İki aylık acemilik dönemim sona erdi ve artık kendime "orta düzey" bir akvarist (akvaryumculukla uğraşan kimse) diyebilirim! Bu süreçte sıfırdan çok fazla şey öğrendim ve bunları paylaşmak, belki de aramızda akvaryum isteyen ama cesaret edemeyenlere bir "gaz vermek" istiyorum.
Bir defa; çok zor değil, çok masraflı değil, çok zaman istemiyor. Biraz merak, suyu ve balıkları sevmek gerekiyor. Çocuklar için güzel bir sorumluluk olabilir, günde bir defa yemlemek kolayca yapabilecekleri bir görev. Fakat akvaryumun bakımı ve temizliği kesinlikle yetişkin işi.. Tatile gittiğinizde, otomatik yemleme ve ışık sistemi kurulduğunda, 3 haftaya dek temizlik istemeden kendi kendine durabiliyor. Sadece ilk kurulumu ve ekosistemin dengesinin oturtulması süreci biraz zor fakat sonrası yani balıkların teşrif etmelerinden sonrası, çok daha kolay ve keyifli :)
Türkiye'deki fiyatları bilemediğim için fiyat vermeden, sadece neye ihtiyacınız olduğunu yazacağım.
- 60 litrelik yatay dikdörtgen şeklinde klasik bir akvaryum. Cam kalitesi önemli, ucuz malzeme bazen suyun ağırlığıyla patlayabiliyor.. Nano akvaryumlar bu sıra çok moda ama klasik akvaryumları temizlemek ve temiz tutmak çok daha kolay ve balıklar açısından da daha mutluluk verici bir ortam.
- Kaliteli, mümkün olduğunca küçük (bizimki 10x7x5cm) bir su filtresi, 7/24 sürekli çalışacak. Bazı karides ve balık türleri içine kaçabiliyor ve bu maalesef ölümcül olabilir, en kapalı sistemi sorarak almalısınız (ya da en ince naylon çorap geçirebilirsiniz çevresine ama çorabı sık sık değiştirmelisiniz yoksa yosun olabilir).
- Akvaryum ısısını 25 dereceye sabitleyecek bir ısıtıcı ve kontrol etmek için ekstra bir sualtı derecesi.
- Akvaryum ışıklandırması için "otomatik sistem", bunlar çok basit manuel fiş şeklinde aletler, istediğiniz aman aralığını seçip günde 8 saat ışıklandırmak zorundasınız, yoksa yosunlaşma olacaktır.
Akvaryumunuzu aldınız, önce güzelce (deterjansız) yıkıyorsunuz, suyu koyduğunuzda en az 100 kiloyu bulacağı için, sağlam bir dolap üzerine ve direkt güneş ışığı almayan, sakin ve güvenli bir köşeye koyuyorsunuz. Evinizde çocuk varsa lütfen akvaryumu çok dikkatli kurun, 100 kiloluk bir ağırlıktan bahsediyoruz!
Tatlı su balığı alacağınızı var sayıyorum (çünkü hem daha ekonomik, hem de bakımı daha kolay). Akvaryumcudan iki çeşit kum aldınız, ilki canlı bitkilere gübre de sağlayan bir kum, ilk olarak bunu 2cm kalınlığında akvaryum tabanına koyuyorsunuz. İkincisi balıklara göl havası verecek koyu renkli orta incelikte bir başka kum, bunu düz suyla yıkıyorsunuz ve 2-3cm yüksekliğinde eşit seviyede yayıyorsunuz. Daha sonra temiz suyla (bizde musluk suyu içilebiliyor, fakat Türkiye'de bence şişe su daha mantıklı olabilir) akvaryumu dolduruyorsunuz. Aldığınız dekoratif taşları da üzerine koyuyorsunuz. Biz akvaryumun duvara bakan arka yüzeyinin dış tarafına kağıttan bir su altı resmi yapıştırdık, bu onlara sahte de olsa bir derinlik hissi veriyor ve rahatlatıyormuş. Filtreyi, ısıtıcıyı ve dereceyi de çalıştırdığınızda işiniz bitiyor. Bu şekilde akvaryumunuz tam 2 hafta boyunca dinlenecek. İlk haftanın sonunda, filtreyi durdurup, suyun 1/3'ünü boşaltıp, yeni su koyacaksınız. Filtre suyu temizleyecek ve bakteriler yavaş yavaş üremeye başlayacak. Bu süreçte akvaryumu henüz ışıklandırmak zorunda değilsiniz.
- 15. günde su testi yapılıyor (su kalitesi, kireç ve bakteriyel ölçümü yapan ufak kağıt çubukları akvaryumculardan alıyorsunuz) ve test sonucu iyiyse, akvaryumunuza bitkileri alabilirsiniz. 60lt'lik bir akvaryumun geri kısmına 3büyük bitki, ön kısmına ise iki küçük bitki yeterli olacaktır. Bitkileri aynen çiçek diker gibi, kumu biraz açıp içine dikiyor ve üstünü kumla kapıyorsunuz. İlerleyen günlerde salyangozlar çıkmaya başlarsa şaşırmayın, onlar bitkilerle gelen iyi huylu salyangozlar :)
- Bitkileri diktikten sonra her gün günde 8 saat akvaryumun ışığını açık tutmalısınız. Biz sabah 7-11 ve akşam 4.30-8 arası otomatik ışıklandırma yapıyoruz. Bu sayede balıklar gece boyu rahatça uyuyor :)) Bitkiler de yeterli fotosentezi yapmış oluyorlar. Eğer 12 saatin üzerinde ışıklandırırsanız, balıkların uyku kalitesi ve dolayısıyla immün sistemleri bozulacak, ayrıca alglar yani yosun ve bakteriler de ışığı sevdiği için, zevkle üreyecek ve su kaliteniz düşecektir. Ayrıca elektrik faturanız da yükselecektir :) O nedenle ideal 8-9 saat ama maksimum 11-12 saat ışıklandırma öneriliyor.
Bitkilerle bir 10 gün daha geçirdikten sonra, ilk sakinlerinizi akvaryuma davet etmenin zamanı geldi! Fakat önce 1). Su kalitesini yeniden kontrol edin hatta mümkünse biraz su örneğini akvaryumcuya götürüp onun da kontrol etmesini sağlayın. 2). Filtrenizin sürekli çalıştığından emin olun 3). Su ısısının 25 derece olduğuna emin olun.
60litrelik bir akvaryumda ideal olan maksimum 15 küçük balık, 3-5 karides, 3-4 çöpçü / temizleyici balık ve 5-6 büyük salyangozdur. Daha fazlası kalabalık oluyor, fakat tek tür balık alacaksanız ve bunlar çok küçük balıklarsa, 20 balığa kadar çıkabilirsiniz. Biz renkli ve farklı balıklar istedik fakat akvaryumcumuz ilk hafta sadece salyangozları ve karidesleri verdi bize :)) Karidesler, özellikle amano türü, sürü halinde yaşıyorlar ve sosyal hayatları önemli. Biz iki de kiraz karides aldık fakat bizimkiler pek geçinemiyor (biri diğerinden daha irice, sizinkiler boyca eşit olsalar iyi olur). İtiraf edeyim ben karidesleri balıklardan daha ilginç buluyorum ;) saatlerce izleyebilirim, çok ilginç ve sosyal canlılar. Renkli şeyleri çok seviyorlar, akvaryuma renkli parlak şeyler yaklaştırırsanız hemen geliyorlar..
Balık olarak da ertesi hafta lapistes, guppy ve molly aldık. Renkleri ve sudaki hareketlilikleri enfes! Fazla büyümemeleri de iyi..
Şimdiiiii. Akvaryumu kurdunuz, balıkları aldınız. Balık yemini tarife göre veriyorsunuz. Su 25 derece, ışık 8 saat, filtre çalışıyor, bitkiler sağlıklı, peki bu "cennet"i nasıl sürdürülebilir halde tutacaksınız?
- Akvaryumun suyunun 1/3'ünü her 3 haftada bir değiştirmeniz gerekiyor. Bunu yaparken balıklar ciddi stres yaşayacağı için lütfen dikkatli ve yavaş çalışın. Su değişimi sırasında filtreyi kapatmanız gerekiyor (susuz çalışan filtre motoru yanabilir).
- Eğer bizimki gibi 15 salyangoz (çoğu kendi kendine üredi) ve 3 çöpçü balığı sahibiyseniz, alg ve yosun problemi pek yaşamazsınız :))) Ama yine de 3 haftada bir camları temizleyin (akvaryum cam temizleyicisi ya da dıştan mıknatıslı sistemler kullanabilirsiniz).
- Filtreyi her ay söküp, temizleyip, yeniden takmanız gerekiyor. Filtre kalitesine göre, belli aralıklarla filtreyi de yenilemeniz gerekiyor.
- Bitkiler için bazı vitaminler satılıyor, ben gerek görmediğim için henüz almadım. Henüz tatile gitmediğimiz için otomatik yemleme de kurmadım. Otomatik yemleme, ışıklandırma kurarsanız 3 haftaya dek tatile gidebilirsiniz, sorun olmaz.. Tabii elektriklerin kesilmediği ülkeler için geçerli bunlar, Türkiye'de bence en geç 2-3 günde bir birinin kontrol etmesi lazım sistemi.. Yazık telef olmasınlar..
- Bizim en büyük problemimiz amano karideslerinin sürekli yokolup yeniden ortaya çıkması! Transparan gövdeleri ve utangaçlıkları nedeniyle bu karidesler birden ortadan yokoluyor, sürekli karides sayma halindeyim ve 2 sayınca "ah filtreye girdi öldü" paranoyası yapıyorum. Hatta son filtre temizliğinde eşim "bir amano karidesi girmiş filtreye ve ölmüş" dedi, meğerse çürük yaprak gibi bir şeymiş çünkü ertesi gün üçü de sapasağlam ve neşe içinde yüzüyorlardı :)))) Kiraz karidesler sürekli volta attıkları için onları görmek kolay ama amanolar yürek hoplatıyor.. Sürekli 1-2-3 oh 1-2 eyvah...
Anlatacaklarım bu kadar. Beslenme ve suyun derecesini kontrol etme bizim evde çocukların görevi, temizlik ise yetişkinlerin. İnanılmaz keyifli bir hobi, karşısına oturup kahvemi çayımı içerek yarım saat balıkları izleyebiliyorum, o kadar dinlendirici ki.... Suya ve balıklara düşkün herkese tavsiye ederim!
Hiç de "yeni başlanmış bir hobi" gibi durmuyor C.ciğim, sen bu işin ilmini almış, kitabını okumuş, dersini ezber etmiş ve yayına başlamışsın bile!
YanıtlaSilTebrikler, kolay gelsin, ellerine sağlık. :))
hahaha yok ya valla 2 ay önce hiçbir şey bilmiyordum. hayvan konusunda ben biraz hassasım, bize gelen hayvanlar kral gibi hizmet alıyor şekerim, herkes takılır hattâ "sizin evde tavşan olaydım, senin kedin olaydım" falan diye bana :)))) seviyorum hayvanları, layıkıyla bakmak istiyorum...
SilBabaannem ve dedemde vardı kocaman bir akvaryum ve dev balıkları... küçükken bayılırdim izlemeye. Ama yazını okulum da baya titiz bir uğraşmış. :) Emeğine sağlık :)
YanıtlaSilBursa’da bir balık lokantasında var dev akvaryum, itiraf edeyim yemekten çok akvaryum ilgimi çekiyor.. Ama düşünsene balık izleyerek balık yemek! İnsanoğlunun tuhaflıklarında sınır yok..
SilVay canına! Ne kadar meşakatliymiş süreç! Her şeyi titizlikle yapmışsın Canım Ceren'im, ellerine sağlık :)
YanıtlaSilBen bu yazıyı sana yazdım kediciğim :)) Arya istiyor demiştin ya, sen yazıya bakma uygulama valla zor değil! Gel akvaryum kardeşi olalım :))
SilOkurken Arya'dan saklanıp da okudum 😅 Görür de tutturur diye 🙈 Ben çok tez canlı insanım Ceren'im o bekleme süreleri bile beni benden alır. Bir de temizliği, su değişimi, ay balıklara bir şey mi oldu acabası... Yok almayayım ben kıyıdan kıyıdan sizin akvaryumu izleyip kaçayım 😅
Silhahahaha alemsin ya. geçen gün kırmızı yengeçlerden biri kabuğunu değiştirmiş fakat kabuk olduğu gibi duruyor böyle üstünden elbise gibi çıkartmış hayvan. akvaryumun kenarında kabuk ters dönmüş yatıyor. lukas çığlık çığlığa koştu anne yengeç ölmüüüüş diğer balıklar onu yiyooor! açıklayana dek canım çıktı.
SilE sen baya uzmanı olmuşsun bu işin şekerparem, tebrikler vallahi. Akvaryum bana hep çok zahmetli bir iş gibi gelirdi ki, sen aksini iddia etsen de yazını okuyunca yine öyle hissettim :)
YanıtlaSilYa, bir de yazmadan edemeyeceğim, benim Ozi küçükken (5 yaş) iki tane japon balığı almıştık çok istedi diye. Balıkların adlarını "Kraliçe Elizabeth ve İsmet İnönü" koymuştu :) Sonra bu çocuk neden siyaset bilimi okuyor diyorlar :P
)))) benim oğlan da tavşanlardan birinin adını monster koydu, bu durumda korkmaya başladım :))))
Silfakat işin komiği, bir de hayvancık o kadar uysal ve pofuduk ki.. aksine kızımın adını clara koyduğu dişi tavşan hepimize kök söktürüyor inanılmaz cadaloz bir şey, onun adı monster olmalıymış..
An itibarıyle bir de yavru çalıkuşumuz oldu (saka sanmıştım çalıkuşuymuş!), pencereye çarpıp sersemleyince eve aldık, elimizde omzumuzda sürekli... uçamıyor, biraz bakacağız sanırım, yakında evde saka nasıl bakılır yazarsam şaşırma :)) ev adım adım hayvanat bahçesine dönüyor :)))
Bilal'e anlatırmış gibi anlatmışsınız. Bence meşakkatli işler ama sizin yazınızı okurken ve tabii balıkları izlerken keyifli:))
YanıtlaSilAman Bilal hiç dinlemesin, o bakamaz, mahveder :)))))
SilOğlum henüz okula başlamadan önce bu işe soyunduk:) Ama balıkları aldığımız adam bize hasta balık vermiş.. Oğlum 3 balığa bizlerin ismini vermişti ve kısa süre de, kısa aralıklarla üçü de ölünce bir daha girmedik akvaryum işine:)
YanıtlaSil:))) ay çok özür dilerim güldüm fakat hakikaten çok travmatik ama aynı zamanda kara mizah diyebileceğim bir olay tek tek hakkın rahmetine kavuşmuş olmanız.. Allah gecinden versin! Bir dahaki evcil hayvan maceranızda aman diyeyim, bobi, sarman, pamuk... :))
Sil:))))
SilYaa bizimde vardı elli litre akvaryumumuz ve değişik değişik balıklarımız o günlere döndüm şimdi...
YanıtlaSilBize gelen bir misafir çok yaşamaz bunlar ya, ölüyorlar dedi.
Ertesi sabah kalktığımda akvaryumun yarısı yerdeydi. O kadar büyük bir şok ve sinir harbi oldu ki benim için, tekrar başlamaya elim gitmiyor.
Şom ağızlı! Kusura bakma sinir oluyorum böyle sürekli olumsuzu görüp söylemek zorunda hissedenlere.. Resmen motivasyon-kırıcılar yahu...
Silinsan üzülüyor ölenlere ve de hapislere...
YanıtlaSilÖyle.. O nedenle büyük alan, az balık, bilinçli bakım :)
Sil