkça mutlu olmak istiyorum. Benimkilerin seninki gibi harika hikâyeleri yok ama benden sonraya kalmayı başarırsa hikâye ben olurum belki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eveeeet!!!! Bir efsane başlıyor desene :))

      Sil
  11. Gözümün önünde balkondaki Ceren canlandı, oturdum seni seyrettim fincandaki yoğurdunu yerken <3 Anılar bazen ne yoğun geliyorlar, sanki daha dün yaşamışız gibi, kokuları bile burnuna geliyor insanın tüm tazeliğiyle..
    Çocukluk insanın anavatanı gerçekten de...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar doğru ve güzel ifade etmişsin <3 Gerçekten, şanslıymışız.....

      Sil
  12. Sizin için eşya değil, ondaki anılar önemli. Ben de kırılmasın diye kullanmak istemezdim, hele çocuklara hiç vermek istemezdim :)
    Çok güzeller bu arada..

    YanıtlaSil
  13. Benimde fincan ve kupa takıntım var.Artık annem arkadaşlarıma ne olur şu kıza fincan almayın,aldırmayın diye yalvarıyordu. Fincanlara bayıldım, bayıldımmmm. Ananemde de vardı bu tarz çok eski ama ben yengeme kaptırdım :(

    YanıtlaSil
  14. Hikayesi olan objeleri bu sabah keşfettim ve bu konu hakkında yazan her bloga uğradım. Bu fincanların benzeri anneannemin vitrininde de duruyordu. Hiç kullanıldığı görmedim, sadece süstü benim için. O zamanlar bi anlamı yoktu benim için. Şimdi büyükler vefat etti, anıları kaldı.. Elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Süs eşyalar hatta kullanılması yasak misafir odaları olurdu bazı evlerde. Ben bu konuda şanslıydım, her odaya girip her eşyayı kullandığım bir çocukluk yaşadım. Hatta kendi çocuklarım olunca bazen diyorum nasıl izin vermişler, benim evimde değerli hiç bir şey yok sırf çocuk var diye :)))

      Sil