Toplumların yaşı sosyal yaşam alışkanlıklarına bakılarak saptanırsa, bizimkisi ancak ilk çocukluk dönemine denk gelir diye düşünüyorum.
Diyelim ki metro bekleniyor; yazılı ve sözlü uyarılara rağmen insanlar itiş kakış, bazısı inmeye çalışıyor, bazısı binmeye çalışıyor. Kendini içeri atanlar aynen bir anaokulundaki davranışları sergiliyor. Koca koca insanlar "koltuk kapmaca" oyununu oynuyor! İşin tuhafı, koltuk kapmacada bu kadar aktif olan kişilerin koltuğa oturur oturmaz kollarını bağlayıp gözlerini kısarak anında kopkoyu bir "uyku hali"ne geçmeleri.. Aynen oyun oynarken birden uyuyakalan çocuk davranışı! Dahası; bir kavga gürültü, bağırarak konuşmalar, itişip kakışmalar.. Heryerde bir "önce ben, önce ben!" hali.
Memleketten anaokulu manzaraları.. Bu "hep bana, en önce bana, en iyisi bana" yaklaşımı bize öyle bir aşılanıyor ki; bencil, kimseyi düşünmeyen, kendi refahı için her türlü şerefsizliği yapabilen bir toplum haline geldik. Nasıl önüne geçebiliriz? Anaokulu çocuklarının kötü davranışlarının önüne nasıl geçiyorsak öyle.. Sosyal ayıplama, istenmeyen davranışın sona erdirilmesine yönelik cezalar, istenen davranışın sözel ödüllerle pekiştirilmesi.. Ödül ve ceza, çocuk-toplumumuzun eğitilebilmesi için tek çare gibi duruyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder