Bu yazıyı dört defa yazdım, beğenmeyip sildim. Bu beşincisi!
Nedense Mayıs'ı bağlayamıyorum; hani quilt battaniyeler vardır ya, her bir parçası bağımsız ve farklıdır ama arada bir bağlantı örgüsü vardır, sonuçta ortaya düzenli bir bütün çıkar.. Tüm ay kafayı bu metafora taktım. Çünkü bu ay hislerim ve düşüncelerim çok dağınık, uçuşkan, birbirinden bağımsız. Fakat ara örgüsünü beceremiyorum, bir türlü bağlayıp anlamlı bir bütün çıkartamıyorum yaşamıma dair..
Hayalim bu:
Gerçekler bu:
Ben de vazgeçtim. Dedim ki, bağlamaya uğraşma. Demek ki bu ay da böyle.. Okurken yorabilir, üzgünüm ama bu ay olan bitenleri kafama estiği gibi, madde madde yazacağım:
1). Bel tutulması ve sonrasında yaşanan "spor devrimi".
Belim iyileşince, güneşi selamlama rutinime geri döndüm ve bir sürprizle karşılaştım: Güneşi selamlamaya kalktığımda, Milie mutluluktan deliriyor! :)) Çünkü bu hareketler köpek dilinde: "haydi gel oynayalım" anlamına geliyor :)) Bu, yani Milie'nin gelip neşe içinde bana katılması, birlikte "köpek duruşu" falan yapmak, çok tatlı bir his.. Unutmuşum, Semo da babamla biz yoga yaparken çok mutlu olurdu....
Güneşi selamlamaya ek olarak, sabah rutinime 20dk. yogayı ve 10dk. meditasyonu yeniden ekledim, umarım uzun vadede belime ve ruhuma iyi gelir, dedim.
İnsan neye niyet ederse, eninde sonunda olduğuna inanıyorum. Geçenlerde izlemediğimi iddia ettiğim ama acıklı aşk sahneleri nedeniyle bir türlü vazgeçemediğim (ergenliği 85-95 arasına denk gelmiş biz kayıp kuşak için geçerli durumlar bunlar, bu tür kanırtan, kavuşulamayan aşk hikayelerine bayılırız biz) Bahar dizisinde, Bahar dedi ki: "Ben bu hayatta zamanlamayı hiç beceremedim."
Sanırım bu benim için de geçerli. Ya istediklerim hemen oldu ve ben hazır değildim, anlayamadım önemini. Ya da o kadar geç oldu ki artık umurumda değildi, sevinemedim... Fakat bu tamamen benim kendi farkındalık ayarlarımın bozukluğuyla da ilişkili, biliyorum.. Bu konuda içim dolu dolu. Yazacağım, mayalıyorum biraz.... Fakat şöyle diyeyim, bu ay "yoga matı" bana çok iyi geldi....
2). Bisiklet turnuvasına katıldım.. Ben? Vallahi dünyanın sonu geldi.
Bu ay kızımın okulu Bavyera genelinde yapılan bir bisiklet turnuvasına katıldı. 6A sınıfı olarak, öğrenciler, veliler, kardeşlerden oluşan bir takım kurduk ve turnuvanın online platformuna o gün yaptığımız kilometreyi giriyoruz, 3 haftanın sonunda kazanan takıma hediyeler var.
Burada bir dur şimdi. Evet tipik Almanya klasiği: sistem tamamen güven üzerine kurulu ve sonunda ödül olmasına rağmen kimse yaptığından fazla bir rakam girmiyor sisteme! Misal biz ailecek her gün 34.2km yapıyoruz ve eşime "ya 35 yazsana, 34.2 ne, yuvarla işte" dediğimde bana öyle bir baktı ki sanırsın anayasayı yıkıyorum. Bu ülkede dolandırıcılığın olmamasının nedeni bu işte: küçücük yaştan çocuklara bu terbiye veriliyor.. Olay bir bisiklet yarışı değil; hem dürüstlük, hem sporculuk, hem de takım ruhunun kazanılması... Vay be. Biz nerdeyiz adamlar nerde bölüm 7463836.
3). Memleketim memleketim.
Türkiye'yi yine de tercih ediyorum çünkü 1). Bu kadar "doğruluk" bünyede "sıkıntı" hali yaratıyor bir noktadan sonra. Bazı şeylerin eksik, bozuk, kusurlu olması lazım insan hayatında.. Tabii bizimki gibi "neresini tutsan elimde kalıyor" hali de sıkıntılı... Bir orta yol olması lazım..... 2). Almanlık genel anlamıyla benim için gerçekten itici. hayat boyu aklımda olmayan bir şeye, olduktan 12 sene sonra, hâlâ alışamadım....
Bu ayın temalarından biri de Alman Vatandaşlığı idi benim için. Memlekete kızıp kızıp "yok bu sefer yeter artık geçiyorum Alman vatandaşlığına" diyorum ama bir iki hafta sonra yumuşayıp, "ya şu dünyada en son benden Alman olur"a varıyorum. Yine böyle haller içindeydim. Bu sefer form bile doldurdum, son dakikada iptal ettim :) Açık söyleyeyim, İtalya, İspanya falan gibi ülkelerde olsam çoktaaaan çifte vatandaşlığa geçmiştim (milliyetçi değilim yani) ama Alman... Yok ya... Ülkemiz ne kadar toksik bir koca gibi davransa da, seviyorum yahu.... Düzelir, düzelir....
4). Analiz, Sensei arayışım, Aktarma..
Analizde birinci sene bitti, daha çok başındayız be blog. Bu analiz zaten bir battın mı, bir daha çıkamadığın bir şey anladığım kadarıyla. Analistimle ortak bel tutulmamızdan sonra, ben dümdüz "aktarım olmasın bu" diyerek dayandım kapısına ve başladık bendeki bu "sensei arayışı" üzerine konuşmaya.. Nedir o dersen... Ananemi yitirdiğimden beri artan bir "yaşlı ve bilge insan" arayışım var. Yürüdüğüm yolda benden önce yürümüş olan, bana yol gösterebilecek, tercihen 60 yaş üstü birini arıyorum yıllardır hayatımda, bilinçsizce.... Bunun farkına geçen gün çok acaip bir şekilde vardım:
Benim Miroslav Tadic hayranlığımı bilir misin? Bilmiyorsan ayıp sana :)) Şu tanrısal müziklerin üstadı, sağdaki zat (soldaki de Vlatko Stefanovski ayrı bir üstadtır):
İşte bu Miroslav Tadic'le geçen mailleştik biz. Birkaç dizi mailleşme sonrasında da Tadic bana Temmuz konseri için özel yer ayırtacağı sözünü verdi (çünkü aslında oğlumla, yani 8 yaşındaki hayranıyla tanışmak istiyor). Sanki Holywood'un üç Ryan'ından biriyle mailleşmiş gibi bir heyecan duydum ben :)))) Dedim noluyoruz yahu. Bu salt bir müzik aşkı olamaz, birşey var bu işte. Sonra baktım aaa etrafım böyle işinde çok iyi yaşlı adam ve kadınlarla dolu (cinsiyet ayrımım yok, demek ki cinsel bir konu değil). O an karşımda oturan da analistim, kendisi de 70li yaşlarda bir adamcağız :) Bana muzip muzip gülümsüyor...
Neyse uzun lafın kısası, ben ergenlikten beri bu tip adam ve kadınlara hayranımdır. Belli yaşa gelmiş, ununu elemiş eleğini asmış, bilgeliğiyle etrafa ışık saçan adam ve kadınlara. Tabii ki ananem. Tabii ki ananeme olan özlemim.... Ananemi bir motorsiklet kazasında yitirdim (böyle yazınca çok havalı oluyor, biraz da düşen yüzüm gülüyor... ondan bu cümleyi tercih ediyorum bir süredir). Fakat onun yokluğundan açılan boşluğu nereye "aktarayım" bilemiyorum. O kadar büyük bir boşluk ki, bir kişi yetmiyor, yoksa analiste aktaracağım.. Dolmuyor. Ben de nerede yaşlı ve bilge insan varsa hop oraya....
Analistim benim yaşam hayalimi güzel ortaya çıkarttı: günün birinde böyle bir yaşlı olabilmek, birilerine fener olabilmek... Umarım olabilirim günün birinde, dedim..
O da dedi ki: şu anda da öyle birisin.... Danışanlarını düşün.
Bu konuda düşünüyorum..... Çok hoşuma gitti bu sözleri ama yine de tam oturmadı, sürekli bir "bütünleme tamamlama" isteği var içimde, yazının başında bahsettiğim gibi.. Bir sürü alakasız parçayı birbirine bağlama isteği, beklentisi... Yapamadıkça ümitsizlik hissi, başarısızlık duygusu... Hayatımın yetmeyeceği korkusu....
Bu ay kafam bunlarla doluydu ve dışarıda olan bitene fazla odaklanamadım.... Ama doğadaki güzellikleri fark ettim :) Onlarla bitiriyorum... Hepimize güzel, hafif, tatlı, dengeli bir Haziran diliyorum.
Aaaaaaa dur dur, unutuyordum!
5). İkide bir Yazıları.
Mart'ta yaptıklarında inzivadaydım, kaçırdım. Fakat Neslihan yazmış, yine başlamışlar dün. İkizler burcuyla başlamışlar, ikizler burcuyla bitirecekler. İki günde bir yazacaklar.
Ayın teması o zaman: İki ;) Eh, "iki"ler biraz da benden sorulur, o halde, ben de varım!
İkizler; evde de bir tane olduğu için, çekindiğim bir burçtur. Burçlardan da anlamam açık söyleyeyim, pek ilgimi de çekmez. Fakat ikizlerden çekinirim, bildiğim kadarıyla "bir öyle bir böyle", "tersi fenadır" türü bir burçtur kendisi. Sağı solu belli olmaz, aman dediklerimizden. Üfleyerek yediklerimizden. Mayıs sonu - Haziran başı değişmen havalarından etkilenen, bizi de etkileyenlerden....
Uzun lafın kısası; ikizler boyunca, her iki günümden birini bu proje için ayıracağım. Diğer günlerde ise, şşşt söylemem, o da sana sürpriz olsun. Okuyunca görürsün ;)
Bisiklet turnuvası fikri çok güzel ama burda tutmaz o kilometreler kim bilir kaça çıkar. Sürprizi merak ettim şimdiden. Hülya
YanıtlaSilYazdım Günün Tortusuna ;)
SilEv ile ilgili yazmistin hemsirem, bir ara yazayim diyorum. Bence oncelik gunesli bir ev (kendi deneyimimden soyluyorum), Almanya'da gunesine bir kavus o zaman Alman vatandasi olmak da batmayacak.
YanıtlaSilHaklısın, Mayısla birlikte evin içine güneş girmeye başladı ve tamamen değişti eve dair görüşlerim. İnşallah bir gün güneşli bir evim de olur....
Silyoga ve meditasyon rutinine çok imrendim. ben de bir gün başlarım inşallah. yareppim dinimiz amin :)
YanıtlaSilo kadar çok yalan dolan içindeyiz ki burada, bu doğruculuk hali beni çok etkiliyor. keşke diyorum her seferinde...
anneannelerimiz ne güzel insanlarmış, nurlarda yatsınlar...
ikizlerden ben de tırsarım vallahi. annem ikizlerdir. şimdi beğendiğini 10 dakika sonra yerin dibine batırabilirim. stre veriyor bana bu haller :P
Çok iyi geldi Şule ya..
SilAmin canım, huzur içinde yatsınlar...
Büyürken etrafımda dinleyebileceğim, konuşabileceğim bilge ve yaşlı biri olsun isterdim. Buradan bakınca. Ancak o zamanlar etrafım öğüt veren, parmak sallayan yetişkinlerde doluydu. Öyle olunca da tepkisel yaklaşıyor insan. Anneannenin varlığı ne büyük şans olmuş senin için. Sen de şahane bir bilge yaşlı kişi olacaksın bence ☺
YanıtlaSilEvet çok didaktik bir ortamda büyüdük yahu 90'larda :))) Şimdi ama öyle değil gibi ya da gençler bizim kadar "dinlemiyor", hı hı diyip kafalarına eseni yapıyor gibiler...
Silsenin yorumu okuyunca gittim kayıt yaptırdım hocam ben de varım dedim ikide bir blogdaşlık işinde. :)) o korktuğun ikizlerden biri olarak :)) ya biz iyiyiz aslında valla :)))
YanıtlaSilyalnız müzik harika gerçekten tanrısal..tınısına bayıldım..
ve analistin çok haklı, sen şu anda da öylesin sadece bunu duyumsaman için de zamanı gelmeli..
seviliyorsun güzel kadın..
Ya herkes mi ikizler :)))))) Aman iyi ki ikizler hakkında atıp tutmamışım.. Seviyorum sizi :))
SilMiroslav Tadic müziği kadar şahane bir insan.... Oğlum çok heyecanlandı emailleri okurken (tabii annesi de.. hihi)
Vallahi çok keyifle okudum, sanki daldan dala atlıyordum. Çocuk olup tadını çıkardım, daldan dala geçiş yapan yazıdaki üslup yüzünden yüzümdeki gülümseme hiç eksilmedi, ondaki kararlı inada bayıldım . Ve elbette müzik; yazıya çok yakıştı, velhasıl şahane bi yaşama anıydı ben için. O halde teşekkürler ve sevgiler Ceren'e:)
YanıtlaSilSevgili Buraneros, sizdeki bu enerji hiç bitmesin, çevrenizi ışıldatın e mi.
SilBiz ikizler olarak korkulacak biri değiliz:)
YanıtlaSil:))))))))) Yahu ne kadar çok ikizler varmış etrafımda! Yaşayın varolun tamam korkmayacağım söz (kızımı muaf tutarak)
SilCanim C' cim,
YanıtlaSil"birilerine fener olabilmek"... Zaten bu blog yazilarin sayesinde, yillardir yapmakta oldugun ve halen yapmaya devam ettigin bisi degil mi?
Yazilarini sevgiyle takip ediyorum... Bazi konularimiz bire bir ortusuyor :-) Senin kadar becerikli olmadigim icin, cogu yazina cevap yazamadim, mazur gor...
Mesela, biten el kremimi yeniledim, dunyam aydinlandi :-)
Ev olayinda, icine sinmesi cok onemli... Aceleye gelmiyor bu kararlar... Cunku evle birlikte komsular da degisiyor :-)
Evinin yeni uyesi hayirli olsun :- ) Bizde kizim cok istiyor, bende bir canlinin da sorumlulugunu alma cesareti yok :-)
Yasimiz genc olsaydi, 3. cocugu kesin yapardik :-)
Spektrumda olmak ya da olmamak, 50 yil sonra nasil siniflandirilacagiz cok merak ediyorum :-) Yaraticilik gerektiren pozisyonlara ihtiyac arttikca, spektrumdakileri mumla aramaya baslayacaklar diye dusunuyorum :-)
Bir konuda uzmanlasmak mi, yoksa az az hepsinden mi dersen, ben uzmanligi tercih ediyorum. Hayatinda faydasini gordun mu diye sorarsan, guzel bir sohbet konusu olur :-)
Vatandaslik konusuna gelince, Turk vatandasligindan feragat etmek gerekmedikce neden olmasin? Hele de ordaki hayatini kolaylastiracaksa... Akademisyen tanidiklarim, kongrelere katilabilmek icin Alman vatandasligina gecmislerdi. Dogup buyudugumuzden farkli bir ulkeye ne kadar ait hissettigimiz konusu, soz konusu ulkelerin politikalari ve gundemdeki konular disinda, biz yas aldikca da degismeye devam edecek... Vatandaslik konusunda bencil olup, cok sorgulamamak, bireysel cikarlari dusunmek uzun vadede daha faydali olabilir diye dusunuyorum.
Ortaya karisik oldu...
Hepimize bol fenerli gunler...
D u y g u
Duygucuğum, bizim okul yıllarına gidip sana sarılasınm geldi. O zaman da severdim seni, çok da saygı duyardım çünkü sen çok çalışkan örnek bir öğrenciyken benim aklım bin farklı yerdeydi.. Senden bu iltifatı duymak ne güzel oldu bak.....
SilSon yazıların tamamına yorum yazmışsın hem şaşırdım hem güldüm (sevinçli gülüş yani) teşekkürler. Evet senin uzmanlık tarafını seçeceğini tahmin ediyorum :) Keşke bunları yüzyüze tartışabilsek.. Belki bir gün.
ALmanya evet çifte vatandaşlığa daha yeni geçen sene falan geçti. Şimdi başvursam zaten 2 sene falan sürüyor işlemlerin bitmesi ama bende heves yok Duygu ya. Bir de Almanya ve Almanyalılık, buradaki Türk kimliği bunlar biraz farklı.. Buradaki hayatımı hiçbir açıdan kolaylaştırmayacağı gibi zorlaştıracak da çünkü oy falan vermem gerekecek :P Dünya vatandaşlığı çıksa ilk ben! :)))
Ya siz Avrupa birliğine geliyormuşsunuz!? Ay ne güzel olur...
Trump salmaz ama gibime geliyor
Sevgiler.
Canim C' cim,
SilKucakliyorum seni! Gonullerin bir olmasi disinda, gelecekte yuz yuze de gorusecegiz insallah :-)
Bu arada yogaya baslayabilmene cok sevindim. Benim oglumu carpan ruzgar, senin cadidan daha azgin cikti. Bir hafta ibuprofen ve uc hafta dinlenmenin ardindan, hala tam toparlanmis degil.
Oy vermek yakisir sana :- ) Orda iyi egitimli cok iyi yerlerde bir suru Turk de var, sen kendini onlarin arasinda bil ;-)
Saglicakla,
D u y g u
Çok geçmiş olsun :(
SilNiye ikizlerden tırsıyorsun ya:) Benim ikiz kızım ve oğlum ikizler burcu hatta ikiz oldukları için ikizler burcu olduklarını düşünürlerdi küçükken. Ben ikizler burcunu seviyorum.
YanıtlaSilAh anneanneler, nur içinde uyusunlar. Ben de hala anneannemin yerine kimseyi koyamam.
:)) ne çok ikizler tanıdık bak şimdi! yahu şaka ben burçlara da inanmam hiç! ben balığım mesela yükselenim de balık, hahaha hiç alakası yok bence.
SilAnaneler huzur içinde uyusunlar.... Yerlerine kimseyi koymak zorunda değiliz, ben sadece eksikliğini günlük yaşamda çok hissediyorum... Yoksa kalbimde yeri dolmaz o kabul....
İkide Bir serisine hoş geldin. :) İkizler yeniayıyla başlıyoruz, Yengeç yeniayıyla bitiriyoruz. 24 Haziran son gün. Burç kısmına takılma, hepsi hepimizde var. Şu dönemin teması tam da dediğin gibi "iki". İkilikler, iki tarafı görmek, hep diğer bakış açısını merak edip sorgulamak, öğrenmek, iki farklı kutbu entegre etmek, yansıtmalara bakmak vs..İkide bir gün ritmini seçmem o yüzden. Bir gün yazalım, bir gün diğerlerine (veya kendi içimize) bakalım. :)
YanıtlaSilhihi bak nasıl aynı şeyleri düşünmüşüz!
SilDeminki İkide Bir yorumum anonim çıkacak sanırım. Yorumu yolladıktan sonra farkettim. O benim. :)
YanıtlaSilAnadım anladım :)
SilBu kadar kendine haksızlık yapmana üzülüyorum Ceren. Çok fazla kendini irdeliyorsun, yetersiz olduğunu hissediyorsun. Terapistin bile yaşlı olacağın zamanlara atfettiğin umudunun içinde olduğunu göstermiş sana. Daha ne olsun. Bu dünyada her şeye cevapların olacağını, bunu da uzun yaşamış bilge insanların vereceğini sanıyoruz ama ben daha bilge bir yaşlıya da rastlamadım. Şanslısın ki sen böyle bir insanla yaşamışsın.
YanıtlaSilGurbette olmak, anne babandan uzak olmak seni çok etkiliyor sanırım.
Yazmak ve okumak hep iyi geliyor bana, zaten sen daha çok yapıyorsun bunları. Öyle böyle bu yaşa geldik be Ceren :)
Kendini irdelemek, hayatı anlamaya çalışmak bazı insanlar için önemlidir sevgili Pelinpembesi :) Bizim varoluşsal arayışımız var..
SilBilge bir yaşlıya nasıl rastlamazsın??? Çoğunluğu bilgedir, aynen çocuklarda, ergenlerde, ortayaşlılarda olduğu gibi :) Yani bakmasını, ondan sana akanı görmeye çalışırsan, herkes bilge... Bazıları bir tık daha bilge, onlara zaten rastladığın anda içini sakin bir huzur hissi kapladığı için hemen fark edersin, özel olarak bakmana gerek kalmaz..
Hihi anne babamdan uzak olmak değil, biz uzaktayken daha bağlı olan bir aileyiz. Yakınlaşınca işler bozuluyor :))) Beni etkileyen daha çok zor zamanlarda çok desteksiz hissediyor olmak ve kendimi güçsüz görmek sanırım.. İş bende bitiyor yani ondan bu didiklemeler, irdelemeler...
Güzel yaşlarımız başladı, sen benden bir adım öndesin izlemek ve umutlanmak iyi geliyor :)
C.ciğim, her şeye birden yetişmekte geç kalıyorum bu ara, ama mazeretim var. :))
YanıtlaSilSadece şunu söylemek istedim ki senin burcun da ikizler gibi çift karakterli burçlardan. Yani ikilikler ikilemeler aslında doğrudan senden de sorulur. :))
İki balık… Sembolümüz bu, bildiğim tek şey de bu burçlar hakkında :))) Hakikaten inanmıyorum ben burçlara
SilAy şak diye yayınlandı :)) Pardon yani burçlara inanmıyorum ama çok anlayıp bilip inanmayanlardan olmadığım için susuyorum :))) ama eveeet ikilemeleri severim hatta bazen markette bakıyorum hwr üründen iki iki almışım çok acaip :)))
SilQuilt battaniyenin hayalinizdeki değilde gerçek olanına bayıldım! Nasıl güzel bir yazı kalbinizden samimice dökülenler çokça temas etti bana özellikle o bilge büyük arayışı.. içsel bilgeyi yaşam deneyimlerimizin içinden geçtikçe açığa çıkaracağız elbet oraya varma yolculuğunda rehberlik edenlerimiz çok olsun..
YanıtlaSil🙏💕
Sil