25 Haziran 2020 Perşembe
Değişim..
"Değişim zaman alır. Bazen tek bir ömre bile yetmez.. Bazen bir yolculuğa çıkarsın kendi içinde, varmak istediğin yere yaşamının sonunda dahi varamayabilirsin. Senin kaldığın noktadan, seni anlayan başka biri devam eder. Ve sonunda, biri varır o nihai noktaya. Ve her şey değişir o an.. Bir gün, biri için, bahar geliverir.." diyeli çok olmadı, daha bahar yeni başlıyordu.
Bahar geçti. Gelinciklerin arasından denize, karşı yakaya bakamadan geçti bu bahar.
Bende bir şeyler var... Bir kıpır kıpırlık, bir fokurdama, kabarma hali var. Geceleri uyutmayan, hayattaki yerimi, amacımı, yolumu düşündüren bir şeyler var. Bunu sizlerle de tartışıyorum aslında, dönüp dolaşıp. Temel kavramları, benim için elzem olan kavramları sorguluyorum. İçimde bir şeylerin yuvalanmaya başladığını, kuluçkaya yattığını, kımıl kımıl birşeylerin hayata başladığını hissediyorum. 40 yaş. Gerçekten ağır geldi bana.... Çok düşünüyorum; "ölüm anksiyetesi, aslında yaşayamamak kaygısıdır" derler, hayâl ettiğin, planladığın şeyleri bir şekilde yapamadan göçmek endişesi... Şimdiye dek yaptıklarımı beğeniyorum ama bu bende "yaşamın ikinci yarısına dair performans kaygısı" yaratıyor, yani bilişsel, fiziksel, sosyal ve duygusal anlamda "vites küçültme"ye hazır mıyım, emin değilim.
Bir yanım (tutulan belim, çocukların tırnaklarını keserken kısma huyu geliştirdiğim gözlerim, unutup durduğum kelimeler, eskisi kadar sosyal olmak istememek, kabuğumun içinden daha fazla keyif almak) evet derken, öbür yanım (hâlâ aşkla çarpabilen kalbim, insanlara ve yaşama dair içimdeki dipsiz merak ve anlama aşkı, kendimi ifade etme ihtiyacı ve diğerlerindeki etkim) "hayır daha bir süre platoda dolaşacaksın, inişe geçmeye daha var" diyor. Kierkegaard'a bakarsan zaten yola yeni çıktık, "yola kendi benliğinin farkına vardığın an çıkarsın..." ve doğrusu bu ya, sanırım yolun sonu da yok, dünya yuvarlak ve milyarlarca yol, olasılık var önünde...
Ve ben Bilişsel Davranışçı Terapi'nin inancı tam şövalyesi, "terapide altın standart"ı yakaladığına inanan, her alana uygulayabileceğini savunan ve genelde de başaran meftûn... geçen hafta bir sunum izliyorum, 2 saatçik sürüyor ve.... sarsılıyorum. Karşımdaki adam beni sarsıyor. Öyle ki; birden beynimde şimşekler çakmaya başlıyor. "Bu adamla tanışmalıyım! Bu adamdan süpervizyon ya da bir şekilde rehberlik, danışmanlık, bir öğreti, bir el bir yol almalıyım..." Ve mesaj yazıyorum özelden: "Hocam, ben bir BDT'ci olduğum halde sunumunuzdan çok etkilendim. Yıllarımı bu alana verdim fakat içimde bir değişim hissediyorum ve BDT'ye yönelik inancımı sorguluyorum.. Kısa Süreli Psikodinamik Psikoterapi konusunda kendimi geliştirmek isterim. Bana rehberlik edebilir misiniz?"
Bu kadar..... Kabul edecek mi bilmiyorum. Fakat CV'mi gördüğünde edeceğini biliyorum, üstelik bir BDT'ciyi psikodinamik alana "döndürmek" bizim alanda biraz "Hıristiyan damadı Müslüman etmek"le eşdeğer bir durum :)) Ne olacak bilmiyorum. Bunca yılın eğitimini, deneyimini bir yana koyup en baştan 40 yaşımda bu alana kayabilir miyim diye düşünüyorum. Eski alışkanlıklar yan kısa dönemde sonuç veren altın terapileri bir yana bırakıp uzun süreli, derinlemesine terapötik süreçlere dayanabilir miyim bilmiyorum. Rollo May'in peşine takılıp "terapist hatalarından öğrenir" diyebilecek miyim bilmiyorum ama zaten uzun süredir kendimde hissettiğim "empatik ve şefkatli terapi anlayışı, kendi deneyimini yansıtmaktan korkmayan terapist" gibi kriterler beni heyecanlandırıyor. Hele hocanın sunumda defalarca belirttiği "terapist counter-transference'ı bir sorun değildir, sürecin farkında olduğun sürece kendi kendine müdahale edebilirsin ve zaten terapistin amacı hastasını anlamak kadar, kendini de anlamaktır" demesi, beni can evimden vurdu sanırım....
Hele Yalom'un 70'li yaşlarında kendisinin de yaşadığı ölüm korkusu nedeniyle tutup Rollo May'den psikodinamik psikoterapi alması, bu süreçte danışan görmeyi reddetmesi.. Sanki son zamanlarda yaşadığım "corona süreci"ne bağladığım ama aslında birebir kendi içimdeki "kaynamaya", "kabarmaya" konduramadığım süreçler.... Sokrates'in rüyalarıma dahi girip "üzerinde düşünülmeyen hayat yaşamaya değer bir hayat değildir" demeleri..... Yok.. Bu işin sonu sanırım psikodinamik psikoterapi gibi duruyor....
Ama biraz "zaman" veriyorum. Bir hafta, 10 gün bu konuyu düşünmeden yaşamak, sonra yeniden ele alıp "gerçekten istiyor muyum yoksa binlercesi gibi bu da maymun iştahımın bir "aşermesi" mi?" diyeceğim.
Değişim zaman alıyor ama ya bir tek ömrüm varsa......?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Biyokimya lisans kimya yüksek lisans 2,5 sene çalışmadan ve 3 sene evde oturup çocuk büyütmeden sonra 32 yaşında yeniden üniversite sınavı ve psikolojik danışmanlık ve rehberlik öğrencisi bir kadın olarak (bu arada 3. sınıfa geçtim) yazılarını keyifle okuyorum hatta bana ilham veriyorsun ufuk açıyorsun. Değişimin ve dönüşümün zorla olduğuna inanmıyorum. Olacaksa oluyor. Senin içindeki kıpırdanmalar da sanki bu dönüşümün kıpırdanmaları. Bekleyelim ve görelim heyecanla 😊❤
YanıtlaSilSevgiler...
Varlığımızı devamlı tazelemeliyiz, değil mi :)
SilÇok teşekkür ederim, motivasyon verdiniz.. Yolunuz açık olsun, değerli bi meslekdaş kazanalım alana :)
Teorik kısımlar alanıma çok girmiyor ama ruhani değişikliklerinizin bir kısmı bende de mevcut, üstelik henüz 26 yaşındayım! :)
YanıtlaSilUmarım sizi daha iyi hissettirecek şekilde evrilir olaylar :)
Sevgiler.
A yazılarınızdan daha büyük sanmıştım, olgunluk demek ki :)
SilYıllardır öyle söyleniyor, haklılık payı olduğuna inanıyorum artık :)
SilBence insan değişmediği zaman ölür. Mezarda bu var zaten,hareketsizlik, durağanlık ve hep aynılık. Hayat ise hep yeniler kendini ,doga hep yeniler. Agac vule3durmaz yerinde her sene yeniden çiçek açar, ama o geçen seneki çiçekleri degil.meyve verir ama vir sen daha tatli bir sene daha az bir sene daha bol bir sene hiç denilexek kadar az. Değişim yasamin özü. Ben buna 16 yasinda karar verdim. 1 ömrüm vardi ama bu 1 tek ömrü tek bir ben olarak gecirmek istemedim. O yuzden çeşit cesit meslekler edindim. Sil bastan başladım. Örneğin 1 sene sonra Almanca ogretmenligine de veda edip anti-aging koçu olma yolunda ilerleyecegim ;).Kısacası değişiklik iyidir !Hep destek tam destek
YanıtlaSilExupery sevdiğini biliyorum, bu sana o zaman: "yaşamak, yavaş yavaş doğmaktır!"
SilYa senin hep değiştirdiğin mesleklere gıpta ediyorum.... Anti aging koçu da iyiymiş ama önce şu benim çil öhöm güneş lekelerini halletsek ya! özledim bu arada, konuşalım bi ara.
40 yaş herkese aynı korkuyla mı geliyor. Ben de aynı senin düşüncelerini kaygılarını taşıyorum.Yazılarını okumak çok rahatlatıcı oluyor.Kendine ve bizlere motivasyon sağlaman ve burada hep yazman temennisiyle buda geçer ya hu demek en güzeli sevgiler sevil
YanıtlaSilMerhaba Sevil. Yok ya bazısı da inanılmaz mutlu, oh sonunda yaşamımın olgun ve sakin dönemi başlıyor diyor :))) O kafaya erişmeyi istiyorum ama daha var galiba..
Sil40 yaşa gelmeden de benzer kaygılar sarabiliyor ruhu. Ben mesleğim konusunda hep çıkmazlarda buluyorum kendimi. Öğretmek istiyorum, daha doğrusu öğrenmelerine rehberlik etmek, başarmalarından alacakları zevki, mutluluğu paylaşmak istiyorum ama ne yapsam çoğu öğrenciye ulaşamıyorum. Kazanamıyorum. Kaybetmekten yorulup vazgeçmek istiyorum. Vazgeçmeyi de beceremiyorum. Ne öyle ne böyle hep ortada, arada, yarı yolda kalıyorum. Öğretmenliğe uygun olmadığımı hissediyorum çoğu zaman. Gereken özelliklere sahip değilim sanırım. Peki ne yapayım? Ne yapmak istediğimi biliyorum aslında ama mevcut düzeni kökünden değiştirmeye cesaretim de yok. Senin değişimi içinde hissettiğin ve yeniliği kucaklamaya hazır olduğun sürece her şeyin üstesinden geleceğine inanıyorum <3
YanıtlaSilCanım benim; sen doğrusun da... ülke yanlış. Başkaca konuşmayayım.
Silİngilizce öğretmenliği bence çok yönlü renkli bir meslek, bir çok alana kayabilirsin aslında. Yetişkin eğitimi, tercümanlık, hatta online göçmen kadınlara İngilizce, bunlar sadece bir kaç sertifikaya bakıyor değişime karar verirsen de..
Konuyu 10 gün dinlendirdikten sonra tekrar ele almak muhteşem bir yol. Fakat önceki satırlardaki heyecanı okuyunca bu değişim adımının devamı gelecek gibi görünüyor:) Gönlünüze göre olsun.
YanıtlaSilBir şey itiraf edebilir miyim? 10 gün bekleyemedim dün yazdım hocaya, 2 saat önce de ondan email geldi ve kalbim öyle çok çarpıyor ki şu an yanaklarım falan kıpkırmızı. İnanılmaz dikkate almış, nasıl güzel fikirler vermiş, bir sürü isim ve eğitim programı önermiş, bir sürü ek yapmış emailine.. Türkiye'de eğitimdeyken böyle hoca çok ender çıkardı karşıma, dedim yeni nesiller ne kadar şanslı.
SilŞimdi verdiği kaynakları edinip kurslara bakıyorum. Bir de kendi süpervizörümden çarşambaya randevu aldım, belim tutuk topallaya topallaya da olsa gideceğim. Onun da fikrini alacağım çünkü o da aslında "ceren sen psikodinamik alana aitsin" demişti bir defasında! Ben o sırada inanılmaz karşı çıkmış "direnç" göstermiştim ama şimdi bilmiyorum, bir hareketlenme var evet, hem benim hem de dokunacağım insanlar için hayırlısıysa olsun diyelim.....