18 Temmuz 2020 Cumartesi

Ağaca dönüştürmek

Dün ağlattı beni. İstemedi aslında, niyeti ağlatmak değildi. Ama oldu işte. Oldu ve.. iyi geldi.

Corona günlerinde, hayatımda ilk defa mantı yaptım. Hamurunu elimde açtım, kıymasını baharatını kafamdan uydurdum; bizimkiler - biraz da mantı nedir bilmediklerinden, çok sevdiler, tekrar tekrar istediler. Siz bildiğiniz için güleceksiniz bu fotoğrafa:


Evet benim mantı dediğim şey bu. Görüntü berbat ama tadı gerçekten güzel. Ananemi düşünüyorum açarken hamuru. Hızlı hızlı ve incecik açar; börekler, mantılar, farklı farklı güzellikler yaratırdı.. Onu izlemeye doyamazdım; hamurun ucundan tırtıkladığımda şakadan kızması, "kızım çiğ yumurta var, karnın ağrır" demesi, yoğururken hikâyeler anlatışı, kokular, tatlar... Hamur açarken bunları düşünüyordum. Boğazım yanıyor, gözlerim sulanıyordu. Soğandandır.. diyordum.


"Ananem görse, şu halimi..." dedim, sessizce. "Gurur duyardı" dedi, gülümseyerek. "Dalga geçerdi" dedim gülerek, "eciş bücüş bu ne biçim yemek derdi, beğenmezdi..". "Önce öyle derdi evet ama sonra ucundan bakardı ve tadını beğenir, şaşırır, gurur duyardı" dedi.. Tutamadım daha fazla. Başladım ağlamaya... Evet öyle olurdu, tam öyle. Görebilseydi.


Bazen, diktiği tohumların ağaca dönüştüğünü göremez insan. Senin gördüğün minicik bir tohumdur, incecik bir daldır. Neye dönüşeceğini hiç bilmeden, üstelik ömrünün yetmeyeceğini de bile bile dikersin bazen.. Sadece umarsın işte; şu bezini bağladığın, her şeyiyle sana mahkûm ufacık et yığınının bir gün büyüyüp bir insana dönüşeceğini, dahası senin onu sevdiğin gibi, onun da bir gün birilerini seveceğini umarsın. Bazen göremezsin, bazen de "daha dünkü bebek, şimdi kucağında kendi bebekleri" der, şaşırırsın.


Bazen zamanından erken gidersin... Planda yokken. Geride kalanlar seni düşünür, hüzünlenir, özler.

Peki sen? Onların "büyük adam"lar, "kadın"lar olduğunu hiç görememiş sen. Hep çocuk bildiklerinin nasıl değiştiğini, senin tanıdığın "şımarık çocuk"tan bazen 180 derece farklı yetişkinlere dönüştüklerini hiç göremeyen sen..... Ah bu ne büyük acıdır.


İşte hayâl kurmak, bunun için insana verilmiş bir hediye.. Bunun için bazen yüzüne bakınca dalıp gidersin, hiç göremeyeceğin olasılıkları ancak hayâl edebilirsin. Ufacık bir tohumu dikersin toprağa ve bazen onun nasıl bir çiçeğe dönüştüğünü asla göremezsin........


Fotoğraflar: Bahçemdeki bazı çiçeklerimin isimlerini şu yazısından öğrendiğim sevgili Mehtap'a teşekkürlerimle.. Sırasıyla: karanfil, güzel hatun çiçeği, (soldan sağa) dalya çiçeği, mor zambak, küpe çiçeği, yaban asması (clematis) ve henüz gonca halindeki glayörlerim..

30 yorum:

  1. Eline sağlık. Önemli olan denemek. Lisedeyken kekleri yapardım. Pişmeden çöpe annem kızım acele ediyorsun derdi. Şimdi tahta kaşıkla keki yapıyorum çırpmadan nasıl kabarıyor. Benimde bugün canım mantı çekti. Kıymayı buzluğa atmışım. Vaz geçtim. Onun yerine makarna yaptım. Yaptıkça daha iyisi oluyor. Sinop'ta bir kısmını cevizli yapıyoruz. Çiçekler harika. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 5 istiyorlar 1 yapıyorum, üşengecim :) Yemek yapmayı çok seviyorum ama Türk mutfağında iyi değilim pek. Neyse ki bilmiyorlar, bu böyle olur diyorum, yiyorlar :))

      Sil
  2. çok duygulu anlatmışsın ananeni kıyamam yaaa :)

    YanıtlaSil
  3. Dün sabah Evrim'e çocukluğumdan kalan bazı anıları anlattım. Daha önce anlatmıştım ben de yemek yapmayı anneannemden öğrendim diye. Ben de özlüyorum çok ama bazen de hiç affedemeyeceğimi hissediyorum. Bir sahne var ki gözümde, hiç çıkmaz aklımdan. Akşam sofrasında saçma sapan bir tv kumandasını paylaşamama mevzusundan çıkan kavga sonucu dayım sofradan da evden de kovmuştu beni. Ananem ağzını açıp tek kelime etmedi. Peşimden gelen olmadı. Ertesi gün (!) kız kısmının yeri ev, elalem ne der, eve dön diye kızmıştı bir de. Bakıp büyüttü, okuttu, yemek yapmayı, çocuk (kardeşimi) bakmayı öğretti ama işte o gün o kapıdan çıkmama ses etmedi ya... Kırgınım. Senin anneanneni sadece özlemle anman ne kadar güzel <3 <3 <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sana şunu söylemek istiyorum. Bu sahne bir çok ailede yaşanıyor (benimkinde de yaşandı) ama kovulan ergenlerin büyük kısmı suratını asıp, gidemeyeceğini bile bile odasına geri dönüyor, en fazla kapıyı sertçe vurup kapatıyor. Anne baba anane dayı herkimse o zıvanadan çıkıp blöfe soyunan yetişkin, "hah" diyor işte gördün mü, çocuksun daha, gidemeyeceğini biliyorsun, o zaman sus otur. Oturuyoruz. Yemiyor çünkü gitmek..
      Sense gitmişsin. Odana girip kapıyı kapatsan olay saçma bir dayı-yeğen sürtüşmesi diye geçecek ve hatta bunu hatırlamayacaktın bile belki de. Ama sen gitmişsin.
      Ha kalp kırılmış, yen içinde kalmış, onarılmaz. O ayrı. Ama bu hatıraya böyle bakmayı deneyebilirsin. Gidebilen kız... :)

      Sil
    2. Yav sen cidden Yaradan'ın bir lütfusun bana <3 Dediğin gibi bakınca gördüm ki ben hep ve tek kendime güvenmişim. İyi ki de öyle yapmışım. Gidilecekse gitmişim, savaşılacaksa lafımı esirgemeden savaşmışım. Bugün geriye bakınca keşke şunu da deseydim içimde kalmasaydı demiyorum. O gece en yakın arkadaşıma gitmiş, orda kalmıştım. Ertesi gün anneannem orda olduğumu tahmin edip ev telefonundan aramıştı. Arkadaşımın annesi şöyle demişti:

      "Bediha Hanım, kavga gürültü her evde olur ama kız çocuğu evden akşam vakti öyle gönderilmez, Allah korusun başına türlü iş gelir. İyi ki Rüya kızımız bize geldi, başımızın üstünde yeri var. İsterseniz siz gelip gönlünü alın, yoksa ben tek başına gönderemem Rüya kızımızı evinize."

      Sanırım anneanneme o utanç yetmiştir. Gelip gönlümü aldı mı, eve nasıl döndüm tam hatırlamıyorum ama önemi de yok artık :)

      İyi ki varsın <3

      Sil
  4. mantı on numara olmuş bence.
    ne zaman ananenden bahsetsen, sanki benim de uzaktan bir akrabammış gibi hissediyorum. Ya da yeni yeni böyle hissetmeye başladım. Seçemiyorum başlangıcını. Dolayısıyla sen de ikinci kuşak kuzenimmişsin gibi mesela. Işıklar içinde uyusun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya aslında olabilir biliyorsun, bizim anane tarafından akrabaların çoğu malum nedenle kayıp...

      Sil
  5. Anılar zaman zamam duygulandırıyorlar işte. Aklıma benimde annemle mantı yapmam geldi. Ben çabucak bitsin de sürekli büyük kes büyük kes diye psikolojik baskı uygulardım. Annem de öyle olmaz diyerek küçük küçük kesmeye devam ederdi işte :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de annemle kek yapardım, üzümlü kekler, kakaolu kekler.. Çocukluk ah ah...

      Sil
  6. Ellerine sağlık:) bende arada deniyorum bir günüm yalnızca mantı yapmak oluyor:)
    Anneanne Özlem’i hiç bitmiyor...
    Çiçeklerin ve sana yansımaları kalbe dokunuyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç hem de... Ya bütün gününü alıyorsa şahane yapıyorsundur :)

      Sil
  7. Ellerinize sağlık çok da nefis görünüyor mantı.😋

    YanıtlaSil
  8. Yani insan bir mantı yapıp ağlar ve ağlatır mı? Çok duygulu bir yazı olmuş, ne diyeceğimi şaşırdım doğrusu.

    "Bazen, diktiği tohumların ağaca dönüştüğünü göremez insan." değil mi ne güzel bir söz... bi ata sözümüzde "ne ekersen onu biçersin demiş." bugün hangi tohumu ekerseniz yarın o tohum büyüyerek karşınıza çıkıyor. İyi veya kötü... neyi ekeceğiniz sizin tercihiniz... ama bir su götürmez gerçek anaanne güzel tohumlar ekmiş.

    Çiçekler çok güzel şeyler hiç solmasalar keşke...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) teşekkürler
      gerçekten ne ekersek onu mu biçiyoruz, yoksa acaba her şey her an bir değişim başkalaşım içinde mi? üzerinde düşünülecek bir başka konu daha :) yani "öz" ne, "karakter" ne, bir heykeltraş gibi zamanın, insanların ve olayların yonttukları parça ne? değişmek ne kadar mümkün / değişmeden aynı kalabilmek ne kadar mümkün?

      Sil
    2. Bu kadar soruyla bir karşılık beklemedim doğrusu :) ...

      haklısınız derinlemesine konuşulacak konular... sürekli var olan bir değişimin varlığı yadsınamaz, su götürmez bir gerçek, evet bu kesin... bir Kaya rüzgarla yontulur, başka bir Kaya sıcakla soğukla çatlar ve aşağılara yuvarlanır, kum olur toz olur, ancak bir gerçek vardır özü kayadır...

      duran cisim Kaya hep bir başka etken tarafından değiştirilmiş ama özünü kaybetmemiştir... Mesela hiç bir zaman su emmeyecektir... İki köpek mesela oynaşıp dururlar ancak bir kemik tüm oyunu bozar... ama özünden bir şey kaybetmez köpek... demek ki durumlara göre dış etkenler olsun veya olmasın özü değişmeden değişmek mümkün. Pekala öz değişir mi?

      İnsan ben köpeğim demez ama köpekte çoktur hani... ama hiç kimse köpek doğmadı ki...

      Pekala bir bebek cani olabilir mi? O zaman bu mahlukta neyinde nesi? O zaman diyebilir miyiz özü bozuk?

      Çok uzun konu öyle telefondan yazılıp konuşulacak kadar kısa değil ama bir yorum bırakıp topu size atmak için biraz daha konuşacağım.

      Yedisinde neyse yetmişinde o dediğimiz nedir? Huylu huyundan vazgeçmez dediğimiz nedir? Bu sözlerin doğruluğu yok mu? Var...

      İnsanın yaşantısı boyunca değişen ve değişmeyen bir çok olgusu vardır. Heykel tıraş ne kadar yontarsa yontsun ne üzerinde çalışıyorsa özünde o öyle kalır ancak görüntü farklıdır. İnsan nasıl yetişirse de öyle yaşamaya devam eder. Ne kadar değişirse değişsin özü olan, kişiliğini oluşturan yapı taşları onunla baki kalır.

      O zaman diyebiliriz ki hem değişmek Hem de değişmemek aynı anda gerçekleşen olgulardır.

      Zaman herşeyi cismen değişime zorlayabilir ama manen etkilemez, ancak değişen cisimler, gelişen olaylar çerçevesinde manen değişikliğe uğraya bilir.

      Değişmek aslında her bireyin istediği bir olgudur ama herkes başaramaz ama herkes değişir.

      Sil
    3. Katılıyorum. Bu nedenle "değişmek için" terapistlere ihtiyacımız var, fakat yine bu nedenle bazı "kişilik bozuklukları"nın da tedavisi imkânsıza yakındır. Kişiyi değiştiremeyiz ama davranışlarını uyumlu hale getirmeye çalışırız, böyle durumlarda..
      Bu arada özür dilerim aynı yorumun bir kaç defa yollandığını sanıp diğerlerini yanlışlıkla sildim sanırım. Umarım aynı yorumdur.. :(

      Sil
    4. Telefondan yorum yaparken yapıp gidip gitmediğini anlamadım, ondan kaynaklı birkaç kez gelmiş olabilir, aynı yorumdu. :)

      Sil
  9. Anneannem zor kadındı. Aramız hiç iyi olmadı ama saygı çerçevesinde geçip gitti işte. Özellikle çocukken çok kırmıştı beni fakat kafama takmıyorum. Sadece anneannesiyle güzel ilişkileri olanları görünce içim sızlıyor biraz.
    Mantı konusunda da ellerinize sağlık. Bana kalırsa önemli olan tadı:) Tadı güzel olmuş, bir de anneanneyi hatırlatmış, daha ne olsun:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gözleri kapayıp yeriz değil mi :)
      Beni ananem büyüttü, bağımız ondan güçlüydü.. Hatırlatan çok şey oluyor o nedenle.. Sizin içiniz sızlamış, benim de burnum..

      Sil
  10. Mantının ana vatanı olan Kayseri'de doğup büyüdüm, gülümsetti görsel. Ancak kesinlikle tadı önemli ve ben de hamur açamıyorum kendim yapsam ancak böyle yaparım tadına odaklanmalı herkes :))
    Çiçekler harika, anneanneniz için üzgünüm, çok güzel ifade etmişsiniz çiçeklere benzeterek duygularınızı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ooo Kayseriliyseniz ben zaten hiç yazmayayım. Benimki kaşığa 1 tane sığarken sizinki 40 tane sığıyor çünkü :))
      Teşekkürler.

      Sil
    2. Estagfurullah, ben de yapamam hamur açmayı bilmiyorum dediğim gibi :)
      Sevgiler :)

      Sil
  11. Emeğine sağlık bence bir şeyler yapman bile değerli 😊🌸

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Yapmazsam aç kalacaklar napiim, ne bulsalar yiyorlar garibanlar.

      Sil
  12. Ne güzel anlatmışsın, ben de babamın oğlumun büyümesine şahit olmasını çok isterdim... Tabi ki en çok yanımda olmasını...

    YanıtlaSil