Amin Maalouf'un sık sık düşüncelere dalıp giden karakteri Tanios gibi ben de, "ayaklarımla" düşünmeyi severim. İnsan kafası doluyken, kararsız kaldığında, düşündüklerinin hızını yakalayamaz olduğunda ayakları imdadına yetişir. Alır başını gidersin, nereye gittiğinin önemi olmaz. Bazen düşüncelerin yollarda iz bırakır; bir köy çeşmesinin başında bir soru işareti kalır, dağların gökyüzüyle kesişiminde bir ünlem, denizin kıyıya çarpıp çekildiği noktada üç nokta yan yana...
Sık bir ormanda, ağaçların arasında yürümek insanın düşüncelerini dağıtır. Başı sonu olmayan bir ormanda, sessiz bir hayalet gibi dolaşır düşünceler. Kimi ağaçların arasında kaybolur, kimi rüzgarla her yöne dağılır, kimi arada sırada kulağa çalınan bir ses gibi gelip geçer. Kimi yağan karın antiseptik beyazlığı gibi örter üstünü herşeyin, kimi sık meşeliklerde hissedilen sıcak ve nemli bir Temmuz ayı gibi bunaltıcıdır. Ne kadar yürürsen yürü, seni her zaman ağaç tepelerinden izleyen hu-kuşu gibi peşindedir bazısı.
Bir su başında oturursun, doğayı dinlemeye başlarsın. O an sanki zaman durmuştur, yazgın mühürlenmiştir, o an tüm dünya üzerinde senden ve belli belirsiz vızıltısını duyduğun kanatlıdan başka birşey yoktur sanki. Tepelerin ardından deniz görünecek gibi olur. O an orada, taştan bir Rum evi olmak istersin. Başında iki servi ağacı, terk edilmiş, yıkık. Mübadeleden beri kimsesiz. Denize bakan bir kayanın üzerine kurulmuş bu evin odaları bahçeye açılsın, sessiz Temmuz gecelerinde bahçenin karanlık kuytularında denizin sesi, kokusu dolaşsın istersin.
Issızlık, rüzgarın hafif uğultusuna karışan denizin nemi, ayaklarının altında kayan yumuşak toprak, çok uzaklardan gelen bir köpek sesine karışan belli belirsiz çıngırak sesleri - belki de hiç yoklardı?! - artık düşüncelerin önemsizdir, silinmiştir, doğaya karışmıştır. Ruhun hafiflemiş, aydınlanmıştır.
"İnsanın ayaklarıyla dövdüğü ve başına doğru çıkan düşünceler insanı rahatlatır, canlandırır. Başından ayaklarına doğru inenler ise hantallaştırır, cesaretini kırar." - Tanios Kalesi.
Çok güzel betimlemeler, daldım gittim. 10 numara...
YanıtlaSiloradan her geçişimde bu taş yapıya bir göz atarım..çok güzel bir yerde, ıssızlığın içinde, eski hatıralarını yad ediyor gibi gelir bana..ıssız ve rüzgarlı Mimas a çok uymuş bir yapı..sanki o zamanlardan kalmış gibi..bir gelişinizde oraya bir gün ayıralım ve sessizliğine ortak olalım..
YanıtlaSilGüzel yazı olmuş . Teşekkürler.
YanıtlaSilBayildim,oralarda dolasiyormusum gibi hissettirdi yazin(Zuleyha)
YanıtlaSil