Bu ayın ikinci yarısı, L. kolunu kırdığı andan itibaren ben herşeyi bıraktım.
Nisan başı bir liste yapmıştım, daha çok daha çok koşturma listesi. Tabii listeyi yaptığımda bunun farkında değildim, aksine, "artık bir kendimi toparlayayım canım, ne bu böyle herşeyi serdim" diye düşünüyordum. İnsanın algısı bu kadar mı kırılabilir? Hani klasik bir anoreksiya fotoğrafı vardır; ayna önünde kemikleri sayılan iskelet gibi bir kız, aynadaki tombul görüntüsüne üzgün üzgün bakıyordur.. Benim de aynada gördüğüm; hiçbir şeyi doğru dürüst yapamayan, yetişemeyen, kendini salmış bir C.!
Halbuki süpervizörümün değimiyle "high functioning burn out" geçiriyormuşum. Yani farkına varmadığın ve kimseye de çaktırmadığın, herşeyi sonsuz bir devinimle - ve mükemmelliyetçi bir şekilde - devam ettirdiğin, tükenmeme üzerine kurulu bir tükenmişlik krizi. Gizli tükenmişlik. En tehlikelisi çünkü küt diye vuruyor; ya bir kalp krizi, bir hastalık, ya bir psikolojik çöküş, ya ani bir sosyal kriz.
Beni de bir yerden vuracaktı açık söyleyeyim, saatli bomba gibiydim. Bir de benim 6. hissim çok kuvvetlidir, içimde çok büyük bir sıkıntı vardı, kötü bir şey olacak gibi geliyordu. Sürekli bir tetiktelik, anksiyete hali. Bilirsin, ara sıra olur hepimize.. Sıkıntılı bir bekleyiş..
(*)
Sonra işte oğlan anaokulunda kolunu kırdı, o günden sonraki 3 gün bende inanılmaz bir baş ağrısı ve vücudumda su toplanması oldu. İkimiz yan yana yattık. İtiraf edeyim oğlana endişelendiğim kadar kendimden de korktum. Her şeyi bıraktım. Evi mok götürdü, kim ne yedi umurumda olmadı, çalışmadım, okumadım, yazmadım, yapmam "gereken" hiçbir şeyi yapmadım.Öyle iyi geldi ki.....
Oğlumun kolunun kırılması sanki bana ders oldu. Derler ya her işte bir hayır vardır, resmen şer içinde bir hayır buldum. Ona bakmak için "zorundalıklarım"ı bir kenara atmam gerekince, kendimi gördüm sanki en çıplak halimle. Ve öyle yorgun gördüm ki zavallı kendimi.. İnsan bazen kendine bakar da bir acıma, şefkat duyar ya....
Komşum C. diyor ki "bazıları yaratır, bazıları kullanır, bazıları da onarır". Doğru bu. Ben onaran, iyileştiren biriyim ve bundan zevk alıyor, besleniyorum. Ama peki ya kendini onarma becerisi? Başkasına koştururken, kendimi unutuyorum ben. O zaman da hayat bir şey yapıyor ve zorla durduruyor beni işte. Ne zaman öğreneceğim, ders alacağım? Çok geç olmadan, hayat daha beter derslerle beni sınamadan, bu sefer almış olsam bari.... Alıp alıp, bir köşeye koyup unutmasam!
Nisan böyle geçti. Mayıs'tan beklentim; kendimi bıraktığım yerden yeniden filizlendirmek, canlandırmak, şefkat vermek, sevmek, her şeyin daha iyi olacağına inanmak.... Yani; diğerlerini onardığım kadar da kendimi onarmak. Mayıs boyunca beni onardığına inandığım alışkanlıkları paylaşacağım. Belki hoşuna gider, sen de yaparsın, birlikte onarırız kendimizi, ha? Haydi bakalım..
(*) Hayat; tutunmak ve bırakmak arasında bir dengedir..
Çok geçmiş olsun.
YanıtlaSilİleriki günlerde yapabileceğin seçenekleri devam ettirmen dileğiyle iyi hafta sonları
<3 amin :)
Silsondan başlayayım: manolyalara öldüm bittim, büyütüp baktım falan. bu ne güzellik yahu!
YanıtlaSiloğluşa geçmiş olsun tabii sonrasında. küçümenliğin şanındandır kol/bacak kırıp annenin yüreğine indirmek.
son olarak ise, ah C.ciğim sana arada "yavaşla", mesajı atsam diye düşündüm okurken. hayat demiş bu sefer, bundan sonra ben diyeyim bari, hayat olaya el atmadan :)
sana özel manolyalar yollayacağım 2dk sonra ;) bunlar yazık yağmur yedi don yedi bu sene karardılar hızla, bugün hatta altından geçerken baktım döküyor bile artık çiçeklerini...
Silya öyleymiş, hastanedeki doktor "bazen günde 13 alçı yapıyorum" dedi :/
yavaşla, yavaaaaaş :))) yazıp önüme asacağım. ben ya tam yavaşlıyorum ya 200 basıyorum, aram ortam yok maalesef.
Hani bazen okurun kendini içinde bulduğu, adeta onu sarıp sarmalayan yazılar vardır. Kendinizi iyi hisseder ve derin bir nefes alıp düşünmeye başlarsınız.
YanıtlaSil"İnsan bazen kendine bakar da bir acıma, şefkat duyar ya..." Hem de nasıl duyar. "Kendimizi onarmak" öyle önemli ki... İnadına yaşama tutunmak bu olsa gerek. Nisan bitti sayılır. Mayıs'a hoş geldin deme zamanı.
çok teşekkürler :) çok önemli gerçekten.. bakalım mayısta kendimi onarırken, eşzamanlı belki buradan bazı yazılarla sizlere de iyi gelirim, bilemedim :)
SilÇok geçmiş olsun kuzum, aslında daha önce mail atmak istedim ama bu aralar biraz kendime odaklıydım, birtakım endişeler vardı, fırsat olmadı, neyse endişe edecek bir şey olmadığı anlaşıldı, bazı durumlar halloldu falan. Babamın en çok kullandığı laftıra "Şerde bile hayır vardır" lafı, aşırı iyimser bulurdum ama hayat doğruluğunu gösterdi. Senin yaşadığından daha ağır bir vaka yaşamıştım oğlum üniversiteye başladığında, işte o zaman yavaşlamanın, hafiflemenin, her günü ertelemeden yaşamanın önemini anladım. Evlatlarımız sağlıklı ve mutlu olsun ama biz de sağlıklı ve mutlu olalım ki onlarla gereği gibi ilgilenebilelim. Koccaman sarıldım sana, yaza görüşcez di mi...
YanıtlaSilÇoook haklısın canım Leylâkcım!
SilEvet inşallah görüşeceğiz..
Hayat senin adına frene basmış desene. Her ikinize de çok geçmiş olsun. Yavaşlıın ve kendini dinleme imkanının tadını çıkart ☺️ Mayısın senden hangi güzelliklerle geçeceğini izleyeceğim. Sevgilerimle
YanıtlaSilTam da öyle oldu, bizim araba da yapıyor arada öndekine çok yaklaşınca kendi frenliyor bir de kırmızı ışık yakıyor. Ben de önce küfrediyor sonra haklı buluyorum arabayı. Aynen o hesap işte.. Herşey ve herkes birleşmiş bana yavaşla diyor…. Duydum duydum :)
SilÇok geçmiş olsun canım benim. O aninden vurma olayını çok iyi bilirim. Normal hayatına devam edersin ama aniden bir şey olacakmış hissi seni bir anda yakalar. Sonra o hisle ne yapacağını şaşırır ve sonucu beklemeye koyulursun. Ve en sonunda başına geliyor. Sükunet ve toparlanma süreci.. O kadar iyi anlıyorum ki seniiii. Hissediyorum. Canım.
YanıtlaSilÇook teşekkürler Dada, hakikaten kötü bir şey 6.his..
SilC.ciğim,
YanıtlaSilBir tarihte birisi bana "senin gizli bir paraşütün var, sıkıntıya düştüğünde bir süre sonra yolunu bulup o paraşütü açıyorsun" demişti.
Bence senin de çeşitli paraşütlerin var, duruma göre büyüklü küçüklü birileri açılıveriyor. Şairin dediği gibi "yeter ki gün eksilmesin penceremizden" .
Sevgiler, kucak dolusu sarılmalar...
Ne güzel demiş…. Evet Ekmekçiğim, gerçekten de haklısın :) <3
SilCanim C, cok gecmis olsun!
YanıtlaSilteşekkür ederim :)
SilÇok geçmiş olsun Cerencim. Güzel oğluna şifalar diliyorum.
YanıtlaSilNurşen Hocam'ın yorumunu da okudum. Onunla bu konularda yazışmamız, benzer yaşananlar ve ortak duygu durumlarımız vardır. Yani dediklerine katılıyorum. Ben de oğlumun rahatsızlığını sınav bilmiştim, bazı davranışlarımı değiştirmem gerektiğini anlamıştım. Ne kadar değiştirebildim orası ayrı:) Seni çok iyi anlıyorum ve gereğini yapacağını biliyorum. Önce sağlık olsun. Öpüyorum kocaman ve şahane bir mayıs ayı diliyorum.
Öyle gerçekten.. Çok teşekkür ederim <3
SilGeçmiş olsun. Çabucak iyi olsun.
YanıtlaSilTeşekkürler <3
Silçok geçmiş olsun. Hayat bizi sınıyor hepimiz geçtik yada geçeceğiz bu sınavlardan. Yaz geliyor moralimizi yüksek tutalım daha sakin huzurlu günler diliyorum. Hülya
YanıtlaSilTeşekkür ederim Hülya :)
Sil