Almanya’ya dönüşte bahar karşıladı beni, sanırım tarihimizde ilk defa buraya bahar Türkiye’den daha erken geldi; sıcak ve güneşli hava sayesinde minik minik kardelenler, çiğdemler, frezyalar ve benim favorim olan, ünlü romandaki gibi "vadideki zambak" da denen, kenarları dantelli gibi görünen o narin inci çiçekleri (mine) çıkmış ortaya!
Hava güzel olunca benim de keyfim ve enerjim ciddi yüksek oluyor. Bir de ay başında yapıp uygulamaya başladığım "Bahar Programı" vardı hani, 1 "yapılması gereken iş" yaptıysam 2 de "keyif işi" yapma kuralı koymuştum ya kendime ;) Şahane gidiyor!
BİS'SÜRÜ BİS'SÜRÜ İŞLER YAPTIM:
Bu 2 hafta içinde yapıp hallettiğim zorunlu işler şunlardı; çocukların küçülen kıyafetlerini ayırıp, eksikleri tamamladım ve artık oynanmayan tüm oyuncaklarla birlikte, şehre yeni gelen Ukraynalı mültecilere eşya dağıtan bir STK'ya verdim. Nevresimleri, havluları ve evdeki bilimum yastıkları da eledim, sadece 2 misafirlik yedek bıraktım, geri kalanların hepsini attım. Banyo fayanslarını ve evdeki tüm kapıları cifledim, mutfak dolaplarının içlerini boşaltıp temizledim, bahçedeki ayrık otlarını söktüm, çiçek tarhlarını çapalayıp üstüne taze toprak attım, biraz budama yaptım, sardunyaları dışarıya çıkardım, kış çiçeklerini söküp, soğanlarını her sene gazete kağıdına sarıp sakladığım bahar çiçeklerimi diktim, ev içi bitkilerimin de saksılarını ve topraklarını değiştirdim. Amaaa bunları yaparken hep podcast dinledim. İş yaparken kahkaha atılabiliyormuş (Cenk & Erdem Atasözleri podcasti boş geyiğin dibine varsa da, beni çok güldürüyor).
2 psikoloji seminerine katıldım (birinde uyuyakaldım ama sayılır heralde), öyle deli gibi çalıştım ki harddiskim yandı (!) hem de garanti süresinin dolmasından sadece 4 gün sonra :)) klasik! Noe ile yeni iş projelerimiz var onlar için buluşup workshop yaptık, danışanları planlayıp yeni bir haftalık düzene soktum, süpervizörüm (75 yaşında) corona geçiriyordu, biraz ona meyve sebze götürdüm, onun işlerinden bazılarını kendime aktardım, kızımın okulunda gönüllü bir projede çalıştım ve yine gönüllü olarak sezonun son çorbasının dağıtılmasında görev aldım. Baharın gelmesi ve Ukraynalı mültecilere ağırlık vermek istememiz nedeniyle çorba işine Aralık’a dek ara verdik.
Yapmam gerekenleri yapınca, sanki keyiflerim de daha "hak edilmiş" gözüktü gözüme.
KEYİFLERDEN KEYİF BEĞENDİM:
Fiziksel Keyifler: bu son 2 haftada yavaş yavaş da olsa, kışa göre daha aktif yaşamaya zorladım kendimi. 4 defa sabah koşmaya çıktım, 3 defa Leslie ile walkwalkwalk yaptım, her gün çocuklarımla kovalamaca gıdıklamaca oynadım ya da parka gittim, 14 günün sadece 3'ünde arabayla geri kalan zamanda bisikletle gidip geldim (benzinin litresi 2,29 euro olunca :( kolay oldu bu), bir defa da "Salı Yürüyüşü" yaptım.
Sosyal Keyifler: B., K. ve N. ile buluşup canlı canlı görüştüm, Yunanlı arkadaşlarımıza brunch'a gittik ve bir tane çok "baba" arkadaşım var - iki babalı bir hanenin babalarından biri ;) o nedenle "çok" baba diyorum ona ben, onunla bir sabah kahve içip Almanların dedikodusunu yaptık, aşırı iyi geldi.. Bu bahsettiğim insanların hiçbiriyle Kasım'dan beri görüşmemiştim - suçu artık pandemiye atmayacağım, bildiğin asosyale bağlamıştım, artık kendimi zorlayacağım. Buradan da SÖZ! Kesinlikle insana insan lâzım; ekran gerisinden falan değil, dokunmalık, sarılmalık insan lâzım!
OKUDUM / DİNLEDİM / KATILDIM:
Tam 5 haftadır film / dizi izlemiyorum (ekran zamanımı azaltma yöntemlerimden biri) bu sayede okuma oranım 3 kat arttı, iki haftada tam 6 kitap okumuşum! Bunlardan biri olan Ekmekçi Kız'ımın hediyesi Leylâ Erbil - Mektup Aşkları üzerine yazdığım yazıyı alıp, podcast’inde seslendirerek, resmen bir üst seviyeye çıkartmış canım Momentos'um, güzel sesine, emeğine sağlık! Her sabah Momentos'un Podcast'i ile 5dk çıplak ayak bahçe keyfi yaparken, bir sabah kendi yazımı dinleyiverince, öyle heyecanlanıp gurur ve utanma arası, isimsiz tuhaf bir duygu hissettim ki; bunu ben mi yazmışım yaaa dedim, resmen ;)
Diğer bir etkilendiğim kitap ise Leylâk Dalı'mın Mutfağın Hatıra Defteri oldu. Fikrine de, yazılma şekline de hayran kaldığım bu kitaptan bir alıntı:
"Avlunun ortasında kocaman bir dut ağacı vardı. Yemekler bu ağacın altına kurulmuş masada yenirdi. Kimi zaman çorba tabağına, pilav tenceresine, salata kâsesine, kimi zaman da oturanlardan birinin başına pat diye bir dut düşer, gülüşmelere sebep olurdu. Yıllar sonra babaanne ve dede ölüp bahçeyle ilgilenecek kimse kalmayınca, ağaçlar söktürülüp tarlaya dönüştürülmüştü. Küçük kızın içi en çok o kocaman dut ağacına acımıştı". - bu nasıl cam gibi bir tasvirdir, sanki orada o keyifli aile sofrasındaydım!
Okumak dışında çok çok dinledim. Fiziksel iş yaparken podcast dinliyorum (Nasıl olunur? bu sıra favorim), bir de şu yeni Yeni Türkü Zamansız albümünü aslında büyük önyargıyla edindim ama bu konuya özel yazı yazacağım, azzz sonra. Bir de TRT radyo tiyatrosu’nu keşfettim bu ay. Evişi yaparken favorim!
Aaa bir de senenin ilk kuş cilveleşmelerini kaydettim; günümün tortusu olarak ;)
Fakat! Kesinlikle bu haftanın, ayın, yılın değil resmen son 2 yılın en önemli (çünkü ilk) gösterisine, Louis C.K.'in canlı performansına gitmem bomba oldu! Hem de 5. sıra ve en ortada olunca, “umarım bize elleşmez, pip-pi falan göstermeye kalkmaz” :P diye korka korka ama çok da gülerek izledim. Fakat Lui çok yaşlanmış, daha 54 yaşında saçlar bembeyaz olmuş, bir de gözlük edinmiş!!! Pip-pi olayı dağıtmış adamı yazık :P ama yine komik, hâlâ political incorrect, biraz daha temkinli.. Lui'nin komedi tarzından ufak bir alıntı:
Kısacası, oldukça yoğun ama birçok iş başardığım ve yaptığım her şeyden keyif aldığım iki hafta geçirdim. Bahar Planı gerçekten işe yarıyor, daha denemediyseniz tavsiye ederim :) Son 4 gündür eşim "temaslı" ve evde olduğu için biraz ruhsal tempom düştü ama umuyorum yarından itibaren, yeni bir şevkle listemdeki 55 adet (!) yapılması gereken ve 35 adet keyif verici maddeye saldırıyor olacağım.. Mart'ın geri kalanını hep birlikte sağlıkla, neşe ve güzelliklerle geçirelim inşallah..
Tabii ki unutmadım; Zihnin Arka Sokakları'nın ŞALANJı:
9: Bugün olduğunuz insanı şekillendiren, çocukluğunuza ait şey nedir?
Tek çocuk olmanın etkisiyle sanırım kendimi oyalayacak şeyler konusunda yaratıcı ve hızlı arkadaş edinme konusunda da sosyal biri oluşum.
10: Hangi klişe sizi sinir eder?
Klişeler adı üzerinde, klişe. Kulaktan dolma, gerçekliği test edilmeden onaylanmış söylemler. O nedenle beni hiç sinir etmezler, hattâ çok güldürürler çünkü biri bana bir klişeyle geldiğinde mutlaka onu yalanlayacak bir yol bulur, klişeyi önüme getireni de, getirip getireceğine pişman ederim. Tüm klişeler için bir cevabım mutlaka vardır, isterseniz deneyin yorumlarda :)) Beni bu sıra en çok güldüren klişe ise; "dış mihraklar.." diye başlayan herhangi bir cümle..
11. Kendinizi hangi kötü karakter / anti kahraman ile özdeşleştiriyorsunuz?
Tam anti kahraman sayılır mı bilmiyorum ama ben bir Seinfeld tutkunuyum ve kesinlikle kendimi Elaine ile özdeşleştiriyorum, hattâ ben değil çevremdeki herkes de - bugün dahi - aynı şeyi söylüyor. Başıma çok Elaine'sel durumlar gelmiştir, gelmektedir yani. En son bu hafta bir "eve Ukraynalı mülteci alma planı"m var ki, eşim üç bölüm Seinfeld'lik malzeme çıkardı tek seferde..
Elaine eve büyük bir heyecan ve gazla Ukraynalı mülteci alır, sonra ilk geceden uyuyamaz, sinirle uyanır, mutfakta yarısı içilip tezgâha konmuş sütü bulunca kriz geçirir ve Jerry'ye (kendisi oluyor Jerry tabii) der ki "mültecileri bu akşama kadar evden çıkart yoksa..." Jerry Kramer'a haber verir, olayı ve mültecilerin 24 yaşında afet bir kızları olduğunu duyan George da gelir vs vs vs. Elaine bunlar olup biterken çoktan evi terk etmiş, ofisteki DHL-boy'la platonik şekilde flört ediyordur, takip eden saatlerde patrondan DHL-boy'un corona olduğunu duyar duymaz Elaine mültecilerden kurtulmak için evde corona geçiriyorum numarasına başlar. Bu sırada George ona inanır ve tüm belirtileri o da göstermeye başlar, sol baldırında tuhaf bir kızarıklık oluşur. Kramer salgının başından beri immündür o nedenle mültecilerle o ilgilenir fakat işler ters gider ve polis bir şekilde Jerry'nin evini basar. Sonunda da zaten mültecilerin Romanya'dan gelip yankesicilik yapan bir aile oldukları ve kızın da DHL-boy'la kaçtığı ortaya çıkar. Jerry'nin altın işlemeli porselen musli kasesi kayıptır..
Bitti.
Selam Ceren sizde bahar bizde kış misali. Senin mutlu olman beni de mutlu ediyor sanki sen hem arkadaşım hem de evin en büyük kızıymışsın gibi içimi ısıtıyor aynı mesleği seçmiş arkadaş gibisin. Ama benim kızın çiçeklerle vakti yok. Her gidişinde boyunları düşen çiçekleri sulamakla meşgulüm. Ben de yapılacak listesi oluşturalım. Çiçeklerle uğraşmak toprağı sevmek insanın ruhunu iyileştirir. Eşine geçmiş olsun. Ukraynalı mülteci hikayesi hoş. Sevgiler cimcime.
YanıtlaSilÇiçek konusu ilginç. Ananem dünyadaki en sevgi dolu insandı ve aşırı derecede insan düşkünü, hoşsohbeti aranılan bir kadındı ama çiçekten hiç anlamaz ona hediye edileni rekor sürede kuruturdu hatta gazolinle yaktığı çiçek bile oldu :))) Çiçek yani insanın ruhuyla alakalı değil, çiçek sevmeyen şahane insanlar da olabiliyor:)))) çok öpüyorum sen de öylesin!
SilBen de iki gündür menopoz etkisinin hafiflediği özüme dönmüş ruh halindeyim ve çok mutluyum. Bu haftayı bu şekilde bitirirsem haftaya bu zamanlar ağzım kulaklarımda olacak :D
YanıtlaSilOf ya bir destek birşey mi araştırsan Handan? Bu kadar etkilemesin ya hayatımızı söndürüyor ne bu böyle her ay her ay özellikle hiçbir fonksiyonel etkisi de kalmadı artık bu yaşta, safi sinir oluyorum ben! Erkek gibi dümdüz hormonal yapı istiyorum - ama neşeli dümdüzlük! 😂 Bir de depresif dümdüzlük var ayh Allah korusun.
SilHer ay olması yine idare ediyordu Ceren, şu an abuk subuk bir şekilde. O depresif ve sinirli hal bazen on beş gün sürüyor. O kadar uğraştığım halde bazen başa çıkmakta çok zorlanıyorum.
SilBu sıra çok şey yaşadın, tek başına taşınma bile yeter insanı depresifleştirmeye.. Bence yerleş, çayını al şöyle bir arkana yaslan, herşey daha güzel olacak 🍀
SilBirhan Keskin'in "Avlu" şiirindeki gibi:
YanıtlaSil"İçimi açtım sana/İçini açmak için"
tadında olmuş bu yazı, içimi açtın gerçekten.
Çiçekler, misss! En baştaki bizim müge dediğimiz çiçeği canlı olarak hiç görmediğimi itiraf edeyim, çiçeklere bunca düşkün biri olarak nasıl bir eksikliktir bu. Önce "Vadideki Zambak" adı tuhaf gelmişti ama düşününce hatırladım. Kokusunu çok beğendiğim için arkadaşımın bana da İngiltere'den getirdiği parfümün adı "Lily of Walley"di ve üstünde müge resmi vardı, tuhafıma gitmişti. Demek oralarda bu isimle anılıyor.
Kitabımdan bahsedişin şahane, çok teşekkür ederim, umarım bir gün biraraya gelip bunları karşılıklı konuşabiliriz.
Şalanja gelince, caydım ben. Ismarlama yazı yazamıyorum sanki, o yüzden Zihin Kardeş'ten özür diliyor ve benden bu kadar diyorum. Seni de sevgiyle kucaklıyorum...
Ay çok sevindim amaç oydu zaten :) Bir de kendime dair amaç var, bomboş yaşamım geçiyor hissine iyi geliyor bak bunları bunları yaptım diyince.. Buna çok ihtiyacım var hayatımın bu döneminde. Corona bi yandan hıy haline getirdiğim yalnızlık ağıtı bi yandan baya çekilmez biri oldum kendi gözümde..
SilMüge bu muymuş! Türkçesine inci çiçeği dedi google çeviri :) İyi ki düzelttin. Yazıda da düzelteyim bak..
Ismarlama yazı değil yahu, bence konular çok keyifli ben devam edeceğim ama haftalık yazamadığım için düzensiz devam edeceğim :)
Yuh! Bunları F. mu uydurdu? İlk önce dikkatsiz okumaktan mütevellit sen yazdın sandım. Fakat F.'nin hayal gücüne hayran kaldım. Gerçekten bu işi biliyor. Tebrikler!
YanıtlaSilF. sadece fikri ortaya attı hikayeyi uyduran benim tabii ki de ;)
SilPsikolojide harcanıyorsun o zaman :P
SilDramatürji okumayı çok istemiştim ama paralel olarak denizaltı arkeolojisi de istiyor olduğum için inandırıcılığı kalmamıştı :)) Şu an ikisini de hobi olarak sürekli yaptığım düşünülürse (dalmak ve blog yazmak olsa da adları) yine iyi bence yaaa :)) psikoloji kadar ama hiçbirine tutkulu değilim yalan yok, asıl tutkum mesleğim :) bunca yıldan sonra bile!
SilBu son yoruma yorumum söz yanıtlamak zorunda değilsin: Psikolojide harcanıyorsun dediğime bakma, bence işini gayet iyi kotarıyorsun. Asıl demek istediğim o sitcom senaryosunu gerçekten çok beğendiğimdi. Dramatürji okumak istediğini bilmiyordum. Barbara Sher de senin yaptığını söyler: bir tek şey yapmak zorunda değilsiniz. Yandan yandan en çılgın fakat sevdiğiniz işleri de yapmanın bir yolu var. Sen zaten o yolu bulmuşsun. <3
SilAaa hayır çok severim yoruma yorum :) Sevdiğim bir hobi işe dönüşünce ondan sıkılıyorum. Bu nedenle hobilerimle işimi ayırmaya çalışıyorum hep :)
SilBahar planının işe yaramasına çok sevindim. Çiçeklere ve ağaca bayıldım <3 Baharla gelen enerjin ve neşen çoğalsın her nefeste :)
YanıtlaSilSağol kediciğim amin :)
SilHahahahahahahah ah çok güldüm Seinfeld anlatısına.. Sen çok yaşa.. böyle skeçler yaz ben de seslendireyim ne dersin? :D
YanıtlaSilBence döndüğünden beri çok iyi atılımlardasın, süper. İlham kaynağı olabilirsin. :)
Aman Türkiye’den her dönüşüm böyle benim bilmiyor musun? Sonra yavaş yavaş alışma, yıkım depresyon :P Dur bakalım bu seferki enerji nereye kadar gidecek..
Sil:)) İyi oldu değil mi..
YanıtlaSilYeni Türkü / Zamansız hikayesini duymayı merakla bekliyorum. ;)
YanıtlaSilSon paragraftaki episod çok eğlenceli olmuş. :)) Bakalım gerçek hayattaki episod nasıl olacak? :)
Eve misafir alma konusuna F.yi ikna edemedim ama yarın gönüllülük bazında çalışan bir stk ile proje görüşmem var :)
SilSeinfeld ve Friends izlememiş son insan olarak hellö :D Herhalde bugün başlasam izlemeye pek bir etisi olmazdı? Zamanını kaçırdım gibi hissediyorum. Louis'i hep sevdiğim komedyenler referans gösteriyor ama hiç oturup seyretmedim. Senin adına sevindim sadece :) Bir gün ben Dave Chappelle izleyebilirsem yazmak isterdim. Komedyen sayılmaz ama bence yaşayan en komik insan John Waters hala. Uzun ömür diliyorum.
YanıtlaSilFriends’i ben de izlemedim, antipatik geldi niyeyse :) Seinfeld’in 8. Sezonunu izle derim, tüm bölümler ödüllü ve gerçekten komik.
SilKesinlikle John Waters! :))
Sizin listeyi yarin yapicam in see Allah
YanıtlaSilBu boyle gitmiyor. Gercekten artik bunu yapmam lazim.
Susenlere gulumsedim. Ismim Susen cunki o ciceklerden alinmis) ama ben lale asigiyim. Yegane sevdigim cicek lale. Ciceklere ne bakmasini bilirim ne de severim. Kaktusu curutmeyi basarmis biriyim. Oysa ailem hatta babam bile evlerinde bahcelerinde ofislerinde neler neler yapiyorlar. Ben evlatlikmiyim ne.
Bende guya bu sefer susen cicegine baktim. Internetde soganlarin alicaktim. Amaan dedim gec bunlari sen meyvecisin) bahcede sadece meyve agaci seviyorum ve dikiyorum.
Bahari sabirsizlikla bekliyorum. Cocuklardan sonra bahar sevmeye basladim. Yoksa griyi severdim ben. Bana gri hava mutluluk verirdi disari cikmayi onda severdim
Benim aklim lale resminin guzelliyinde kaldi. Ha ri ka
Sizin de gorev - odul isini yarin yapicam in see Allah. Kirayim artik bu kabugu. Bu ne hep depresyon hali. Hep bi himbillik.
Ben once bi kendi baharimi getireyim. Guzel bi yaziydi. Resimlerle tam bi bahar getirdi
Süsen laleden daha kıymetlidir ama ;)
SilBen de meyve ağacına bakamıyorum sanırım, iki tane elma ağacım var, daha bebekler meyveden geçtim ama insan bi çiçek açar! :)) Oğluma bu sene sonbaharda vallahi üstüne elma bağlayacağım, seneye aklı ermeye başlamadan bari ağaçtan elma topladım havalarına girsin yazık :)))
Bol şans evet bahar insanı motive ediyor, hava durumuna baktım artık Türkiye de bahar bu hafta!
Ne güzeldir sizin oraların baharı!
YanıtlaSilBiz de kar, kış devam ama mart ayı bu yapar . Nisanda bile kar yağdığını
biliyorum. çok şanslıyız ki 4 mevsimi doya doya yaşıyoruz. ama baharla birlikte bir çok yapacak işim olacak bahçede, balkonda . o yüzden çok heyecanlıyım. her yıl tekrar tekrar aynı döngü ama hiç bıktırmıyor hayat. sadece dünya da olanlar aklıma geldikçe yüreğim daralıyor, kendim de bu sevinci görünce utanç duyuyorum.
lui videoları İngilizce mi ki hep. Türkçe altyazı olsaydı , severim
bu türleri.
baya bir faal geçen haftan olmuş, insan yararlı oldukça ve iyi şeylerle uğraştığı oranda mutlu oluyor, hayattan tatmin oluyor.
Bir de şuna inanıyorum; bu yolda bir adım attığında dolu
kapılar açılıyor sana. çok ilginç bir şey..
O kadar haklısın ki! Ne yapabilirim gönüllü olarak diye bakmaya başladığımdan beri resmen projeler kucağıma düşüyor. Bir arkadaşım kedicidir, sokak kedilerine bakar. O demişti nerede hasta kedi kapıma geliyor, doğuran paspasıma bırakıyor diye.. Bu da öyle galiba, şimdi çok güzel bir projem var genç kızlarla çünkü en büyük korkum bu çocukların fuhuşa düşmesi.. Özellikle bu taş grubu kız çocuklarıyla çalışmak istiyorum, hayırlısı inşallah birşeyler olacak gibi :)
SilBen senin bloğunu okurken mutlu hissediyorum, umut doluyorum, çiçeklerine renklerine bakınca güzellikleri görünce içim açılıyor. Savaş ve hastalık bir gerçek ama tek gerçek değil, cımbızla da çeksek güzellikleri almak ve yaymak zorundayız yoksa bunun sonu kaos, nihilizm, mutsuzluk..
Yapabiliyorken yapalım bence :)
Hahaha taş grubu değil allah kahretsin yaş grubu :))))
SilÇiçeklere bayıldım en sevdiğim papatyadır. Toprak çiçek insanı rahatlatıyor. Ne güzel olmuşsun inşallah böyle gitsin artık bahar geliyor. Hülya
YanıtlaSilBen de çok severim papatyayı 💕 hele kırları bürümüşse offff deli gibi koşasım gelir :))
SilNasıl da güzel işler yapmışsın. Insanın verdiği kararlara uyması kadar iyi bir şey yok. Bende ev işi vs yaparken podcast dinlerim. Hatta sürekli podcast dinlerim . Evrim Kuran'ın podcast serisini de tavsiye ederim.
YanıtlaSilTavsiyelerini daha geniş yazsana bloğunda :) bu sıra podcastlerim azaldı, çoğu devam etmiyor..
SilBahar planına bayıldım :) Zorunlu olan işleri yapmayı ödüllendirmek, tuttum vallahi :))
YanıtlaSilPoscast ben en çok yürürken dinliyorum. Sebepsiz kahkahalarıma bakıyor insanlar :)) Bir ara ben de Mesut Süre dinliyordum. Adam garip gülüyor, ilk başlarda tırmalıyrdu kulağımı sonra alıştım sanırım. adamın gülmesine gülüyordum en çok :))
Keyifli günlerin bol olsun
İşte o duruma düşmemek için dinlemiyorum ben yürürken ve hatta ev dışında podcast :))))
SilÇok teşekkürler! Bu arada Oscar yazılarını keyifle takip ettim ama hiçbirini izlemediğim için yorumda bulunamadım, şahanesin..
Baharı özlediğimiz kesin buralarda. İlk bir başlıyor gibi oldu ama çiçekcikler dalında dondular maalesef. Neyse bu sene böyle soğuk, gri,sanırım birden yaza geçeceğiz.
YanıtlaSilBahar temizliğini okudukça ,benimde yapmam gerekenler kafamdan geçti durdu. Bakalım artık ne zaman canım isterse o zaman yaparım bende.
Sosyalleşme özlediğimiz hala çekindiğimiz durumlar, tabi herkes için değil .Aslında normalleştik ama normalleşmemişiz gibi yapıyoruz galiba çoğunlukla.
Podcast olayına bir türlü alışamadım, bir şey dinleyeceksem o mutlaka müzik oluyor. Yazınızın seslendirilmesi harika bir olay.
Diziyi izlemedim ama baktım nasıl bir şey diye, sanırım komedi:)
Göçmenlere allah kolaylık versin, diyim. Ülkede bolca bulunduğundan artık bizde sorun olma yolunda maalesef baştakilerin politikaları sayesinde.
Selamlar, sevgiler.
Normalleşmekten endişe duyuyor gibiyiz, bu bana da ilginç geliyor..
SilSanırım ülke politikaları ırkçılığa nedennoldu haklısın, bir de sayı çok fazlaydı, birden ülkenin demografik yapısı değişti, insanlar rahatsız oldu bundan. Göç ve göç sonrası zor ve çok yönlü bir konu..
Bahar gelmiş olmasına imrendim vallahi. Normalde ben kış taraftarıyım ama bu sefer artık sıcakların gelmesini istiyorum. Dolu dolu vakit geçirmişsiniz. Podcast ben de yürüyüşlerim de dinliyorum...
YanıtlaSilİyi bir gün geçirmeniz dileğiyle...
Baktım şimdi size de haftaya 20 derece gösteriyor :) birkaç günlük kışınız kalmış..
Sil