11 Şubat 2020 Salı

Seviyorum.

Sarı vosvosumun merdaneli kolunu döndüre döndüre açtığım penceresinden giren ve dalgalı saçlarımla karışık aklımı daha da karıştıran ılık rüzgârı.

Güneye indiğimi her an hatırlatmak için soldan kavuniçi bir yakartop gibi yükselen güneşi.

Termostaki çoktan ılımış, geceden kalma kahvenin kokusuna karışan ılgın ve hünnapların kokusunu.

Kıvrımlı köy yolunun sağ ve solunda gözalabildiğine uzanan ayçiçek tarlalarının sarısını.

Çekip gidebilmeyi. Kapıyı vurup çıkabilmeyi. Güneye son bir defa inip, bir daha asla kuzeye çıkmamayı. Dönmemeyi.

Masmavi gökyüzünü. Tüm gece araba kullanmış olsam da, denizin o ilk pırıltılı ışığıyla, yepyenilenmiş bir enerjiyle, baharın ilk gününü kucaklayıvermeyi!

Fotoğraf: köye giden eski yolun kenarındaki yağ fabrikasının yıkıntıları. hep hayal ettiğim taş evim, günün birinde, kim bilir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder