Valla politik yazmayacağım, bu sefer tamamen kişisel. Türkiye'ye son birkaç gelişimin dönüşünde ağır bir yük kalıyor üzerimde. Yok, bavula attığım leblebilerle alakası yok, resmen omuzlarımın üzerinde, midemde ve boğazımda bir yumru gibi bir yük.. Leblebiler ayrı hikaye..
Şu an Türkiye'deyim. Yüzyüze görüştüğümüz birkaçınızı dahi arayamadım, çok ayıp ettim ama içimden gelmedi. Beyaz yalan bile olsa yalan söylemek istemem.. Gerçekten içimden gelmedi, oysa sizi seviyor ve hayatımdaki yeriniz için şükrediyorum. Ama bu gelişimde 10 gün Bursa'da kaldım ve bir kez saçımı kısacık kestirmek, bir iki kez de bakkala kadar gidip simit almak dışında hiç dışarıya çıkmadım desem? Evet saçım tam 12 seneden beri ilk defa kısa, o da ayrı hikaye..
Ev hapsi gibi birşey yaşıyorum. Kızım zaten hasta geldi, iyice hastalandı, sonra iyileşir gibi oldu, bu sefer kırk yıllık sigara tiryakileri gibi öksürmekten uyuyamadığı için mi yoksa artık nedensizleşen ve bir karakter özelliğine döndüğü için mi bilinmez, ünlü huysuzluğu başladı ve koala gibi devamlı sarılma halinde. Şikayetçi değilim, insan herşeye, çocukla yaşama bile alışıyor, yokluğunu düşünemez oluyor. Stockholm Sendromu bu, ayrı hikaye..
Asıl hikaye ben ve Türkiye.
Türkiye'ye gelişlerim artık tatil özelliğini yitirdi, dinlenmek falan mümkün değil. Buna dair bir beklentim de yok. Aileyi ziyaret, özlem giderme olsa yetecek o da olmuyor çünkü ailemle her konuda apayrı düşündüğümüz için devamlı birbirimize giriyoruz. Ben çabuk sinirleniyorum, çenem durmuyor. Ailem de beni hala çocuk görüyor her konuda fikir beyan ediyor. Ben birden saldırıya geçmemeyi ve sakinleşmeyi, onlarsa yardım ve fikir istemeyen insana bu ikisinin zorla sunulmaması gerektiğini öğrenemediğimiz için, ortam çok gergin. Bir de üstüne küçük çocukla yaşamın verdiği zorluklar eklenince, hakikaten onlar da yoruldu, ben de yıprandım. Aslında tatili 1 hafta daha uzatabilecek konumdayken, ne onlar yanaştı buna, ne de ben.. 4 gün sonra eve dönüyorum.
Ne zaman bu kadar farklılaştık? Eteğime koala gibi yapışan kızım da bir gün benden böyle apayrı olacak, o da yaşamın bir basamağı, olması gereken bu tabii. Yine de tuhaf seni yaratan iki insandan böyle ayrı düşmek..
Bence asıl konu biraz da benim son yıllarda geçirdiğim değişim. Türkiye'den çok farklı bir ülke Almanya, hem politik ve sosyal yapısı farklı, hem de insanlara dikte ettiği ideolojik sistem farklı. 3 kez evden dışarı çıktım ya,bunların tamamında eve perişn döndüm. Birinde trafikte 2 saat geçirmekten, diğerinde resmen sokak ortasında yumruk yumruğa dövüşen adamlar gördüğümden, en çok da bağıra bağıra konuşan, devamlı ses müzik gürültü karışımı içinde yaşıyor olmaktan, herkesin sanki çok önemli işler peşinde gibi devamlı koşturmasından, birbir önüne atılmasından, kalabalıklardan, saygısızlıklardan, haldır huldur yaşamdan perişan oldum.
Ben sakinliğe, sessizliğe, sade yaşama alışmışım iyice. Kendi yaşamımı bile gereğinden hızlı bulurken, buradaki koşturma, gürültü, karmaşa beni çok yordu. Dikkatimi toplayamaz, sakinleşemez hale geldim. Bu da en yakınımdakilere saldırmama, en ufak pürüzü büyütmeme, tahammül edemememe neden oldu. Oysa buradaki insanlar alışıklar bu devinime, benim yavaşlığımı sessizliğimi duyamadılar, daha da üstüme geldiler, devamlı fikir ve önerilerle bunalttılar. İstediğim sadece oturup şu karşı zeytinliklere bakarak çay içmekti oysa..
Yoruldum. Gel seni dinlendireceğiz diyenler yordu beni. Niyetleri bu değildi, sadece ayrı devinim frekansındayız ve ben bu hıza adapte olamıyorum, devrelerim atıyor. Koşturmayalım istiyorum, sakin konuşalım, fazla bağırmadan, sessizlik içinde olalım istiyorum. Olmuyor. Her an dolu dolu olmalı, sade yaşam eksik yaşam sanılıyor..
Türkiye hep böyle miydi? Ben gideli mi hızlandı yaşam? Ben farkında değil miydim? İnsanlar onları yoranın, gerenin, birbirlerine tahammülsüzlük yaşamalarının, tatminsizlik ve anlamsızlık hissinin ve hatta mutsuzluklarının nedeninin bu hızlı ve gürültülü yaşam olduğunun farkında değiller mi?
İlk defa, akşam 6'da sokakların bomboş olduğu, 7'den sonra açık bakkal bile bulamadığın, özellikle kışın Pazar günleri bir insan yüzü bile görmediğin, soğuk ve mesafeli, sessiz ve kendiyle ilgili insanlar ülkesi Almanya'yı özledim sanki.. Ben mi değiştim yoksa ülke mi?
Ikiniz de.
YanıtlaSilBu kadar mutsuz olabilecegine inanmak istemedim. Ama bu harala gurele buyuk kentlerde var.
Ben bu yuzden ilce hayati seviyorum.
Eger kafa dinlemek istersen gelecek sene icin seni mutlu edecek planlarim var. Yerin basim ustune.
Sacini da gormek isterim.
Fbu kapattim yine.
Nasıl iyi geldi, düşüncesi bile... Dur bakayım belki olur,olmadı sen geliceksin sözün var ;) Saçımıçekip yollayacağım,telefonum bile yok akıllı :))
SilTürkiye hep böyleydi :) Sen sakin yaşama alışınca şoka girdin :D Yalnız kalmak istemek bir sorun olduğu anlamına geliyor maalesef, hemen bi atraksiyon bulma, oyalamaya çalışma çabaları daha da geriyor kesinlikle. Hele de senin gibi arada bir gelen biriysen sakinlik mümkün olmaz :) Sakin olmaya mı geldin canım :) Senin ailen yine kültürlü, bilinçli insanlar olduğu halde durum böyleyse klasik Türk insanının neler yapabileceğini düşün bir de.
YanıtlaSilHadi ya :( İstanbulda yaşarken hissetmiştim bişeylerin ters gittiğini ama Bursa sakin sanıyordum, annemlerin evi senin bahsettiğin çiftlik gibi, sakin bile sayılır ma evin içinde bile bir devinim var...
SilKlasik Türk insani nasil birisi?Anlatir misiniz lütfen,cok merak ettim düsüncenizi...
SilYazının içinde bulabilirsiniz, baya uzun yazmışım tekrar olmasın.
SilCok iyi anliyorum. Ben de ailemi ziyarete gittigim zaman evin hem ici hem disi gurultulu geliyor. Halbuki kucucuk bir aileyiz biz: 1 anne 1 baba 1 kardes. Simdi evlendim 1 de kocam var. Ama Turkiye subesi cok kaotik yahu :) Benim ailemde tartismak cok normal, hatta gerekli bulunuyor. Ayri fikirde oldugumuz her konuda tartismak 'zorundayiz'. 10 dakika sakin kalsam 11. dakikada patliyorum, "Aaaa tamam yeter!" diyorum, tartismalari 'normal' bulamiyorum. 7 yil Kanada'da olmak degistirmis beni. Cik, hic iyi degil bu, bir de cocugum olunca butun devrelerim yanar herhalde!:P Turkiye'de herkese kucukken soyle diyorlar galiba: "Tartismak onemli ver gereklidir. Farkli dusundugun her alanda tartis yavrum, ne kadar yaygara koparirsan o kadar iyi, yuru aslanim!". Heee boyle diyorlar...
YanıtlaSilAvrupalı ya da Kanadalı gibi tartışsak tamam da, genler mi kan mı nedir izin vermiyor, ben hemen yaygarayı basıyorum, bizimkiler sakin insanlar öyle ses yükseltmezler ama onlar da alınma küsme konusunda çok başarılı ayyyh
SilMerhaba,
YanıtlaSilArtik sessizligi birakip bir sey yazayim dedim, bavyerali alman esimle ve iki cocugumuzla birlikte burada 31 yildir yasiyorum. Sanirim hem Türkiye'de hem de burada benzer sosyal ve akademik cevredeniz. Rastlantiyla gördügüm blog yaziylarinizi kendimin ilk zamanlarini hatirlayarak, ilgiyle, zaman zaman ironi yeteneginize gülümseyerek, zaman zaman metinlerin ardinindakileri tahmin ettigimi sandigim anlarda acaba nasil yardim edebilirim, zaman zaman sadece bunlarda gececek merak etmeyin diyerek okuyorum. Son sorunuza gelince; bence ikisi de degisti.
Ben hala 31 yildir ayni seyleri hissediyorum, saniyorum bu hep böyle sürecek. Sadece zaman icerisinde bunlari daha dayanilir hale getirebilecegimiz stratejiler gelistiriyoruz.
Selamlar
A. Sara
Çok şaşırdım, demek benden çok daha deneyimli, benden önce aynı yolları geçmiş bir okurum var ve hep sessiz kalıyor. Lütfen sessiz kalmayın, eminim çok faydalanacağım yorumlarınızdan.!
SilBen de Arabistan da bahsettiğin yavaş hayatı yaşıyorum Ceren ama buradaki yavaştık keyfiyetten sırf:) Hac ibadetini yapıyoruz şu an Almanya kafilesine katıldık tesadüfen, %95 i Türk olan..senin bahsettiğin bilinç ve irade tamamen oturmuş onlarda..hep söylerler Avrupa daki müslümanlar daha bilinçlidir diye, gözlerimle gördüm bunu. Bizim akrabalar da vardı bizimle birlikte Mekke de onların bulunduğu çadırla Almanya kafilesinin hal ve hareketleri arasında dağlar kadar fark vardı. Sürekli gerekçeler bulup Alman kafilesinin yanında olmaya çalıştım ben de..bizimkiler iş olsun diye yapıyorlardı resmen İbadeti(akrabalarımı kastediyorum), gerçekten kendimi çok kötü hissettim yanlarında..bu arada ben akraba tatillerini 3-5 günden fazla tutmamaya çalışıyorum bahsettiğin durumlar yüzünden..ülkemi çok seviyorum ben de ama bu yaz gittiğimde Arabistan a dönmek için can attım. İnsanın ailesinin yanından kafasının davul olarak dönmesi çok üzücü birşey, onlar da biz de istemeyiz böyle olsun ama keşke sınırlara, başkasının isteğine kendi çocuğu da olsa biraz özen gösterse herkes..bu arada hamileyim ve 4 ayı geçinceye kadar onu da söylemeyi düşünüyorum belki büyütür götürürüm Türkiye ye😜 Velhasılıkelam yanlız değilsin Ceren, çok uzattım ama..dualarımdasın. Allah kalbini ferahlatsın😌
YanıtlaSilSongül :) Biliyor musun iyi kiyazdın çünkü şu son kazalardan sonra aklıma gelip duruyordun, nasıl acaba diye düşünüyordum. Hacda olacağını tahmin etmemiştim, iyice merak ederdim ses vermen iyi oldu ve de hayırlı uğurlu olsun hamileliğin :) Allah tamamına erdirsin sağlıkla al kucağına :)
SilAmin, çok sağol:)
SilBiliyomusun Ceren senin yasadigin durum turkiyenin icinde de var.anne babalarimizin nesli sesli cok yuksek sesli bir nesil.annemlere gidip geldikten sonra ben de ayni durumlari yasiyorum sanki bir kaosun icinden cikmisim gibi.surekli bir hareket,plansizlik,yetişememe korkusu,gereksiz mudahaleler,ses ses gurultu gurultu hic eksik olmuyor.hepi topu yirmi dakikalik yoldayiz.onlar bize geldiginde de ayni oluyor evimin icinr bir kosusturmaca giriyor bazen ben de kendimi herseye acele ederken buluyorum onlarla birlikteyken :) sokaklardaki kaosu hic saymiyorum bile.burasi kucucuk bir sehir olmasina ragmen karmakarisik.kavga edenler,trafik,kaldirimlarin yollarin igrencligi..isin garip uani cocuktan once ben de kaptirmisim bu duzene kendimi cocuktan sonra farkettim butun bu kaosu.
YanıtlaSilAslında çoğu insan çocuktan sonra hayatım kaosa döndü, hep koşturuyorum der ama ben de senin gibi yavaşlayan sakinleşenlerdenim, üstelik benim çocuğum da çok sesli hareketli bir çocuk :) Beni yavaşlattı galiba (ya da büyük ihtimal tükenmişlik olabilir).. Nesil işi olduğunu sanmıyorum ben, her yaştan insan gürültücü, olmayana da "ay ne sakin ne yavaş insan" diyorlar yahu..
SilBen de her gidişimde öyle hissediyorum ama bir eşik var ceren, biliyorsun uzun süre kaldığımız oldu istanbulda, ilk iki üç haftayı geçince yeniden oralı oluyorsun :D Ordaki hayat beni de çok yoruyor ama ben en çok sürekli orda olup yaşamaya çalışanlara üzülüyorum, yakınlarım sevdiklerim doğru düzgün doğa ve park görmeden büyüyen yeğenlerim arkadaşlarımın çocukları. Keşke hepsini alıp buraya getirebilsem diyorum :(
YanıtlaSilEvet o eşiği (tam 20 gün o eşik gerçekten de!) hiç aşamadım ben su sene, en fazla kaldığım 9 gün oldu.. Eşiğe yaklaşmadan tükenip kaçıyorum :D
SilSana kolaylıklar dilerim Ceren...Çok zor şey orada bir düzen kurmuşken, burada hala bebek gibi görüldüğün ailenin yanında durmak. İki saatliğine annemin evine gitsem, aynı şehir, aynı ülke, kırk şeye karışır. Dönüşte taksiye bin der illa hiç bir şey demezse. Olur olmaz her konuda ısrar eder. Neyse, kısa keseyim. Çok can sıkıcı. Çok can yakıcı...
YanıtlaSil"Gidince ara!" nasıl? Hayır bi kez eve gidince bir daha çıkmıyorsun başına hiç bir şey gelmiyor sanki, ilk gidişte aranacak, sonra ne yaparsan yap gibi :)
SilAilelerle hep benzer sorunları yaşıyoruz. Biz çok yakın oturmamıza ve cok sık görüşmemize ragmen o kadar farklıyız ki. Annem bile bazen kızım seni biz buyütmedik mi, niye boyle oldun diyor. Annemle her gün konusuruz ve neredeyse her konuşmamıź kavgayla biter. O bunu kavga olarak gormuyor, hani hararetli tartışma ayarında. Konular da hep aynı, onun soyledikleri benim itirazlarım hep ayni. Ayni oyun tekrar ve tekrar sahneleniyor sanki. Gecen sene bebekle evde yalnizken hergun 1-2 sattete olsa yanima gelirdi ilk başlrda. Farkettim ki o olunca daha cok yoruluyorum. O da yoruluyor tabi, ikimizin de suratlar 5 karıs, sinirler gerilmiş, yıpranmış. Gundemdeki konular tahmin edersin ki, veganlık, arenin et yememesi, benim bebegii dogdugundan beri onlarin bir çok fikrini eleştirerek aksini yaparak büyutmem ( misal 1 haftalıkken parka, gezmeye göturmem), bebeği mıncıra mıncıra sevmelerine sapur şupur opmelerine ilk gunden beri izin vermemem.
YanıtlaSilTabi degisen sartlarla konular degisiyor ( senelerce benim sigaramla ugraşti, hamilelikle biraktım da o konu bitti, yerine hemen baska bir takinti secildi) ama yaklaşim hep ayni. En iyisi uzak olmak, fazla gorusmemek aslinda.
Bu arada sacini cooook merk ettim. Bir fotograf lutfen 😉
:) Ne onlarla ne onlarsız... Ama dediğin gibi aynı konular tekrar tekrar açılıyor, sanki dinlemiyorlar bile, insan ona sinirleniyor. Adam yerine konmuyorsun, hep onların dediklerine çocukmuşsun gibi uymalarını bekliyorlar. Aynı tartışmalar, aynı kavgalar, konu hiçbir yere gitmediği için bıkıyor insan gerçekten.. (foto çoook yakında)
SilÇok iyi anlıyorum seni çünkü aynısını ben de yaşıyorum daha doğrusu biz. Gitmek kavuşmak elbette ki pek güzel ama çok yorucu ve karmaşık. Herşey orada aslında aynı ama değişen biziz. Yani bence öyle. Aynı hissiyat bizde her gidiş gelişte oluyor. Evde herkes fikir yürütüyor, herkes bağrış çığrış, hep bir telaş. Bu da bende bilhassa gerginlik yapıyor. Sonra neden insanlara ters davrandım ki yine diye kendimi suçluyorum. Onlar aslında hep böyleydiler. Bizler ki biz her ne kadar sizin gibi düzgün güzel bir ülkede yaşamıyor da olsak bulunduğumuz düzene alışmışız oraları unutmuşuz. Burada biz sessiz sakin ve yavaş bir haldeyiz. orada hep bir panik havası var, gezmek bir telaş evde kalmak ayrı bir durum. Artık arkadaşlarımın yanında bile ben eskisi gibi rahat ve yakın hissedemiyorum. Hep eksiklik duygusu var, yaşadıklarım hep batıyor sanki. Buradaki o yalnız ve dingin halimizi arıyoruz. Bu yüzden dönmek kocaman bir muamma aslında şu sıra bizim için. Bir yanım buradaki düzenden kopmak istemiyor ve oradaki karmaşaya nasıl dayanacağım diye korkuyor bir yanımda bir an önce oraya dönmek istiyor. Ama Türkiye, sokaklar, insanlar, akrabalar, arkadaşlar, politik olaylar hepsi hepsi çok yıpratıyor insanı. Şükrediyorum elbette yanımda oldukları için ama sanki çok yıpranıyorum her gidip gelişte. Orada hep aşırılarda insanlar, nasıl diyorum devam ediyorlar. Biz o kadar unutmuşuz ki o kaosun içinde yaşamayı. Böyle kısa aralıklarla gidip gelenle için, yurt dışına bir ayağını hayatının her hangi bir yerinde atmış olanlar için türkiyeye adapte olmak çok zor. Her şey değişiyor ama bilhassa kendimiz değişiyoruz. Evet Türkiye de değişti ama düşününce aslında bu karmaşası telaşı kaosu hep vardı, sadece içindeyken anlayamıyorduk, ona dönüşüyorduk zaman içinde bence.
YanıtlaSilDöndükten sonra neler hissedeceğim çok merak ediyorum. İyi ki yazdın bu konuyu. Benim söyleyemediklerimi de söylemişsin. Ben yazmış kadar oldum. Çok bahsedemiyorum çünkü okuyacak olanlar kendimi ifade edişimden ötürü alınırlar üzülürler diye düşünüyorum:)
Ay benimkiler de okuyor hatta gizli yazdığım bir blog daha var onu da nasıl olduysa buldular orada da atıp tutamıyorum :D İçimde kalıyor..
SilEn güzel ülke en sakin ülke gerçekten, tabii medeniyetle sakinliğin de çok alakası oluyor ama öyle az gelişmiş ülkeler var ki, insan huzuru dinginliği buluyor, senin anlattığın Cezayir de böyle bir hava bıraktı bende.. Ama korkma, sen nereye gitsen güzelliği de bavulunda beraberinde götürürsün..
ikiniz de degistiniz diyorum ben de. cok benzer seyler yasiyorum. ya allah askina bir susun, bir bagirmayin nolur sessiz konusun diye bagirmak istiyorum ben insanlara hep. bagirmak istiyorum diyorum bak cunku tr'de gercekten sadece bagirarak kendini duyurabilir ve dinletebilirsin.
YanıtlaSilgectigimiz yaz, cok cok ani bir kararla saclarimi kisacik, bi 3-4 cm kestirmistim. umarim sen benim kadar dert icinde gidip oturmadin o koltuga. ama o kisa sac hissi, rahatlamis olma hissini hicbir seye degismem :)
Aynen Dudu, "susuuuuuuun sakinliiiiiiik" diye bağırıyor insan ne tezat :) Sonra da kim dinler seni.. Mevlana'nın bu konuda çok güzel sözleri var, karmaşada dinginliğini bulmak ve koruyabilmek üzerine. Onu tekrar okumak, içselleştirmek lazım..
SilYok ben o 3-4cm'yi üniversitede yaptım bir daha yapmam canım çıktı, 3 sene falan sürdü istediğim boya ve şekle gelmesi :) Şimdi omuz hizasında, çok hoşuma gitti.. Biraz da rengini açtırayım dedim ama tipik kuaför hezimeti, kendi saçımdan bile daha koyuya boyamış çılgın adam :) Ama güzel oldu, kullanışlı..
Aileye benzememek, anlaşamamak yaş aldıkça büyüyen bir sorun benim için. Bazen çok çok acı veriyor. Bir sürü detayı var ama gereğinden fazla evhamlı, karamsar, kasvetli ve Bağımlı olmaları bazen bitiriyor beni. Bu konuda psikolojik destek almayı çok sık düşünür oldum ama sen bile bir psikolog olarak böyle hissediyorsan işe yarar mı bilmiyorum.
YanıtlaSilBir de bizler daha çok içe dönük insanlarız sanırım. Avrupa'da bu çok doğal olabilirken Türkiye'de bu pek sevilen bir özellik değil sanırım. Almanya'ya, İsviçre'ye falan gidince kendimi evimde hissediyorum, keşke burada doğsaymışım diyorum.
Böyle böyle hayat geçiyor işte... Işın
Işın, bir de derler ya büyüdükçe aynen anneme ya da babama benzedim diye.. Hayır yaş oldu 37, daha büyümedim mi bilemiyorum ki :)
SilAslında aileye benzememek güzel bence, demek ki sen kendi benliğini bulmuş, kendini geliştirmişsin. Bunlar olması gereken gelişim evrimleri değil mi?
Karamsarlık ne yazık ki içinde yaşanılan toplumun da bir getirisi, haberleri hiç izlememek, vurdumduymaz falan olmak lazım belki de Türkiye'nin son günlerinde hala mutlu olabilmek için :( Milletçe psikolojik yardım almamız lazım, Norveçlilerden falan sanırım (en mutlu onlarmış ya)
Evet kesinlikle toplulukçu bir toplumda içedönük yaşamak eziyet, hem sana, hem topluma :P
Ceren, 30 yaşındayım, bu ülkeden nefret ediyorum. Arkama bakmadan kaçacağım günü özlemle bekliyorum. Az gel buralara, daha az yıpranırsın, daha da kötüye gidiyoruz.
YanıtlaSilAslında biliyor musun, politikacıların tamamını ve insanların yaklaşık %60'lık kısmını direkt sınırdışı etsen cennet gibi ülke olacak ama bunu yapamadığımız için onun yerine kendimiz gidiyoruz :(
SilCeren ben topraga veya insanlara cok baglanan biri degilim. 28 yasindayim 2 yasinda bi cocugum var ve doktorayi bitirir bitirmez bizi almak isteyen baska bir ulke bulup gitmenin hayalinu kuruyorum. Burasi cehennem gibi. Cocugum da mi bu acilari gorerek buyuyecek? Biz cocukken yniydi. Simdi de daha beter. O zaman o buyuyunce daha beter olmayacak mi? Ahlaksizkigin erdemsizligin prim yaptigi bir toplum oldu. Biktik artik aci cekmekten aci gormekten. Gelme buraya? Ne var burada guzel olan? Ne kaldi?
YanıtlaSilGüzel anılarım var çocukluğumda, kötü gibi hatırlamıyorum 95 öncesini ben.. Ne olduysa son 20 senede oldu, o nedenle işi politikaya bağlamamak zor.
SilAyşenur yurtdışında yaşamanın da başka türlü sorunları var, yani biraz da kendin kuruyorsun yaşamak istediğin hayatı. Mesela bir arkadaşım var, çekti gitti ufacık bir sahil kasabasında yaşamaya başladı, herşeyini kendi yetiştiriyor, kendi kendine yeten ekolojik bir evi var hayvanları var, azla yetiniyor, görsen çoluk çocuk donsuz vaziyette ama mutlullar. Yani biraz gözü kara olmak insiyatifi eline almak da lazım. Yoksa aynı kafayla buraya gelen ve çok mutsuz olan Türk arkadaşlar gördüm ben..