4 Mayıs 2025 Pazar

Memleketi Kurtaracak Bir Proje: Barınaktan köpek almak

Milie; iki yetişkin, iki çocuk ve iki tavşanlı ailemize 7. üye olarak katılalı tam 10 gün oldu. Barınaktan sokak köpeği sahiplenmek konusundaki deneyimimi, sokaktaki hayvanların bir "memleket meselesi"ne dönüştüğü şu günlerde, detaylarıyla anlatmak ve başka insanlara ve hatta oluşturulabilecek devlet programlarına örnek olmak istedim. Hani konuşuyoruz konuşuyoruz ama iş yapmaya gelince yok ya... O anlamda ;)

Milie; orta boy, dişi, cinsi "kırma", yaklaşık 9 aylık bir sokak köpeği. Bundan 5-6 ay önce Romanya'da sokakta dolaşırken, annesiyle birlikte veteriner ekiplerine yakalanmış. Getirildiği ilk barınakta öncelikle sağlık kontrolünden geçirilmiş ve annesiyle birlikte karantinaya alınmış. Daha sonra, belediyenin veterinerleri tarafından temel aşıları, parazit kontrolü ve ilaçlanması yapılmış ve kısırlaştırılmış. Kısırlaştırma işlemi sonrası iyileşme döneminde barınakta bakılmış ve sonrasında çiplenmiş, pasaportu çıkartılmış ve Almanya'daki hayvansever derneklerinden biri tarafından buraya getirilmiş. 

Neden buraya getirilmiş; çünkü Almanya'da sokak köpeği / kedisi yok, hayvanların tamamı sahipli ve kontrol altında. Yine Almanya'da tüm yeni doğacak cins ırklar devlet kontrolünde secereli bir şekilde yetiştiriliyor yani kimse ev köpeğini kafasına göre doğurtup yavruları satamıyor. İnsanlar genellikle barınaktan hayvan almak istiyorlar (çünkü kırma ırkların sağlık ve zeka avantajları var ve tabii ki cins ırklara göre daha az masraflı, üstelik bir de vicdan anlamında insan mutluluk ve övünç hissi duyuyor). Dolayısıyla, Balkan ülkelerinde sokakta yaşayan hayvanlar, bu şekilde Batı Avrupa'ya seyahat ediyor. Elbette Türkiye'den gelen köpekler de var fakat çok kısıtlı, çünkü AB üyesi olmadığımız için, sağlık kontrolleri ve karantina çok daha uzun sürüyor. 

Milie Almanya'ya gelir gelmez, öncelikle yine barınakta karantina altına alınmış, yine parazit kontrolü yapılmış ve bir süre de böyle geçmiş. Bu arada hayvansever derneği (devlet kontrolü altında çalışıyorlar ve denetleniyorlar) Milie'ye uygun bir "ara ev" arayışına başlamış. 

Bu "Ara Ev" sistemi şöyle oluyor: köpek konusunda bilgili ve deneyimli, hayvansever derneği gönüllüsü olan kişi ya da aileler, sokaktan barınağa alınan hayvanın "sosyalleşmesi ve ilk eğitimi"nden sorumlular. Yani henüz köpek barınağa geldiğinde, eve çiş yapılmayacağını bilmiyor, tasmayla yürümeyi bilmiyor, belki hayatında hiç çocuk görmemiş, diğer hayvanlarla nasıl geçindiği bilinmiyor ya, işte bu "Ara Ev" de köpek, sahiplendiğinde nasıl davranması gerektiğini öğreniyor. Tabii ki her köpek tüm bunları hemen öğrenemiyor ya da bir de bakıyorsun köpek diğer köpeklerle geçinemiyor ya da çocuk sesine tahammülü yok ya da travması var, herkesten ve herşeyden korkuyor, ya da ayakkabı yiyor, tüm saksı bitkilerini söküp atıyor vs. İşte bu huyları belli oluyor ve "Ara Ev" gönüllüsü deneyimli de olduğu için, köpeğe ilk eğitimleri veriyor. Milie bu ara evde de 4 hafta kalmış. 

Sonra barınak sayfasında ilanı veriyor; işte "şu şu huyları var, çocuklu eve uygun ya da değil, işte kedili evde yaşayabilir, işte şehir köpeği olabilir vs." Biz o ilanda gördük Milie'yi, çok sevimli geldi, gidelim bir tanışalım dedik. Bize Milie'yi ziyaret etmeden önce ailemizin kaç kişi olduğu, yaşlarımız, evde bahçe olup olmadığı, evde ya da ofiste çalışma durumumuz, başka hayvan olup olmadığı, köpek deneyimimiz gibi soruların olduğu bir form doldurttular. Buna göre, durumu inceleyip, Milie'ye uygunsak randevu verdiler.

Randevuya gittiğimizde Milie'ye kalbimizi bıraktık resmen :)))

Eve dönünce, 2 gün iyice düşündük, taşındık ve denemeye karar verdik. Bundan sonrası çok ilginç gelişti. Barınak görevlisi bizi kontrole geldi ve evimizi baştan aşağı gezdi, vallahi yatağımın yanındaki komüdinin içine bile baktı "ilaç var mı, köpek buna ulaşabilir mi" falan diye. O kadar ayrıntılı gezdi. Sonra bizimle 3 saat boyunca ince ince herşeyi konuştu, ne kadar zaman, para ve enerji gerektiğini, günlük sorumluluklarımızı, veteriner ve köpek okulu görevlerimizi anlattı. Bizde tabii bir de tavşanlar olduğu için ve evde serbest dolaştıkları için, bahçeyi ve evdeki tavşan alanını birlikte nasıl düzenleyebileceğimizi konuştuk ve düzenleme sonrası video atma sözü verdik.. Kadın baya ince ince inceledi ve sonra dernek üyeleri birlikte karar verdiler ve "onay çıktı" :)) Onay sonrası biz "Ara Ev" ile yeniden randevulaştık, Milie'yi ne zaman alabileceğimize dair.

Evde tavşan alanını bu şekilde düzenledik, 
tavşanlar kendileri, ayırdığımız bahçe bölgesine serbestçe çıkıp giriyorlar. 
Milie o alana içeriden ve dışarıdan ulaşamıyor.

Tabii Milie pasaportu, tasması ve bir haftalık yemeği ile gelse de, bir sürü alınması gereken vardı. İki tane köpek yatağı alındı, mama ve su kabı, şampuanı, havlusu, tarağı, göz temizliği için bir sıvı, bunlar hep hayvanseverler derneği tarafından onaylanan ürünler olacak.. Ayrıca elbette köpek kakasını sokakta bırakamıyorsun, onun özel poşetleri var, onlar alındı :)) Sonra da gittik Milie'yi aldık, geldik.

Milie çok yumuşakbaşlı, sakin bir çocuk. Tabii henüz yavru olduğu için bilemediği çok şey var, mesela araba yolculuklarında midesi bulanıyor, kusuyor. Ya da evde öyle 3-4 saat yalnız kalmayı bırak, henüz 10dk bile yalnız bırakamıyorum, korkuyor ve ağlıyor. Fakat bunlar dışında bizimle ilişkisi, tasmayla yürümesi, tuvalet terbiyesi ve birkaç gündür - yarabbim şükür - tavşanlarla da arası gayet iyi. Ev yaşamına uyum sağladı ve öyle ekstra bir yükü - şimdilik - yok gibi.. Tabii ki 15 günün 10 günü bitti henüz, daha sürprizler yeni yeni çıkıyor olabilir :))) Ama şimdilik Milie "kalıcı olmak" için ne gerekirse canla başla yapıyor..

izle ama havlama! :))

Açık söyleyeyim, cins köpeğim de oldu 14 sene boyunca. Elbette onun yeri bambaşkaydı ve asla dolmayacak fakat daha ilk günden şunu fark ettim: sokak köpeği bambaşka. Hayvanlar sanki biliyor sokaktan "kurtarıldıklarını". Bunu anlıyorlar ve bunun için şükran duymayı biliyorlar. Ve insan da kendini bir işe yaramış, kötü giden bir sistemi kendi çapında düzeltmiş gibi de hissediyor..

Milie kalıcı olduğunda, barınak görevlisi yeniden evi ziyarete gelecek ve bu ikinci "sürpriz" ziyarette tabii köpeğe iyi bakabiliyor muyuz, gelişimi ve mutluluğu ne düzeyde bunu kontrol edecek. Tavşanlarımız da barınaktan geldikleri için biliyordum; barınaktan alınan hayvanın sahibi değil koruyucu ailesi oluyorsunuz ve asıl sahibi olan barınak onun iyi bakılmadığına karar verirse geri alabiliyor. Yine aynı şekilde, köpekten sıkıldım satacağım ya da vereceğim de olmuyor, böyle bir durumda barınak devreye girip, hayvanı kendisi geri alıyor.

Kısacası, sokaktan eve, bir köpeğin macerası bu şekilde. Türkiye'de de uygulanması hiç ama hiç zor değil. İnsanları, sokak köpekleri cins köpeklere gerçekten beş basar her anlamda diye eğitebilirsek, devlete bağlı veterinerler bu sokak köpeklerini toplasa, güzelce bir elemeden geçirse, kontrolünü ve aşılarını yapsa, kısırlaştırsa, çipini taksa ve bu sistem içinde sahiplendirmeye başlasa, bu sokak köpeği sorunu beş bilemedin on senede biter gider.. Herkes için en medeni, en doğru sistemin bu olduğuna inanıyorum. Çünkü ben sokaklara dökülen yemek artıkları ve kakalar arasında seke seke yürümek istemiyorum, bu pislikler nedeniyle sağlık sorunları yaşamak istemiyorum ve birçok insanımızın parçalanarak ölmesini ise aklım dahi almıyor 21.yy'da! Sokak hayvanı için de tecavüz dahil, bir sürü bela, araç trafiği, saldırganlaşıp birbirlerini parçalamaları gibi dertler de var. Hangi taraftan baksan, kabul edilemez durumdayız....

Bu yazıyı belki biri okur, a ne iyi fikir der, bir dernek kuralım der(iz), Türkiye'de bu sistemi yavaş yavaş oluşturmaya başlarız... Belli mi olur? Biz niyet edelim, yolu gösterelim, bence zor iş değil.....

Nazarlığımı da ekleyeyim :)) Çünkü ne yazsam, sonrasında elimde patlıyor, 
Maşallah diyelim değişmesin durumlar :))) 

14 yorum:

  1. kurulan sisteme yine hayran kaldım. ve fakat o nasıl bir tatlılıktır yahu. eminim çok mutlu olacak sizinle ve tabii siz onunla :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sistem gerçekten çok iyi çalışıyor.
      Ay umarım dediğin gibi olur :)

      Sil
  2. çok sevimli bir şey dilerim kalıcı olur sizinle. Prosedürü ne kadar çokmuş bayağı evlatlık alır gibi. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hülya biliyor musun, çok yakın bir arkadaşımın benim kızımla aynı ay doğan oğlu var. Doğumda çok zorlandığı için ikinciyi evlatlık almak istedi. 2 sene falan uğraştılar bürokrasiyle, kurumdan eve geldiler gittiler kaç defa. Sonunda eve bir mektup geldi: “aile olarak kurumdan bir çocuğa anne babalığa uygun değilsiniz.” Bu kadar! Arkadaşım tam nefenini öğrenemedi çok uğraştı ama düşünsene yani kendi çocuğu var bu ne şimdi biz anne babalığa uygun değiliz ne demek diye çok sinir olmuştu. Burada işler çok karışık.. Biz tavşanlarda da çok uğraştık 1 metrekare az diye alan, vermeyeceklerdi resmen! Salonun ortasına yer yaptım onlara :)))) Almanya çok kurallı kontrollü bu da aşırı fazla ama ortadabir yerde buluşulsa bence…..

      Sil
  3. Hoş gelmiş Milie tüyü kadar ömrü olsun eminim şahane ve sağlam bir bağ kuracaksınız. Ne güzeldir şimdi onun çocuk enerjisi. Sistemi iç cekerek okudum hayal gibi geldi buralar için. Tabi ki imkansız değil, umarım dünya gözüyle biz de bir gün görürüz o günleri, sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüyü kadar ömrü olursa yandık bizi gömer bu :))))
      Ben Türkiye’de olsam baş koyardım bu işe.. Kesin.. Bakarsın biri okur başkasına yollar öteki konuşur biri cesaret eder, belli olmaz :)

      Sil
  4. Millie ne kadar güzel, maaşallah ona :) Bahçeli bir evim olsa ben de sahiplenmeyi çok isterim. Orada prosedürler ne kadar çokmuş. Bu kadar kurala gerek var mı sorgulaması ile, bir canlının hayatına ne kadar kıymet veriyorlar hayranlığı arasında gidip geldim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha bir de kiracıysan ev sahibinden onay gerekiyor "kiracım tarafından köpek alınmasına izin veriyorum, imza" :)))
      Evet canlıların hayatı önemli.. Keşke bizde de çocuklar, kadınlar, Almanya'daki sokak köpekleri kadar değerli olsa, kontrol edilse evler.... Bazen bu tür yazıları havaya yazıyorum hissi oluşuyor sevgili Annabell, daha biz bu noktada değiliz, daha ciddi durumlar var diyorum ama diğer yandan da, her durum ciddi ve herkes istediği bir durumun ucundan bu ciddiyetle tutsa, hepsi değişir yavaş yavaş.. Ben onarılamaz bir hayalperest, hümanist ve idealistim :)

      Sil
  5. Dediğin gibi şu sistemin bir yanından başlasak, bir şeylere başlansa. Köpek olayları olalı bir yıl olacak neredeyse edilen kavgasıyla kaldı. Bizim köyü görsen, şehre yakın ya toplanan tüm köpekler buraya atılıyor, eskisi gibi yürüyüş yapamıyoruz. Sürüler halinde geziyorlar. Köperseverler de yaptığın gibi sokaktan bir tane alsa aslında. Ama dediğin gibi hep lafta. Kendimi hayvan sorumluluğunun altından kalkacak gibi görmüyorum, o yüzden sahiplenmeyi düşünmüyorum. Ama bir kaç yıl önce köyde ki yavru köpeyi alıp bahçemde ölene kadar bakmıştım. Çok hastalıklıydı, tüyleri dökülmüş, bir deri bir kemikti. Veteriner eşliğinde kendine geldi yavrucak.
    yani yazdıklarında çok çok güzel bir sistem. ama bizde hep bir eleştiri, hep bir şikayet ama icraata gelince...

    YanıtlaSil
  6. Kutlarım sizi. Çok da şirin bir aile üyesi olmuş :)

    YanıtlaSil
  7. Geçen haftadan beri mahallede doğup yapan bir anne ve dört yavrulu kedi ailesine bakmakla geçirdiğim zor günler üzerine gelen bir kedi. Evde de kedim var. Kediler hadi neyse idare ediyorlar gibi de köpeklerin hali harap sokaklarda ve onlardan muzdarip olan insanların da. Yazdığın sistemin her şeyden önce uygulamada işliyor olması en mükemmel noktası. Kağıt üzerinde Türkiye'de de böyle. Belediyelerin görevleri arasında sokak köpeklerini toplamak kısırlaştırmak ve sahiplendirmek var artık. Bir önceki kanunda kısırlaştırıp doğal ortamına bırakmak vardı sadece hasta ve yaralı olanları alıyorlardı. Çünkü yeterli barınak ve personel yok. Çünkü ayırmıyorlar. Şimdi de yine yeterli barınak ve personel olmadığı için topluyorlar, hasta ve yaşlılar uyutuluyor yer olduğu müddetçe diğerleri sahiplendirilmek üzere tutuluyor. Bir ay içinde sahiplendirilemezse ne olduklarını kimse bilmiyor...Sorunun bir kısmı ne kadar büyük kısmı bilemiyorum, cins hayvanların üretiminin denetlenmemesi, satışların devam etmesi ve hali hazırda sahipli hayvanların bi sebeple sokağa bırakılmasından kaynaklanıyor. Geçen hafta barınağa tedavi için götürdüğüm sokak kedilerini kontrol için gittim, çok güzel bir köpek vardı belli evde bakılmış, adamın biri eşinden boşanmış ben buna bakamam deyip gelip barınağa bırakmış. Allahtan sokak değil diye şükür mü edelim buna ne diyelim bilemiyorum... Bir kaç arkadaşım var kendileri özel barınak açtı, edebildiklerine yardım ediyorlar sokaktan hayvanları topluyorlar. Sokak da hayvan yaşamamalı. Sokakta hiç bir canlı yaşamamalı. Ama henüz yaşam alanları yok Türkiye'de yeterli. :-( Üretilen hayvan satın alma davranışı çok ciddi yasaklanmalı ve cezası olmalı. Sen de cins hayvan bakmışsın ama Türkiye'de o kadar çok sokakda yaşayan köpek var ki, onlar varken kendine özel hayvan ürettirmek cins ya da değil, inanılmaz kötülük geliyor bana.... Ben ancak maddi destek ve apartmanın önünde kediler bakıyorum. Köpekler için henüz bir şey yapamıyorum üzülmekten başka. Ne yapabiliriz sence?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aze teşekkür ederim, çok güzel özetlemişsin.
      Arkadaşlarının kesinlikle desteklenmesi lazım, hem maddi anlamda hem de sosyal medyada bence.. çünkü en doğru işi yapıyorlar ve gönüllülük olmadan bu hiçbir devletin altından kalkabileceği bir şey değil. Şimdi politik malzeme de oldu, ne saçmalıksa.. Muhalefeti destekleyen hayvanseverler barınak önünde nöbet tutuyor neymiş köpek uyutulmasınmış. Tamam elbette sağlıklı hayvanın uyutulması korkunç ve kabul edilemez ama köpek hastaysa ya da saldırganlığı varsa ne yapacağız? Sırf muhalefet olmak için yemin ederim hiçbir yapıcı çözüm yok..
      Şimdi o bahsettiğin adama ben kızamam, adam boşanmış, zor bir dönemden geçiyor belli (ya da tam tersi oooh bekarlık sultanlık yapmak istiyor hehe) iki durumda da köpek sorumluluğunu taşımak istemiyor olabilir, kimse bu işi zorla yapmamalı elbette. Ama bir köpek, kedi de elbette bir can, onu nazikçe, üzmeden, doğru kişiye devretmek sorumluluğu da bir son görev olarak yerine getirmeli insan. Ve çok uzun düşünülmeli alırken... Çocuğuna karne hediyesi köpek alıp yaz sonunda sokağa bırakan öyle çok insanımsı var ki, ben en çok da o köpeklere acırım çünkü sokakta doğan köpek bir şekilde hayatta kalmayı öğreniyor, bunlar yazık sudan çıkmış balık gibi, zaten çoğu eziliyor ilk birkaç gün içinde :(
      Ah Aze, ne yapabiliriz demişsin, konuşabilirz yazabiliriz ama en çok şu senin arkadaş gibi gönüllüleri destekleyebiliriz; paramızla, zamanımızla, emeğimizle, hiçbirşey yapamazsak sosyal medyamızla. Sen buraya yazarsan ben zevkle yazının içine de eklerim onları.. Onlar gibileri..

      Sil