Avrupa'da yaşamanın en güzel yanı, haftasonunu uzatıp diğer ülkelere seyahat edebilmek. Bu haftasonu Münih'te uyanıp arabamıza atladık ve sabah kahvaltısını Avusturya Alplerinde yapıp, öğlen yemeğine İtalya'nın Garda Gölü'ne (Lago di Garda) ulaştık. Münih'ten Garda Gölü sadece 5 saat sürüyor ve bu kısacık seyahat sonunda Akdeniz ikliminin büyüleyici havası sizi karşılıyor.
Garda Gölü'nü her mevsim ziyaret etmek mümkün ve baharda açan çiçekler ve gölün Dolomitlerdeki karların erimesiyle turkuaz bir renk alan duru güzelliği gerçekten gözlere bir şölen! Fakat bölgenin yerlilerine göre, en iyisi Eylül ayında ziyaret etmekmiş, çünkü göl yazın sıcağıyla iyice ısınmış oluyor ve tabii Akdeniz meyveleri ve özellikle üzüm ve elma çıkmış oluyor. Bölgede şarapçılık oldukça yaygın olduğu için, bağ bozumu dönemi de tercih edilebilir.
Gölün hemen kuzey girişinde bulunan Riva del Garda, aynı zamanda en büyük kent ve bisiklet turları, kano turları ya da tırmanış turları ayarlamak için ideal. Garda Gölü'nü çevreleyen minik kasabaların hepsi son derece yerel ve sevimli fakat biz gölün güneybatı kıyısındaki Gardone Riviera kasabasını tercih ettik. Bu kasabaya ulaşan kıvrım kıvrım yol ve tünellerde direksiyon sallamak oldukça keyifli ve gölün muhteşem manzarası ve çevreleyen yüksek dağlar insanı büyülediği için ikide bir durup fotoğraf çekmek yolu baya bir uzatıyor.
Gardone Riviera'da bir çok otel ve pansiyon var ve bunlar arasında gölün hemen kıyısında bulunan, villa tipi geniş bahçeli evlerde konaklamak iyi fikir. Villa Vittoria bizim tercihimiz oldu ve sade ama zevkli tasarımı, göl kenarındaki kocaman bahçesi, bahçe içinde kuytu kamelyaları ve havuzu ile bize oldukça konforlu bir konaklama sundu. Kuzey İtalya'da sabah kahvaltısı bol şekerli tatlardan (marmelatlar, elmalı pay ve bol şekerli cappucino) oluştuğu için, benim gibi sabah sabah şekere yumulmaktan hiç hoşlanmıyorsanız biraz zorlanabilirsiniz. Fakat bölgede bulunan birçok kafe ve restorant gerek öğlen, gerekse akşam yemeği için güzel ve yerel alternatifler sunuyor. İtalya'da makarna salata niyetine yemek öncesi yenen bir aperatif gibi algılandığı için, genellikle porsiyonlar beklediğinizden küçük gelebilir, benden uyarması! Ama yine de gölde yakalanan balıklarla hazırlanan bir spagetti çeşidini ve çeşit çeşit incecik hamurlu pizzaları denemenizi mutlaka öneririm. Tabii üstüne de bir İtalyan dondurması çekmeniz şart!
Garda Gölü'nü çepeçevre dolaşmak saatler hatta günler alabiliyor, çünkü gölü çevreleyen kasabaların hepsi ayrı güzel. Gölün çevresi 140km fakat yol oldukça virajlı. Salo gölün ikinci büyük kasabası ve sevimli bir atmosferi var. Sirmione gölün en güneyinde bulunan ve mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir kasaba. Ortaçağ kalesi ve kale içindeki sevimli evleri, begonviller ve servi ağaçları gerçekten büyüleyici. Zamanınız varsa, Sirmione'den Verona'ya ulaşmak sadece 35km ve bu orta ölçekli İtalyan kasabası gerçekten romantik ötesi - ve görülmesi şart - bir kent. Merkezde Dante'nin yaşadığı sokak ve Julliet'in (evet Romeo ve Julliet'in Julliet'i..) yaşadığı "söylenen" ev ile pazar alanları turistleri çeken yerler. Fakat içlerde kalan ufak tefek İtalyan kafelerinde oturup soluklanmak ya da antik Roma tiyatrosunda bir temsil ya da konser izlemek olmazsa olmazlardan. Eğer gözünüz yeterince karaysa 2 saat daha direksiyon sallayıp Venedik'i de ziyaret edebilirsiniz ama bu kent başlıbaşına bir haftasonu ziyaretini hak ediyor bence..
Garda Gölü; romantik bir haftasonu kaçamağı için olduğu kadar çocuklu aileleri de gayet memnun edebilecek bir seyahat rotası. Gerek doğal güzellikleri, gerek İtalyan kasabalarının rahatlığı, gerekse muhteşem yemekler ve şaraplar; size unutamayacağınız bir haftasonunu garanti ediyor. Mevsim uygun olduğunda Akdeniz ikliminin tüm güzelliğini yaşayabilir, gölün berrak sularında yüzebilir, sörf yapabilir ve göl çevresinde kilometrelerce pedal çevirebilirsiniz. Şiddetle tavsiye olunur :)
(c) Ceren, Mayıs, 2013 - Bu blogtaki tüm yazı ve fotoğrafların izinsiz kullanılması, yasal yaptırımlara tabiidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder