9 Ocak 2022 Pazar

1: Yeni

2022'ye ben de hepimiz gibi yeni bir takım heyecan ve planlarla girdim. Bunlardan biri de bloğumla ilgili. Aralık'ta burayı çok boşladım; biraz ülke gündeminden, biraz kendi gündemimden.. Ama diyorum ki, buraya düzenli haftalık yazılar yazayım artık. Hani şu aylık yazılarım gibi; neler keşfettim, neler yaptım, neler hissettim.. Bu tarzı hepimiz sevdik galiba, bana da çok iyi geliyor doğrusu.... O zaman devam :) Bakalım yepyeni yılın ilk haftası neler olmuş?

YENİ YILIN İLK SABAHINA GÜLEREK BAŞLADIM:

Çöpleri geri dönüşüme götüreyim dediysem, karşıma çıkan bu görüntüye çok güldüm. Kontrollü Almanlar Noel ve Yeniyıl gecesi hakikaten kontrolü yitirirler. Bu sene havai fişek yasağı vardı ama içki yasağı yoktu :)) Biraz içtiysek demek ki....

İçmişiz ama kutuya sığmayan şişeleri yine de asker nizamı dizmişiz..

Bu diyarlarda her yer kapalı, insanlar yasaklara önem veriyor. Havai fişek yasağı da, elini kolunu yakan insanlar zaten halihazırda yoğun olan acilleri iyice doldurmasın, sağlıkçılara ekstra iş çıkmasın diyeydi ve çok mantıklıydı. Yine de tek tük yasağı delen çıktı tabii. Ama geçmiş yıllardaki şu görüntünün esamesi okunmadı.. 


Biz de kendi halimizde çocuklar uyuduktan sonra bahçede yaktığımız ateş çevresinde demlendik. Sessiz sakin şekilde girdik 2022'ye..  Bu seneden iyi sağlık ve huzur dışında beklentim yok ama bu sene için kendimden beklentilerim var. 

2022 resolutions :))

Fakat; daha ilk haftadan bile cortladım, listedekilerin hiçbirini yapamadım.

BOŞ, BOMBOŞ BİR HAFTA GEÇİRDİM:

Hiçbir şey - hattâ blogları bile - okuyamadığım, podcast ya da film izleyemediğim, burnuma dek çoluk çocuk içine gömülü olduğum bir haftaydı yılın ilk haftası. Bir de üstüne KBB enfeksiyonu gibi bir şey geçiriyorum ne olduğu belli değil. Ama Corona değil:

Minnoş test, hayatımıza girdi çıkmıyor..

Ama yatıp dinlenebildim mi hayır, çünkü malumunuz 17 günlük noel tatili nedeniyle çocuklar evde. Günün 13 saati uyanıklar, 1 saat ekran hakları var, geriye kalan 12 saat boyunca tepemdeler. Dolayısıyla, saatlerce lego, playmobile, kutu oyunları, elişleri, koşturma, zıplama ve sonu mutlaka en az bir çocuğun bağırarak ağlamasıyla biten greko-romen güreşler dışında kalan zamanda delirmemek için doğa ana'nın yardımına baş vurdum. 

Öğle yemeklerini paketleyip her gün biryerlere gittik. Bu sayede onlar koşturup enerji atar ve yeni şeyler keşfederken, ben de biraz temiz hava almış, biraz yürümüş oldum.

Miniklerim yavaş yavaş büyüdüler artık ve sanırım bundan sonra "çişim geldi, acıktım, yoruldum" üçlemesini daha az duyarak, daha keyifli yürüyüşler yapabileceğim onlarla. Bu haftanın en güzel keşfini ekliyorum:

Bu mevsimde çiçeğe durmak da nedir, a şaşkın? :)

SEVİNDİM:

Yılbaşı kartlarım yavaş yavaş yerlerine ulaşmaya başladı, ben de sizlerden çok güzel kartlar aldım, neredeyse tamamı elişiydi ve inanılmaz mutlu oldum, çok teşekkürler <3 Yaşasın blog dostlukları!

mutluluk!

ÜZÜLDÜM:

Urla'daki okula başvurumuzu anlatmıştım. Ben bir sene olsun gelip hem sahip oldukları ikinci kültürlerini çocuklarıma tanıtmayı, hem de çok özlediğim toprağımda kendi insanlarımın arasında biraz nefes almayı istiyorum... Çünkü Almanya beni gerçekten çok bunaltıyor, saklamayacağım. Urla'daki okul bu nedenle önemliydi. 

Neyse yanıt olumlu geldi, ön görüşme yapılacak.. Ben saati yazdıkları emaili eşime yolladım. O kaydetti ortak elektronik takvime. Fakat kocaman yazmışlar "14 Türkiye saati". Biz onu okumamışız.. Arada 2 saat fark var. Saat 12'ye 10 kala telefonuma mesaj geldi ve ben panikledim. Çünkü ben evdeyim ve danışanım gelmek üzere, eşim çocuklarla çocuk bahçesinde! Neyse eşim bir şekilde sistemi kurdu, ben katılamasam da görüşmeyi yaptılar. Fakat 4 kişilik seçim komitesi gayet ciddi gömlek kravat, bizimkiler çocuk bahçesinde çamur içinde. Üstelik 80 kişi başvurmuş 15 kişi alınacak. Ve 2. Üstelik; başvuranlar NATO askerlerinin çocukları falan! Görüşme başlamış, bizimkiler "neden Urla'ya gelmek istiyorsunuz?" sorusuna şu şekilde yanıt vermişler:

L: Zaten görüşmeye bile katılmamış, gelip el sallayıp geri gidip kumdan kalesine devam etmiş.

M: Ben gelmek istemiyorum burdaki okulumu, arkadaşlarımı ve yaptığım sporları bırakmak istemiyorum. Ama sizin okulun da yüzme havuzunu beğendim, bilmem belki de gelirim. demiş!

F: Eşim Türk olduğu için, çocuklara ikinci kültürlerini de göstermek istiyoruz. demiş.

Tabii kuruldaki adamlar da "e yani macera arıyorsunuz" demişler!!!!! Resmen böyle. Eşim de "yok tam macera da değil, bizce çok kültürlülük önemli, Türkiye'de yaşamadan kültürlerini tam öğrenemezler" falan demiş. Bu sefer adamlar "E Türk okulları var" deyince de eşim "ama çocuklar Alman sistemine alışıklar, zaten taşınmak büyük bir değişiklik olacak, bari alıştıkları okul sistemine devam etsinler istedik" demiş......  Sonuçta adamlar da "sırada daha öncelikli durumu olanlar var, büyük ihtimalle bu sene olmaz ama isterseniz bekleme listesine alalım" demişler. Ne diyebilirler ki zaten.. Sittirin gidin sizle mi uğraşıcaz, insanlar bu okula girmek için birbirlerini parçalıyor mu diyeceklerdi.

Güldüğüme bakmayın, olan olmuş.. Üzüldüm aslında. Fakat doğrusu, benden başka isteyen yok Türkiye'ye gitmeyi, biliyorum. Eşim Türkiye'de bir sene yaşarsam sonra Almanya'ya geri dönmek istemeyeceğimden korkuyor. Kızım 8 yaşında ve onun tüm dünyası burada. Oğlanın söz hakkı zaten yok. E yani ben tek başıma istiyorum..... Yalan yok çok istiyordum.... Ama benim ne istediğimin ne önemi var, değil mi?

Neden böyle olmak zorunda bilmiyorum. Yani son zamanlarda beni mutlu edebilecek her şey başkasının mutsuzluğunu içeriyor. Dolayısıyla ben de ısrar edemiyorum, tamam diyorum.... Tuttuğunu koparan, dediğim dedik, seviyorum uleyn nazı bırak gel buraya tarzı bir yapım yok. Kimse üzülmesin, herkes mutlu olsun derken de ben kendi mutluluğumu hiçe sayıyorum.. Bu hep böyle. Ben de önemliyim, bir sefer de benim mutluluğum diyemiyorum..... Kabulleniyorum, tamam diyorum, canım yanmamış gibi davranıyorum. Atıyorum içime. Hep böyle bu. Son yıllarda ne istediysem hep böyle oldu........

Belki de hayat böyledir, bilmiyorum ama ara sıra da benim hayallerim, isteklerim öne çıksa. Biri de meselâ gelip bana dese ki, Bir tanem söyle canım ne istersen iste benden! Güller içinde dans ede ede uzaklaşsak falan. Ya da dese ki, sen mutlu olursan ben de olurum... Ya da en önemlisi ben kendime desem ki "benim mutluluğum ancak önce diğer herkesin mutlu olması koşuluna bağlı değil!"........

Neyse ağır konular bunlar. Ama yazarım sonucu demiştim. Hayâller buydu:

Zeytin ağaçları altındaki tahta masamızın hikâyesi..

Sonuçsa bu oldu. Ve ben üzüldüm.

Kaldık yine bununla başbaşa..

Neyse. Olan oldu. Tatlı bitirelim haftayı.
Veee son olarak;

ŞALANJ-1:

Bay Zihnin Arka Sokakları, seni, beni ve Romalılarla non-binary'leri şalanja çağırmış. 52 hafta boyunca her Pazar yazacakmışız, haydi bakalım 52. haftaya kaçımız kalacağız, bu daha büyük şalanj bence :))) İlk soruyla başlıyorum: 

"Büyürken yapmayı en çok sevdiğin şey neydi?" - hayâl kurmak. 

Sabırsız C.

Öyle hayâlciydim ki, her dakikam apayrı evrenlerde, çeşit çeşit maceralarla geçerdi. Biraz da non-binary bir yapım vardı aslında, hem kızların hem oğlanların dünyalarındaki maceralara doyamazdım, çeşitli araçlarla (yani salon mobilyalarıyla) hiç bilmediğim ülkelere seyahatler düzenler, elimde ağaç dalları, boyumu geçen mısır püskülleriyle savaşlara tutuşur, ondan on dakika sonra prensini bekleyen hüzünlü bir prenses oluverirdim. Büyüdükçe öğretmenlerim bu hayâlcilik huyumu çok zararlı bulmaya başladı maalesef ve bir süre sonra köreldim.. Bu sene yeniden başladım hayâller kurmaya ama çocukluktan farklı olarak bu sefer gerçekleştirebilme olasılığı olan şeylere dair hayâller kuruyorum (totoyu sağlama almak) ama valla pek de gerçekleşen olmadı henüz - Mimas Yürüyüşüm dışında..... O da bir şeydir tabii.. O zaman, devam..

Şimdilik böyle. Haftaya görüşürüz!

35 yorum:

  1. Selam:) Görüşmeye katılamayarak ipleri bırakmak kötü olmuş:( Evli olmayı, aile olmayı seviyorum ama durum buysa istediğiniz gibi bir dünya, büyürken yapmayı sevdiğiniz hayal kurmanın ötesine geçemiyor.. Ne kadar mutlu bir evliliğinizde olsa istekler hayalde kalıyor genelde:)

    Bu arada Türkiye'de böyle test kitleri olmadığı için fotoğrafı hamilelik testi zannettim:))) Mutlu pazarlar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Danışanım 12'de gelecekti ve 12'ye 10 kala fark ettik saati.. İCiddi hastalık dışında seans iptal etmek meslek etiğime aykırı.. Eşim tek başına halleder diye düşündüm ama tabii istemediği bir şeyi yarımağızla yaptı o da..
      Evlilik konusu gerçekten öyle, bir yerlerden ödün vermek gerekiyor, o ödünler eşit veriliyorsa yürüyor bence evlilikler.. Yoksa bir noktadan sonra kopuyor. Ben şimdilik bekliyorum çocuklar biraz büyüsünler, şu an görevlerimiz var. Hayallerimize de sıra gelir inşallah bir gün....
      Hamilelik testi konusunda haklısınız! O gece 5 kişiye yolladım 4 tanesi aaa hamile misin dedi, üstelik negatif teste :)))) Türkiye'de yokmuş bu testler, burada kendin yapıyorsun, %99.99 doğru sonuç veriyor. Güzel bir sistem aslında.
      Size de mutlu pazarlar, hattâ mutlu haftalar dilerim

      Sil
  2. Her hafta yazacağına sevindim, hamile olmadığına da, ahahaha :) Şu testlerden bizde de olsa keşke en ufak boğaz yanmasında acabağ covid miyim demesek :)
    Ne desem diye düşündüm, babamdan miras lafla devam edeyim: Her şerde bir hayır vardır. Belki Urla işi daha sonraki yıllarda daha iyi sonuç verecektir, çocuklar biraz daha büyüyünce. Ne bileyim işte, züğürt tesellisi bu kadar oluyor. Niyeyse ödünler hep kadından, hep anneden bekleniyor.
    Hatırlattığın iyi oldu, gidip şalanjın ikincisin yazayım ben de, kucakladım say...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu nalet pandemi bitsin ben seni zeytin ağaçlarının altında pikniğe götüreceğim, şimdilik onunla idare edersin :)

      Sil
    2. Acaba bu testlerin ticaretini mi yapsak senle sevgili Leylakcığım? :))))) Paraya para demeyiz. Bir de beleşe alıyorum ben bunları anaokulu çocuğumuz sağolsun.. Beleşe alıp alıp sana yollasam malumunuz Antalya PTT iyi çalışıyor, sen orda pazarlasan eşe dosta :))))) Business Plan!
      Haklısın, hayırlısı böyleymiş bence de :)
      Şalanjın 2.sini ben de gördüm, maalesef ben 1 hafta geriden geleceğim galiba..

      Sil
    3. Yorumu biraz törpüledim ;)
      Zeytin ağacı değil de "garı atladı"ya gidelim birlikte, inşallah! Çok öpüyor kucaklıyorum..

      Sil
  3. sıra sıra dizilmiş şişelere çok güldüm :) bu da böyle bir kültür demek, bize çok uzak :P

    urla konusuna üzüldüm ben de. bu kadar zorlayıcı bir kabul süreci olacağını düşünmemiştim doğrusu. ve bu ülke bizi kaderci yaptı sanırım ama ben de leylak dalı öğretmenime katılıyorum: her şerde bir hayır vardır :)
    şu test işine giriş valla bence, paraya para demezsin :) ve evet, ben de "aaa 3.mü geliyor" dedim, testin negatif olduğuna sonradan odaklanıp :P

    son olarak açan çiçek ne allah aşkına? pek güzel :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya daha ben bunun renklere göre ayrılmışını da gördüm :))) Yeşiller yeşil şişe çöpünün altında nizama durmuş, beyazlar beyaz şişe çöpünün, kahverengi olanlar da en geride hazırolda.. Ayh. Bu kadar nizam beni boğuyor Şule.....
      Urla konusunda ben kimseyi hayallerime ortak edemediğime üzüldüm sadece.. benim hayallerim hep tek kişilik......
      Ay bilmiyorum! Fakat yani tohum değil, bazı bitkiler bu mevsimde berry türü tohum verir onu biliyoruz ama bu bildiğin çiçek. I-Naturalist ile bir daha gidip bakacağım, belki Ekmekçi Kız biliyor olabilir mi diye bekliyorum ;)))

      Sil
    2. Bu yazıyı okudum sonra gidip o çiçeğe baktım, aradım yani, ama bulamadım. Yazacaktım güya, araya annemin doktor ziyareti, benim aşım filan girince kalmış. :(
      Biraz taflana benzettim aslında, çiçek değil de meyve mi diye düşündüm, emin olamadım.

      Bu arada, okuldan kabul cevabı gelmemesi can sıkıcı, ama belki başka yollar (başka okullar) vardır, bulunur umarım.
      Olmadı, uzun yaz tatilleri ya da sık gidip gelmeler bir yol olabilir? :)

      Sil
    3. Benim de zamanım olmadı bu hafta çok yoğun çalışıyorum ama yarın öğleden sonram boş, inaturalist'le gidip yeniden bakacağım ;) Sonucu yazarım.
      Tuhaf ama ben düşününce, iyi ki kabul gelmedi çünkü bu benim kendi hayalim çocuklu hayalim değil, onu fark ettim! Yavaş yavaş bu hayalim için adım atmaya karar verdim, yeni bir heyecan bu benim için.. Dur bakalım biraz olgunlaşsın, anlatırım <3

      Sil
    4. Bugünden bana kalan <3 ;) İğ Ağacı <3 Daha güzel bir kare de buldum arşivimden..... Baya hafızamı zorlamam ve teeeee 2013'e gitmem gerekti ama buldummmmm!

      Sil
  4. Neden bilmiyorum son zamanlarda çevremde Almanya'da bunalanların sayısı patladı. Diğer ülkelerdeki arkadaşlarım gayet keyifliyken.. Muhakkak gerekçeleriniz birbirinden farklıdır fakat bu kadar peş peşe gelmesi ilginç. Dilerim her şey istediğiniz gibi olur ve bir soluk alabilirsiniz. Geçici bile olsa soluk soluktur :) "Aile" bana çok kısıtlayıcı geliyor maalesef. Tüm güzel yanları bir tarafa.. Büyük sorumluluk. Her adımda birilerini düşünmeniz gerekiyor. İşin kötüsü herkes kendince haklı oluyor. Kimseyi de suçlayamıyorsunuz :/

    Ahahaha :D Romalılar gelmiş hoşgelmiş :) Okurken şunu düşündüm büyürken hepimiz hayal kurma yeteneğimizi kaybetmişiz. Elbette hayal kuruyoruz hala ama o çocuklukta kurulan uçsuz bucaksız diyarlar yok. Daha çok sonuç odaklı. Neyse. İyi oldu şalanja katılmanız :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir nedeni şu olabilir, her şey yasak! Yani tamam anlıyorum ve uyguluyorum ama yasak yasak yasak.... Bir işe yarıyor mu ondan da emin değilim.
      52 hafta, 1 gitti, 51 kaldı :)

      Sil
  5. Sevgili C.
    Tatlı C.
    Hayalsız olur mu hiç?
    Nasıl çekilirdi bu düzen ve insanların kurduğu bu acımasız sistem.
    Okulun öyle demesi beni de üzdü hayırlısı diyelim.

    YanıtlaSil
  6. uçurtmalı resime kalbimi bıraktım. testi bende hamilelik testi zannettim. kartlar çok hoş ben bu etkinliği kaçırdım:( yaşam olağan şeylerle bile çok güzel. bomboş bir hafta gibi gelmiş size ama dolu dolu geldi okurken

    YanıtlaSil
  7. içip içip şişeleri böyle dizmek istedi canım.bizim buraları bir görsen şişe kırıkları mı arasın,pis maske atıkları mı ararsın,ne ararsan var sokaklarda.beni almanya 'ya sürsünler.

    YanıtlaSil
  8. Destan gibi bir yorum yazdım, sonra sildim. Olan olmuş, önümüzdeki maçlara bakalım demekle yetineceğim :)

    YanıtlaSil
  9. Selam Urla işi beklemeye kalmış. Bence sen vdaha çok istemeliydin. İsteyen kişi amacına ulaşır. Sen yine dört kişilik istemişsindir. Çocuklar ve eşi düşünme. Olacak biraz zamanı var. Çocuklar biraz daha büyümüşler olayı harika. Sevgiler şirin tatlı Ceren.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla artık hiçbir konuda bekleme yapmıyorum. Beklerken hayat geçiyor. Evetse şahane, hayırsa hayırlısı, devam.. :)

      Sil
  10. Böyle işleri beylere bırakmamak lazım. Ama hayırlısı olsun yazın gelirsiniz sizde şimdilik. Test pozitif çıkınca ne renk oluyor merak ettim. Hülya

    YanıtlaSil
  11. çok derin mevzular.Ama içimden bir gelirsen daha da dönmezsin gibi geliyor Alamanyaya.Sen blogdaşları böylece komple Almanya'ya taşısana. mahalleyi akdeniz esintisi ile doldururuz:)yeminle senin yöntemden daha iyi gelir, türkiye simülasyonu gibi ama Almanyadayız/ her yer rosman her yer mercedes:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. F. de aynı şeyden korktuğu için :))
      Valla ne güzel olurdu…

      Sil
  12. Çok üzüldüm Ceren. Pıt diye oluverseydi hep beraber nasıl sevinecektik.
    Öte taraftan, NATO askerilerinin çocuklarına sormuşlar mı? Onlar gelmek istiyoruz, çok istiyoruz mu demişler? Ufaklığa bayıldım, siz beni değil de ben sizi seçecek miyim bakalım, spor benim için önemli, sizin okul standartlarıma uyuyor, deşüneceğim demiş.
    Bekleme listesinde kaçıncı sıradasın?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canım Benim <3
      Bekleme listesi sırasını sormadım çünkü sanırım hayır demenin kibarca yolu..

      Sil
  13. Ahh nasıl bir hayal kırıklığı, tahmin edebiliyorum. Biraz teselli olur mu bilemiyorum ama bu tip yaşadığımız anda talihsiz görünen durumlarla ilgili "zamanı değilmiş demek" diye yorumluyorum ben artık. Bir şeyin zamanı gelmedi mi ne yapsan olmuyor, geldi mi de hiçbir şey tutamıyor. Misal bizim Türkiye'ye dönüşümüz de o hikayelerden. Sekiz yıl boyunca geri dönmek istedi eşim. Çıkan fırsatlar da olmadı değil ama olmadı da olmadı. Dokuzuncu sene yine bir teklif geldi. Görüştü, yine reddetti. Yaz tatili için gelmiştik, bu defa da olmadı dedik, geri döndük. Ertesi gün telefon çaldı. Başka bir pozisyon fırsatı belirivermişti aniden ve görüştüğü kişi ille de onu istiyordu. "Zamanı" o an gelmiş meğer. Bir buçuk ay içinde kendimizi Türkiye'de buluverdik.
    Sizin de zamanı geldiğinde, su akacak ve yolunu bulacaktır elbet. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  14. Hamilelik testi değil mi o ya hu:) Bizde de o testlerden olsa eminim eşim her gün yapar kendine, pandemi bizi korkutuyor bu ara yine. Test yaptırmak da özel hastanelerde parayla, devlette sıralarca insan.
    Böyle düznli insanlara bayılıyorum, o şişeleri nasıl dizmişler öyle, bizde mümkn m öyle bir disiplin. Zaten kağıt toplayıcılar şişeleri görür görmez toparlayıp giderler.
    Hepimizin hayal ettiği ve gördüğü manzaralar farklı olabiliyor maalesef. Türk işi teselli cümlemiz; her işte bir hayır vardır.
    Çocuklar zaten istemiyorlar anladığım kadarı ile annelrin isteği bazen onların isteği ile aynı olmuyor, ister küçcük olsunlar ister kocaman.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocuklara gün aşırı yapmak zorundayız bu testleri, artık evimizin bir bireyi oldular :))

      Sil
  15. Urla'daki okul işinin yatmasına üzüldüm. Herkes farklı bir değerlendirme yapmış. Benim ilk aklıma gelen başka bir şey. Biliyorsunuz Türkiye'de seçimler artık öyle bildiğiniz gibi yapılmıyor. Memur sınavında top çekseniz mülâkatta eliyorlar. Bu yüzden Tügva'dan bilmem ne vakfından tavsiye mesajı götürmelisiniz. Yoksa devlete hiçbir müracaatınız kabul edilmiyor. Sizin iktidar partisinden hiç bir tanıdığınız yok mu kuzum?:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef haklısınız.. Ülkeyi getirdikleri nokta bu.. Herkes birbirini aldatmaya çalışıyor çünkü kimsenin hiçbir şeye güveni kalmadı :( Eskiden olsa ben mesela orda yaşarken herkes benim gibiydi, bir yere torpille gelmeyi önce kendi gururumuza yediremezdik. Bunu kendi başarımız göremez kabullenemezdik..
      çok acı çok….. Almanya’da en azından bu sistemin iyi çalıştığını biliyorum, bu okul da direkt Alman MEB’ine bağlı Türkiye’yle alakaları yok o nedenle hiç öyle şeyler olmadığına adım gibi eminim. Bizi almadılarsa içim çok rahat, bizden daha çok ihtiyacı olanı almışlardır.. Güvenim tam :)

      Sil