13 Temmuz 2020 Pazartesi

Zevkler ve renkler - steampunk


Tartışılmaz biliyorum. Nasıl ben Kore dizilerini ve müziklerini bir türlü sevemediysem, size de şimdi yazacaklarım çok iç gıcıklayıcı gelebilir. Ama işte zevk bu.. Oldu bi'kere. Ben steampunk seviyorum a dostlar!

Aslında sevdiğim şeyin steampunk olduğunu bilmeden sevdiğim zamanlarda, yani hafızamın en derin köşesindeki ilk steampunk figürüm: Jules Verne'dir! Çocukken bayılırdım kitaplarına. Saatlerce okuyup, geri kalan saatlerde de hayâller kurardım: gizemli haritalar, heyecanlı yolculuklar, tuhaf buluşlar, acaip makinalar, hele o dürbünler, kalın camlı uçuş gözlükleri, 1850'lere özgü o kaba saba aletler.. Evet çocukken aradığım her şeyi Jules Verne'de bulabilirdim; kendine özgü bilimkurgu anlayışı ile tarihin ilk "steampunk" figüründe..


Sonra Mad Max serisi, Wild Wild West, Miyazaki'nin "Howl's Moving Castle"ı ve Fritz Lang'ın "Metropolis"i (1927 olan), bir de Robert Downey JR. ve Jude Law'lu Sherlock Holmes.. Ve tabii ki "bu sene kaynadı ama seneye!" dediğim Burning Man Festival :) Bunların hepsinin ortak yanı; 1850'lerin tarzı hantal, ağır metal işleri, vidalar, mercekler, tuhaf icat ve teknolojiler.. İçinde sıfır plastik olan bir dünya.. Tabii aynı oranda da esneklik, yumuşaklık.. Bunu neden seviyorum bilmem :) Sanırım içindeki mekânik zekâ'ya ve "macera ruhu"na tutkun olduğum için... Devinime, buharlı makinalara (trenler... vapurlar.. ah!) ait olup, günümüzdeki "kullan at" anlayışına tam zıt oldukları için. Çünkü bu makinalar hantal ama tank gibi, bozulmuyor.. Steampunk tarzı bir arabayla bugün dahi taaa Afrika'ya gider, dönersiniz meselâ....

Steampunk (ya da bazılarının tercihiyle retrofuturistic sci-fi) beni büyülüyor evet. Ama içine fantasy girmeyecek lütfen yani hem metal hem kanatlı peri gibi figürler olmasın bir zahmet. Bence realist, buharlı makinalar, hantallık, yabanilik yeter de artar bize...


"Kız amma sana benziyor" diye zorla izlettiler: Mortal Engines - çok sevdim ama kız saçları ve huysuzluğu dışında bence bana hiç benzemiyor :))

"Fena değil, bi bak istersen" diye zorla izlettiler: Snowpiercer - sevdim ama çok ağır ilerlediği için dayanamadım, ne olacak bu işin sonu hemen öğreneyim diye Kore versiyonunu izleyeyim dedim (Yön. Bong Joon Ho) ve dedim ya... Ben Kore "şeysleri" sevmiyorum..... Sevemiyorum. Zevkler ve renkler işte, tartışılmıyor..

12 yorum:

  1. Of ben de çok seviyorum steampunk! Galiba Tiny House Nation programıydı, bir ev yapmışlardı steampunk tarzında offff nasıl içim gitmişti! Mad Max, Evrim'in favorilerimden :) Mortal Engines ve Sherlock'u da izledik tabi ki :) Snowpiercer da listemizde. Retrofuturistic sci-fi türünde bir öykü yazmaya başladım Haziran'da bir yarışmaya katılmak için ama tüm hikaye kafamda olduğu halde kağıda kaleme dökemedim bir türlü. Keşke dönüp yazabilsem. Bence kimseye iç gıcıklayıcı gelmez steampunk, gelmemeli yani :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya bu kadar olur, sen de mi seviyorsun o kanalı? :D "Living big in a tiny house" youtube kanalı. Çok keyif alıyorum..
      Mortal Engines'teki Shrike'ın Hester'e dönüp "sen bu adamı seviyon galba?" dediği an beni bi gülme tuttu ama o sahne dışında çok sevdim :))))

      Sil
  2. ya bende Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, okuyordum.jules verne hayranlığı ile başladım bilim kurgucu olamadım o metalik tat hep bana bi itici geldi meğer bende steampunkermışım ツ

    YanıtlaSil
  3. Ben de seviyormuşum ne sevdiğimi bilmeden :D

    Kore dizilerini, müziğini ben de sevemedim. Hint dizilerini de izleyemiyorum, içim daralıyor :D

    YanıtlaSil
  4. koreli erkeklerin benden pürüzsüz olduğu bir evrende tövbe izlemem o dizileri:))

    YanıtlaSil
  5. Vaoov güzelmiş bakmam lazım 🌸

    YanıtlaSil
  6. Dekorasyon, mimari, tasarım vs. açısından ben de çok seviyorum:) Mad Max dieselpunk sayılıyor galiba ama o seriye de bayılıyorum. Bir yandan da beğendiğim için kendime şaşıyorum:) İstanbul'dan Bursa'ya karadan gidip gelirken Kocaeli'nde yol kenarında büyük bir çimento fabrikası vardır. Her geçişte büyülenmiş gibi bakarım. İçimden de "Yahu bu bir çimento fabrikası, muhtemelen çevrenin içine ediyordur, niye bu kadar beğeniyorsun?" diye kendimi sorgularım:) Dev tanklar, yüksek merdivenler vs. Etkileyici duruyor ne yapayım? İtiraf gibi oldu bu:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :D o zaman çelik fabrikalarını hiç görme!
      şaka bir yana, buharlı gemilerle seyahat ne güzel olurdu, norveç fiyordları mesela.. ah ah...

      Sil