Bu yola çıkarken aklımda şu vardı: içimde ne kadar şeytan varsa, hepsiyle tek tek vuruşacağım! Kim öle kim kala.. İşte o şeytanlardan ilkini yendiğimi, onu gerisin geri ait olduğu çukurun dibine gönderdiğimi hissediyorum şu an.
Üstelik içimdeki savaşın çıktığı yere, bölge halkının “Cehennem Vadisi” dediğini de yeni öğrendim! Bu bir rastlantı olabilir, olmayabilir de..
Vadiye geldiğimde saat 16 civarıydı ve ben yaklaşık 6 saattir durmaksızın yürüyordum. Dolayısıyla yavaş yavaş yorulmaya ve eve dönmek için acele etmeye başlamıştım. Sanırım mantıksız düşüncelerime ve gereksizce hayatımı riske atmama bu yorgunluk ve acelecilik neden oldu. Ya da.. İçimdeki şeytan kendini sabahtan beri hafif hafif hissettiriyordu zaten, yineleyen düşüncelerle aklımı rahatsız ediyor ve belki de beni düelloya davet ediyordu.
Ne oldu emin değilim ama güneş yüksek dağın ardında kaybolunca, gittiğim yönden de emin olamadığım için, panikledim. Depremde yok olan köyün kalıntılarını yeni geride bırakmış ve aniden önüme çıkan taş mezarın çevresinden salavat getirerek dolaşmış, kuytu çalılıkların arasındaki patikayı bulmaya çalışıyordum ve birden vadinin tepesinde dikildiğimi farkettim. İşte o an şeytan dürttü “güneş batıyor, hızla aşağı in işte buradan” dedi. Normalde en amatörün bile yapmayacağı şeyi yaptım yani, tam önündeki ağaçta kocaman bir kırmızı çarpı (girmeyin) olan yere girdim..
Kanyonun tepesinden yani yaklaşık 400mt’den deniz sevinesine iniyorum; yani iki yanı uçurum, yol daracık dere yatağı ve bazısı bir iki metre genişliğinde iri taşlardan aşağı iniyorum. Doğrusu kaya tırmanışında fena değilimdir. Biraz eğitimim ve tuhaf bir yeteneğim var. Fakat ilk 200mt’yi indikten sonra vadi daralmaya, kanyon dikleşmeye ve yer yer çamur da bulunan yarı kuru dere yatağı, dikenler ve sivri, kaygan taşlarla dolmaya başladı. Karşıma tepeden düşmüş bir keçinin iskeleti çıktı! O an o sessizlik ve ıssızlıkta biraz ürktüğümü fark ettim ama akıllanmadım bu uyarıya rağmen ve devam ettim. Bir 20-30 metre daha inmiştim ki 10mt dümdüz inen son taşın tepesinde buldum kendimi. Atlanacak mesafe değil, ip olsa bile inmek zor. Kaldım mı…..
Nasıl küfrediyorum kendime. Kanyonun iki yakası da uçurum; ufak taş, kaygan toprak, çıkılacak yer yok. Ya atlayacağım ya gerisin geriye 200mt kaya tırmanışıyla en tepeye çıkacağım. O an çöktüm işte. Ağlasam küfretsem? Bağırsam dua etsem? 112 aranabilir. Allahım gururuma yediremiyorum tam klasik ortayaşlı şehir züppesi yürüyüş yaparken kayboldu, Akut kurtardı klasiği! Hayır! Mümkünatı yok aramam, gerekirse geceyi geçiririm! De… Yarım saat önce makilik alanda önümden domuz geçti, onu bırak açım, yorgunluktan dizlerim titriyor!!! Of ya film gibi!
O an var ya sevgili blog. Birden “ben güçlüyüm” çıktı ağzımdan, taşa oturdum çantama sabah alelacele tıktığım protein barını çıkarıp saldırırcasına hızla yedim ve yeniden ayağa kalkıp tırmanmaya başladım. Ama nasıl tırmanıyorum; bir yandan dua ediyorum bir yandan küfrediyorum bir yandan da yüksek sesle konuşuyor resmen iç sesimle kavga ediyorum! Aynen şöyle (bağırarak): “Allah belanı versin C.! Allahım koru beni yarabbim! Az kaldı yapacaksın sen neler yapmadın? Sahi ne yaptın şu hayatta? Salak mısın kızım sen! Salaksın buraya başka kim iner! Elif olsa inmezdi burdan tek başına geldin işte olacağı buydu. Hay başına Elif kadar taş düşsün de geber! Hâlâ Elif diyo yaaa. Beter ol. Dur ya saçmalama, az kaldı hadi canım benim bi adım daha. 1 adım sonra 1 adım bak az kaldı. Allahım dizim taşımıyo. Durma. Devam. Hava kararıyo kalıcam burda. Saçmalama sen nerelerden çıktın” şeklinde deli diyaloğu bir 30dk sonra, vallahi tepeye ulaştım. Başardım! Ama ne başarma, ne sevinme!
Sadece tepeye ulaştığıma değil, içimdeki kendimi ne yaparsam yapayım hep başarısız gören, başarılarıma sevinmeme asla izin vermeyen, n’olcak ki nasılsa yapardın bu da bi’şey mi diyen şeytanı da o cehennem vadisinin ennn dibine gönderdiğimi, belki de hayatımda ilk defa bu kadar coşkuyla kendimle gurur duyduğumu fark ettiğim için de!
İki üç dakika çeşitli danslar (kızılderili, horon ve hiphop figürleri) sonrası kendime geldim. İyi de.. Daha aşağı nasıl ineceğim belli değil.. Daha yıkıntı köy geri bulunacak, geçen sefer kaçırdığım patika bulunacak, saat 17.15! Of ki ne of.
Velhasıl-ı kelam. Köyü buldum. Fakat. 100 keçiyi ve 4 kangal köpeğini de aynı anda buldum :)) Bunlar beni fark ederse çiğ çiğ yer diye ev kalıntıları arasında saklanmayı düşündüysem de gözümün ucuna siyahlı insana benzeyen bir figür takılmasın!!!
Allahım sana geliyorum…. Adama bir koşuşum vardı! “Dağdan bir kız iniyor döne döne” türküsünü bilir misin sevgili blog?
Çoban abiyle yaşadıklarımız, filozof Heredot’u andıran bu adamla varlık felsefesi, yaşam amacı ve anlamı üzerine sohbetimiz, ben kendime küfredip bağırır, dua edip motivasyon verirken, adamın oturduğu taş üzerinde “Allah Allah sanki bi kız sesi geliyor, saçmalama Hüseyin ne kızı olur bu dağda” deyişi, birlikte keçiler ve köpekleri güdüşümüz ve finalde de traktör tekeri üzerinde eve bırakılış hikayem de bir sonraki yazıya kalsın artık. Ya da dur, şu video her şeyi özetliyor galiba :))))
Resmen iyilik meleğimdi bu adam! Allah bin defa razı olsun. O olmasa bu hikaye çok farklı bitebilir hattâ daha doğrusu, hiç yazılamayabilirdi..
Bugün Mimas Yolu’nun 4. Günüydü ve daha neler var anlatılacak bir bilseniz… Meselâ bana şiir yazan 90’lık teyze, meselâ hayat kurtaran mandalina, meselâ dağ çileğiyle kafa bulmak! Azzzzz sonra. İlk fırsatta söz! Şimdi gidip biraz (22km’cik daha) yürüyeyim ;)
Muhteşemsin C’ciğim! Maşallah sana 🧿
YanıtlaSilKendine çok yüklenme çünkü sıradan bir insanın hayatından çok daha dolu dolu, başarı, deneyim ve sevgi dolu bir hayat yaşıyorsun sen. Hepimiz, bak çoban abi bile sorguluyor hayatı, bu normal fakat kendini eleştirerek değil, başardığın onca şeye odaklanarak yap bunu. Senden 10 sene ilerdeyim bu yolda ve sana tavsiyem budur. Sevgilerimle canım, yolun açık olsun. Songül.
Çok teşekkürler! <3
SilBravo Ceren maşallah ne kadar azimlisin. Ben orada ağlaya ağlaya herkesi arardım. Devamını bekliyoruz. Hülya
YanıtlaSilTelefon çekmiyordu :))) tek opsiyon 112’ydi ona da utandım yani gururuma yediremedim
SilOkurken dizlerimin bağı çözüldü resmen. Ben olsam ne yapardım diye düşündüm ama hayalini bile kuramadım. Gösterdiğin büyük cesaret ♥
YanıtlaSilÇoban arkadaş nasıl güzelmiş öyle :)
Yolun başını okumadım henüz ama devamını bekliyor olacağım :)
Muhteşem insanlar tanıdım bölgede… Gerçekten ne güzel insanlar var!
SilC.ciğim,
YanıtlaSilMaceranın açılımını bekliyordum kaç gündür ancak bu kadarını beklemiyordum.
Geçmiş olsun, her türlü...
Kolay gelsin, kendini kolla. :)
Açılımı :))) ay sorma..
Silvay be! okurken gerildim vallahi ama gurur duydum C.ciğim seninle. bir daha kendini bu kadar tehlikeye atıp biz fanileri merakta bırakma lütfen yine de :)
YanıtlaSilBu daha ilk maceraydı, arkasını yazmaya vakit bulsam gelecek :))
SilAy Ceren ne diyeyim sana, elim ayağım boşaldı yahu. Bir an kendimi bu dizlerle orada hayal ettim, bırr :)
YanıtlaSilAzmine hayranım canım, durmak yok, yola devam :)))
Cevriyeyle Tevriye bi kendilerine gelsinler artık, yoksa valla o iş zor :)
Silaa sen yalnız mı yürüyorsun onca yolu!!
YanıtlaSilbiz eşimle iki kilometre yürüyüp domuz geçince yanımızdan nasıl koşa
koşa geri dönmüştük. aman aman çok dikkat et!
ama yürüyüşünü de keyifle takipteyiz :)
Evet :)
SilDomuz bir şey yapmaz bu mevsimde yavru da yok aç da değil, kaçar..
Muhteşemsin! Yürü be Ceren :) Cuma günü kucaklayacağım seni <3
YanıtlaSilİple çekiyorum!!!! :)
SilOyyyy, inanılmaz bir macera olmuş.
YanıtlaSilOlmaya da devam ediyor :)
SilNe macera ama!!! Her gün gözümü açıyorum ve bugünü de sağ salim yürüyüp bitirsin Ceren diyerek kalkıyorum yataktan. Biliyorum Evren seni seviyor ve kolluyor. Anlattıkların da bunu kanıtlıyor zaten. Bu yol, bu yürüyüş iyi geliyor sana. Kendinle kavgana ve kendine destek olmana bayıldım. Tüm macera sona erdiğinde iyi ki yaptım diyeceksin. Biz de iyi ki yaptın diyeceğiz :) Sonra sıra diğer hayallerine gelecek <3 <3 <3
YanıtlaSilEvet her gün ayrı macera değil mi :)))
SilEvren de yollayacaklarının sınırına ulaştı ama çoban, mandalina, nar dışında pek bir seçenek yok bölgede :)))
Ne kavga ediyorum bi bilsen, kimseler yok diye basıyorum küfrü, veriyorum gazı..
Bu nasıl bir macera bu... O bitmişlik, tükenmişlik haline birkaç kez düşmüşlüğüm ne yazık ki benimde var ve hiç hoş değil gerçekten.. Siz daha iyi bilirsiniz ama doğa yürüyüşlerinde yalnız olmamak lazım, dikkatli olun..
YanıtlaSilZor bir durum ama ben zaten bunu istiyordum, coprafi değil içsel bir yürüyüş oluyor aslında :) Bölge çok güzel tavsiye ederim.
SilOkurken "cok sukur bitmis yazmis" . Cok heyecanlandim korktum caresizligi hiss etdim ama kendi kendi konusmaniza cokca guldum. Ama bende sizi cok merak ediyorum.
YanıtlaSilBitmedi yürüyorum daha :))
Sildoğayla bağının çoğu insandan farklı olduğunu düşünüyorum:) yazılarının devamını merakla bekliyorum 💖😌
YanıtlaSilBen de öyle hissettim, haklısın galiba :)
Sil