28 Nisan 2024 Pazar

Nisan: Jetgiller

Aman ne hızlı bir aydı, değil mi? diyecek oluyorum ama ayın yarısı tatille geçerse tabii ki hızlı geçer! Hele ben bir de bayram tatilinde telefonla konuşmak yetmeyince, âni bir kararla bilet alıp, sırf haftasonu için Ankara'ya gitmeye kalkınca, iyice kısaldı Nisancık. 

manolyacık.

mor salkımcık.

Ankara çok spontan bir karar oldu; açıkcası arkadaşların bayram yazılarını okuyunca karar verdim bu seyahate, ertelememeliyim! dedim. Bloglardaki geniş ve mutlu aile tablolarının aksine, benim dünya üzerinde kan bağım olan insan sayısı el parmaklarımı bile geçmiyor, üstelik 3 farklı kıtaya dağılmışız.. Dolayısıyla biraraya gelmek gerçekten zor ve öyle değerli ki..

Ankara Leylakları ve bana sürpriz Erguvanları ile muhteşemdi. Bu sefer zamanımı sadece teyzem ve enişteme ayırdım ve doya doya geçirdik. Gece 3’lere dek sohbet edip, sonra sabah 7’de uyanıp yeniden sohbete devam ettik! Eniştem 80, teyzem 73 yaşındalar, onları çenemle birhayli yordum :)) Ama hepimize çok çok iyi geldi bu kısacık seyahat, özellikle de bana. 

leylak, kuğu, erguvan: ankara..

Tabii çan çan çan konuşup, içimin taşlarını döküp, bir de sevgi ve şefkatle sarmalanınca; hayat güzelmiş, derdim tasam yokmuş, terapide işim neymiş gibi geldi biraz.. Belki de ihtiyacım olan sadece ailem ve güneşli sıcak hava?!

Değil tabii ki. Keşke o kadar basit olsa.. Ama işler karışık, deniz dalgalı, havalar rüzgârlı. O nedenle yan çizmeden analize devam.. 

Nasıl gidiyor dersen; psikanaliz yabancısı olduğum bir terapi yöntemi ve anladığım kadarıyla, bu yol biraz inişli çıkışlı. Bilmem ki iyi mi ettim kötü mü. Tabiatı derin ve karışık biriyim, daha da derinleşmek mi iyi gelecek bana; yoksa aksine, daha yüzeysel, sade, anlık bir şeylere mi ihtiyacım var, emin değilim. Benim alanım (davranışçı terapiler) çözüm odaklı olduğu için, analizde biraz kaybolmuş hissediyorum. Konuş konuş konuş nereye kadar :)) 

Freud'un ünlü divanı.. 
Neyse ki artık koltuk denen bir şey var.

Bence bir psikanalist için de, benimle ya da herhangi bir davranışçı terapistle çalışmak çok zor, açık söyleyeyim. Leb demeden leblebinin ansiklopedik bilgisini veriyorum adama, çan çan çan konuşuyorum, bir de sonunda “bunun bundan olduğu belli, ee nasıl çözeceğiz” diyorum. Kabus gibi; herşeyi pek bi bilen ve terapistten sihirli değnek bekleyen danışan modeliyim resmen! Buna karşılık o da bana sürekli: “Önemli olan çözmek değil, belki de çözemeyeceksin ama anlayacak, ilişki kuracaksın” diyor. Kardeşim ben zaten anlıyorum anlamasına da….. Yıllar boyu hep çözmek, iyileştirmek olmuş amacım, şimdi böyle “bağlantı kurmak”, durup “haaaaa” demek yetmiyor bana.. Hızlı hızlı bir sonuca varalım, kökten çözelim, bitirelim istiyorum :)) Tabii sorun da tam olarak orada.. “İyileştirme delisi sabırsız C.”

Neyse, genel olarak şimdilik memnunum. Arada hüngür hüngür ağlayıp duruyorum, bazen de adamcağıza eureka! bu işte yaaa! diye bağırıp sarılasım geliyor. Adam da Freud mübarek! Aynısının tıpkısı! Beyaz sakalı falan.. Fakat en komiği; adamın soyadı “uzunyolbiletsatıcısı” :)) Çok sembolik değil mi? Hayat.. Ah şu zıpır hayat…. Tamam tamam, bileti aldım, yola çıktım, dönmek yok….

Yol demişken; Anadolu köylerinin güzelliği..... 

Ay yeter bu kadar terapi muhabbeti. Başka şeyler anlatayım.. Mojo listemi hatırlayan var mı :))) Onu da boşlamıyorum ha! 115 maddeden 45 tanesi en az 1 defa yapıldı bu dört ayda. Olacak bu iş..! Çok keyifli maddeler seçmişim, ne olur siz de yapın böyle bir liste (ama 3-5 maddelik olsun 🤣🙅🏻) bana öyle iyi geliyor ki.. Hatırlamak için buraya tıktık.

oğlumun yatağında, uyku oyuncaklarıyla kucak kucağa olma maddesi 
listede yoktu, amolmalıymış,
ne tatlı hismiş.. büyüyünce unutuyoruz..

Bu ayın en güzel yanı, tam 5 ay sonunda yeniden spora başlamam oldu. Kışın aldığım 3 kiloyu vermeye çalışıyorum (ki geçen seneden de +1 ile aslında 4 kilo, ama çaktırma). Evde olmuyor bu iş, artık bir spor salonunda bir grup kadınla spor yapıyorum. Spor ile sosyalleşme bir arada, daha iyi geldi bana.. Bir de online ama yine tek başıma değil de yine grupla yapabileceğim bir yoga ya da pilates bulsam keşke.. Var mıdır öneriler? Biraz kendime bakmam lazım artık.

yine bunları satılmadı diye markette çöpün yanına bırakmışlar,
yine aldım eve, bu sefer sinirlenmedim.... 
evimi güzelleştirdiler <3

Bu ay Barış Bıçakçı ve dostları (Behçet Çelik, Ayhan Geçgin) ayıydı. Güzel okudum, güzel yazmışlar, goodreads’e ay sonuna dek yorumlarımı ekleyeceğimi umuyorum. İlgini çekerse bakarsın.

İşe de çok yavaş (çalışmayı en çok sevdiğim iki danışanımla) döndüm bu son hafta. Biraz ağırdan almayı düşünüyorum bu sıra. Yavaş yavaş, kendimi yeniden tüketmeden..

simit çay <3 mutluluk budur.

İşte bende son haberler böyle. Bugün (23 Nisan) bu yazıya ekleme yaparken, lapa lapa kar yağıyordu Münih’te ama bekliyoruz bakalım, elbet güneşli günler de gelecek.. Önümüzde yılın ennnn güzel ayları bizi bekliyor, umarım bol bol keyfini çıkartırız! Herkese çok sevgiler..

14 yorum:

  1. Bloğun sağ tarafındaki maşallah ile birlikte içimden de bir maşallah diyerek soruyorum sevgili Ceren. Lütfen daha az koşturmaca, birazcık daha çok mola.
    Diğer paylaşımlarını da keyifle birazcık da endişeyle izliyorum. Günün Tortusu'nda bozulan klavye öyküsü çok hoştu. Beyin Jimnastiği gibi.
    Sevgilerimi iletiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neden endişe? :) Teşekkürler çok sevgiler!

      Sil
  2. Yazından yayılan enerji güzel Canım Ceren'im ❤️🧿 Nisan bence de jet hızıyla geçip gitti ama iyi geldi bu kısacık bahar ayı. Senin mojo listeni çok sevmiştim; bu ay okuduğum İkigai kitabını da çok sevdim ve beni mutlu eden şeyleri yapmaya daha çok fırsat yaratıp kendime bol bol zaman ayırdım ben de :)

    Senin erguvanlar, buradaki mor salkımlar, son son portakal çiçekleri... Bir de kuş cıvıltıları :) Hepsi o kadar güzel ki 😍

    Hep güneş olsun, bu bahar biraz daha uzun sürsün. Mayıs'ın da hakkını verelim Nisan gibi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep güneş olsun Münih ve Hopa için biraz zor be arkadaşım :)))

      Sil
  3. yazını okurken elimde ankara simidi ve çay var :) trende ve istanbula dönüş yolundayım ama olsun :) sevdiklerimizle birlikte olmak iyileştirici çoğu zaman. Bu ankara seyahatine senin adına çok sevindim, ne iyi yaptın!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bu spontan karardan çok büyük mutluluk duydum! Bir sır vereyim Brezilya’dan daha fazla mutlu etti beni.. ;)

      Sil
  4. ya, bu arada klavyen düzelmiş di mi? Tüh :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır düzelmedi cepten yazıyorum :( çok mutsuzum..

      Sil
  5. Almanca kelimelerin uzunluğu aklımı oynatıyor bazen, böyle bir kelime olduğunu bile bilmiyordum bir cümle kadar uzun olmalı, Langstreckenzugfahrscheinkontroller mı? :-))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha o uzun yol bilwt kontrolörü, benimki uzun yol bilet satıcısı. Biri trende öbürü gişede :))))))

      Sil
  6. Ah Ceren, sen de psikolojik destek alıyorsan biz ne yapalım :) Şimdi bana zaten herkes almalı diyeceksin ama genelde konuş konuş bir çok seans -paraya da endeksli olmanın getirdiği yükle - amacına ulaşmıyor hissi vermiştir bana. Artık insan olmanın yükünün her çağ her insanda olduğunu biliyorum, bunca yıl bir çok şeye cevap bulunmamış kafasına gelip çok da irdelememeye çalışıyorum.
    Bence sen zaten 2 küçük çocuk, -alman da olsa her ırktan erkek öz de aynı bence- bir koca, anne babandan uzaklık, dolu dolu geçmiş gençliğe özlemle şu an var olmaya çalışıyorsun. Haddim olmayarak fkirlerimi sundum hakkında. Ama çok güzel bir kalbin var, dünyaya yararlı bir halin var, çaban var daha ne olsun!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslına bakarsan işe yarıyor ;)) yani mesleğim diye demiyorum hakikaten bazen tanımadığın ve dolayısıyla seni yargılamayacak, sadece dinleyecek biri çok iyi geliyor.. Özellikle bu ortayaş dönemi çok zormuş (hangi dönem kolay ki yaşarken?)

      Sil
  7. “uzunyolbiletsatıcısı”nı okuyunca kahkaha attım. ben olsam bütün terapi sürecini buradaki anlama bağlayıp, oradan çıkamayabilirim :)))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) kesinlikle, adamın soyadını almanca doğru telaffuz edebildiğim gün bence terapi bitecek..

      Sil