Yok canım! İnsan hakları ihlaliymiş, demokratik sorunlarmış, hikaye bunlar. Türkiye resmen özgürlükler ülkesi.. Valla bak. Örneklerle açıklayacağım bu hipotezimi şimdi size, yalanım varsa Avrupa tipi protesto edin beni, yumurta atın yüzüme!
Türkiye; herkesin herkese karışma özgürlüğünün sonsuz düzeyde yaşanabildiği bir özgürlükler ülkesidir. Yalan mı? Bir dişi insan evladına "o eteği giyip de sokağa çıkarsan, seni dilim dilim keser, etlerini lime lime yolar, köpeklere yediririm" diyebilen kocaların özgürce yaşadığı bir ülke değil midir Türkiye? Hadi bu özgürlüğü sadece aramızda az sayıda bulunan ve hasta oldukları düşünülen şanslı azınlık kullanabiliyor, halkın çoğunluğu bu özgürlüğünden gönüllü feragat ediyor diyelim. O zaman mesela halkımızın genel çoğunluğu tarafından kullanılan, 35 derece sıcakta birkaç aylık bebeğinin ayağına geleneksel yün patikleri giydirmedi, üzerine de aynı örgü deseniyle pembe ya da mavi renk seçeneğiyle hazırlanmış yün yeleği geçirmedi diye sokak ortasında "üşür o kızım, sen ne biçim annesin" diyerek icra edilen bir "vicdan muhasebesi yaşatma özgürlüğü" var? Yok mu? Çocuğu olan, olmayan, son bez değiştirme işini 35 sene önce yapmış olsa bile bizim memlekette herkes bir çocuk yetiştirme uzmanı, bir gelişim psikoloğu, bir çocuk doktoru olma özgürlüğünü sonuna dek kullanır mı kullanmaz mı, söyleyin! İnsanlar arası diyaloglarımızın %90'ı "şunu şöyle yap, bunu böyle et" üzerine kurulu değil midir? Emir kipini önerme cümlelerinden daha sık kullanmaz mıyız? Herkesin sonsuz bir öğreten adam ya da öğreten kadın olma özgürlüğü yok mudur? Yalan diyin hadi..
Sonra mesela, kendimizi dünyanın merkezi olarak görme ve buna bağlı olarak da tüm kişisel haklarımızı diğerlerini hiç umursamadan sonsuza dek kullanabilme özgürlüğümüz var her birimizin. Bu özgürlüğümüz dahilinde gece yarılarına dek evlerimizde bağrışma, aklımıza gelen her mekan ve saatte sevinç ya da öfke nağraları atabilme, çocuklarımız ciyak ciyak bağırarak ağlıyor diye daha yüksek sesle bağırmak suretiyle onları azalayabilme özgürlüğümüz var ki bu Evropa denen tek dişi kalmış medeniyet kümesinde yaşayan garibanların asla ve kat'a kullanamadıkları bir özgürlük! Hele müzik çalma özgürlüğümüz, genci yaşlısı sokaklara dökülüp kutlama adı altında havaya kurşun sıkma özgürlüğümüz, tadından yenmez özgürlükler değil midir? Hastane yakınında sünnet konvoyu oluşturma ve melodik kornalarımızla hasta ve yakınlarını neş'e içinde boğma özgürlüğümüz var, o yoksa arabalarımızı modifiye edip, yeşil yanar yanmaz motoru hönkürterek kalkma ve şanımıza şan katma özgürlüğümüz var, yok mu?
Ama hiç kuşkusuz bence en favori özgürlüğümüz "saman altından su yürütme" özgürlüğümüz. Yani sırf işimize geldiği için, diğer insanları hiç düşünmemize gerek olmadan, sivil toplumun geneline ayrılmış olan kaynakları, hakları, özgürlükleri tamamen kendimize ya da bize benzeyen insanlara ayırmak; bizimle aynı fikirlere sahip olmayan, başka inançlara (ya da inançsızlıklara) uygun yaşamak isteyen, başka tür adetleri, hayalleri, ilgileri ve davranış örüntüleri olan insanları tamamen görmezden gelmek, yok saymak ve hatta aşağılamak ve itelemek özgürlüğümüz.. Bu özgürlüğümüzü ne güzel kullanıyoruz, her geçen gün de sınırlarını genişlete genişlete.. Yalan mı?
Iftira atma ozgurlugu, buluttan nem kapip mahkemeye verme ozgurlugu, kaldirima park etme ozgurlugu, yere tukurme ozgurlugu, vaaz verme ozgurlugu,...vs. Bunlar cok az ulkede var, ulkemizin kiymetini bilelim (!)
YanıtlaSilÖzgürlüklerimiz gani gani olunca bunları dile getirmeyi unutmuşum, çok iyi oldu hatırlatman Ayça..
Silcerenmus hakkaten bunu bi düsünmek lazım bu liste uzar gider valla:))
YanıtlaSilkatkıda bulunayım o zaman ilk aklıma geleni,
20 milyon turist geldi yok 30 milyon geldi denen güney sehrinin gobeğinde...
mangal yakıp et yapma bıyık burma...
esek kadar adamım ulan bakıslardan beni bile tırstırma...
kıymetliyi alıp halk plajından itinayla kaçırma ozgürlüğümüz var.
Absalom, turistlere karşı doya doya yaşadığımız özgürlüklerimizi nasıl da unutmuşum, haklısın. Hele gelinlikle ülkemizi gezmeye kalkarlarsa tecavüz edip bir çukura atma özgürlüğümüzü de birkaç kez kullanmışken..
Silkendinden olmayanı içeri atma özgürlüğü, haklarını arayan üniversite öğrencilerini joplama özgürlüğü, halkı yoksulluk sınırının hatta açlık sınırının altında çalıştırma özgürlüğü, ateistim diyememe özgürlüğü, üniversitelerde sosyalist öğrencileri dövme özgürlüğü, oruç tutmayan alevi yurttaşları köprülerden atma-diri diri yakma-evlerini ateşe verme özgürlüğü ve daha yüzlercesi yok mu bu ülkede?
YanıtlaSilözgürüz kardeşim, demokratik Türkiye'yi yaratıyoruz işte, daha ne istiyorsunuz...
Yok onlar politik haklarımız, bu çok önemli iki kavramı lütfen karıştırmayalım..
YanıtlaSil