kötü tasarım insanı rezil eder :))
Geçen haftaki "yaşadıııım, yaşıyoruuum" halet-i ruhiyesi bu haftaki aniden kapanan okullarla birlikte tabii "yaşayamıyorum, boğuluyorum, deliriyorum" olarak geri geldi. O kadar yorgunum ve dalgınım ki, haşlanmakta olan yumurtayı fokur fokur kaynayan suya direkt üç parmağımı sokmak suretiyle almaya kalkışıp parmaklarımı yaktım. Neden böyle davrandığımı bilmiyorum hakim bey.... Su topladılar ayol!
Yumurta hadisesini takip eden günlerde de sayısız saçmalık ve küçük ev kazasından sonra "eeeeh" dedim "bu iş böyle gitmeyecek". Bir kalk silkelen, ev okulu diye, buz gibi yağışlı hava diye nedir bu mızmızlığın yani? Hep yaşadığımız ve anlaşılan daha uzuuuun bir süre de yaşayacağımız şey.... Argoda bir laf vardır, "tecavüz kaçınılmazsa bari keyfini çıkartmaya bak" diye. 2020'de beceremedin, bari 2021'i hiçleme.... Üçte biri geçti bile!
Arte'de "Viral Humor" diye bir belgesele denk geldim, linkini şuraya bırakayım. Biliyorsunuz bazen insan kabul edemediği travmaları dayanılır kılmak için mizaha başvuruyor ve bu belgeselde de corona sürecinde global anlamda nelere güldüğümüzü, neden güldüğümüzü incelemişler. Sonuçta diyor ki, bu günler yakın bir tarihte birden sona ermeyecek, geçmeyecek, bari "keyfini çıkaralım" :) Aynen bence de..
Bu hafta, Fiziksel arınma bazında, yanık parmaklarıma pomatı sürüp, gazlı bezi bağlayıp, üstüne bahçe eldivenini giydiğim gibi, kendimi bahçe çalışmasına attım. Yağmur yağmayan her dakika ya kazdım ya söktüm ya diktim... Elma ağacımı daha güneşli bir köşeye taşıdım. Henüz ne filiz verdi, ne de çiçek açtı. Ama o kadar soğuk ve gölgelik bir yere dikmişim ki, taşımasaydım da zaten ölecekti. Şansımı denedim. İnşallah yeni yerini sever ve tutar..
belki bir gün..
Bilişsel arınma bazında çok zorlandığım bir haftaydı. Süpervizörümden ciddi bir iş teklifi aldım ama bazı kişisel nedenlerle kabul etmek içimden gelmiyor. Bu konuda çok düşünceliydim (ve bu nedenle çok dalgındım), kararımı verince anlatırım nedenlerini.. Bilişsel anlamda verimsiz bir haftaydı ve bu psikolojik arınma bazında da kötü etkiledi beni. 5dk'lık mini-meditasyon alanları yaratabilmek ve bir de uzuuun bir şükür duası etmek haftanın tek güzel tarafıydı.
Sosyal arınma çabalarım bu hafta güzel sonuçlar verdi. L.'ın yarı Faslı yarı Alman arkadaşına davetliydik ve bize şu alttaki Ramazan Takvimi'ni hediye ettiler. Noel takvimi adetini yazmıştım, aynı mantık. Her sabah bir yıldız yapıştırıyoruz ve Ramazan Bayramı geldiğinde çocuklara bayramlık birşeyler alacağım :) Büyük bir heyecanla bekliyorlar.
Ve gelelim haftadan bana kalan güzelliklere:
OKUDUM - İZLEDİM - DÜŞÜNDÜM:
Kierkegaard'ın "Tanrıya ihtiyaç duymak" kitabından bana kalan çok şey var ama aktarmak istediğim şu satırlar özellikle manidar:
"Tam dozu bağırsak söktürücü bir etkiye sahip olup da, yarım dozu kabızlık yapan bir ilaç düşün. Farz et ki biri kabızlık çekiyor. Ama bir sebepten (belki elde tam doza yetecek kadar ilaç olmadığından) sadece bir şey yapmış olmak için bu kişiye yarım doz ilaç veriliyor.", "Yüreğimizin ancak yarısını koyduğumuz bir iş, beklentimizin tersi bir etki yapar". "Yarım dozun, tam dozun tersi bir etki yapacağını anlayabilmek için doktor olmak gerekir."
Bu hafta Netflix'ten "My Love" belgeselini izledim. 6 bölümlük her biri birer saat süren bu mini belgesel serisinde, dünyanın 6 farklı ülkesinde yaşayan ve 50 yıldır birlikte olan 6 çifte dair gözlemler, yorumsuz olarak aktarılıyor. Çok hoşuma gitti ve biraz da kendi evliliğimi ve kendi "şefkat" davranışımı düşündürdü tabii.. Tavsiye ederim.
ÖĞRENDİM - ŞAŞIRDIM:
Aramızdaki yazar adaylarına; J.K. Rowling'in Harry Potter'ı Bloomsbury Yayınevi tarafından kabul edilmeden önce tam 12 yayınevi tarafından reddedilmiş! Biliyor muydunuz? Üstelik son yayınevi tarafından kabul edilmesinin tek nedeni de, yayınevi sahibinin 8 yaşındaki kızının kitabı şans eseri bulup okuması olmuş!
ÇOK SEVDİM:
Sıcacık bir şeyler içmek için, her şeyiyle mükemmel değil mi?
yeniden.. Pulheriya Shop
DİNLEDİM:
Bu günlerde dönüp dolaşıp dinlediğim konser kaydı da şu (linki de bu, videoyu göremeyenler için). bahar bize gelmezse, biz bahara gideriz, hem de Paris'e!
Bu haftalık da bu kadar.. Yokluk içinde çokluk, karmançormanlık içinde arınma, umutsuzluk içinde mizaha ve sanata tutunma çabası ancak bu kadar oldu... Herkese güzel haftasonları!
Geçmiş olsun. Kafalar dalgın. Pozitif durmaya çalışan ben, şu ara dengemi kaybetmiş durumdayım:) Hayırlısı artık.
YanıtlaSilJ.K Rowling'in defalarca reddini biliyordum ve öğrendiğimde Harry Potter adına şaşırmıştım. Bence tutacağı çok belli bir kitap çünkü:)
Sevgiler Ceren...
Çok dalgın çok... Zorluyoruz ama artık sabır da kalmadı umut da bitmek üzere..
SilGeçmiş olsun. Ben de bir ara benzer dalgınlık furyasına tutulmuştum. Fakat 2021'de bir şekilde atlattım. Cin gibiyim :) Parizyen şarkı videosu için de ayrıca teşekkürler. Güzel unutulmaz şarkıların yeniden yorumları var. Mutlu olduk :)) Sous le ciel de Paris'yi pek severim. Home office'in güzelliği evde kendi kendime şarkıyı mırıldanabilmem.
YanıtlaSilArte videosu bizim ülkeden izlenemiyormuş uyarı verdi :/
Viral Humor henüz düşmemiştir daha 1 haftadır yayında, birkaç gün içinde bence düşer ya da vpn ;)
Silayy ,çok geçmiş olsun.O kadar çok elimi yakarım ki acını tahmin edebiliyorum.
YanıtlaSilMy Love ı izleyeyim, bizimki de 25 olduğuna göre yarılamışız, bakayım 50 de /kısmetse/ nasıl oluyor:)
Ayyyyy nice 25’lere...
SilBir bölümde 60. Senelerini kutlayan çifte biri 12 yaşından beri birliktesiniz yani diye takıldı çok şirin buldum :)
Selam Ceren sana uzun yorum yazdım. Cep telefonun azizliğine uğradım. Silindi. Geçmiş olsun. Ev kazaları aman dikkat et önemlidir. Onun oyunu bile var. Geçen yazında daha keyifliydin. Bu yazında yorulmuş kendini zorluyor gibi geldin. Mutluluk anlıktır. Etrafında çocukların var. Onları gözlemleyince mutludurlar, yaratıcı ve her şeyden keyif aldıklarını görürüsün. Ay şimdi bende sana örnek veriyorum. Kendine güzel bir planlama ile zaman ayırırsın. Ay Paris ne güzel olur. Ama biz buradan Sinop ya da Ege'ye gidemiyoruz . Neyse hayal kuralım. Ben sana Paris' te bir kafede rastlıyorum. Kahveni içiyor bir yandan da blog yazıyorsun. Seni tanıyorum. Çok mutlu oluyorum. hayallerimizi çalmadılar ya. Sevgiler.
YanıtlaSilBana da oluyor hatta kendi bloğuma yazdığım yorumun cevabı uçuyor bazen, sinirleniyorum. Ama teşekkürler ikinciye yazmaya üşenmediğin için <3
SilParis olmasa Ankara da olur bence :) hem de ne güzel olur....
Çok yorgunum. Şu an vallahi kendimi zorla çocuk bahçesine attım, 10-12 çocuk ve 5 veliyiz çocuklar neşeyle oynuyor veliler somurtarak oturuyor.... Haklısın, çocuklar anlık düşündüğü için hayat güzel onlara.
geçmiş olsun dalgınlık oluyor bazen üst üste geliyor her şey
YanıtlaSilo fincana bayıldıım :)
iş konusunda da hayırlısı olsun senin için en iyisi olsun :)
alıntı düşündürücü
rowling yayımlanma sürecini biliyordum bir benzeri de stephan king için geçerli ilk kitabını sürekli reddedildikten sonra çöpe atmış ve karısı tekrar bir yayınevine göndermiş galiba böyle bir şeydi tam hatırlamadım şuan :) Tolkien de çok zor yayımlatmış yüzüklerin efendisini çünkü o zamanlar fantastiğin esamesi bile kabul edilmiyormuş deli saçması deniyormuş :)
Ya yanlış çağda yazdılar ya da yanlış yayınevlerine gönderdiler demek ki :)))
SilParmaklarının acısını elimde hissettim bir kez daha okurken! Ama o halde bile bahçeye dalma azmine hiç şaşırmadım. Tam Cerenlik hareket :) O elma ağacının yerinde olmak ister seni tanıyan insan, çünkü sen o ağacı seviyorsun :) Şimdi hemen gidip izlicem "My Love"ı, paylaştığın için teşekkürler. İlk baştaki görsel beni çok garip hissettirdi, böyle kedi gibi tüylerim diken diken oldu nedense. Ama o kupayı görmek iyi geldi, düzeldi, içim ısındı <3 Sen orda, ben burda içelim bir fincan kahve :)
YanıtlaSilEvet seviyorum o elma ağacını, umarım tutar..
SilO fotoğrafı ben çektim. O bölgede günde birkaç defa medcezir oluyor hem de deniz 20mt falan gidip geliyor o derece. Deniz gidince o ıslak kumlarda yürümek ve tuhaf deniz canlılarını incelemek çok güzel oluyor....
Şimdi gördüm bu yorumunu keşke erken görseymişim hakikaten içelim karşılıklı!
Ay dur dalgınlığıma bak :)))) Bahsettiğim fotoğraf yarın bir iki bişey ekleyip yayınlayacağım yazının fotoğrafı :))) offff.
SilBaştaki görsel beni çok güldürdü yaaa zuzaylılar geliyorzzz
Benim tripofobim var ve o fotoğraf onu tetikliyor sanırım biraz :( yorumu yazmak için bile hızlı hızlı aşağıya kaydım ama beynimin bir bölümünde inceden yanıp sönen bir panik butonu var gibi oluyor :p
SilAaaaa ciddi misin! Tripofobisi olan biriyle hiç karşılaşmadım derken enn yakınımdaymış!!!! Acaip ilgimi çeken bir fobidir :) geçirelim bu yaz. Çok ilginç evrimsel açıklamaları var okumuşsundur mutlaka. Zamanında insanlığı kurtaran, devamını sağlayan fobilerden
SilBende çocukluğumdan beri vardı bir sıkıntı ama adını taaa üniversitede koyabildim. Corona sürecinde Barış Muslu diye bir adamın kitabını okuduktan sonra dedim deneyeyim şu fobiden kurtulmayı ama neredeyse ölüyordum :( 1 hafta falan kriz halinde yaşadım, çok zor atlattım. Mümkün mertebe görmemeye, karşılaşmamaya, düşünmemeye çalışıyorum ama şu an anlatırken bile içime baygınlık hissi geliyor, kalbim deli gibi çarpmaya başlıyor Ceren :( çok m.ktan bir fobi :( Kurtar beni mümkünse, mümkün mü ki acaba?
SilTabii ki mümkün. BDT’den çok fayda görürsün. Fakat bazı fobiler eğer günlük hayatta sık karşılaşılmıyorsa açıkcası üstüne gitmeye de gerek yok deniyor.
SilAy çocuğu yere düşünce poposuna patlatan teyzeler gibi popona yapıştırmak istedim tokadı.Nasıl yaktın parmakları içim gitti.aloe Vera iyi gelir derler.bahçe falan az beklesin,elin iyişeşsin azıcık 🤕
YanıtlaSilAyyy hem hata yaptığı için kendine kızan hem de annesine yakalandığı için bi de ondan azar işiten çocuk psikolojisine girdim şu an :))))))
SilAh parmaklara çok üzüldüm ama onları niye sardın açık olması gerekmiyor mu? Bir an önce şişlikleri iner umarım. Geçmiş olsun canım. Aktardığın her şey harikaydı, en çok kedili fincanın ve konser kaydı gözlerimi ve kalbimi doldurdu <3 :)
YanıtlaSilEvet evet açık olması gerekiyor ama çok acıyordu kazma kürek tutarken bir de mikrop kapar diye korktum eldivenin içine ekstra gazlı bezle korudum aklımca ;) Ama doğru yanık kesinlikle açık tutulması ve yanık pomatıyla bakım yapılması gereken bir şey.
SilAma geçti ya bak şakır şakır yorum yazıyorum :)))))
Su toplama işi en nefret ettiğim şeyin başlarında gelir. Hele ki yanlışlıkla patlayıp sonrasında verdiği acı:-) Bu arada ilk fotoğraf gerçekten de tam bir tasarım faciası, çok güldürdü beni:-))
YanıtlaSil:)) evet korkunç tasarımlar...
SilYanık ellerle nasıl bahçe işleri yapabildin ceren?
YanıtlaSilaman dikkat et mikrop kapmasın bir de. ramazan takvimini
noelden esinlenerek müslümanlarda yapmaya başladı bence. özellikle
bu yıl çok gördüm. hatta bir çıktısını alıp bende velilerime
dağıttım. her gün bir tane kutucuk açılıp içinde ki yönerge
yapılıyor ve o kutu boyanıyor. yönergelerde çocuklara
uygun ve dinimizi tanıtıcı şeyler. aynı zamanda değerlerimizi
öğretiyordu. ben çok beğenmiştim.
ramazanda itikafa girmek diye bir şey vardır hiç duydun mu?
senin arınmana benziyor ama daha çok Allah'a adıyorsun kendini. özellikle ramazanın son on gününde bir odaya girip daha fazla
ibadet, zihin yoğunlaşması yapıp kadir gecesine de rastlamayı
umuyorsun. çocuklu olarak zor bunu yapmak. ama ben denemek
isterdim, inşallah başka bir ramazan da başarırım.
Tabii sen bir öğretmen olarak çok daha güzel hazırlamışsın :) ne hoş olmuştur, çocuklar böyle şeyleri seviyor.
SilBuddenbrooks’ları okurken hep “yüzyıllar boyunca adetleri nasıl korumuşlar, bu kitapta ne yazıyorsa noelde bizim evde de aynısı yapılıyor şu an” diye hayret ettim. Maalesef müslümanlar adetleri değiştirme ve içini boşaltıp hurafelerle doldurma konusunda öok başarılılar..
İnzivaya çekilmek gibi.. güZel olur gerçekten.
Ben dalgınken yakma değil kesme işinde başarılı sonuçlar alıyorum, kardeşim de senin gibidir, yakar. Şaka bir yana, geçmiş olsun Cerenciğim. :(
YanıtlaSilAlbüm tam ihtiyacım olan, tekrar dinliyorum. :)
Ha kesmeleri yazmıyorum bile. Şu an ellerimi görsen ırgat eli tam :)))
Silİyi dinlemeler <3
Umarım parmaklarınız iyileşmiştir artık. Kierkegaard'ın kitabından yaptığınız alıntı bana kitabın özeti gibi geldi. My Love dizisinden bahsederken aklıma eşimin bir akrabası geldi. Onlar da en azından elli yıl yaşamı paylaşmışlardı karı koca olarak. Önce kadın yaşama veda etti. Kocası herkese çok mutlu olduklarını aralarında en ufak bir tartışma yaşamadıklarını söyleyip duruyordu. Oysa yıllar süren geçimsizliklerini bilen biliyordu. Ben dahil pek çok kişi karısının sağken onun yaptıklarını küfürlü bir ağızla anlatıp şikayet ettiğini bilirdik.
YanıtlaSilLa Foule müziğine ve sözlerine bayılırım. Édith Piaf'ın yorumuyla elbette:)
İyileşti iyileşti vallahi argan yağı şahane bir iyileştiriciymiş!
SilKierkegaard ilginç bir adam değil mi?
Edith Piaf'ın önüne kimse geçemiyor bence de..