Ne isterdim biliyor musun? Ufacık bir ev, genişçe bir arazi, mümkünse denize ya da bir dereye, kıpırdayan ya da akan bir suya yakın.. Öyle lükste de gösterişte de gözüm olmadı hiç.. Sakin, sessiz, kendi halinde. Kendi kendini devir daim ettirebilen bir yaşam. Çok mu işi olur, olsun varsın. Ben biliyorum girdiğim yeri güzelleştireceğimi.. Basit bir yaşam. Bolca sevebilmek.. Doğayı, hayatı.. Belki kendimi bile.
Burada, Almanya'da bunu yapamaz mısın? dersen.. Yapamadım. Çok fazla sorumluluk var, sürekli benden bir şeyler bekleniyor. Değil böyle bir hayata, kendime zaman ayıramıyorum bazen.. Ayırdığımda da suçluluk duyuyorum, sürekli birilerinin beklentilerine koşmam gerekiyor hissi var üzerimde. Kültürün "boş duran"a bakışı nedeniyle belki. Ama sadece his de değil, his olsa bir şekilde eeeh dersin, sonuçta bencil yaratıklarız biz insanlar. Bir noktada yeter deriz ama bu his değil, gerçek bir yük. Bazen gece 3'te uyandırıp "hay bin kunduz şunu unuttum ya" dedirten, bazen sıkıntıdan dağ tepe yürüten, bir yetememek, yetişememek hissi.. Ondan kendimi yalnız hissetmem, yoksa çevremde yeterince insan var gülüp eğlenebildiğim ama ağladığımda yeterince destek yok, tüm yük benim omuzumda.. Hasta olmaktan, ölmekten korkum bile bu nedenle. Üç kaburgayı kırıp ertesi hafta çocuk kucaklayan kaldıran olmam da bundan. Ben yapmazsam çünkü kimse yapmayacak.
Hayır vazgeçilmez ve yeri doldurulamaz sanmıyorum kendimi. Elbet yerim de dolaaar, unutulurum da. Benim gibi binlercesi var. Sevgi arsızı da değilim, karşımdaki sevmezse sevmesin.. Önemli olan benim hissettiklerim, sevebiliyor oluşum, sevebilmiş olmam.. Hayır sandığımın aksine, aslında mükemmelliyetçi de değilim, çünkü hırs yok içimde bir damla. Kendimi kimseyle karşılaştırma yok. Ama söz verdiğimi yaparım, ölsem yarım bırakmam.. Sözüm kendimedir çünkü. Çocuk yaptıysam, layıkıyla bakarım. Sonuçta dünyaya gelmeyi onlar istemedi ve onlara sunabileceğim, imkanlarımın elverdiği en iyi çocukluğu yaşatmak benim görevim. "Olduğu kadar" benim defterimde yok.. Çok denedim, olmuyor. Nereden geldiğini bilmediğim, çözemediğim bir suçluluk duygusu tıkıyor boğazımı.
Bunu ben mi yaptım? Eşime meselâ "dur o öyle yapılmaz" mı dedim ya da "aman bırak ben yaparım" mı dedim? Onu demotive ettim ve bir süre sonra vazgeçirdim, onun görevlerini de ben mi yüklendim? Hayır sanmıyorum.. Yaptıklarına teşekkür ettim ve son yıllarda kaliteyi de takmamaya başladım.. Bu da değil..
Ya da kültürden öğrendiğim bir şey midir bu? Kadın 10 görevi yüklenir, erkekse büyümeyen bir çocuktur, onu öyle kabul et, hı-hı de geç, bildiğini oku.. Hayır sanmıyorum. Annem geleneksel bir kadın değildi, babam %50 olmasa da %30-40 yüklenirdi görevleri. Ailenin kadınları güçlü ve aşırı başarılı örnekler önümde.. Yok o da değil..
Peki ne?
Nedir beni "amaaaağn, mızmızlanırsa mızmızlansın, istediği kadar ağlasın sinirlensin, bu benim hayalim, ben bunu yaparsam mutlu olacağıma ve dahası bunu hak ettiğime inanıyorum" diyip Urla'ya taşınmaktan alıkoyan? Hattâ "yeter artık, gelen gelir, gelmiyorsanız da ben bir süre gidiyorum çünkü buna gerçekten ihtiyacım var" diyemeyişimin nedeni? Çünkü bensiz de gayet başarırlar, biliyorum, hatta belki daha bile iyi başarırlar çünkü onlar için “olduğu kadar” yeterli bir ölçüt.
Yalnızlık mı peki? Biri olsa yanımda "ben seninle her şeye varım" diyen.. Onun güvencesini mi istiyorum ya da sadece C.'ye, kendime güvenemeyişim mi.. Belki. Tek başıma da başaracağımı biliyorum aslında, zaten hep tek başıma başarmadım mı?
O zaman geriye tek bir şey kalıyor..
Kızım bebekken ilk defa onu annemlere bırakıp eşimle yemeğe çıktığımız gece, kızım kolikli bebek, annemler 35dk sonra yemek yediğimiz yere gelmişlerdi ellerinde ağlamaktan şişmiş bir bebek ve sinirleri fırlamış bir dede, arada kalıp stresten patlama noktasına gelmiş bir anane.. Babam "yaptıysanız bakacaksınız" diye kükreyip çocuğu bize iade etmişti. Belki o gün anladım, artık geçmiş hayatım bir daha dönülmemek üzere sona ermişti.....
Bazen ona bakıyorum. Uyurken melek gibi bir yüz.. Uyanıkken de fena değildir :) ama çok güçlü bir karakteri var, kolikli bebeklerin çoğu gibi..
Geçen gün meselâ pankart açtı okulda, yemeklerden memnun değilmiş, Greta Thunberg gibi protesto edecekmiş, işin komiği tüm çocukları ve 4 de öğretmeni ikna etmiş, hepsi pankart açıp gösteri yürüyüşü yapıyorlardı okula gittiğimde.. Gurur duydum duymaz mıyım! Ama herkes aynı düşünmedi tabii, bazı anneler sinirlendi, pankartları yırtmaya kalkanlar, çocuklara bağıranlar.. Faşizmin doğuşu.. "Kızım" dedim, "sen çok muhteşem bir şey yaptın, sen istemediğin bir şey için mızmızlanıp oturmak yerine, bir fark yaratabilecek bir eylem yaptın. Sonuç belki değişmemiş olabilir, yenildin ama denedin de yenildin.. Hiç denemeden yenilmekten bin kat iyi bir sonuç bu.."
Yaşı 8.
Bazen onun annesi olmak çok zor. Bazen çok güzel. Bazen ondan sıkılıyorum. Bazen onsuz yaşayamayacağımı düşünüyorum. Bazen kaçıp gitmek istiyorum. Bazen kapana sıkışmış gibi. Bazen nereye kaçarsam onu da götürmek istiyorum. Bazense ondan kaçmak.. Belki bu kadar uçta değil ama her annenin benzer hisler duyduğunu biliyorum. Dile getirmese de..
O nedenle, Urla'ya hayır diyeceğim. Çünkü bana "ben varım, ben senin yanındayım." diyecek kimsem yok ve tek başıma tüm bu değirmenlerle ve özellikle de kızımla savaşmak istemiyorum..
Bu akşam bir mail yazacağım. Bu seneki teklifinize hayır diyeceğim çünkü kızım bu sene hazır değil ama seneye onu ikna edebilirsem (ki edeceğimi düşünüyorum çünkü "nasılsa okul değişecek" fikri onu yatıştırıyor) yeniden başvuracağım ve umarım o zaman şansımız yaver gider ve bizi yine kabul edersiniz, diyeceğim. Sonra bilgisayarı kapatacak, bir bardak kırmızı şarabımı alıp, tek başıma bahçeye çıkacağım. Elma ağacımın tam yanına oturacağım, biraz göğe bakacağım, biraz içeceğim, belki çakırkeyf de olurum.. Bu şartlarda böyle davranman gerekiyordu diyeceğim.
Vazgeçmedin, sadece erteledin diye kendimi avutacağım.
Evet. Böyle yapacağım.....
Hamiş. Kararımı verdiğim için, bir önceki yazıyı sildim fakat tekrar, yorumlarınız için çok teşekkür ederim, gerçekten çok iyi geldi bana..
Okudukça ne kadar birbirimize benzediğimizi gördüm, lakin kuşak farkıyla sen daha cesur bir gençsin. Sanırım, aslında sanırım değil kesin Urla işine ben de hayır derdim ve babamın genelde doğru çıkan lafını tekrar ederdim: "Şerde bile bir hayır vardır". Oğlum ortaokulu kolejde okudu ve çok mutlu oldu ama lisede üni. hazırlık masrafları da binecek olunca maddi gücümüz yetmedi, devlet okuluna almak zorunda kaldık. Ortaokulu 1. likle bitiren oğluma şerefsiz sahibi bir bursu çok gördü (sonra ne oldu, okul elden gitti). Çok sancılı bir süreçti, çok üzüldü oğlum, zira çok seviyordu okulunu. Günlerce üzüldü, ağladı, keza ben de. Fakat şöyle bir şey oldu, popüler bir çocuktu ve çok arkadaşı vardı. O devlete geçince arkasından bir güruh da onunla birlikte aynı liseye geçti. Burs vermeyen boss a oh oldu. Ve inanır mısın 2. günde sıkıntı bitti ve çok daha verimli, eğitim açısından daha yeterli bir lise hayatı yaşadı. Kolejin ne kadar fasarya olduğunu zaman içinde anladık ama inkar edemem orada denk gelen bir rehber öğrt. çocuğun içinde mevcut olup dışarı vuramadığı tüm yetenekleri harekete geçirip müthiş bir özgüven geliştirdi. Sonuçta su akıp yolunu buluyor, çok da takılmamak lazım. Seneye olursa olur suyu, olmazsa hamur suyu diyelim Cerencim, yeter ki sağlığınız yerinde olsun, o dileğin elbet bir gün gerçek olacak...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim bu deneyimi paylaştığın için, çok doğru bir nokta, bazen olmadı diye üzüldüğümüz şeye bir süre sonra iyi ki olmamış diye seviniyoruz. Hayırlısı diyeyim ben de..
SilBir noktadan sonra kendim yazmışım gibi okudum ve eminim okuyan çoğu anne de öyle hissedecek :) Karar vermiş olmana sevindim. Kararın ne olduğu değil, senin bu kararı nasıl aldığın önemli. Neden böyle yaptığını biliyorsun, sebeplerin geçerli ve ne zaman bunalsan dönüp bu yazıyı okumalısın. Bu koşullarda böyle karar aldım, öyle olması gerektiğine inandığım için öyle yaptım diyebildiğim sürece devam edecek gücü bulacaksın bence kendinde. Her daim burdayım ve her kararının koşulsuz arkasındayım. Çünkü içinde olmayan, senin yaşadığını yaşamayan hatta bizzat "sen" olmayan kimse senin gibi hissedip senin gibi bakamaz hiç bir mevzuya. Hayallerin gerçekleşmesi için uygun koşullar gelip sizi bulacak eminim <3
YanıtlaSilUmarım kediciğim :)
SilMerhaba Ceren, Urla'nın sizin için bir anlamı var anladığım kadarıyla. Benzeri benim için İstanbul ya da biraz Silivri. Belki yarım kalan bir şeylerin tamamlanması hissiyatı, bilemiyorum. Kardeşim İstanbul depreminden sonra Bursa'ya taşındı ve beni de oraya çağırıyor. İstanbul'un benim için anlamı üzerine beni düşündürmeye iten şey de bu oldu. Bazı kararların verilebilecek en doğru karar olup olamayacağını asla bilemeyeceğiz. Diğerini de yaşayıp karşılaştırmak şansımız olmadığından :) Aslında şehirlere anlamlarını veren biziz. Verilebilecek en doğru kararı verdiğinizi düşünüyorum, belki arada bir yapılalcak uzun Urla tatilleri ile bir ara formül imkanını hayata geçirmek de mümkün olur.
YanıtlaSilUrla değil ama çok yakınında Karaburun'da büyüdüm ben, o coğrafya benim için çok özel.. Dünkü görüşmede de dedim bunu, benim çocukluğum buralarda geçti, bunu çocuklarıma da yaşatmak isteğim bundan dedim, açık açık..
SilAslında insan nereye gitse alışıyor, çok haklısınız..
Bursa da güzeldir bu arada, bir yarı-Bursalı olarak belirteyim :)) Sizi bir misafir edelim, bir gezin görün :) Şimdi çoğu İstanbullu Mudanya'da Güzelyalı'da Tirilye'de yaşıyormuş, vapurla 1,5 saatte İstanbul'daki işlerine gidiyorlarmış, trafikte geçen zaman aynı diyorlarmış!
:) Sağolun, inşallah. Günün birinde Bursa'ya geçicem, öyle görünüyor. Aslında söylemek istediğim sevdiklerinizle olduktan sonra kararın en doğru karar olduğuydu. Yoksa ne İstanbul ne Silivri ne de Urla artık çocukluğumdaki yerler değil. Bizim severek, huzurla yaşadığımız yerler değil. Kötü de değil. Artık başka bir şeyler.
SilTürkiye’ye heldiğimde kendimi bir kabuğun içine kapıyorum sadece ailem ve çok yakın arkadaşlarımı görüyor, evin alanından fazla uzaklaşmıyor sadece ıssız yerlerde uzun uzun yürüyorum. Bu sayede zamanı durdurmayı biraz başardım diyebilirim.
SilAma bir nevi ruh hastalığı da sayılabilir bu yaptığım :))
Çok doğru, çok dürüst, çok insan bir yazı. Ellerinden öperim, kadehinin yanına bir tane daha koy :)) <3
YanıtlaSil<3 Gel koyayım hemen! Bu akşam seminerim var ama yakın bir akşam yapalım gerçekten, özledim seni..
Silİçimden şu anda nasıl da sıkı sıkı sarılmak geldi sana.
YanıtlaSilSeneye, evet seneye o kısmet yine belki ayağına gelmeyecek ama sen uzanıp alacaksın. İnanıyorum buna. Çünkü sadece insanca ve çok da samimi olarak sorumluluklarım var dedin kendine ve biliyorum ki bundan yine yüksünmedin.
SEn hep mutlu ol güzel kadın, tabi ki sevdiklerinle ♥
Sağol canım benim, hissettim güzel enerjini :) umarım dediğin gibi olur.. Dün annem de hatırlattı aslında, ben ne istediysem eninde sonunda oldu, sadece bazen biraz beklemem gerekti..
SilEn doğru kararı verdiğini düşün. Seneye kısmet olursa olur olmazsa yazın gezmeye gelerek çocuklar biraz daha büyüyene kadar idare et. Sonrasında zaten onlar kendi yollarına gidecekler. Kendini üzme emin ol bir çok anne aynı kararı verirdi. Hülya
YanıtlaSilAynen öyle yapacağım. Zaten sürekli plan yapıyorum, ben yavaş yavaş arazimi bulup ufak evimi yapana dek onlar büyümüş olur sonra zaten vınnnn :)
Silbence doğru karar,tabi ne haddime ama hissiyat olarak öyle sezdim.yazınızde ne kadar da çok "başarmak" vurgusu var.ailenizden,kendinizden,çocuklarınızdan bahsederken bile.insan olmayı başarmak,bağımsızlığı başarmak,önde olmayı başarmak etc. etc.
YanıtlaSilbaşarmak nedir ki ya da başarmamak.
hepsi bir bakış açısı.
ismim sibel.
Valla Sibel hanım sizden öğreneceğim çok şey var haklısınız benim tüm hayatım başatı odağında geçiyor. Maddi değil manevi başarılar olduğu için de ulaşması imkansız başarılar oluyor genelde… çok haklısınız..
SilBazen başkaları için bir şeylerden vazgeçmek kendin için bir şey yapmaktan daha fazla haz veriyor. Nadir tabi. Her işi istediğimiz zamanlarda yapamıyoruz, bazılarının onlara gitmemiz için zamanı var... Bende böyle hissediyorum. Gideceğim şey beni bekliyor, zorlamıyor beni gel diye, zamanı var,zamanım var... Seninde bu güzeller güzeli, mücadele eden güçlü kızla çooook zamanın var...
YanıtlaSilHah işte ben ondan emin değilim.. İki sene sonra toprak altında olmayacağım ne malum? Ne pozitif düşüncelerim var bi bilsen su yüzüne çıkmayan ;)
SilDoğru bir karar verdiğine inanıyorum, hakkınızda herşeyin hayırlısı olsun diyorum.
YanıtlaSilSevgiler,
Teşekkür ederim bence de doğru karar oldu.. En azından şimdilik öyle hissediyorum.
SilBen doğru bir karar olduğuna inananlardanım. İnşallah sadece bir erteleme olur ve seneye çok daha keyifli ve içinize sinmiş olarak güzel bir yazı okuruz:)
YanıtlaSilAmiiiiin :)
SilSelam kararlara etken bir çok neden var. Çocuklarına öncelik vermişsin zor karar olmuş ki buraya yazma ihtiyacı hissettin. Eğer çok istiyorsan bir gün Urla'da yaşayacaksın. Bir gece uygun olduğunda yaz karşılıklı şarap gecesi yapalım. Sevgili cimcime.
YanıtlaSilTamam çok iyi olur :)
SilYanıltmadın. Bu tam bir anne kararı. Ebeveyn olmanın dayanılmaz hafifliği! Ebeveynliğin cinsiyeti de yok ki o bir duygu durumu, mantık da duygunun cenderesinde hep. Seçim anlarında göz ne yazık ki hep çocuklara bakıyor, onlardan yana, bir Sophie seçimi anı işte. Yüreğinin götürdüğü nokta ise elini uzatsan orada... Ama onun da kaçınılamaz bir aması var işte. Bir yaşam gerçeği. Güzel insan olmanın bedeli ne yazık ki ağır...
YanıtlaSilTeşekkürler Buraneros.. Dün gece uçak biletimi aldım bu yaz 5,5 hafta Türkiye'deyim!! Abarttım biraz galiba ama, tatilleri gelip gitmeleri sıklaştırayım diye düşünüyorum bu sene.. Çaktırmadan yerleşme hali :))
SilAhh ben yazana kadar seçimini yapmışsın, ama bu da güzel bir şey. Arada kalmak daha zor en kötü seçimden. Bence iki seçimin faydası uzun vade de ortaya çıkacak türden. Daha önce yazdığımda çocuklara ne yaparsak yapalım onların kaderleri yazılı gibi geliyor artık. Kızım için bir çok fedakarlıkta bulundumm yaşantımda; rahat okulumu bıraktım onunla olayım diye bir kaosun ortasına gittim. ortaokulda özenle seçtiğimiz okulda okuyamadı, fetöden kapandı çocuk ortada kaldı. lise de pandemi vb. sekteye uğradı eğitimi tüm yaşamı boyunca. ee noldu aslında ben en iyi seçimleri yapmıştım !
YanıtlaSilama şimdi oluruna bıraktım , lise bitiyor bu sene kendi yolu bir şekilde çizilecek. çok da önemsemiyorum bunu artık. önemli olanın kişinin kendisi tarafındayım. ama bunu öğrenmem geç oldu. ben de saçımı süpürge ettim yıllarca. sadece bu sene bazı şeyleri gerçekleştirme de bir yola girdim.
Senin seçimin iyi tarafı seneye diğer seçeneğe dönüş yapabilecek olman. o yüzden biraz daha sabret, içinde ki bu sorumluluk duygunu tatmin et, daha çok hayal kur bence. çok çok sevgiler canım ceren.
Canım Pelin Pembesi, çok teşekkürler yorumun için. Tabii haklısın sonuçta bazı şeyler alınyazısı, istediğimiz kadar değiştireceğimizi umalım, bir milim oynatamıyoruz. Fakat benim durumumda, daha iyiye yönelik değil de, davranışımın sonucunda daha kötüye doğru bir etki olacağından çekindiğim için adım atamadım. Yoksa hani inansam çocuk yer değişiminden, arkadaşlarından ayrılmaktan etkilenmeyecek, o zaman bastırırdım. Ama korktum açıkcası, çocuğu durduk yere kendi hayalim için olumsuz etkilemek gibi olacak sanki..
Silsana ne hissettirir bilemiyorum, bencilce bir yaklaşım mı, belki. ama ben bu yazıyı okurken çok iyi hissettim ve seni bir kez daha çok sevdim! elbette herkesin yaşadıkları yaşadıklarımız ama hem bu denli samimi oluşuna hem kendini bu kadar iyi ifade edebilmene hem de başta kendine olmak üzere dürüstlüğüne hayran kaldım!
YanıtlaSilsıkıştığım zamanlarda dönüp gelip bu yazıyı okuyabilirim canım C. o kadar güzelsin ki...
Beni utandırdın sevgili Elisabeth :) Çok teşekkür ederim. O senin güzel bakan gözlerin bence..
SilSizi sadece anlamaya çalışıyorum. Bence sorun hayata yüklediğimiz anlamda, ondan beklentilerimizde. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz fakat arzularımıza ulaşmada elimizde olmayan o kadar çok faktör var ki. Zaman çabuk geçiyor, nice sıkıntılar tamamen unutulmasa da sönümleniyor bir süre sonra. Hayat devam ediyor, acılar, sevinçler, mutlu anlar var göreceğimiz daha. Hayallerimizi gerçekleştirecek imkânlarımız oluyor bazen. Bir süre sonra sıkılıp yeni hayaller peşinde koşuyoruz. Sahip olmadığımız her şey güzel görünüyor çoğu zaman. Sizin Denize Bakan benim Taş Evim. Ben iyi kötü ulaştığımı sanıyorum ve tatmin ettim kendimi. Sonra ama isteyerek ama kabullenerek rotamızı çevirmek zorunda kaldık. Umarım siz de en kısa zamanda ulaşırsınız hedefinize. Çocuklar... Hayatımızın sınırlarını onlar belirliyor. Yaşları ne olursa olsun fark etmez. Evlendiler artık hayatın gerisi benim diyemiyorsunuz. Dediğiniz gibi onların varlığının sebebi bizleriz. Ama olay bu işte. Kabullenmek ve içinde bulunduğumuz durumdan mutluluk kırpıntılarını yakalamaya çalışmak gerek. Bir de gelecekte daima iyi şeyler olacağına dair umudumuzu korumak, mutlak bir hoşnutluk halinin söz konusu olamayacağından emin olsak bile:)
YanıtlaSilAileme söylediğimde "Zaten Denize Bakan Ev var ya.." diyorlar :)) Ama diyorum o sizin hatta ananemle dedemin evi, ben kendim sadece kendim için bir yer istiyorum.. :)) Hayallerime bile karışıyorlar ayol! Acaba sizin çocuklar da böyle mi diyorlardır? Çünkü biz Türkler çocuklarımıza fazla mı kanat geriyoruz, uçmalarına izin vermiyoruz acaba? Yani kayınvalideme ve çevremdeki diğer çocukları yetişkin olmuş Almanlara bakıyorum vallahi hiiiiiiç umurları değil çocuk ne yapmış, ne ihtiyacı olmuş, bildikleri bi kendileri, kendi hayatları.. Diyerek araya bir de dedikodu sıkıştırayım :))
SilDiğer konularda katılıyorum size, umuttur insanı yaşatan :)
Karar vermek, kararsız kalmaktan çok çok daha iyi. Bu koşullarda olabilecek en doğru "anne" kararıydı bence, eminim ben de aynısını yapardım.
YanıtlaSilBu konudan bağımsız olarak, ufacık bir tecrübe dip notu yazıyorum şimdi. Yıllar içinde çocuklar için verdiğim(iz) şu veya bu kararı(mız) üzerinden zaman geçtiğinde, çocuklar tarafından değerlendirildiğinde, onların bir şekilde bu karar hakkında hep bir eleştirecek nokta bulduklarını gördüm. Dolayısıyla, sen şimdiki koşullarda doğrusunu yapsan da yarın dönüp sana, "ama, şu da şöyle olsaydı" diyebiliyorlar.
O nedenle "öyle her konuda çok da takmamak lazım" en geçerli sloganımdır. :))
İnanır mısın tam da bunu düşünerek verdim kararımı. İleride “sen beni arkadaşlarımdan kopardın zorla götürdün” demesi “4. Sınıfı keşke Türkiye’de okusaydım” demesinden daha büyük olasılık ;)
SilEvlilikteki iki kişilik yaşama durumu bile beni uzun uzun düşündürürken bir de bu olaya çocukların eklenmesi...
SilBazen ayak bağı, bazen olmazsa olmazım olacak bir durum, biliyorum.
Umarım kararınız herkes için mutluluk getirir.
Teşekkür ederim sevgili Gizli Özne. Evlilik çocuktan sonra bambaşka bir şey.. Maalesef. Ve biz asssla diğerleri gibi değiliz, biz özeliz diye başladıysan, yıkımın daha da derin oluyor.
SilMerhabalar,
YanıtlaSilBenim 2013 doğumlu bir kızım,2017 doğumlu bir oğlum var. Sizi kızım doğduktan sonra internette deli gibi birşeyler arayıp öğrenmeye çalışırken Ö.A da keşfettim. Sonra ilginç şekilde de burayı.
Yanlışlıkla elim değdi ve yorum yarım gitti. Devam ediyorum :)
YanıtlaSilYazılarınızda yazdığınız kadarıyla düşüncelerimi size benzettim. Çocuklarımı çok fazla sorumluluk alarak büyüttüm ve her kararda acaba sonuçlarından doğacak aksiliklerden çok mu etkileniriz diye diye bir çok kararımı hayalimi erteledim. Ailemle aynı şehirde yaşamama rağmen çocuklarımı emanet bile edemedim. Hala emanet edersem onlara yük olur ve çocuklarımı etkilerler diye düşünüyorum. Büyüdüler ama hala kendi hayallerime zaman ayiramiyorum. Bazen diyorum cesaretsizliğime bahane mi ediyorum çocukları diye ama benim gibi dusunenleri görünce kendim için vicdan rahatlatmaya çalışıyorum. Bunları şunun için yazdım. Çoğu ebeveyn bence sizin gibi düşünür karar verirdi. Umarım hepimiz bir gün hayallerinize kavuşuruz.
İsmim Tuba
Teşekkür ederim Tuba, hoş geldiniz :)
SilValla size şunu diyeyim, imkanım olsa ben bırakırdım anane dedeye teyze dayıya.. İnanılmaz bir yaşam kalitesi ekliyor hem kendinize, hem çocuklar anane dede tarafından şımartılmayı bilmiş oluyor, hem anane dede için de gerçekten bir "gençlenme" vesilesi oluyor inanın bana :) Haftada bir 2-3 saat emanet edip sadece kendiniz için bir şeyler yapın, nasıl iyi gelecek inanamayacaksınız.
Çok sevgilerimle