15 Nisan 2020 Çarşamba

Çay nasıl demlenir? ve diğer şeyler

Haydi bize bir çay demle de hem içelim, hem usul usul söyleşelim. Çünkü hayat geçip gidiyor; endişeler, korkular, ya öyle olursa böyle olursa, ya yetemezsem, koşamazsam, destek olamazsam, kaybedersem, yitirirsem'lerin hengamesi arasında, güzellikleri kaçırıyorum. Hayır hayır, hayat tüm bunlarla bir bütün olarak devam etmeli. Ağlıyorsak da, kolumuzu yenimize silip, gülümsemenin de bir yolunu bulabilmeliyiz. Öyle kolay değil bu işler.. Vazgeçmek. Oynamıycam işte! demek. Küsmek.

Yaşamak; bir ağaç gibi tek ve hür, 
ve bir orman gibi kardeşçesine..*

Başlığım "çay nasıl demlenir?" olsa da, bu yazıda 3 farklı konu, 3 farklı yaşam var.

Dünyaya gelmeme neden olan "itici güç" sanırım çay. Annemle babam aynı hastanenin iki farklı servisinde asistanken, babam "çayı daha güzel" diye annemlerin servise kaçarmış. Çayı ve annemi öyle alışkanlık haline getirmiş ki, sonunda "doktor bey siz hangi bölümde asistansınız, bizim de kafamız karıştı" diye azar yemiş hocasından. Yine de hem annemi kapmış, hem de yıllar boyu bir tören haline gelen "çay demleme" sanatını.

Babam gerçekten çok güzel çay demler. Annem de çok güzel servis eder. Ah ben ikisini de öyle çok özlüyorum ve o kadar çok aklımdalar ki....

Yıllar sonra ben de aklım biraz erer yaşa gelince, çay içmeyi ve demlemeyi çok seven bir adama baya bir aşık oldum. Genetik bizde sanırım bu çay uğruna aklından fikrinden olmak. O öğretti aslında bana çay demlemeyi çünkü annemle babamın çay demleme töreninde çok özel, kişisel ve mahrem bir şeyler sezer, bu işlerden özellikle uzak dururdum (demek istediğim: baba ocağındayken çay sevmezdim, iyi mi?!)

O zamanlar "gözlerimde karanfiller açmasına**" neden olan bu çay delisi adamın demlediği çay, hakikaten enfesti. Hayır hayır aşktan değil. Bak şimdi anlatacağım; tam bu yöntemle demleyin, göreceksiniz farkını.


Önce. Su önemli. Temiz, berrâk, taze su; çok önemli. Gereğinden çok kaynayan su, oksijen kaybına neden olacağı için, fokurdamanın tam 27. saniyesinde (lütfen neden 27 diye sormayın, sır veriyorum, masalı bozmayın, harfiyen uyun işte!) ocağın altı kapanmalı ve su demliğe aktarılmadan önce 1-2dk dinlenmeli. Yoksa, kaynamakta olan suya maruz kalan çay haşlanır ve aromasını kaybeder. Yine aynı nedenle, suyu çayın üzerine oldukça yüksek mesafeden (Uzak Doğu filmlerindeki çay töreni sahnelerindeki gibi) ve gezdirmeden tek bir noktadan dökmek gerekiyor. Çay bu şekilde demlendikten sonra, demliği çaydanlığın üzerine oturtup, kısık ateşte 12-14dk daha beklememiz gerekiyor. Bu sırada çaydanlıkla demlik arasına kapak ya da bir bez konursa, ısı iletimi azalacağından, çayın yanması önlenir. Çay demlendikten en fazla 20-25dk içinde içilmelidir, daha uzun bekleyen çay bayatlar.

Ya işte böyle sevgili dostlar.

Biliyor musunuz, benim şu an evimde bir çaydanlığım bile yok. Sanırım evrende hatta kâinatta, evinde çaydanlığı olmayan tek Türk insanı benim. Çünkü.... Evet, doğru tahmin, bambaşka bir adamla evliyim :) Bu adam da beni kahveye alıştırdı ya, ne diyeyim..

Ama siz aynen bu anlattığım şekliyle bir çay demleyin, en az çayı sevdiğiniz kadar sevdiğiniz biriyle ya da anne babanızla karşılıklı için. Benim için de, için yani..

* Nâzım Hikmet Ran.
** Yeni Türkü - Karanfil
Photo by Keenan Constance on Unsplash

14 yorum:

  1. Tam da şimdi taze demli çayımla oturmuştum :) Senin için aldım bu yudumu.

    Bizim evde çay 24 saat olurdu. Babam ud dersi verirdi haftasonları, içeriye sürekli çay taşırdık. "Soğuk moğuk bir çay var mı Halide" derdi babam, annemin her daim taze demli çayı olurdu tabi :)

    YanıtlaSil
  2. Anne ve baban yüzünden çaydan uzak dururdun demek. Çok masumane bir bağmış aslında ya, ben olsam onlardan daha çok severdim çayı:))

    Çay demleme usulüm yeni öğrendiğim oksijen tükenmesi yüzünden benzer şekildeydi ama gel de şimdi 10 dk fokurdatmadan çay demle. Yine eski tarzıma döndüm velhasıl:( Yirmi yedinci saniyeyi çözemedim, ama 10 sn kadar fokurdatıp biraz bekleyip demliyordum ve çok güzel oluyordu cidden. Hazır damacana içme suyuyla olur mu ki? Bir ara 'çay yapmayın' diye uyarı koyuyorlardı, niyeyse...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son gittiğimde annemler musluğa bir alet taktırmışlar, tam emin değilim, babam yazıyı okursa o düzeltsin beni yorumda. Suyu süzüyor, temizliyor ve depoluyor sonra depodan veriyor. Bunu sadece mutfak için kullanıyorlar ve direkt musluk suyundan çay yapıyorlar. Çok güzel oluyor..

      Sil
  3. Bizim evde çay demlenmezdi, ben kazıda 40 kişiye kahvaltılık çay demlemek zorunda kalınca düşe kalka öğrendim :) Senin yöntemi deneyeyim bugün, içine karanfil de atayım. Çok seviyorum karanfilli çay ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Ben özel ders aldım o adamdan ama benim de üniversite yıllarımda "toplu yaşam alanlarındaki zorunlu sorumluluklar" dersinde tecrübe etme şansım oldu. Practice makes perfect sonuçta :P

      Sil
  4. Kalkıyorum ve gidiyorum nereye? Çay demlemeye tutarsa eğer iyi hava atarim aile,arkadaş,akraba ortamlarında:)

    YanıtlaSil
  5. güzelmişşş yaşam kesitlerii :) çay içmiyom sütlü neskafeciyim :) heey, merkel dört mayısta okullar açılmaya başlayacak demiş doğru muuu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugün soran ikinci kişisin. evet dedi ama liselerden bahsetti, ilkokullara en erken haziran deniyor. O da tabii eğer liseler denenir ve başarılı sonuç alınırsa (yani yeniden hortlamazsa)..

      Sil
    2. hımmm iyi haber o zaman yaa. mayıs haziran iyi haber. haziran başında bekliyodum ben de düzelmeyi. ama herhalde sonbaharda hortlama durumu varmış :)

      Sil
    3. Sonbahara kalmaz bence. Hava sıcaklığıyla ilişkisi yok çünkü, insanlar içiçe girince yine artacaktır..

      Sil
  6. Gerçekten çayı demlemek maharet istiyor bardak da ince belli olacak rengini göreceksin

    YanıtlaSil