Son bir haftada iki muhteşem hediye aldım, yazmadan geçemeyeceğim. Bu muhteşem hediyelerden ilki tam 30 sene öncesinden geldi! Evet, zaman makinasının bizzat kullanımına şahit oldum.
Bahsetmek istediğim bu ilk hediyem; aile arşivinde uzun tozlu yıllar boyunca bozulmadan kalan bir ses kasetinin dijital ortama dönüştürülmüş hali ve 2 yaşındaki bendeniz şarkılar söylüyor, oyuncaklarımla oynuyor ve bıdı bıdı birşeyler anlatıyorum. Arka planda ise ananem, dedelerim, amcam ve halam sohbet ediyorlar. İnanılmaz birşey, kendi sesimi duymayı bırakın, aramızdan 10-15 yıldan fazla zaman önce ayrılan dedelerimin sesini duyuyorum! Muhteşem bir an.. Beynimin gizli bölmelerinde çoktan yitip gitmiş, ama bir kasetin içinde geri hediye edilmiş bana! Sanki kayıp çocukluğun yeniden keşfi. İnsan tüm ayrıntıları yakalamaya çalışıyor; o arkadaki tıkırtı nedir, dedemin sesi böyle miydi gerçekten, ananem ne kadar gençmiş, benim oynadığım o hışır hışır şey ne, çay mı içiliyor, başka kimler var.. Boğazımız düğümlendi, gözlerimiz doldu, annem ve babamla dinledik.. 30 sene öncesine gittik, sevdiklerimizi hatırladık, güldük, hüzünlendik. Çok güzel bir hediyeydi, teşekkürler!
İkinci hediyemi ise 10dk. önce aldım ve gözlerim mutluluktan dolu dolu oldu. Utanmasam hönküre hönküre ağlayacağım. Avustralya maceramızın bize kazandırdığı iki muhteşem dostumuzdan bir email, diyolar ki; "Sevgili Ceren ve Florian. Sizi tanıyınca aşkın gerçek olduğuna ve bizim de başımıza gelebileceğine inandık. Sizinle geçen zamanda birbirimizi sevdiğimizi farkettik. Siz evlendiğinizde, evliliğin insanları sıradanlaştırmadığına, hatta zenginleştirdiğine inandık. Sizinle geçen zamanda evlilik fikrine yabancı olmadığımızı farkettik. Sizin evliliğinizden ilham aldık, el ele yürüdüğünüz yoldan sizi takip etmeye karar verdik. Siz bizim olmak istediğimiz örnek çiftsiniz, hep mutlu ve beraber kalın" diyorlar.. Ya ben ne bileyim, böyle bi içim bi mutlulukla, bi kıvançla, bi sevgiyle falan doldu. Bi utandım, bi sevindim, bi allak bullak oldum. Kimse bana böyle güzel bir hediye vermemişti. Hani ben bi şekilde onların mutluluğuna katkıda bulunmuşum, bir güzel şeyin inşasına yardım etmişim, bi ufak vida falan koymuşum. Bu muhteşem bir mutluluk, sanki bana bir çift kanat hediye edilmiş gibi, uçuyorum da uçuyorum! Teşekkürler!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder