İki haftadır gelip gidip ufak notlar alıp, bambaşka bir yazı hazırlamıştım hattâ başlığı "hastalık sonrası sultanlık"tı ama hayat işte.... Bu sefer anladım galiba dediğin anda, bir tokat aşk'ediyor...
İki haftanın kısa özeti şu; 43. hafta Corona ile geçti. Bu geçirdiğim 3. Corona. Bu seferki diğerlerine nazaran daha hafif geçti (üç gün ateş ve yorgunluk, sonra biraz öksürük, ses ve koku kaybı ile burun tıkanıklığı) fakat negatife dönmem tam 9 günümü aldı. Eşim de beni bir Alman psikopatlığı titizliğiyle izole ettiği için, bol bol yattım dinlendim, spotify, storytel ve netflix'in dibini gördüm. Fakat aynı zamanda da; hayatın bensiz de gayet güzel devam edebildiğini, hiç de vaz geçilemez, yeri doldurulamaz olmadığımı (yani ebemi de) gördüm. Bu tip hastalıkların "iyi" yanı insanın egosunu yerle bir etmesi. O zaman önünde 2 seçenek var: Ya depresyona gireceksin ya da "e ben de o zaman herkese hizmet ettiğim kadar biraz da kendime bakayım, şefkat göstereyim" diyeceksin.
Ben ikinciyi seçtim..
44. hafta, senkronize öksürük ve burun çekmeleri saymazsak, hepimizin iyileşmiş olduğu bir anda, ani bir kararla, eşim ve çocuklar okul tatilini de fırsat bilerek İsviçre, İtalya, Fransa'ya gittiler ve ben tavşanları, akvaryumu ve annemin ameliyat olma olasılığını ve benim aniden Türkiye'ye gitmem gerekebileceğini öne sürerek (onun da hiç niyeti yok, erteledikçe erteliyor) tam 6 gün tek başıma evde bekarlık ve sultanlık yapma şansını ele geçirdim! Peki yaptım mı?
Evet dibine kadar..
Yani tabii ki üç gün full çalıştım ve evi de dipköşe temizleme fırsatını kaçırmadım, sonuçta Türk kadınıyız.. Ama geri kalan zamanımda - ve inanamadım ne kadar çok zaman kaldı geriye - hakikaten kendimi şımarttım, bana iyi gelen ne varsa hepsini yaptım, saatlerce yürüdüm, kız arkadaşlarımla buluştum, en sevdiğim vejeteryan yemekleri pişirdim, okudum, dinledim, izledim, vücuduma baktım, ruhuma baktım, artık yapacak başka bir şey kalmayınca da, sonunda, yıllardır yapmayı istediğim ama bir türlü fırsat bulamadığım (korktuğum) "Vipassana" yani sessizlik yogasını yapmaya karar verdim!
Vipassana'da sadece konuşmamak değil, aynı zamanda insanlarla göz teması dahil iletişim kurmamak, tv, bilgisayar ve telefonu tamamen kapatmak, müzik dahil dinlememek ve sıkı duruuuuuun: okumamak ve hiç bir surette eline kalem kağıt almamak da gerekiyor! Yani iletişim ve teknolojik detoks sorun değil, ara sıra yaptığım şeyler bunlar ama ilk defa okumamak, yazmamak ve müzik dinlememek.... Of inanılmaz bir deneyimdi, bunu yazacağım.
Vipassananın bittiği sabah tam burnumun üstüne çok büyük iki darbe geldi.. Eskiden olsa yerle bir ederdi bu iki darbe beni. Yönetmeye çalışıyorum son birkaç gündür. İlk darbeyi yönetebildiğime inanıyorum, en azından yoluna soktuğuma.. Bu beni çok mutlu ediyor çünkü çok sevdiğim, değer verdiğim bir arkadaşımla ilişkili, benim için önemli ve aslında çalışmam gerektiği halde çalışmamakta inat ettiğim bir huyumla ilişkili bir konu bu. Kendimi geliştirme fırsatı...
İkinci darbeyi de aldım ama akışına bırakmayı başardım.. Söz vermiştim kendime, sözümü tutuyorum. Müdahale etmiyorum artık hayata, su gibi o, doğru yolunu buluyor nasılsa.
Görüyorsun blogcuğum, eskisi gibi değilim artık, ben de fark ettim. Daha dengeli, daha olgunum, daha çabuk duruluyor içimdeki dalgalar, daha kolay kabulleniyorum. Biraz yaşlanmakla ilişkili belki ama daha çok sanırım geçen seneki Mimas Yolu bana çok iyi gelmişti ya, bu seneki Vipassana da aynı etkiyi verdi sanki. Dağ tepe yürümeden, evde kendi içimde kalarak da başarabiliyorum demek ki artık o iç huzuru bulmayı... Neyse konuşuruz bunu daha detaylı, haftaya falan, Vipassana yazımda... Biraz zaman ver bana, iyice durulsun dalgalarım. Yazacağım.
Bu son iki hafta böyleydi işte. Perşembe akşam çocuklar geldi, hattâ +1 çocukla geldiler :) Ev nasıl gürültülü ve karman çorman. Güzel de ama.. Onca sakinlikten ve dinlenebildikten sonra, güzel geliyor bu kaos..
Pazartesi yeni bir hafta başlıyor. Proje, terapiler, ev işleri, sporlar, fırsat buldukça kendime zaman ayırmalar.. Öyle böyle hayat geçip bitecek. Önemli olan sanırım deneyimlemek, tutuk olmamak, canlı olmak, izlemek yerine yapıyor olmak, yaşıyorum, hissediyorum, sevebiliyorum, üzülebiliyorum diyebilmek.. Eh şükür bunları da yapıyorum layıkıyla....
Devam o zaman....
Pil bitene dek.
Selam senin adına sevindim. Geçmiş olsun. Buluşmayı yapamadık. Eşimin ayağı kırık olunca ben yorgun düşüp kendime zaman ayıramadım.
YanıtlaSilGeçmiş olsun.. Kışın daha kolay yapabiliriz evde oturmak hava güzelken zor :)
SilYa bu Corona geçen konuştuğumuz Corona mı, yoksa akabinde tekrar mı oldun? Paratoner misin balam, tüm Coronaları çekiyorsun? Geçmiş olsun, sonrası güzel olmuş neyse ki. Ama vipassana mıdır, bibaksana mıdır nedir, iki dünya bir araya gelse yapamam (yine de büyük söylemeyim) aney ben öyle bişi yapmadan oturacağım ha, ağlarım yahu :) o yüzden seni dönüp dönüp kutluyorum. Çiçekler de nefismiş bu arada, turuncuya bayılırım ben. Yeni evlendiğimde oturma odam balkabağı gibiydi :))))
YanıtlaSilYok yok o :) ilki 2020 mart, ikinci 2022 temmuz, üçüncü 2022 ekim...
SilBen de ağladım bol bol, ama bana çok iyi geldi.
Turuncuyu ben de çok seviyorum, bu sene bakıyorum hep elim turunculara gidiyor :)
geçmiş olsun C.ciğim, bir daha covid falan olma inşallah! hasta olmadan canının isteyeceğini yapabileceğin günlerin olsun ama tabii, o şart:)
YanıtlaSilhihi di mi.. kesinlikle şart.
Silgingko biloba mı o?
YanıtlaSilkim? :)))
Silyok ayol, yaprak bırakmazlar yoksa üstünde..
SilÇok geçmiş olsun.Vipassana yapamam herhalde ben diye düşünüyorum.
YanıtlaSil:) evet biraz zor ama muhteşem bir deneyimdi
SilTekrar çok geçmiş olsun. Zamanla huylarımız da alışkanlıklarımızda değişiyor. Yaş aldıkça farklı tepkiler ve olaylara bakış açılarımız oluyor.
YanıtlaSilDeneyimini aşırı merak ettim. Aslında cesaret gerektiren de bir iş. Sabırsızlıkla bekliyorum.
Sevgiler.
O değil de yemin ederim bayan yerine kadın kullanılması gibi yaş almak yerine yaşlanmak'ın yeniden keyifle kullanılacağı günleri de iple çekmiyor değilim :P Yaşlanmak kötü bir şey değil yahu, neden bunca çekiniyoruz? :)
SilDün bir sene daha yaşlandım hahahaha😅
SilOooh sefan olsun, yeni gelen daha güzel gelsin! ;)
Silİçeride kopan fırtınalar ile dışarıda yaşanan hayatı bir arada tutmaya çalışmak ne zor ve can sıkıcı bir şey:) Bir yanım yalnızlığı çılgınca arzularken, diğer yanım kaldıramayacağımı bilmeden aldığım sorumluluklarımla boğuşarak geçiyor:) Tuhaf bir yaşam..
YanıtlaSilÖyle iyi anlıyorum ki.. Neyse ki gitmek var, seyahat etmek var.. :)
SilKusura bakmayın cevabım spam’e düşmüş :))) kendi yazım yahu ayıp blogger! Şimdi fark edip ekledim..
SilOncelikle cok gecmis olsun ve bu kez gercekten gitsin sizden corona artik🙏🏻
YanıtlaSilVe Vipassana deneyiminizi cok merak ettim:)
Sevgiler,
Melike
Çok teşekkürler amin! Yazacağım ilk fırsatta :)
SilSanırım bunları yaşadığımda içinde çok tanıdık şeyler bulduğumdan olsa gerek senin bulduğun bir miktar huzur yazıyı okurken bana da geçti. Böyle yazılarda şunu düşünüyorum. Evvet bende yapabilirim. Mesela seneye oğlanı babasıyla tatile gönderip evde parti verebilirim olley be. :D Yogayı çok merakla bekliyorum.
YanıtlaSilBen çocukları ilk defa bırakıp 2 gün arkadaşımla tatil yapabildiğimde yaşları 6 ve 3’tü ama bizde anane babanne teyze dayı amca cart curt yok ve bakıcı da yok :)) Bunlar olsa memeden keser kesmez kaçardım bence ben. Nefes gibi…
SilMerhaba çok geçmiş olsun. Vipassana nedir merak ettim yapabilirmiyim acaba. Şu aralar bir iç sıkıntısı var ki ne yapsam geçmiyor. arkadaşım kötüye gidersin böyle dedi ama elde değil hiç bir sebep yok ama o sıkıntı neden çözemiyorum. Hülya
YanıtlaSilMevsim değişikliğinde biraz vitamin almak iyi olabilir Hülya D ve C özellikle :) Bu mevsimde bana başvuran danışanlar 2ye katlanıyor yani herkes biraz sıkıntılı, biraz kendine şefkat ver, rahatlarsın umarım..
SilHay maşallah koronaya sizin evi unutmamış hiç! Yalnız kıskanırım ne öyle ele gelen kuşlar falan :p İtalya Fransa ... koronodan önce çok hevesliydim eşimi dürtüp bir Avrupa görmedik diyordum, bu aralar sadece orman istiyorum. Yogaya başlayalı üç hafta oluyor, dersin sonunda hoca iki üç dakika yatırıyor gözler kapalı meditasyon için ona bile zor dayanıyorum :)))
YanıtlaSilÇalıkuşu nasıl tatlı değil mi.....! Meditasyon zamanla oturuyor, çünkü o kadar koşmalı her anı dolu bir hayatımız var ki, boş kalmayı suç olarak algılıyor beynimiz :) Yapa yapa seveceğine eminim..... Gözlerini kapatmak zorunda değilsin bu arada, kimi gözleri açık bir noktaya bakarak daha kolay yapar ben misal hareketli bir görüntüyü (su, trafik, ateş hatta) daha kolay bulmuşumdur, bir sonraki yazımı (yarın yayınlayacağım sanırım) oku ne olur....
SilBu arada podcastini attım listeye, yarın onu da dinleyeceğim :) Çok merak ediyorum!!!!
Ankara buluşmanızı da ben kıskandım ;) Çok sevgiler