Vipassana nedir?
Geçen hafta, çok uzun zamandır okuyup araştırdığım, merak ettiğim ve deneyimlemek istediğim Vipassana yani sessizlik yogasını yapma şansım oldu. Bol çocuklu, bol gürültülü, sürekli hareket halinde, koşturmacalı, her dakikası planlı bir hayatım olduğu için ve üstüne de terapist olarak işim de "konuşmak", "iletişim kurmak" olduğu için, bu benim için MUHTEŞEM bir deneyimdi!
bedenimin olmasa da aklımın sık sık gittiği yer; güvenli alanım.
Önerildiği gibi; beni merak edebilecek kişilere önceden haber verdim. Önerildiği gibi; evde tek başıma olacağım ve çalışmam gerekmeyen (haftasonuyla birleşen resmi tatil) bir dönemi seçtim. Önerildiği gibi; kendimi her tür yazılı ve sözlü iletişime kapattım. Önerildiği gibi; konuşmadım, okumadım, dinlemedim, izlemedim. Onun yerine düşündüm, hissettim, hatırladım..
Tam 40 saat boyunca! Ben-Kendim-Bendeniz. (Asıl Vipassana deneyimi grup içinde olmak kaydıyla 10 gündür, fakat ashramda topluca yapılan vipassanalar sırasında hocalarla konuşmak, deneyimi ve gelişimi tartışmak, verilen sözlü seminerleri dinlemek, birlikte yenen yemekler, yapılan yoga ve meditasyonlar sırasında en azından iki insan gözü görmek mümkündür).
Önerildiği gibi, uyanık vaktimin %40'ını bedensel işlere, %30'unu yürüyüşe, %10'unu meditasyona, diğer %10'unu kişisel bakıma (banyo, vücut bakımı) ve kalan %10'unu da yemek hazırlama ve yavaş yemeye ayırdım.
Başardım. Hayattayım. Mutluyum. Farklı bir kapı açmış, içine cesaretle bakmışsın gibi bir his bu. Kendinle karşılaşma cesareti de deniyor sanırım..
alev sarmaşığından dökülen yaprakları izlemek..
Neleri sevdim?
Hani hep "yetmeyen" o zaman var ya, onun inanılmaz yavaşlamasını, sakinleşmesini çok sevdim. Vipassanayı "beyin dalgalarının hızını yavaşlatarak, zihni dinlendirmek" olarak tanımlayan yogiler var, hakikaten onlara katılıyorum. Entelektüel hiç bir aktivite içine girmemek, okumamak, dinlememek, izlememek, tartışmamak gerçekten insanı tuhaf bir dinginlik seviyesine getiriyor. Sadece bedensel işler ve beden bakımı yapıyorsun, bu sayede ruhun dinleniyor, sakinleşiyor, sanki fabrika ayarlarına dönüyorsun.. Çocukluktaki "sıkıldığın zamanlarda ne yaptığın" meselâ geliyor aklına yeniden, düşüncelerini kontrol edemediğin için serbest olarak akmalarına izin veriyorsun, düşünceler hayâller istekler hatıralar hepsi sanki içiçe geçiyor ve yavaş yavaş, kendi hızlarında çözülüyor ve sen tam bir izleyici oluyorsun, hepsini gözlemliyor, müdahale etmeden, edemeden, saf bir merakla izliyorsun.
Yavaşlıyorsun. Yaptığın bedensel işleri her zamankinden farklı yapıyorsun. Ne bileyim misal ev işi yaparken podcast dinlerim ben hep, dinleyemeyince, tuhaf bir şekilde yaptığım işe daha fazla odaklandım, daha ayrıntılı, daha sakin çalıştım. Bir de zaman çok ya, üşenmiyorsun, ertelemiyorsun. Yapacağın işi tam o anda, adamakıllı yapıyorsun çünkü "tek işin" o! Tanrım "multi tasking" mahvetmiş bizi ya! Her şeyi bir arada yapmak, hiç bir şeyi tam yapamamak olmuş da haberimiz yokmuş! Hele o zihin yükü....
Bunları fark etmeyi çok sevdim.
ayrıntılarda gizli olan şeytan değil, hayatın güzelliği..
Neleri sevmedim?
Geceleri sevmedim.. Çünkü gece çökünce; insan yok, tv yok, müzik yok, kitap yok, kalem yok.. Uzun uzun yemek yaptım, en meşâkatli ve uzun süren tarifleri (önceden hazırlanmıştım geceleri zorlanacağımı hissederek) denedim ve tek başıma, yavaş yavaş yedim yemeğimi. Hani 40 defa çiğne derler ya... Sonra, çayımı alıp akvaryumun karşısına geçtim ve tam bir saat balıkları izledim. Düşünceler üşüştü, hatıralar, duygular.. Çok ağladım ama ne çok.. Hüngür hüngür ağladım.. Sonra boşaldı zihnim, düşünceler sakinledi, dümdüz bir deniz haline geldi. Çok ilginç bir deneyimdi bu.. Yıllardır meditasyon yapıyorum, 1996'dan beri de yoga yapıyorum ama bu derece bir derinliğe hiç bir zaman ulaşamamıştım. Hem korkuttu bu beni, hem bu yoğunlukta duygular yaşamak yordu, hem de çok çaresiz hissettim.. Hiçbir yere kaçamıyorsun ya..
Bir ashramda olmak belki bu nedenle daha kolay olabilir; evde kendin deneyeceksen, geceler zor..
netflix yerine çay ve akvaryum
Bana katkısı ne oldu?
Açık söyleyeyim, ilk gece çok korktum ve bırakmanın eşiğine geldim (açayım netflix'i ne olacak kim bilecek..) ama kendime yediremedim. Verdiği sözden ölse dönmeyen bir yapım var. Bir şekilde uyudum ilk gece bölük pörçük ama ertesi sabah büyük bir özgüvenle ve daha güçlü kalktım. İkinci gece daha kolaydı çünkü ne yaşayacağımı biliyordum artık. Yemeğimi yedim, çayımı aldım, akvaryumun karşısına geçtim ve "gel bakalım..." dedim ikinci gece.
Vipassana'da beyin dalgalarınız çok net ve keskin bir şekil alıyor, müthiş odaklanıyorsunuz. Bunu çok insandan duydum, vipassana bittikten sonra, yıllardır konuşmadıkları insanlardan telefon alanlar, yıllarca çözemedikleri olayları çözenler.. Ben de benzer bir deneyim yaşadım. Vipassana yapmamış olsaydım çok farklı bir tepki vereceğimi düşündüğüm bu olaya çok yerinde ve olgun bir tepki verebilmiş olmam, beni çok şaşırttı ve çok sevindirdi.. Yıllarca üzerinde çalışıp beceremediğim "içimi dinlemek", "kimseden etkilenmeden kendi kararlarımı verebilmek" gibi konularda çağ atladığımı hissettim resmen!
Ha bir de.. Tabii ki ben de, tüm vipassana deneyiminden geçenler gibi, en büyük korkumu keşfettim. Hayır yalnızlık değilmiş bu! Çok net; unutmaktan korkuyorum ben. Aldığım tüm notlar, tuttuğum tüm ajandalar, hatırlatıcılar, günlükler.. Şu bloğa bile "unutmamak" için yazdığımı fark ettim! Ve onca düşünce üşüşürken bunları not alamamak, yazamamak offff, bu korkumla yüzleşmemi sağladı.. Kendime çok doğru sorular sordum: "peki yazamıyorsun, unutacaksın evet, ne olur unutursan?"... En büyük korkun kesinlikle önüne gelecek ve çok net duracak önünde, buna hazırlıklı olmak da pek mümkün değil maalesef..
bu yazıyı yazarken tüm yaprakları düşmüş bulunan alev sarmaşığına
son bir selam ederek, soMbaharı kapattım.. fakat renklerin güzelliği..
Yeniden yapar mıyım?
Çok istiyorum! Ama bu sefer 40 saat değil, en az bir hafta yapmak istiyorum. Müthiş ufuk açan bir deneyim oldu benim için ve yetmedi...
Sana önerir miyim?
Kesinlikle. Ama yeni başlayacaksan ve evde kendi kendine yapacaksan, ilk aşamada sadece 24 saat. Konuşmamak, teknolojik detoks bunlar zorlamıyor insanı ama bu çağın insanı olarak "amaçsız oturmak" deneyimini çok zor kabulleniyoruz.
Birkaç "acil durum planı" hazırlamanı öneririm. Meselâ ben önceden alışveriş yapıp, yapması çok uzun sürecek yemekler yapmayı denedim. Özellikle gece sürecini geçirmeme yardımı oldu. Düşünceler üşüştüğünde, meditasyon deneyimin olmasını öneririm, hayat kurtarıyor. Bir de akvaryum, trafiği akan bir sokak, deniz, doğa ne olursa bir manzaran olsun, uzun uzun bakarak düşünebileceğin..
Bedensel bakımı hafife almamanı, hazırlık yapmanı (maske, köpüklü banyo, krem, el ayak bakımı vs) öneririm, bedenini "groom" etmek ruhunu iyileştiriyor.
Bir de çok şaşıracaksın, beynine bir sürü şarkı üşüşecek. Üşüştüğü anda yüksek sesle söyleyemeyeceksin, mırıldanamayacaksın bile, bu da seni delirtecek. Ama dans edebilirsin, unutma ;)
Aklıma bunlar geldi, soruların olursa, yanıtlamaya çalışırım :)
*
Özetle; Vipassana çok farklı bir deneyim.. Korkutucu, kendinle yüzleştirici, en temel duygularına inmeni sağlayan, şaşırtıcı, etkileyici, cesaret isteyen ama çok büyük bir hazla sana geri dönen bir deneyim. Kesinlikle öneririm! Daha fazla bilgi istersen yaz bana..
Link 1. / Link 2. / Link 3. / Link 4.