Geçen hafta başından Cuma akşamına dek sürekli sağanak yağmurlu ve bir türlü 12 derecenin üstüne çıkamayan hava, Cumartesi sabahı birden ısınıverdi. Ama sıcak değil, serin değil, şeker gibi bir bahar havasından bahsediyorum. 20 derece, masmavi bir gökyüzü, tek bir bulut yok!
Cumartesi sabahı bu tatlı havaya, çalı bülbülleri ve kırlangıçların aşk şarkılarıyla uyandığımız gibi, hemen dışarıya fırladık. Dachau kasabasının yakınlarında, Amper ırmağının kıyısında muhteşem bir yürüyüş yolu vardır, oraya gittik. 10km ve sık ağaçların arasından kıvrıla kıvrıla giden bir patikadır bu. Ara sıra ırmağın dağılan kollarının üstünden tahta köprüleri aşar, ırmağın debisinin azaldığı yerlere çeşitli dal ve saman parçalarını azimle taşıyarak yuva yapan balıkçılları, yumurtadan yeni çıkmış çirkin ördek yavrularını ve sinirli şekilde etrafı süzen kazları, gizli ufak köşelerden dönüverdiğinizde birden önünüze çıkan, ırmağa inen merdivenlerin kenarında oturabileceğiniz ufak doğal kayalık alanları görürsünüz. Muhteşem bir yerdir ve yerliler dışında pek bilen olmadığı için, kimsecikleri de görmezsiniz. Piknik torbasına meyveler, ufak atıştırmalıklar attım, çocukların 10km yürüyememe olasılığına karşı bisiklet römorkunu da yanıma aldım ve başladım yürümeye...
Ben yürümeye başlayınca duramıyorum :) Ayaklarımla düşünmeyi seviyorum..
Çocuklar doğayla oynarken, açtım kitabımı, ayaklarımı ırmağın buz gibi sularına daldırdım, onların neşeli “keşif” çığlıklarını dinleyerek okudum, okudum, okudum.. Güneş yükselip, biz acıkınca dünyanın bence en güzel yemeği olan ekmek, peynir ve domates üçlüsüyle piknik yaptık, üstüne tarladan topladığımız çilekleri yedik, birden önümüze çıkıveren ufak çimenliklerde “tepedeki çimenlikten seyr'eylemek şu alemi” şarkısını söyleyip, kollarımızı iki yana açıp döndük döndük döndük, çimenlere yuvarlanıp, sırt üstü uzanıp, tepemizde hâlâ dönüp duran dünyaya ve kendi ufacık ve gülünç hâlimize şaşırdık..
Papatyalardan taç yaptık, büyük bir ciddiyetle çiftleşen böcekleri izledik, onlara özenip biz de öpüşüp kucaklaştık ve akşam inerken de, yorgun ama mutlu eve döndük..
Ve bugün, yine istediler :)
Fakat bugün özel bir gün. Bugün okullar açıldı ve tam 10 hafta sonra bu sabah kızım okuluna gitti! İlk defa hayat sanki normalleşmeye bir adım daha yaklaştı. Öğlende onu aldım, bisikletlerimizle yarışarak, gülüşerek orman yolundan evimize döndük, hiç oyalanmadan, bizi bekleyen ufaklığı ve piknik sepetimizi alıp geri çıktık. Bu seferki keşfimiz sadece çocuk bahçesiydi ama binlerce böcek, kuytu gölgelikler ve üstüne tırmanılacak bir sürü ağaç olunca, yine akşamı bulduk..
Akşamsa yine bir güzellik: Münih’li olmanın en keyifli yanı olan bira bahçeleri açıldı! Rezervasyonla ve az sayıda insanın aralıklı oturacağı şekilde olsa da; giydik drindle ve lederhose’lerimizi! Çünkü senenin ilk bira bahçesine gitmenin bir adabı olmalı.. Üstelik bugün özel bir gündü; bugün, normalleşmeye başlama günüydü!
Doya doya, keyfini çıkarta çıkarta, her anıma şükrederek yaşamayı istiyorum...!
Ve hemen, şimdi istiyorum!
Kelime meydan okuması No 11: Sizi rahatsız eden bir kelime: İmkânsız! :P
Ayyy, ne şekersiniz, bayıldım :)
YanıtlaSilBu gece çoğumuz uykusuzuz anlaşılan! :) Blogları gezip sohbet ediyorum özlemişim çat kapı, kapı önü sohbetlerini...
SilOfff kostümlerinize bayıldım <3
YanıtlaSilDomates,peynir, ekmek... O keyif ve yorgunluk üstüne gerçekten dünyanın en güzel pikniği olmuştur. Hep böyle güzel olsun günleriniz :)
Buranın yerel giysisi, istediğin zaman giyip çıkabiliyorsun kimse garipsemiyor :D
SilAh Ceren neşeniz daim ve bol olsun. Bir daha bu günleri hiç yaşamayacakmışız gibi geliyor bize. Belirsizlik çok yoruyor, halkın boşvermişliği de. Benim gibi bir sosyal kelebeğin-ki evi çok severim ama mecburiyet yoksa-sinemadan, tiyatrodan, konserden, cafelerden, arkadaş toplantılarından, seyahatlerden ve her şeyden öte 5 aylık torunundan uzak kalması fena. Bencillik yapmayım kimse benden farklı değil amaherkes kendi çapında dertlenme hakkına da sahip. Kırk yılda bir çıkabildiğimde ya market ya da ürkek adımlarla park yürüyüşü. Hiç bana göre değil, üstelik antalya yanıyor, öyle sıcak. Ne diyeyim bir kez daha keyfiniz bol olsun ve tez zamanda dönelim o güzel zamanlara. Sevgiler.
YanıtlaSilNot: Jakarandalar burada da uzuyor ve hem Mayıs, hem Eylülde açıyor. Mor bir rüya bulutu gibi, bereket kaçırmadım, tek ağaçla da olsa görebildim bu yıl...
Biliyorum Leylak Dalı.. Bilmez miyim. Ben de annemle babamı çok özledim :( Ama inanıyorum torunlar anane babanne dedelere çok yakında kavuşcak, hepimiz hasret gidereceğiz umarım, sağlıkla..
SilGeçti artık kabus günleri. İnanıyorum ki bir ay sonra eski hayatımıza döneriz. Ne hoş bir aile, hep sağlıklı, mutlu ve neşeli olun:)
YanıtlaSilBu arada dış mekanda, şöyle buz gibi bir bira içmeyi ben de özledim:)
Bu salgın bitsin gelin misafirimiz olun :)
SilAman Allahım ne güzel fotoğraflar bunlar benim bile için kıpır kıpır oldu.malaesef burada işler o kada riyi değil bayramda yasak var.yinede bu dönem sıkıldığımız şeylerin kıymetini anlamak icin çok iyi bir nasihatti.
YanıtlaSilBiliyorum ama bayram sonrası sanırım orada da biraz gevşeyecek kurallar, umarım :) az kaldı.
SilTam o kır yolunu yürüyüp rüyalar aleminde dönüp duruyordum ki, çocukların arasına girip tutmuş olduğum elleri bıraktım da kendime geldim... meğer sizlerin yapacak daha çok şeyiniz varmış, o keyfi izlemekle yetindim... keyfiniz daim olsun cici aile... :)
YanıtlaSilteşekkürler rusyena :) hep beraber sağlıkla!
SilHer bir fotoğraf ayrı ayrı çok güzel. Enerji ve neşe fışkırıyor sanki.
YanıtlaSilGeçip gittiğine inanamıyorum ki bir türlü. Korkuyorum. Hazırlıksızım yeni hayatımıza. Su akar yolunu bulur deyip üstünü kapatıyorum endişelerimin.
Çok teşekkür ederim Su :) Endişe konusu kontrol edilmediğinde kötü.. Dün kızımı bisikletle okula götürüyordum sabah erken saatte, bisiklet yolunda noramal araç yoluna paralel gidiyorduk ve bizi görmeden garajdan geri geri çıkan bir minibüsün altında kalmamıza ramak kaldı. Kızıma "dur!" diye bağırdım Allahtan beni duymadı ya da sözümü dinlemedi, dinlese ve dursa çarpacaktı çünkü.. Gece bunu düşünüp durdum, ya çarpsaydı ölseydi vs. Bu yıl zaten okulun önünde bir trafik kazasına şahit oldum ve çok etkilendim, onun görüntüsü vs birden aşırı endişelenmeye başladığımı fark ettim. Gece yataktayım etraf sessiz kur Allah kur. Sonunda kalktım ve bu postu yazdım çünkü benim de iyi enerjiye, hayatta iyi şeylerin olduğunu duymaya ihtiyacım vardı :) Bir de oturup dua ettim, sadaka vs ayarladım o şekilde geçti endişem, arada yine "ya çarpsaydı" moduna giriyorum ama sonra "ama çarpmadı, müteşekkirim" diyorum devam etmeye çalışıyorum. Sanırım Corona kaygıları da böyle biraz. Hasta değiliz, şükür diye düşünüp fazla deşmeden üstünü kapatmalı belki de....
SilGeçmiş olsun C.
Siloh ya ne güzel çok sevindim oh yaa valla bitti geçti diyosun o günler :) keyifli gün olmuş :) herkes mutlu olmuş. radler de iç hihihi. ayaklarımla hiç düşünmemiştim, bi deneyim hihihi :)
YanıtlaSildene bence :) güzeldir..
Silbitmedi geçmedi ama en azından umut var, sanki tünelin ucunda ışık belli belirsiz?
trenin ışığı o :)
Sil