Bu sabah 5 dakikada 55 litrelik sırt çantamı hazırladım, bana bir takdir belgesi ya da bir 5 yıldızlı aferin falan vermeliler. Tabii ki hiçbirşeyim sığmadı, apar topar-tıklım tıkış-biçimsiz birşey oldu, tek çantaya sığması gerekenler iki çantaya anca sığdı, sonunda da beni terminale geçirmeye gelen annemle babamın eline geri verilen kıpkırmızı bir uyku tulumu, el çantasına tıkılan bilgisayar ve koca SLR kamera falan, saçma sapan durumlar vuku buldu.. O görüntü 20 yılda 37 ülke gezmiş olan gezgine hiç yakışmadı..
Neden böyle oldu ben de anlamadım. Bu sefer çok salla pati gidiyorum; hatta son günün son sabahı aklıma gelen, aşı karnesindeki eksik menenjit aşısını son dakika golü olarak "cort" diye yemiş olmam da bu abuk hikayenin tuzu biberi oldu. Hemen akabinde sağlık ocağının köşesindeki Aksu fırınından alınan çıtır simit olmasa çekilir yanı yoktu, sabah sabah..
Çok serdim totoyu, nasılsa yaparım diye bıraktım herşeyi son dakikaya. Hayır, gittiğim yer Merzifon olsa neyse de, Afrika olunca bu serişin de tadı kaçıyor.. Bi silkelenip kendime gelmem lazım, ey sevgili blog! Yoksa bu kadar sermemin altında bir gayri ciddiyet ya da bir boşvermişlik mi yatıyor ne? Nasılsa tüm hayatım bir çingene edasıyla ordan oraya taşınmakla geçiyor, ondan mı artık ciddiye almıyorum bu gidiş-geliş halini? Ondan mı acaba, Delhi trafiğinin orta yerinde geviş getiren bir hint ineği kadar sakinim uçağa saatler kala? Olabilir valla..
Ama bu seferki başka, Afrika yahu.. Heyecan dorukta; zebralar-filler-burnu halkalı sarkık memeli zenciler-dizi dizi maymunlar-en sevdikleri kan grubuna sahip olan beni "hazırol"da karşılama heyecanından gözüne uyku girmeyen sivri sinekler falan, hepsi beni beklemekte. Beni daha ne maceralar bekliyor onu da bilemiyorum tabii. Okuyup görücez hep birlikte.. Ha bu vesileyle, yeni bir blog açtım, "buraya" bir süre ara verip, "oraya" taşınıyorum - bir nevi yazlıkçı mantığındayım, görüyorsunuz.. Yeni blogda foto ve harita imkanı ile emaille takip edilme lüksü falan var, o nedenle tercih ettim, sadece seyahatim süresince, geçici olarak.1 Şubat itibariyle kürkçü dükkanıma geri döneceğim, ilginize ve bilginize..
Bir başka "son dakika" haberi: Bu sabah "son dakikada" dolaptan çıkarılan soğuk yumurtaları haşlarken çatlamaması için suya 1 kaşık tuz konması gerektiğini öğrendim ve bir dizi deneyle kanıtladım. Benim gibi "son dakika" insanlarına itina ile duyurulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder